Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1081 E. 2023/1557 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1081
KARAR NO: 2023/1557
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 09/02/2023
NUMARASI: 2018/1349 E. – 2023/118 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Şirket Yöneticisinin Haksız Fiilden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki tazminat ve haksız rekabetin tespiti ile önlenmesi davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili … ile davalı …’ın dava dışı … San. Tic. Ltd. Şti.’nin eşit paylı ortağı olduklarını, şirketin, müvekkilinin eşi … ile davalı … tarafından yönetildiğini, her ikisinin de önceden münferiden yetkili olmasına rağmen daha sonra şirketi müşterek imza ile temsil ve ilzam etmelerine karar verildiğini, müvekkili ve eşinin bir süre yurt dışına çıktıklarını, uzun süre kendilerinden herhangi bir imza talebinin olmaması üzerine yapılan araştırmada davalı … ile kardeşi … birlikte ortak oldukları diğer davalı … San. Tic. Ltd. üzerinden … San. Tic. Ltd.’nin yönetildiğinin tespit edildiğini, … esas sözleşmesinde yapılan değişiklikle ünvanına ” … ” ibaresinın eklendiğini, yine müvekkili şirket tarafından teklif verilen bazı işlerin davalı şirket üzerinden faturalandırılarak parasının tahsil edildiğini, … San. Tic. Ltd.’nin çalışanı … davalı şirket adına üçüncü kişilerle görüşerek sözleşme imzaladığını ve … Ltd. tarafından üretilen malların üçüncü kişilere satılarak davalı şirket adına faturalandırıldığının belirlendiğini, bazı faturasız nakit karşılığı teslim edilen malların bulunduğunu, … tarafından bağlanan işlerin parasının dahi davalı şirket tarafından alındığını, davalının, şirket hesabına yüklü miktarda para çekip şirketle ilgisi olmayan üçüncü kişilere ödediğini, davalının … San. Tic. Ltd. Şti. tarafından verilen bilgisayarı içinde bulunan bilgilerle birlikte götürdüğünü, davalı …’ın, şirketin e-mail hesabını kullanarak haksız rekabete yol açtığını ileri sürerek, oluşan maddi zararın şimdilik 200.000,00 TL’sinin ve 50.000,00 TL’nin ödenmesine, haksız rekabetin tespiti ile refine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, savunmasında özetle; müvekkili … ile davacının eşi … 2004 yılında %50’şer hisse ile dava dışı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ni kurduklarını, daha sonra özel sebeplerle … hisselerini davacıya devrettiğini, davacının görünüşte şirkete ortak olduğunu, şirketin sermayesinin 100.000TL olduğunu, yıllık ortalama 400.000-450.000 TL arasında ciro yaptığını, şirketin her sene bankadan 100.000 TL işletme kredisi ve çek karnesi alıp kullandığını, bu kredinin her sene sonu kapanıp her yıl başı müvekkili ve … kefalet imzaları ile tekrar kullanıma açıldığını, şirketin faaliyet konusu gereği her yıl deniz mevsimi başlamadan Şubat-Haziran arası üretimini yaparak siparişlerini teslim etmek zorunda olduğunu, şirketin bu şekilde 9 yıl boyunca faaliyet gösterdiğini, … 2012 yılı sonunda eşi üzerine gözüken şirketteki %50 hisseyi bir Arap ortağa 450.000 TL bedelle sattığını beyan ederek yılbaşında alınması gereken işletme kredisine kefalet imzasını atmayacağını belirttiğini, Arap ortağın kısa bir sürede geleceğini ve beklenmesi gerektiğini bildirdiğini, ancak Arap ortağın Şubat ayına kadar gelmemesi nedeniyle şirketin siparişleri yerine getirmede ve yeni siparişler almada zorlandığını, bunun üzerine müvekkilinin şahsi kredi kartını kullanarak ve küçük miktarlı krediler çekerek 2013 yılı Şubat ayı içinde 97.485,95 TL ve 12.255.- Euro’luk iki siparişin imalatını gerçekleştirerek teslimini sağladığını, Nisan ayına girilmesine rağmen Arap ortağın gelmemesi üzerine ham madde alamayan şirketin siparişleri yerine getirmesinin imkansız hale geldiğini, … müvekkilinin de aralarında bulunduğu bir kısım şirket çalışanlarına Arap ortak gelene kadar şirketin çalışır halde görünmesini, kaynağın … tarafından bulunmasını ve karın devir alacak kişi ile davalı …’a ait olacağını söylediğini, müvekkilinin de kredi alması mümkün olmadığından, kardeşi ile ortak kurdukları davalı … Ltd. Şti. üzerinden … Firmasından ham madde satın alarak, davalıya ait taşınmazın da ipotek edilerek alınan kredi ile şirketin faaliyet konusun değiştirildiğini, şirketin müşterek imza ile temsil edilmeye başlanmasına rağmen …’ın şirketin banka hesabından ek imza ile 04.01.2013 tarihinden 08.11.2013 tarihine kadar toplam 21.429,00 TL para çektiğini, üretim ve siparişlerin tamamlanmasından ve anlaşma sezonunun sona ermesinden sonra …’ın şirket merkezinde bulunan evrakları alarak merkezin dışına çıkardığını, ardından hisselerini 450.000,00 TL bedelle müvekkiline satmayı teklif ettiğini, tehditler nedeniyle ortaklığın yürümeyeceğinin anlaşılması üzerine Gebze 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde müvekkilince ortaklığın tasfiyesi talepli dava açıldığını, müvekkilinin haksız rekabette bulunmadığını, davacıların dürüstlük kuralına aykırı davrandıklarını, asılsız şekilde müvekkili aleyhine dolandırıcılık nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.İlk derece mahkemesinin 14.02.2017 tarih ve 2014/698 Esas, 2017/130 Karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulü ile haksız rekabetin tespitine ve önlenmesine, 12.347 TL maddi tazminatın faiziyle birlikte davalılardan tahsiline, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karar karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuş, Dairemizin 05.10.2018 tarih ve 2018/152 Esas 2018/929 Karar sayılı ilamı ile hükmedilen tazminatın davacı şirket veya gerçek kişiye ödenmesine ilişkin açıklık bulunmadığı, kararın gerekçesiz olduğu gerekçesiyle kaldırılmıştır. İlk derece mahkemesince kaldırma kararı sonrası yargılama yapılarak karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…davanın yukarıda atıf yapıldığı üzere TTK’nun 626. maddesine dayalı rekabet etmeme yasağından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davası olarak nitelendirilmesinin usulen zorunlu olduğu, atıf yapılan yasa hükmüne göre açılacak davaların atıf yapılan yargı içtihatları da dikkate alındığında yalnızca dava dışı şirket tarafından açılabileceği, şirket ortağının kendi adına eldeki davayı açmasının mümkün olmadığı, eldeki davada şirket ortağının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı, her ne kadar dava dilekçesinde davacı … Ltd. Şti ortağı … olarak ifade edilmiş ise de davanın şirket adına açıldığının kabul edilemeyeceği, zira dava sonucunda verilecek hükmün (lehe ya da aleyhe olarak) davacı …’ın kendi malvarlığında sonuç doğuracağı, yine davacının vekaletnamesinin de şahsen verildiği, davanın şirket adına açıldığını gösteren herhangi bir delil/yetkilendirme de bulunmadığı, tüm bu sebeplerle davanın şirket adına açıldığının kabul edilemeyeceği ve davacının davada aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı kanaatine varılmış, davacının haksız rekabetin tespiti ve ref’i, maddi tazminat ve manevi tazminat taleplerinin” gerekçesiyle, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece, davanın aktif husumet yönünden reddine ilişkin verilen kararın hatalı olduğunu, davalının rekabet yasağına aykırı eylemlerinin açıkça tespit edildiğini, 21.11.2022 tarihli rapor ile davalı gerçek kişinin eylemlerinin TTK’nın 613. maddesi bağlamında ortağın bağlılık yükümlülüğüne, TTK’nın 626. maddesi bağlamında ise müdürün rekabet yasağına aykırı olduğu, davacı ortağın aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı, davacı gerçek kişi aleyhine bir haksız rekabet eyleminin bulunmadığı, dava dışı … şirketinin uğramış olduğu zararın 18.377,49 TL zarar bulunduğunun belirlendiğini, davalı gerçek kişinin müdür olarak … San. ve Tic. Ltd. Şti‘nin müşterilerine teklif göndererek sözleşmeler düzenlediğini, onlara aynı konuda iş yaptığını, fatura düzenlediğini, bu şekilde … San. ve Tic. Ltd. Şti‘nin iş hacmini düşürerek şirketin zararına neden olduğunu; Müvekkili … ile davalı …’ın … San. ve Tic. Ltd. Şti‘nin eşit paylı ortakları olduğunu, şirketin davalı ve davacının eşi tarafından yönetildiğini, davalı yöneticinin kardeşi … ile birlikte kurduğu davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti ile haksız rekabete başladığını, … San. ve Tic. Ltd. Şti’nin eşit hisseli iki ortaktan müteşekkil olduğunu, dava açılırken de tazminatın şirket adına istenildiğini, bu nedenle davacı ortağın aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı ve davacı gerçek kişi aleyhine bir haksız rekabet eyleminin bulunmadığı yönündeki kanaatin hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporları ile haksız rekabet ve zararların belirlendiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacı … ile davalı …’ın ortağı oldukları dava dışı … San. Tic. Ltd. Şti.’nin yönetici ortak olan davalı gerçek kişinin haksız rekabet oluşturan eylemlerinin tespiti ve önlenmesi ile haksız rekabet nedeniyle şirketin uğradığı maddi ve manevi zararların tahsili ile şirkete ödenmesine karar verilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine, karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı, dava dışı şirketin ortağı olup, davalı gerçek kişi ile eşit oranda paya sahiptir. Dava dilekçesindeki açıklamalarda, tahsil edilecek tazminatın şirkete ait olmak üzere tahsili talep edilmiş olup, dairemizin kaldırma kararından sonra sunulan dilekçelerde de tazminatın şirkete ait olmak üzere talep edildiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince TTK’nın 626.maddesinden kaynaklı davanın ancak şirket tarafından açılabileceği, bu davanın ortak tarafından kendi adına açılamayacağı kabul edilmiş ve davacı ortağın kendi adına açtığı davanın reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesinin değerlendirmeleri davalı şirket ve haksız rekabetin tespiti bakımından isabetlidir. 01.03.2019 tarihli dilekçede, kaldırma kararına göre açıklama yapılmış ve tazminat talebinin şirkete ait olmak üzere talep edildiği açıklanmıştır. Dava dilekçesindeki açıklamalar da bu yöndedir. Bu durumda davacının maddi tazminatı, ortağı olduğu şirkete ait olmak üzere talep ettiği ve ortağın dolaylı zararı olan zararın şirkete ödenmesini talep ettiği açıktır. İlk derece mahkemesinin kararında tazminatın davacı adına talep edildiği belirtilmiş ise de dava dilekçesi ile davacının yukarıda belirtilen açıklama dilekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TTK’nın 553.maddesi kapsamında yöneticiye karşı ortakça dava açıldığı ve bu davadaki davalı yöneticiye karşı olan tazminat talebinin TTK’nın 644/1.maddesi uyarınca limited şirketler bakımından da uygulanma imkanı bulunan TTK’nın 553. maddesine göre sorumluluk davasına ilişkin olduğu ve TTK’nın 555. maddesi gereği ortak tarafından da şirketin zararına neden olan yöneticiye karşı tazminat davası açılabileceği kabul edilmelidir.Doğrudan zarar, anonim şirket ortaklarının veya alacaklılarının, yönetim kurulu üyelerinin fiilleri sonucunda, şirketin zararından bağımsız olarak uğradıkları zararlardır. Dolaylı zarardan ise, ancak ortaklığın zarara uğraması ve bu zararın ortaklığın mal varlığında bir azalmaya sebep olması halinde uğranılan zarar anlaşılır. Ortaklığın zararı, ortakların ve alacaklıların dolayısıyla zararlarının ön şartıdır. TTK’nın 553 ve 555/1. maddesine göre yönetim kurulu üyeleri kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal ettikleri taktirde şirketin uğradığı zararın tazminini her pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini talep edebilir. TTK’nın 396. maddesine göre de yönetim kurulu üyeleri genel kuruldan izin almaksızın, şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi aynı tür işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla giremez. Davalı gerçek kişinin, şirket genel kurulunca TTK’nın 396. maddesi gereğince genel kurul izni olmaksızın şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi, aynı tür ticari işlerle uğraşan sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla giremez. Bu hükme aykırı harekette bulunan yönetim kurulu aleyhine şirket tazminat istemekle veya tazminat yerine yapılan işlemi şirket adına yapılmış saymakta ve üçüncü kişiler hesabına yapılan sözleşmelerden doğan menfaatlerin şirkete ait olduğunu dava etmekte serbesttir.Bu durumda, yönetim kurulu üyelerinden şirket tazminat istemekte serbesttir. TTK’nın 396. maddesine göre tazminat davasını açma hakkı şirkete aittir. Rekabet yasağını ihlal etmeyen yönetim kurulu üyesi de bu davayı açabilir. TTK’nın 396. maddesinde düzenlenen zarar şirketin zararı olup, bu nedenle davacıların zararı dolaylı zarardır. Esasen davacılar da zararın şirkete ödenmesini talep etmişlerdir.Yine TTK’nın 396/4. maddesine göre, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuyla ilgili hükümler saklı tutulmuştur. Yani TTK’nın 396/4. maddesinde, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarıyla ilgili hükümlerin saklı olduğu belirtilerek TTK’nın 553. ve 555.maddelerine atıfta bulunmuştur. Bu durumda, şirketin uğradığı zararların tazminini şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Davalı şirkete yönelik talep ise TTK’nın haksız rekabete ilişkin 55 vd. maddelerine dayalı olup, dava dilekçesinin açıklamalara ilişkin 4 ila 10. Maddelerinde şirketin demirbaşları ile kasa varlığına ilişkin haksız edinimde bulunulduğu ve bu şekilde şirket zararına neden olunduğu ileri sürülmesine göre, davacı ortağın TTK’nın 553. maddesine göre, şirketin uğramış olduğu zararların yöneticiden alınarak şirkete ödenmesini talep edebileceği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince işin esasına dair deliller toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, esasa dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR Yukarıda açıklanan gerekçelerle:1-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-İİK’nın 36. maddesi uyarınca yatırılan teminatların, yatıran taraflara iadesine,5-Davacı vekili tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.05.10.2023