Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/970 E. 2022/763 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/970
KARAR NO: 2022/763
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 28.02.2022 tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2022/133
DAVANIN KONUSU: Şirketin fesih ve tasfiyesi- ihtiyati tedbir.
Taraflar arasında görülen ticari şirketin feshi davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, kararda yazılı nedenlerle verilen ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulü kısmen reddine ilişkin ara kararına karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili talep dilekçesinde özetle; tarafların, dava dışı … Ltd. Şti.’nin eşit paylı ortakları oldukları, ortaklar arasında uzun süreden beri ihtilaf bulunduğu ve en son 16.02.2022 tarihinde, davalı ortağın davacıya hakaret ederek tehdit ettiğini, ortaklık ilişkisinin devamının mümkün olamayacağını anlayan davacının Beyoğlu … Noterliğinin 18.02.2022 tarihli ihtarıyla davalıdan, şirket payının değerini talep ederek, aksi takdirde şirketin tasfiyesini istemek üzere kanuni yollara başvuracağını bildirdiği, ihtarda ayrıca davalının sorumluluğunu doğuracak işlemlerden kaçınması için uyarıda bulunarak şirketi borçlandırıcı veya taahhüt altına sokucu, davacının hak ve alacağını azaltıcı şekilde tasarrufta bulunulması halinde hukuki ve cezai işlemleri de başlatacağını ihtar ettiği, ancak ihtarname gönderildikten sonra davalının aynı gün şirketin … Bankası … Cad. Şubesinde bulunan hesabından davalının … Bankası … Mah, Ataşehir Şubesindeki hesabına, 9.519,00TL, 15.057,00 USD ve 158.936,00 USD, 105.526,00 Euro, 106.720,00 Euro, 91.000,00 USD olmak üzere toplam 6.850.000 TL değerindeki parayı şahsi hesaplarına aktardığının anlaşıldığı; ayrıca şirket adına kayıtlı … plakalı … marka … model araç ile … plakalı … marka motosikleti de muvazaalı satış yoluyla kendi üzerine aldığı veya üçüncü kişilere satarak şirketin mal varlığı dışına çıkarttığını, şirket hesaplarında bulunan tüm paranın ve envantere kayıtlı araçların aynı gün gizlice davalıya ait şahsi hesaba aktarılmasının hiçbir haklı sebebinin bulunmadığını, davalı tarafından ihtara verilen Kadıköy … Noterliğinin 23.02.2022 tarihli ihtarında ortaklığın sona erdiğine işaret ederek talep edilen miktara itiraz ettiğini, bu durum karşısında ortaklığın fiilen sona ermesi nedeniyle hukuken devam etmesine gerek kalmadığını ileri sürerek, davalının şirkete ait banka hesaplarında bulunan paraları şahsi hesaplarına aktarmasının telafisi imkansız zararların doğmasına sebep olacağından teminat alınmaksızın şirket paralarının aktarıldığı davalı hesaplarına ihtiyati tedbir konulmasını, şirkete ait satılan araç ve motosikletin trafik kaydı üzerine ihtiyati tedbir konulmasını, dava ve tasfiye süreci boyunca gereken iş ve işlemlerin yapılarak hissedarların hak ve menfaatlerinin korunması için şirkete kayyım atanmasını, mahkemece uygun görülecek diğer tedbirlerin alınmasını, sonuç olarak … Ltd. Şti.’nin feshine, tasfiye için gerekli kararların alınmasına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir. İlk derece mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 28.02..2022 tarihli ara kararında; ” Söz konusu tedbir talepleri yönünden dosya ele alınmıştır. Ticaret sicil kaydına göre … Ltd. Şti. ünvanlı şirketin adresinin … Mah. … Sok. … Palace … Blok K…. D…. Ümraniye/İSTANBUL olduğu, taraflardan başka ortak bulunmadığı, taraflardan oluşan iki ortaklı limited şirket olup tarafların eşit paylı ortak oldukları ve her iki tarafında münferiden temsile yetkili oldukları anlaşılmıştır. Öncelikle belirtmek gerekir ki feshi istenen şirket davalı olarak gösterilmemiş ise de ortaklar dava da taraf olduğundan ve dava dışı bir ortak söz konusu olmadığından bu konudaki yargısal uygulamaya bağlı olarak taraf teşkilinde bir eksiklik bulunmamaktadır. Dava dilekçesinden de anlaşılacağı üzere tedbir talebine konu olan söz konusu paralar, araç ve motosiklet şirketin mal varlığında olmadığından, başka bir ifade ile dava tarihi itibariyle şirketin mal varlığından çıkmış olması nedeniyle sonuçta bu unsurlar dava konusu değildir. Davanın niteliği, ticaret sicil kaydı, ortaklık ve temsil durumu, güven ilişkisinin sona erdiği iddiasına dayalı olması, aslolanın şirketin kendini yetkili organları ile yönetmesinin ve çok istisnai durumlar ile kriterlere bağlı olarak dışarıdan müdahalenin doğru bir yöntem olması; tedbir talebinin ileri sürülüş biçiminden de açıkça anlaşıldığı gibi talebe konu olup yukarıda belirtilen unsurların dava konusu olmaması, yakın ispata ilişkin kurallar, menfaat dengeleri, ihtiyati tedbire ilişkin yasal düzenlemeler ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde kayyım atanmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin ve söz konusu unsurlara yönelik tedbir talebinin yasal ve maddi şartların somut olayda gerçekleşmediği; ancak yukarıda özetlenen dava dilekçesi içeriği, sunulan dekont örnekleri, hesap hareketleri, davanın niteliği, ‘mahkemece uygun görülecek diğer tedbirlerin alınması’ şeklindeki tedbir talebi, fesih davası açılması üzerine alınacak tedbirlere ilişkin yasal düzenleme, menfaat dengeleri, yakın ispat kuralları ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde şirketin mal varlığı yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesi için gerekli yasal ve maddi şartların somut olayda gerçekleştiği, ortaklık yapısına ve dosya kapsamına nazaran takdiren teminatsız olarak şirketin mal varlığı yönünden tedbir kararı verilmesinin uygun olacağı sonuç ve kanaatine varıldığından şirketin mal varlığına tedbir konulmasına ve sair tedbir taleplerinin reddine ilişkin olmak üzere aşağıdaki şekilde karar verilmiştir….” gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin takdiren teminatsız olarak kısmen kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı … Limited Şirketi’nin şirketin mal varlığına ihtiyati tedbir konulmasına, sair tedbir taleplerinin reddine, karar vermiştir. Bu karara karşı, ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Müvekkilinin … Ltd. Şti.’nin ortağı olduğunu, ortaklar arasında uzun süredir ihtilaf yaşandığını ve ortaklık ilişkisinin devamının mümkün olmadığını, bu durumda ortaklardan birinin diğerinin hissesini satın alması veya şirketin ortak şartlar altında tasfiye edilmesinin en uygun yol olduğunu, ancak davalının şirket ve ortağından mal kaçırmak amacıyla şirketin banka hesabından kendi şahsi hesabına büyük miktarda para aktardığını, bununla yetinmeyen davalının şirket adına kayıtlı … plakalı … marka aracı ve … plakalı … marka motosikleti muvazaalı satış yoluyla kendi üzerine veya üçüncü kişi üzerine geçirerek, şirketin malvarlığı dışına çıkarttığını, şirkete ait para ve mal varlığının bu şekilde aktarılmasının aynı zamanda suç niteliğinde olduğunu, buna rağmen şirket hesabından aktarılan para ve araçların şirket mal varlığı olarak değerlendirilmeden adeta davalının mal varlığı gibi değerlendirilerek tedbir dışı bırakılmasının yerinde olmadığını, geriye mal/sermaye kalmadığı da değerlendirildiğinde verilen tedbirin anlamsız kaldığını, mahkemenin bu kararı ile şirketin içinin boşaltılmasına göz yumulduğunu, davalının üzerine geçirdiği şirket sermayesinin kontrol edilerek muhafazası gerektiğini, iki ortaklı bir şirketin yönetiminin tek ortağın eline geçmesine rağmen şirkete kayyım atanmamasın da hatalı olduğunu, şirketin davalı tarafından yönetilmesi halinde müvekkilinin menfaatinin kim tarafından korunacağının açıklanması gerektiğini, tedbir alınmasının mahkemenin görevi olduğunu, tedbir talebinin reddedilen kısmı yönünden istinaf yoluna başvurma gereği doğduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kısmi ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın redde ilişkin kısmının kaldırılmasına ve reddedilen kısma ilişkin ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, limited şirketin fesihi davası içerisinde tedbiren şirkete kayyım atanması, şirkete ait paranın aktarıldığı davalı ortağa ait hesaplara ve şirket adına kayıtlı iken davalı veya üçüncü kişilere devir edilen araçlara tedbir konulması talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, 28.02.2022 tarihli ara karar ile tedbir talebinin kısmen kabulü ile şirketin mal varlığına ihtiyati tedbir konulmasına, kayyım atanma talebi ile davalının banka hesapları ile araçlara tedbir konulmasına ilişkin talebin reddine karar verilmiş; bu ara kararının redde ilişkin bölümüne karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde, istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. TTK’nın 636/4. maddesinde, limited şirket hakkında fesih ve tasfiye davası açıldığında mahkemece gerekli önlemlerin alınacağı belirtilmiştir. Alınacak önlemler konusunda ayrıntılı düzenleme bulunmadığından, tamamlayıcı hüküm olarak HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin hükümleri uygulanacaktır. HMK’nın 389. maddesi uyarınca; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir “. Aynı Yasa’nın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. İlk derece mahkemesince tedbir talebinin değerlendirildiği aşamada henüz cevap dilekçesi sunulmamış ve deliller toplanmamıştır. Ancak 12.04.2022 tarihinde sunulan cevap dilekçesinde özetle, tarafların iki ortaklı şirketin münferiden temsilcisi oldukları, davacı ortağın da şirketin hesaplarından değişik tarihlerde usulsüz şekilde para çektiği, şirketin borçlarının ödenmesini teminen ve davacının bu paraları kullanmasını önlemek amacıyla bir kısım paraların davalının hesaplarına aktarıldığı, bu paraların şirketin işlemleri ve borçları için kullanıldığı belirtilmiştir. Dilekçede 15.02.2022 tarihinden sonra şirket borçlarına karşılık davalının toplamda 1.427.720,44 TL ödeme yapıldığı açıklanmıştır. Cevap dilekçesinde ayrıca şirketin mal varlığına tedbir konularak şirketin işlemez hale getirildiği bu nedenle ihtiyati tedbirin kaldırılması istenilmiştir. Davacı vekili istinaf başvurusunda, şirketin tedbir talep edilen davalı hesabına aktarılan para ve satılan araçları dışında korunması gereken mal varlığının bulunmadığı, esasen şirkete kayım atanarak paranın aktarıldığı davalı hesapları ile devir edilen iki adet araca ait sicil kayıtlarına tedbir konulması istenilmiştir. Cevap dilekçesindeki açıklamalar karşısında tarafların iddia ve savunmaları ispata muhtaç olup, tedbir talebinin değerlendirildiği tarih itibariyle dosya kapsamına göre yaklaşık ispat ölçüsünde davacının iddialarının doğruluğu kanıtlanamamıştır. Mahkemece yargılama aşamasında taraf delillerinin toplanıp değerlendirilmesinden sonra talep edilmesi halinde her zaman gerekli tedbir kararları alınabilecektir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 393/3. maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.09.06.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.