Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1087 E. 2023/1018 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1087
KARAR NO: 2023/1018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/08/2021
NUMARASI: 2021/521 D.İş – 2021/520 K.
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
Taraflar arasında görülen ihtiyati haciz talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, kararda yazılı nedenlerle verilen ihtiyati haciz kararına karşı, borçlular tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin verilen ek karara karşı, ihtiyati haccze itiraz eden borçlular tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekili, talep dilekçesinde özetle; müvekkilinin 14.01.2021 keşide, 06.08.2021 vade tarihli 1.500.000,00 TL bedelli bir adet bono nedeniyle alacaklı olduğunu, alacağın vadesinde ödenmediğini ileri sürerek, şimdilik 576.706,40 TL alacağın teminen borçluların menkul ve gayrimenkulleri ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 18.08.2021 tarihli kararında; “İhtiyati haciz talebinin Kabulü ile Alacağın rehinle temin edilmemiş olması ve mevcut kanıtlara göre istem kanuna uygun görülmüş olmakla; (576.706,40.-TL) alacak yönünden alacağın %15’ine tekabül eden (86.505,96-TL) teminat karşılığında İİK’nun 257/1 maddesi gereğince borçluların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarından borca yetecek miktarının İcra İflas Kanunun koyduğu sınırlar içinde..” gerekçesiyle talebin yüzde 15 teminat karşılığı kabulüne, karar vermiştir.Bu karara karşı, borçlular vekili tarafından, İİK’nın 265. maddesi uyarınca, süresinde itiraz edilmiştir.İhtiyati hacze itiraz eden borçlular vekili, itiraz dilekçesinde özetle; Alacaklı banka ile itiraz edenler arasında 13.01.2021 tarihinde imzalanan genel kredi sözleşmesi ile birlikte 1.500.000,00 TL bedelli bononun verildiğini, itiraz edenlerle banka arasında bunun duşunda bir borç ilişkisi bulunmadığını, bankaca bononun bakiye genel kredi sözleşmesi borcu miktarınca takibe konu edilmesinin ve tahsilde tekerrür olmamak üzere ibaresinin kullanılmasının da bu hususu doğruladığını, takip konusu bononun teminat bonosu olduğunu, Yüksek mahkemenin benimsediği içtihatlara göre, kredi kurumunun müşteriye tahsis etmiş olduğu kredi karşılığınında kambiyo senedi alması halinde bu senedin ayrı bir borç için değil, aynı borcun tahsilini kolaylaştırma yahut aynı borcun teminatı amacıyla alındığının kabul edildiğini, bononun da banka kredi alacağı üzerinden takibe konu edildiğini, Covid 19 salgını nedeniyle bankaların takip süresinin uzatıldığını, bu karar uyarınca vadesi gelen borçlar için takip yasağı getirildiğini, buna rağmen açık bononun tarihinin BDDK kararları ile belirlenen tarihten önceki bir tarih olarak yazılarak açığa atılan imzanın kötüye kullanıldığını, bu düzenlemelere rağmen ve iki adet taşınmazın ipotekli olmasına rağmen bonoya dayalı takip başlatılmasının hatalı olduğunu belirterek, ihtiyati haczin kaldırılmasını istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, itirazı değerlendirdiği 30.09.2021 tarihli ek kararında; “İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ‘alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması’ yeterlidir. Mahkemenin ‘alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından’ anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır. (Yargıtay 19. HD 2016/18235 E. 2018/731 K.) İhtiyati hacze itiraz üzerine, itirazın değerlendirilmesi için duruşma günü verilmiş, taraflara tebliği sağlanarak duruşma sırasında taraf vekillerinin beyanları alınmıştır.İhtiyati hacze itiraz İİK 265. maddesinde düzenlenmiştir. İİK 265. maddesinde ihtiyati hacze itiraz nedenleri sınırlı olarak sayılmış ve bunların ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve alınan teminata ilişkin olabileceği belirtilmiş olup itirazların İİK 265. maddesinde sayılan sebeplerden olmadığı ve itiraz edenlerin ihtiyati hacze konu bononun anlaşmaya aykırı şekilde doldurulduğu ve bononun teminat olarak alındığı hususunu henüz ispat edemedikleri anlaşılmakla” gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiştir.Bu ek karara karşı, ihtiyati hacze itiraz eden borçlular vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati hacze itiraz eden vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Alacaklı banka ile borçlular arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesinin teminatı olarak alınan 1.500.000,00 TL bedelli bononun anlaşmaya ve kamu düzenine ilişkin idari kararlara aykırı şekilde doldurularak takibe konu edildiğini, bononun takibe konduğu miktar ile bankanın kredi alacağının aynı miktarda olmasının ve tahsilde tekerrür olmamak üzere takip yapılmasının da teminat bonosu olgusunu doğruladığını, banka ile itiraz edenler arasında genel kredi sözleşmesi dışında bir borç alacak ilişkisi bulunmadığını, Covid-19 salgını sırasında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından bankaların takipteki alacaklarına ilişkin belirlenen süre ve tarihlere aykırı şekilde boş bırakılan vade tarihinin doldurularak senedin işleme konu edildiğini, BDDK tarafından alınan kararlara uyulmasının zorunlu olduğunu, yasakla takip, temerrüt ve ihtiyati haczin yasaklandığını, buna rağmen bononun açık olan vade kısmını ve mahkeme yetkisinin 30.09.2021 tarihinden önceki bir tarih yazılarak açığa atılan imzanın kötüye kullanıldığını, borçluların mal kaçırma girişiminin bulunmadığını, banka alacağı için iki adet taşınmazın ipotek verilmesine rağmen bononun takibe konmasının hatalı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve itirazın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, İİK’nın 265.maddesi gereğince ihtiyati haciz kararına itirazın reddine dair ek kararın istinafına ilişkindir. İlk derece mahkemesince ihtiyati hacze itirazının reddine dair verilen ek karara karşı, ihtiyati hacze itiraz edenler vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. İİK’nın 257/1. maddesi gereğince rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Somut olayda, alacaklı vekili keşidecisi … Ltd. Şti. Olan, … ve …’ın aval veren olduğu 14.01.2021 düzenleme ve 06.08.2021 ödeme tarihli 1.500.000,00 TL bedelli bir adet bonoya dayalı olarak ihtiyati haciz istemiştir. Bononun lehdarı … AŞ olup, takip lehdar tarafından başlatılmıştır. Dava konusu bononun kayıtsız şartsız borç ikrarı içerdiği, alacağın rehinle teminat altına alındığına ilişkin kanıt bulunmadığı, bononun teminat amacıyla düzenlendiğine ilişkin bono veya ayrı bir sözleşmede hüküm bulunmadığı görülmüştür. Bononun sonradan anlaşmaya aykırı şekilde doldurulduğuna ilişkin bir kanıt bulunmamaktadır. İİK’nın 265. maddesinde ihtiyati haciz kararına karşı itiraz sebepleri sınırlı şekilde sayılmış olup, bu sayılanlar dışında başka bir sebebe dayanılarak ihtiyati hacze itiraz edilmesi mümkün değildir. İtiraz eden borçlu tarafça yukarıda değerlendirilenler dışında ileri sürülen itiraz nedenleri ve iddiaları menfi tespit davası yoluyla ileri sürülebilecek nitelikte olup, İİK’nın 265. maddesinde sınırlı olarak sayılmış olan ihtiyati hacze itiraz kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir.Açıklanan nedenlerle, ihtiyati hacze itiraz talebinin reddine dair ilk derece mahkemesince verilen ara kararda bir isabetsizlik bulunmadığından borçluvekilinin ara karara ilişkin istinaf başvurusunun, HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca, ihtiyati hacze itiraz aden borçlu vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Borçlu vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Borçlu vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1,391/3 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.f ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca karar kesindir.