Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1105 E. 2023/1573 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1105
KARAR NO: 2023/1573
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/03/2023
NUMARASI: 2022/493 E. – 2023/297 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 12.02.2021 tarihinde yapılan ihaleye katıldığını ve ilgili taşınmazı 1.880.500,00 TL bedelle satın aldığını, akabinde taşınmaz malikinin açmış olduğu ihalenin feshi davası neticesinde ihalenin feshedildiğini, ihale bedeli olan ve … bank Anadolu Adalet Sarayı Şubesi’nde depo edilen 1.880.500,00 TL’nin müvekkiline 12.11.2021 tarihinde 9 aylık (270 gün) faizİ dahil 1.949.606,13 TL olarak iade edildiğini ancak davalı bankanın iade edilen ihale bedeline normalden yaklaşık 4 kat daha düşük faiz uyguladığını, bu yolla müvekkilini zarara uğrattığını ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 30.000,00 TL fark faiz alacağının ihale bedelinin iade tarihi olan 22.02.2021 tarihinden itibaren mevduata uygulanacak en yüksek faiz işletilerek davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; uyuşmazlık konusu vadeli hesabın İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü adına ilgili İcra Müdürlüğü tarafından açıldığını, davacı ile davalı arasında vadeli hesap açılması yönünde bir sözleşme olmadığını, bu nedenle bankaya karşı dava açılamayacağını, TC Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü tarafından çıkartılan 06/05/2008 tarih, 104/1 Sayılı Genelge ile “Tüm adli yargı yerlerinde elde edilen mahkeme emanet paraları ilgili genelge tarihinden itibaren … Bankası T.A.O. şubelerinde açtırılacak olan hesaplara yatırılması gerektiği”nin belirtildiğini, mevcut uygulamaya ilişkin tereddüt edilen hususları netleştirmek amacıyla 104-1 Sayılı Genelgeye ilave olarak T.C Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünce 22.09.2017 tarih 82084579/7174-7176 sayılı yazıların yayımlandığını, buna göre; vadeli hesapların faiz oranları ile ilgili olarak … Bankası, … Bankası ve müvekkil Banka … Bankasının, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdiği ve şubelerinde ilan edilen 1 aya kadar vadeli mevduatlara uyguladıkları cari faiz oranlarını referans faiz olarak belirlendiğini, bu oranlardan en yüksek olanından az olmamak üzere nemalandırılması hususunun ifade edildiğini, söz konusu hesaba yapılan fiyatlamaların bu kapsamda yapılmakta olup mevduat fiyatlamaları piyasa koşullarına mevduatın vadesine ve miktarına göre farklılaşabildiğini, müvekkili Bankanın söz konusu hesabın açıldığı tarihte yürürlükte olan Merkez Bankasının 2020/3 sayılı sayılı tebliği doğrultusunda işlemlerini yürüttüğünü, Mevduat Faiz Oranları başlıklı 3. maddesinde belirtilen “Bankalarca, mevduata uygulanacak sabit veya değişken faiz oranları serbestçe belirlenir.” hükmü doğrultusunda söz konusu müdürlük hesabına da tebliğ kapsamında, taraflar arasında aksi bir anlaşma da bulunmadığından T.C. Merkez Bankasına bildirilen oranlar üzerinden faiz işletildiğini, Bankaların Merkez Bankası tebliğ/yönetmelikleri kapsamında faiz oranını serbestçe tespit, hak ve yetkisi bulunmakta olup aksinin kabulünün mevzuata aykırı olacağını, müvekkili bankanın Yönetmeliklerine uygun olarak faiz işlettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava; yatırılan ihale bedeline bankanın müşterilerine uyguladığı oranın altında faiz oranı uygulaması nedeniyle eksik ödenen faiz alacağının tahsili istemine ilişkindir. 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-d maddesi uyarınca; tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları dava şartı olup, anılan yasanın 115. maddesine göre de mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırarak, dava şartı noksanlığı tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün talimatı uyarınca, İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü adına davalı banka nezdinde hesap açılıp, yatırılan bu para hesapta değerlendirildiğinden dava konusu edilen mevduat hesabı İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü adına olup, davacının davalı banka ile akdi ilişkisi bulunmamaktadır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27.04.2017 tarihli ve 2016/3808 Esas – 2017/2498 Karar sayılı ilamı). Bu nedenle davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmiştir. Ancak sehven kısa kararda pasif husumet nedeni ile reddine şeklide hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle, davanın pasif husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin gerekçesinin son derece hukuku aykırı olduğunu, müvekkili şirketin yatırmış olduğu ihale bedelinin davalı banka dışında başka bir bankaya yatırma hakkı ve imkanı olmadığını, müvekkilinin yatırdığı ihale bedelini de bizzat bankanın kullanmış ve kullandığı paraya da piyasaya uyguladığı faiz oranı dışında faiz uygulayarak kendisine haksız fayda sağladığını, tekel durumundaki davalı bankanın ihale bedelinin kendisi dışında başka bir bankaya yatırma imkanının bulunmamasını fırsata çevirerek, vadeli mevduatlara fiilen uyguladığı faiz oranı yerine, bu faizin 1/4’nü müvekkilinin dosyaya ödediği ihale bedeline uyguladığını, bunun açıkça Anayasa ile teminat altına alınan mülkiyet hakkını ihlali ve TMK’nın 2.maddesi gereği de hakkın kötüye kullanılması olduğunu, mahkemenin gerekçesini dayandırdığı Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27.04.2017 tarihli ve 2016/3808 Esas, 2017/2498 Karar sayılı ilamının yerleşik bir içtihat olmadığını, bu içtihatını daha sonra değiştirdiğini, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 21.06.2021 Tarih, E.2020/6234 Esas, 2021/5233 Karar sayılı kararının tamamen aksi yönde olduğunu, yine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesinin 25.01.2021 tarih, 2019/998 Esas, 2021/120 Karar sayılı kararında ” Adalet Bakanlığı ile davalı banka arasında akdedilen protokoller kapsamında satış memurluğu tarafından para davalı banka şubesine yatırılmıştır. Bir başka anlatımla davacının satış memurluğundan bu paranın davalı banka dışında başka bir bankaya yatırılmasını talep etme hakkı bulunmamaktadır. Bu durumda davacı ancak davalı banka tarafından uygulanan en yüksek faiz oranı üzerinden parasının nemalandırılmasını talep edebileceğinden davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. ” denilerek, bankanın husumet itirazının geçerli sayılmadığını, konunun muhatabının banka olduğuna karar vererek hesaplanan faizin davalı bankadan tahsiline karar verdiğini, mahkemece kısa kararda sehven pasif husumet nedeniyle davanın reddine şeklinde hüküm kurulduğu belirtildiğini, fakat yine de gerekçeli kararda davanın pasif husumet nedeniyle reddine, şeklinde hüküm tesis edildiğini, yine kısa karar ile gerekçeli karar çelişkisi oluştuğunu, gerekçeli kararını gerekçesi ile sonuç kısmının da çelişkili olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasın, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taşınmaz ihale bedeline icra müdürlüğünün talimatına aykırı olarak uygulandığı iddia olunan faiz oranı sebebiyle uğranılan zararın tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın pasif husumet nedeniyle reddine karar verilmiş, bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır Dosya kapsamının incelenmesinden, davacının, İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası kapsamında yapılan taşınmaz ihalesi sonunda taşınmazı 1.880.000,00 TL bedelle satın aldığı, 18.02.2021 tarihinde ihalenin feshi davası açıldığı, bunun üzerine icra müdürlüğünce davalı bankaya yazılan 22.02.2021 tarihli yazı ile ihale bedelinin mevduata uygulanacak en uygun faiz oranları kapsamında aylık vadeli hesap açılarak internet bankacılığı sayfasında dosya numarası altında görüntülenebilir şekilde nemalandırılmasının talep edildiği, daha sonra İstanbul Anadolu 11.İcra Mahkemesinin 27.05.2021 tarihli ve 2021/115 Esas, 2021/414 Karar sayılı kararı ile ihalenin feshine karar verildiği, kararın 02.11.2021 tarihinde kesinleştiği, icra müdürlüğünce davalı bankaya yazılan 12.11.2021 tarihli yazı ile söz konusu vadeli hesaptaki 1.949.606,13 TL’nin emanet hesabına alınarak vadeli hesabın kapatılmasının talep edildiği anlaşılmaktadır. Dosyadaki hesap hareketleri dökümüne göre paranın yatırıldığı hesabın İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğüne ait olduğu görülmektedir. Mahkemece, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 27.04.2017 tarihli ve 2016/3808 Esas, 2017/2498 Karar sayılı ilamına atıf yapılarak davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmekle birlikte sehven pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Bu bilgilere göre somut olayın incelenmesinde; davacının ihaleyi kazanıp taşınmaz bedelini yatırmasında sonra icra takibi sırasında ihalenin iptali davası açılmış, icra müdürlüğünce ihale bedelinin müdürlük adına mevduata uygulanan en yüksek faiz üzerinden birer aylık dönemler halinde nemalı hesap açtırılarak değerlendirilmesi yönünde davalı bankaya talimat yazılmıştır. Bu talimat uyarınca İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü adına banka nezdinde hesap açılmış ve yatırılan para bu vadeli mevduat hesabında değerlendirilmiştir. Dava konusu edilen mevduat hesabı İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü adına olup davacı ile davalı banka arasında akdî ilişkisi yoktur. Bu nedenle davacının aktif husumet ehliyeti bulunmamaktadır (Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 22.11.2021 tarih ve 2021/4284 Esas, 2022/8143 Karar). Davacı vekilince istinaf dilekçesinde emsal olarak belirttiği kararlarda, kamulaştırma bedeli ve satış memurluğu kararı ile satılan taşınmaz bedellerinin ilgilisi adına banka nezdinde açılan hesaplara yatırıldığı anlaşılmaktadır. Bu sebeple, söz konusu Yargıtay kararlarının somut olayla aynı konuda olmadığı görülmektedir. Belirtilen bu sebeplerle, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiş ve istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. Ancak mahkemece, davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken kısa kararda ve hükümde ”pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine” karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu sebeple hükmün resen kaldırılarak Dairemizce, davanın aktif husumet yokluğu sebebiyle reddine dair yeniden hüküm kurulması gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemekle birlikte, HMK’nın 33, 355 ve 353/1.b.2 maddeleri uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının resen düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine; HMK’nın 33, 355 ve 353/1.b.2 maddeleri uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının resen düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına bu doğrultuda; 1-Davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 269,85 TL karar ve ilam harcının, davacı tarafça peşin olarak yatırılan 512,33 TL’den mahsubu ile artan 242,48 TL harcın, talep hâlinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca takdir olunan maktu 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,6-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 7- Hazine tarafından ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, 8-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince davacıya iadesine, b-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 9-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 11.10.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.