Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/960 E. 2022/766 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/960
KARAR NO: 2022/766
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04.04.2022 tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2021/686
DAVANIN KONUSU: Genel Kurul Kararının İptali İstemi
Taraflar arasında görülen anonim şirket şirket genel kurul kararının iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında davacı vekili tarafından talep edilen ihtiyati tedbirin, kararda yazılı nedenlerle kabulüne dair ara kararının davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ortağı olduğu davalı şirketin 07.09.2021 ile 08.10.2021 tarihli olağan genel kurul toplantı çağrısı ile 15.10.2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantı çağrısının müvekkiline usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmediğini, tebliğ barkodlarının sistemden sorgulandığında tebligatların iade edildiğinin görüldüğünü, 07.09.2021 ve 08.10.2021 tarihli olağan genel kurullarına çağrı usulüne göre yapılmadığı gibi gündemin de gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurulu çağrılarının esas sözleşmede gösterilen gazetede yapılmadığını, genel kurul çağrıları için yapılan tebligatların iade edildiğini, duyuruların tebliğ edilip edilmediğinin gözetilmediğini, müvekkiline duyuru yapılmadan genel kurul toplantılarının yapıldığını, uygun çağrı olmadan yapılan 07.09.2021 ile 08.10.2021 tarihli genel kurul toplantılarının yok hükmünde olduğunu, şirket ortağı …’nun genel kurulda çoğunlukla aldırdığı batıl karar doğrultusunda şirketin ruhsatını üçüncü kişilere devretmek istediğini, bu amaçla şirket merkezinin olduğu yerde ve iştigal konusu aynı olan … Limited Şirketi unvanlı başka bir şirketin kurulduğunu, müvekkilin ortağı olduğu rehabilitasyon şirketinin en önemli sermayesinin ruhsatı olduğunu, ruhsatın üçüncü kişilere devredilmesi halinde şirketin tabela şirketine döneceğini, olağanüstü genel kurulda alınan kararların şirketin sermayesine çok büyük zarar vereceğini ileri sürerek, genel kurul kararlarının iptaline, yargılama süresince genel kurul kararlarının yürütmesinin geri bırakılmasını, talep etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davacı asil ile diğer ortaklardan … arasında Gaziosmanpaşa … Noterliğinin 07.09.2019 tarihli hisse satış sözleşmesinde gösterilen adrese çağrı kağıdı gönderildiğini, davacının şirkete bildirdiği adresinin dışında başkaca bir adresi bulunmadığını, davacı vekilinin genel kurula başka hissedar adına katılmasına rağmen davacı adına katılmaması nedeniyle davacının toplantıdan haberdar olmadığından söz edilemeyeceğini, ilanların kanun ve şirket ana sözleşmesine uygun yapıldığını, ruhsat devri konusunda genel kurulun yönetim kuruluna yetki veremeyeceğine ilişkin iddianın yersiz olduğunu, bu durumun yetki devri veya yetki gaspı şeklinde yorumlanamayacağını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi tedbir talebini değerlendirdiği 04.04.2022 tarihli ara kararında; “İhtiyati tedbir verilebilmesinin en önemli şartlarında biri, ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmıştır.(m. 389/1). Kanun, burada ‘mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından’ söz etmektedir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi hâlinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması,hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hâle gelmesi,gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir. Hâkim kararında somut sebep gösteremiyor, bunu en azından açıklayacak veya asgari ölçüde ikna edecek delil değerlendirmesi yapamıyor, yaklaşık ispat ölçüsünü yakalayamıyorsa tedbire karar vermemelidir. Ancak bu da hiçbir zaman tam bir ispat seviyesinde ispat şartına dönüşmemelidir. (Pekcanıtez, Hakan/Atalay,Oğuz/Özekes Muhammet; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, Ankara 2011-Sh.715-717) (Yüksek Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 24/04/2012 gün ve 2011/15388 esas,2012/6651 karar sayılı ilamında belirtildiği gibi) 07/09/2021 ve 08/10/2021 tarihli olağanüstü genel kurulda ruhsat devrinin üçüncü kişilere devredilmesine yönelik kararla sınırlı olarak davacının ihtiyati tedbir talebine yönelik iddiasını yaklaşık olarak ispatladığı ve hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı anlaşıldığından dava konusu edilen davalı şirketin 07/09/2021 ve 08.10.2021 tarihli olağanüstü genel kurullarda alınan kararlar doğrultusunda ruhsat devrinin üçüncü kişilere devredilmemesi yönünde ihtiyati tedbir konulmasına ” gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile davalı şirketin 07.09.2021 ve 08.10.2021 tarihli olağan kurullarında alınan kararlar doğrultusunda ruhsat devrinin üçüncü kişilere devredilmemesi yönünde ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiş, davacının talebi üzerine tashih şerhi ile 15.10.2021 tarihli olağan üstü genel kurulda alınan kararlarda ihtiyati tedbir kapsamına alınmıştır. Bu ara karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Davacının, usulüne uygun yapılan genel kurula katılmamasına rağmen iptal davası açtığını, mahkeme değerlendirmesinde, yaklaşık ispatın gerektiği belirtilmesine rağmen gerekçe kısmında ispata ilişkin hangi delillerin esas alındığının değerlendirilmediğini, şirketin hali hazırda ciddi borcu bulunduğunu, çalışanların maaşlarının ödenmesinde dahi zorlanıldığını, bu nedenle iptale konu genel kurul kararlarının alındığını, davacı ve bir kısım ortakların şirket kaynaklarını kullanması nedeniyle şirketin mali açıdan zor duruma düştüğünü, davacının pay devri sırasında bu durumdan haberdar olduğunu, iptali gerektirir herhangi bir durum bulunmamasına rağmen mahkemece nihai hüküm sonucunu doğuracak şekilde tedbir kararı verilmesinin hatalı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, tedbir kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, ilk derece mahkemesinde esas hakkında görülmekte olan dava içinde HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca verilen ihtiyati tedbir kararının istinafına ilişkindir. Davacı vekili, genel kurul kararlarının iptali davası içinde ihtiyati tedbir talep etmiş, mahkemece tarafların yokluğunda tedbir talebinin kabulüne karar verilmiş; bu ara karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İlk derece mahkemesince 31.03.2022 tarihli duruşma tutanağının 3 no’lu bendinde, tedbir talebini ara kararla değerlendirilmesine karar verildiği, akabinde 04.04.2022 tarihinde istinafa konu ara kararının dosya üzerinden ve tarafların yokluğunda verildiği görülmektedir. Davalı vekili, mahkeme kararındaki açıklamaya göre söz konusu ara karara karşı doğrudan istinaf başvurusunda bulunmuştur. HMK’nın 341/1. maddesinde istinafa tabi kararlar açıkça sayılmıştır. İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararlarıyla, bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Ayrıca, yüze karşı verilen ihtiyati tedbir kararlarına karşı da doğrudan istinaf kanun yoluna başvurulabilir. Karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir kararlarına karşı doğrudan istinaf kanun yoluna başvurulamaz. Aleyhine tedbir kararı verilen tarafın, HMK’nın 394/1. maddesi uyarınca öncelikle kararı veren mahkeme nezdinde itiraz yoluna başvurulması gerekir. Somut olayda istinaf başvurusuna konu ara kararı, dosya üzerinden, yani karşı tarafın yokluğunda verildiğinden, davalının öncelikle itiraz yoluna başvurması, mahkemece sunulan istinaf başvuru dilekçesinin itiraz olarak kabulü ile bir karar verilmesi gerekir. Bu gerekçelerle, istinafa konu edilen ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine dair ara kararına karşı istinaf yolunun açık olmadığı anlaşıldığından, HMK’nın 352. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan ön inceleme sonucunda, caiz olmayan istinaf başvurusunun usulden reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- HMK’nın 352. maddesi uyarınca, caiz olmadığı anlaşılan istinaf başvurusunun USULDEN REDDİNE, 2-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.09.06.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f maddesi uyarınca karar kesindir.