Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/942 E. 2022/809 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/942
KARAR NO: 2022/809
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04.04.2022
NUMARASI: 2021/649
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket (Fesih İstemli)
Taraflar arasındaki şirketin feshi davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin taşınır ve taşınmaz mallarının üçüncü kişilere devrinin önlenmesi talebi dışında, davalı şirkete kayyım atanması veya 100.000 TL üzeri işlemler yönünden denetim kayyımının onayına tabi kılınması yönünde de ihtiyati tedbir talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…davalı şirket adına kayıtlı tüm araç ve taşınmazlar üzerine üçüncü kişilere devrinin önlenmesi amacıyla tedbir kararı verilmesini ve davalı şirkete kayyım atanması veya 100.000 TL üzeri işlemler yönünden denetim kayyımının onayına tabi kılınması yönünde de ihtiyati tedbir talep etmiş ise de; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekli olup somut olayda mahkememizde bu yönde olumlu bir kanaat oluşmadığı, talep sahibi davacıların, hakkını tehdit eden yakın bir tehlike nedeniyle ivedi bir koruma ihtiyacı içinde bulunmadığı, şirketeler kâr elde etmek amacıyla bir araya gelmiş kişilerden oluşmuş tüzel varlıklar olup şirketin yönetim kurulunun oluşumu, işleyişi, görevden alınması öncelikle şirketin kendi iç yapısı içinde genel kurulda halledilmesi gereken konulardır. Yargı organları ancak yasanın öngördüğü hallerle sınırlı olarak (organ boşluğu gibi) şirket yönetimine kayyım atayabilirler. Somut olay bakımından bu durum gerçekleşmediği anlaşılmakla davacılar vekilinin taleplerinin reddine” gerekçesiyle, davacılar vekilinin ihtiyati tedbir ve kayyım atanması taleplerinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dava dilekçesi ile birlikte, taşınır ve taşınmaz malların devrinin engellenmesi ile birlikte, davalı şirkete kayyım atanması ve 100.000-TL üzerindeki işlemlerin kayyım denetimine tabi tutulmasına dair tedbir talebinde bulunulduğunu, talebin reddine karar verildiğini, bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuru sonucunda, tedbir talebinden yalnızca taşınır ve taşınmazlar üzerine tedbir konulması hususu incelenerek red kararı verilmiş olduğundan, işbu karar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/368 E. Ve 2022/275 K. Sayılı kararı ile kaldırıldığını, ilk derece mahkemesinin, bu defa, diğer tedbir taleplerimizi de değerlendirdiğini, ve hukuka aykırı gerekçelerle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verdiğini, Dava dilekçesinde, davalı şirket yönetim kurulu üyelerinin, diğer ortaklara hiçbir bilgi vermeksizin ve onayını almaksızın işletmesel kararlar aldığı, şirket kaynaklarını kendi şahsi çıkarları doğrultusunda kullandıkları, çoğunluk pay sahibi olmalarını kötüye kullandıkları belirtildiğini, şirketin ve müvekkilinin haklarının zarar görmemesi için şirket yönetiminin kayyıma bırakılmasının talep edildiğini, zira, mevcut yönetim tarafından şirketin yönetilmeye devam etmesi halinde, şirket mali kaynaklarının oldukça büyük zarara uğraması kuvvetle muhtemel olduğunu, şirketin içinin boşaltılacağına dair ciddi karineler de ileri sürülmüş olmasına rağmen bu hususlar ilk derece mahkemesi tarafından değerlendirilmeksizin karara varıldığını, Karar gerekçesinin ise hukuki açıdan isabetsiz olduğu kanaatindeyiz. Zira, “bir şirkete kayyım atanması için kural olarak şirketin yasal organlarının mevcut olmaması gerekmektedir.” şeklinde ifadeye yer verilmiş olup kayyım atanmasına dair talebimizin gerekçesi organ yokluğu olmadığını, nitekim, ticaret şirketine kayyım atanmasının tek şartı organ yokluğu da olmadığını, mevcut yönetim kurulunun görevlerini, mevzuata ve dürüstlük kurallarına aykırı olarak kullanıyor olması nedeniyle şirketin feshi talebimiz sonuçlanıncaya kadar müvekkillerin haklarının daha da zarara uğramasını önlemek amacıyla kayyım atanması talep edildiğini, ilk derece mahkemesince, kayyım atanması talebinin hatalı olarak gerekçelendirilmiş olup bu yönde tesis edilen hükmün hatalı olduğunu, Bunlarla birlikte, 100.000-TL üzerindeki işlemlerin kayyım onayına tabi tutulması talebine ilişkin olarak ise “…talep sahibi davacıların, hakkını tehdit eden yakın bir tehlike nedeniyle ivedi bir koruma ihtiyacı içinde bulunmadığı, şirketeler kâr elde etmek amacıyla bir araya gelmiş kişilerden oluşmuş tüzel varlıklar olup şirketin yönetim kurulunun oluşumu, işleyişi, görevden alınması öncelikle şirketin kendi iç yapısı içinde genel kurulda halledilmesi gereken konulardır.” şeklinde taleple bağdaşmayan gerekçeye yer verildiğini, bu tedbir talebinin gerekçesinin de, mevcut yönetimin şirket çıkarlarına aykırı surette işlemler yapması nedeniyle şirketin mali kaynaklarını hukuka aykırı surette kullanmalarını önlemek olduğunu, davalı şirket yönetim kurulu üyelerinin değiştirilmesini ilişkin olarak genel kurulda talepte bulunulmuş olmasına rağmen azınlık oya sahip olmaları nedeniyle reddedildiğini, ilk derece mahkemesi, yönetime dair olumsuzlukların şirket iç işleyişi ve genel kurulda halledilmesi gerektiğine işaret eden bir karar vermiş olsa da bu kararda müvekkillerinin azınlık olduğu, çoğunluk paya sahip yönetimin işlemleri nedeniyle şirketin feshi talep edildiği göz ardı edildiğini, zira, kararda belirtildiği gibi genel kurul veya şirket iç işleyişi ile davaya konu olaylar çözümlenebilmiş olsa idi işbu davanın da ikame edilmeyeceğinin açık olduğunu, İstinaf talebinin kabulüne ve Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/649 E. Sayılı dosyanın 04.04.2022 tarihli tedbir isteminin reddine ilişkin ara kararının kaldırılmasına ve tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, davalı şirketin feshi istemli açılan esas hakkındaki dava içinde, HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca davalı şirketin taşınır ve taşınmaz mallarının devrinin önlenmesi, davalı şirkete yönetim kayyımı atanması veya 100.000 TL üzeri işlemler yönünden kayyım onayına tabi tutulması yönünde ihtiyati tedbir isteminin reddi kararının istinafına ilişkindir. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Limited şirketler yönünden TTK’nın 636 ve 638. maddelerinde özel geçici hukuki koruma düzenlemesi getirildiği halde, anonim şirketler yönünden geçici hukuki korumaya ilişkin özel düzenleme yapılmadığından, tedbir talepleri hakkında genel hüküm olan HMK’nın 389 vd. maddelerinin uygulanması gerekir. HMK’nın 389. Maddesi uyarınca; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir “. Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Somut olayda ileri sürülen iddialar, mevcut deliller ve dosya kapsamı gözetildiğinde, şirkette yönetim boşluğu bulunmadığı, davacı iddiaları bakımından yaklaşık ispat olgusunun dosyanın geldiği aşama itibariyle gerçekleşmediği sonuç ve kanaatine varıldığından ve ayrıca delillerin değişmesi durumuna göre talep halinde mahkemece her zaman ihtiyati tedbir kararı verilebileceği de gözetildiğinde, ilk derece mahkemesi kararı ve gerekçesi isabetlidir. Bu nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 09.06.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.