Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/982 E. 2022/842 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/982
KARAR NO: 2022/842
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 01/02/2022
NUMARASI: 2021/136 E. – 2022/66 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karara karşı, davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı … Tic. Ltd. Şti arasında düzenlenen Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi ve … Üyelik Sözleşmesinin, davalı … tarafından kefil sıfatıyla imzalandığını, sözleşmeden kaynaklanan borcun ödenmemesi üzerine Kadıköy … Noterliğinin 18.03.2020 tarihli ihtarıyla hesabın kat edilerek borcun ödenmesinin istendiğini, ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptalini ile alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili, savunmasında özetle; müvekkilinin yetkilisi olduğu davalı şirketin bankadan kullandığı kredi borcu için takip başlatıldığını, kefalet tarihinde evli olan müvekkilinin eşinin onayı alınmadığından kefaletin geçersiz olduğunu, eş rızasının en geç sözleşmenin kurulması aşamasında alınması gerektiğini ve sözleşme tarihinin bulunmaması nedeniyle bu tarih itibariyle eş rızası alınmayan sözleşmenin kesin hükümsüz olduğunu kefalet süresinin belirsiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Davalı … Tic.Ltd.Şti. vekili, savunmasında özetle; davacı bankanın takip öncesi müvekkilinin temerrüde düştüğüne dair ihtarname göndererek hesabı kat ettiğini, ancak kat ihtarınnı tebliğ edilmemesi nedeniyle müvekkilinin temerrüde düşmediğini, taraflar arasında maktu ve tarihsiz Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi ve … Üyelik Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin yalnızca son sayfasında davalının imzasının bulunduğundan, sözleşmede tek taraflı değişilik yapılmasının muhtemel olduğunu, sözleşmede hesabın hangi şartlar altında kat edileceğinin ve alacağın muaccel hale geleceğine dairde hiçbir düzenleme bulunmadığını, temerrüt tarihinden önce müvekkilinin yaptığı ödemenin dikkate alınmadığını, bankaca yasaya aykırı şekilde bileşik faiz uygulandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava, Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi ve … Üyelik Sözleşmesi kapsamında doğan alacağın tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir. Davalı vekili 06.12.2021 tarihli dilekçesi ile davacı ile protokol imzalayarak sulh olduklarını ve davacı vekilinin vekalet ücreti talep etmesi halinde kendilerinin de vekalet ücreti talep ettiğini beyan etmiştir. Davacı vekili ise 05.01.2021 tarihli beyan dilekçesi ile davalı ile sulh olduklarını ancak vekalet ücreti ve icra inkar taleplerinin devam ettiğini beyan etmiştir.Taraflar arasında yapılan 03.09.2021 tarihli protokol üzerinde yapılan incelemede takibe konu edilen borcun davalı tarafından kabul edilerek 50.000,00 TL’lik 3 taksit şeklinde ödenmesi taahhüt edildiği, yargılama giderlerinin davalıya ait olduğu ancak tarafların karşılıklı olarak vekalet ücreti talep edebilecekleri konusunda tarafların anlaştığı anlaşılmaktadır. Bu kapsamda davacının takibe konu edilen borcu kabul ettiği, davanın konusuz kaldığı ancak davalı tarafın itirazının haksız olduğu, davacı vekilinin davayı açmakta haklı olduğu, takibe konu edilen asıl alacağın likit olduğu anlaşılmakla konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına..” gerekçesiyle, konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, asıl alacağın likit olması nedeniyle 118.342,64 TL asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatı takdirine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı … vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı … vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin sözleşmede kefil olarak yer aldığını, cevap dilekçesi ve bilirkişi raporuna göre kefaletin usulü eksiklikler nedeniyle geçerli olmadığının belirlendiğini, mahkemece sulh protokolü kapsamında konusuz kalan davanın esası ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesine rağmen, protokolde saklı tutulan vekalet ücreti yönünden karar verilmediğini, gerekçeli kararda müvekkilinin unutularak bilirkişi raporundaki kefaletin geçersizliğine ilişkin tespitlerin dikkate alınmadığını, mahkemece asıl borçlu dışında kefil yönünden yapılan savunma ve emeklerinin dikkate alınarak vekalet ücreti takdiri gerektiğini, kefile yönelik davada, kefalet şartlarının bulunmadığının açık olduğunu, protokol kapsamında davanın konusuz kaldığı belirlenmesine rağmen protokolde saklı tutulan vekalet ücreti yönünden karar verilmemesinin hatalı olduğunu, gerekçeli karardan hangi sebeple müvekkili yönünden vekalet ücreti takdir edilmediğinin anlaşılamadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve müvekkili için vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; bu karara karşı, davalı … vekilince, yasal süresi içinde vekalet ücreti yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı banka ile davalı şirket arasında düzenlenen ticari nitelikteki kredi ve kredi kartı sözleşmelerine diğer davalı kefil olmuştur. Kredi borcunun ödenmemesi üzerine bankaca hesap kat edilerek dava konusu takip başlatılmış itiraz üzerine eldeki itirazın iptali davası açılmıştır. Yargılama sırasında tarafların uyuşmazlık konusunda sulh oldukları ve 03.09.2021 tarihli sulh protokolünün dosyaya sunulduğu anlaşılmıştır. Protokolde davacı, davalı borçlu ve davalı kefilin imzası bulunmaktadır. Protokolün birinci maddesinde, her iki davalının 150.000 TL borçlu olduğu ve bu borcun davalılarca ödeneceği kabul edilmiştir. Bu durumda istinaf başvurusunda bulunan kefilin imzaladığı protokolle davacının dava açıldığı tarihteki haklılık durumu ortaya çıktığından, davalı kefilin bu iradesini aşar şekilde başka kanıtla veya bilirkişi raporuyla haklılık durumunun araştırılması gerekmez. Mahkemece HMK’nın 315.maddesi gereğince karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verilmesi yerinde olduğu gibi, HMK’nın 331.maddesine göre yargılama giderlerinin ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücreti düzenlemesinin usule aykırı olmadığı anlaşılmıştır.HMK’nın 331. maddesi uyarınca, dava açıldıktan sonra davanın konusuz kalması halinde, davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve yargılama giderlerine, davanın açıldığı tarihteki haklılık durumlarına göre karar verilmelidir. Az yukarıda bahsi geçtiği üzere, davacı, davayı açmakta haklı olduğu, davalı kefilin imzasını da taşıyan sulh protokolüyle sabit olduğundan, davalı yararına vekalet ücreti hükmedilmemesinde herhangi bir hukuka aykırılık yoktur. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına,3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.16.06.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, istinaf başvurusuna esas vekalet ücretinin değerine göre karar kesindir.