Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/935 E. 2022/769 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/935
KARAR NO: 2022/769
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14.03.2022 tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2022/171
DAVANIN KONUSU:Tazminat -Haksız Rekabetin Önlenmesi)
Taraflar arasında görülen haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında davacı vekili tarafından talep edilen ihtiyati tedbirin, kararda yazılı nedenlerle reddine dair ara kararının davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, talep dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2002 yılında “…” unvanını ülkemize kazandırdığını ve çeşitli sosyal sorumluluk projeleri üreten ve bu projelerde aktif bir şekilde rol alan başarılı bir oyuncu ve model olduğunu, müvekkilinin başarılı ve topluma örnek niteliğindeki profesyonel hayatının yanı sıra evli ve bir çocuk annesi olarak saygın bir hayat sürdürdüğünü, müvekkilin halihazırda serbest meslek erbabı olarak “güzellik, moda, medya, oyunculuk ve sanat” alanlarında ticari faaliyete bulunduğunu, davalı …’ın ise medya, spor ve iletişim alanında menajerlik faaliyeti yürüten davalı … Anonim Şirketi’nin yöneticisi olduğunu, tarafların aynı alanda farklı kademelerde ticari faaliyet gösterdiklerini, 24.01.2021 tarihinde davalı … Anonim Şirketi’ne ait … isimli kanalda yayınlanan “…” isimli televizyon programında, davalı … tarafından müvekkilin ticari itibarına ve özel hayatına doğrudan saldırı niteliğinde beyanlarda bulunulduğunu, müvekkili ile davalı … ve … Anonim Şirketi’nin faaliyet gösterdiği ticari alanın oldukça dar bir piyasa olduğunu ve bu alanda faaliyet gösterenlerin kamuoyundaki itibarlarının son derece önemli olduğunu, asılsız beyanlarla müvekkilinin ticari itibarının ve saygınlığının zedelendiğini, yapılan eylemlerin açıkça TTK’nın 54 ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız rekabet hükümlerinin ihlali niteliğinde olduğunu, yayında müvekkilinin ticari ve aile itibarına ağır saldırıda bulunulduğunu, yayında sarf edilen beyanların gerçekle bağdaşmadığını, beyanların gerçek dışı, yanıltıcı ve gereksiz yere incitici olduğunu ileri sürerek, haksız rekabet teşkil eden durumun ortadan kaldırılması, yanlış ve yanıltıcı beyanların düzeltilmesi için … A.Ş.’ye ait … kanalında ve bu beyanların yayıldığı basılı ve dijital haber mecralarında masrafı davalılar üzerinde bırakılmak suretiyle düzeltme yayınlanmasına, eylemin haksız rekabet olduğunun tespiti ile düzeltilmesine maddi ve manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 14.03.2022 tarihli ara kararında özetle; ” …HMK’nın 389. Maddesi uyarınca, ‘Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir’. Aynı yasanın 390/3 maddesi,”Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” hükümlerini içermektedir. Bu bağlamda dosya kapsamında yapılan değerlendirmede, somut olayda ihtiyati tedbir isteyenin haklılık durumunun tespiti yargılamayı gerektirmekte olup dava sonucunu temin eder şekilde tedbir kararı verilemeyeceğinden davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ” gerekçesiyle davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine, karar vermiştir.Bu ara karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde; Mahkemece ihtiyati tedbir talebinin kabulünü gerektirecek “gecikme sebebiyle sakınca yahut ciddi bir zarar” tehlikesinin bulunmadığı ve iddianın yaklaşık ispat ölçüsünde kanıtlanmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verildiğini, dava dilekçesinde açıklandığı üzere yayında sarf edilen sözlerin müvekkilinin ticari ve aile hayatı ile meslek itibarına haksız şekilde yapılan saldırı niteliğinde olduğunu, beyanların gerçekle bağdaşmayan haksız rekabet niteliğinde olduğunu, davalının beyanlarının TTK’nın 54.maddesi ile 55/1.a(1) maddesi gereğince haksız rekabet niteliğinde olduğunu, TTK’nın 61. maddesinde bu durumlarda ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğinin düzenlendiğini, dava dilekçesi ekinde yayınların ilgili kısımlarının sunulması nedeniyle yaklaşık ispat yükümlülüğünün yerine getirilmediğinden söz edilemeyeceğini, mahkemece gerekli görülmesi halinde yayının ilgili kurumlardan istenerek incelenmesinden sonra karar verilmesi gerektiğini, yanlış veya yanıltıcı yayınlara ilişkin bir kısım delillerin sunulmuş olmasının Yargıtay uygulamasında yaklaşık ispat şartının sağlandığı yönünde yeterli görüldüğünü, beyanların … isimli televizyon kanalında yayınlandığını ve bu yayının yazılı ve görsel bir çok yayında tekrar edildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve tedbir talebinin kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 56.maddesi uyarınca haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve tazminat taleplerine ilişkin olup, dava içinde ihtiyati tedbir talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sırasında davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara karar verilmiş; bu ara karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. TTK’nın haksız rekabette ihtiyati tedbiri düzenleyen 61/1. maddesinde, ”Dava açma hakkına haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56. maddenin birinci fıkrasının b ve c bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, hukuk usulu muhakemeleri kanunun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verilebilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre bu tür davalarda ihtiyati tedbir talepleri TTK’nın 61. maddesine göre değerlendirilmelidir. Burada hüküm bulunmayan konularda, tamamlayıcı hüküm olarak HMK’nın 389 vd. maddelerinden yararlanılmalıdır. İlk derece mahkemesince talep HMK’nın 389 vd maddelerine göre değerlendirilmiş ve mahkemece uyuşmazlığın esasını çözecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilmesinin mümkün olmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle davacının tedbir talebinin reddine karar vermiştir. Oysa, öncelikle özel hüküm olan TTK’nın 61. maddesinin uygulanması gerekir. İlk derece mahkemesinin bu yasal düzenlemeyi dikkate almaksızın verdiği tedbirin reddi gerekçesi usule aykırı olmuştur. Mahkemece ihtiyati tedbir talebinin değerlendirildiği aşamada, henüz cevap dilekçesi sunulmamış ve deliller toplanmamıştır. Sunulan delillerin çözümünün yapılarak hukuka uygunluk nedenleri konusunda tarafların delilleri dikkate alınarak bir değerlendirme henüz yapılmamıştır. İlk derece mahkemesince istinafa konu ara kararının verildiği tarih itibariyle haksız rekabet koşullarının mevcudiyeti ve dava dilekçesinde ileri sürülen vakıalar ispata muhtaç durumdadır. Bu hususlar, yargılama içinde toplanıp incelenecek deliller ışığında yargılama sırasında ortaya çıkacaktır. Davacının haksız rekabet iddialarının yargılamaya ve ispata muhtaç durumda olduğu anlaşılmakla, dosyanın bulunduğu aşama itibariyle davalıların eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin yaklaşık ispat ölçüsünde kanıtlanmadığı sonucuna varıldığından, ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının sonucu itibariyle doğru olduğu kanaatine varılmıştır. Yargılamanın devamı sırasında delil durumuna göre ilk derece mahkemesinden yeniden talepte bulunulması mümkündür. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harçlarının Hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 09.06.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.