Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/91 E. 2023/790 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/91
KARAR NO: 2023/790
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 15/11/2021
NUMARASI: 2021/1733 Esas – 2021/729 Karar
DAVA: İcranın İadesi
Taraflar arasındaki icranın iadesi davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda, hukuki yarara ilişkin dava şartı bulunmadığından davanın usulden reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından müvekkili aleyhine yönetici sorumluluğu nedenilye tazminat davası açıldığı, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/308 esas, 2015/553 Karar Sayılı ilamı ile yönetici sorumluluğu nedeniyle müvekkili aleyhine, davalı … İhr. San ve Tic Ltd Şti lehine 86.937,95-TL tazminata, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedildiğini, bu ilama dayalı olarak İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibi davacı aleyhine ilamlı takip başlatıldığını, davacı tarafından takip dosyasına faiz ve fer’ileri ile birlikte toplam 140.400,85-TL ödendiği, akabinde takip dayanağı ilamın bozulduğu ve Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/191 esas, 2019/445 karar sayılı kararı ile bozmaya uyularak müvekkili aleyhine 48.412,95-TL’ye hükmedildiğini, müvekkili gibi diğer davalı …’ün de şirket ortağı olup aynı dönemde şirketi yönettiklerini, dolayısıyla yalnızca müvekkili aleyhine açılan dava kapsamında tahsil edilen alacaktan davalı …’ün de müteselsilen sorumlu olduğunu beyanla; müvekkili aleyhine hükmedilen tazminattan müteselsilen sorumlu olan diğer yönetici davalı …’ten son ilam ile müvekkil aleyhine hükmedilen 48.412,95-TL’nin 1/2’sinin rücuen tahsiline; yine takip dayanağı ilam bozulduğundan, icra dosyasına ve davalı şirkete ödenen fazla paranın davalı şirketten faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının taleplerinin usul ve esasa ilişkin hukuka uygun bir yanı bulunmadığını belirterek davanın usulden reddine, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacının, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/308 esas, 2015/553 Karar Sayılı ilamına dayalı olarak aleyhinde başlatılmış, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı ilamlı takip dosyasına ödeme yaptığı, dava konusu paranın, davacıdan ilama dayalı olarak icra marifetiyle tahsil edildiği, ilamın tamamen icrasından sonra kararın Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin 2017/2216 esas, 2019/406 karar sayılı 16/01/2019 tarihli ilamı ile bozulduğu, mahkemece bozmaya uyulduğu ve 2019/191 Esas, 2019/445 Karar Sayılı 24/04/2019 tarihli karar ile mahkememiz dosyası davacı aleyhine 48.412,95-TL tazminata, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedildiği, kararın henüz kesinleşmediği, davacının ilk ilam kapsamında icra dosyasına fazladan yaptığı ödemenin takip alacaklısı ve iş bu dosya davalısı şirketten tahsilini talep ettiği, davacının talebinin icranın iadesine yönelik olduğu, davacı tarafın bozma üzerine verilen ikinci kararın kesinleşmesini bekleyerek, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası üzerinden İİK 40/2 fıkrası kapsamında icranın eski haline getirilmesini talep etmesi yeterli ve gerekli olup, bu nedenle açtığı iş bu davada hukuki yararının bulunmadığı…” gerekçesiyle, HMK’nın 114/1-h ve 115/2 fıkraları uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin iş bu davayı açmakta hukuki yararı olduğunu, her ne kadar İİK’nın 40/2.maddesi uyarınca icranın iadesi talebi bakımından kanunda özel bir başvuru imkanı öngörülmüş olsa da mahkeme tarafından işaret edilen başvuru yolunda faiz ve sair feri unsurların talep edilmesinin mümkün olmadığını, Müvekkilinin hukuki yararını izah için, İİK madde 40 hükmüne değinmek gereceğini, İİK 40.maddesinin enflasyonun bu denli yüksek olduğu, alım gücünün gün be gün azaldığı bir dönemde, uygulanması ve sadece icradaki fark tutarının iade edilmesinin adaletli olmadığını, davalı tarafın tacir olup, borcunun ticari iş niteliğinde olduğunu, kaldı ki dava dilekçesinde, faiz taleplerinin olduğunun açıkça ifade edildiğini, müvekkilinin söz konusu fazla ödeme sebebiyle bir miktar paradan mahrum kaldığını, bu sebeple hem ana para faizine hem de geciken ödeme sebebiyle temerrüt faizine hak kazandığını, müvekkilinin ödeme yaptığı tarihteki TL’nin değeri ile maalesef şu günkü değeri arasında büyük bir fark bulunduğunu, bu talebimizin dava yoluyla talep edileceğini, kaldı ki doktrin ve Yargıtay da faiz talebiyle birlikte yapılan fark ödemesi talebinin genel mahkemelerde açılabileceği kanaatinde olduğunu, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin E. 2021/3071 K. 2021/6391, 10.6.2021 tarihli kararının bu konuda emsal nitelikte olduğunu, paralel olarak, Yargıtay’ın 11.HD. 22.11.1990, 6774/7483 (YKD. 1991/3, s. 377-379) kararında da aynı prensiplerin benimsendiğini, görüleceği üzere, müvekkilinin faiziyle birlikte yaptığı fazla ödemeyi talep ettiği iş bu davayı açmakta hukuki yararı olduğu hususunun, yerleşik Yargıtay kararlarına uygun olduğunu, ilk derece mahkemesi kararının gerekçeden yoksun olarak hazırlanış olup, denetime elverişli olmayan bu kararın kaldırılması gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı şirkete ilamlı icra kapsamında ödenen fazla tutarının faizi ile tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın hukuki yarara iliykin dava şartı bulunmadığından usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekili, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/308 esas, 2015/553 karar sayılı ilamı ile yöneticinin sorumluluğu nedeniyle müvekkili aleyhine, davalı … İhr. San ve Tic Ltd Şti lehine, 86.937,95 TL tazminata, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedildiğini, bu ilama dayalı olarak İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibi ile davacı aleyhine ilamlı takip başlatıldığını, davacı tarafından takip dosyasına faiz ve ferileri ile birlikte toplam 140.400,85 TL ödendiği, akabinde takip dayanağı ilamın bozulduğu ve Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/191 esas- 2019/445 karar sayılı kararı ile bozmaya uyularak müvekkili aleyhine 48.412,95 TL’ye hükmedildiğini beyanla; müvekkili aleyhine hükmedilen tazminattan müteselsilen sorumlu olan diğer yönetici davalı …’ten son ilam ile müvekkil aleyhine hükmedilen 48.412,95 TL’nin 1/2’sinin rücuen tahsiline; yine takip dayanağı ilam bozulduğundan, icra dosyasına ve davalı şirkete ödenen fazla paranın davalı şirketten ödeme tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesinin talep edildiği, ilk derce mahkemesince icra dosyasına ve davalı şirkete ödenen fazla paranın davalı şirketten tahsili istemli davanın dosyadan tefrikine karar verildiği, tefrik edilen eldeki davada ise hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Dosyanın incelenmesinde, davacı aleyhine davalı şirket tarafından; Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/308 esas- 2015/553 Karar sayılı ilamına dayalı takip başlatıldığı, davacı tarafından takip dosyasına 12/04/2017 tarihinde 140.400,85 TL ödendiği, cezaevi ve tahsil harcı kesildikten sonra davalı şirkete 14/14/2017 tarihinde 132.2016,22 TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/308 esas- 2015/553 karar sayılı ilamı ile davacı aleyhine yönetici sorumluluğu nedeniyle 86.937,95 TL tazminata, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedildiği, kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2017/2216 esas, 2019/406 karar sayılı, 16/01/2019 tarihli ilamı ile bozulduğu, mahkemece bozmaya uyulduğu ve 2019/191 Esas, 2019/445 karar sayılı 24/04/2019 tarihli karar ile davacı aleyhine 48.412,95 TL tazminata, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedildiği, kararın ise henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır.İlk derece mahkemesinin karar gerekçesinde yer verdiği İİK’nın “icranın iadesi” başlığı altında düzenlenen 40. maddesi “Bir ilâmın bölge adliye mahkemesince kaldırılması veya temyizen bozulması icra muamelelerini olduğu yerde durdurur. Bir ilâm hükmü icra edildikten sonra bölge adliye mahkemesince kaldırılır veya yeniden esas hakkında karar verilir ya da Yargıtayca bozulup da aleyhine icra takibi yapılmış olan kimsenin hiç veya o kadar borcu olmadığı kesin bir ilâmla tahakkuk ederse, ayrıca hükme hacet kalmaksızın icra tamamen veya kısmen eski hâline iade olunur.” hükmünü içermektedir. Anılan prosedür dairesinde takip alacaklısından geri alınacak tutar evvelce kendisine icra dairesince ödenen meblağdan ibaret olup takip borçlusunun takip nedeniyle ödediği paradan bir süre yoksun kalmasından doğan zararın da geri alınmasını icra dairesinden istenmesi ve böyle bir talebin icra müdürlüğünce yerine getirilmesi mümkün değildir. Oysa davacı eldeki davada davalıya icra takibi kapsamında icra dosyasına yaptığı fazla ödemenin, ödeme tarihinden itibaren itibaren ticari işlere uygulanan en yüksek faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Davacının bu talebi dikkate alındığında, eldeki davayı açmakta hukuki yararı bulunmakta olup, ilk derece mahkemesince hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine dair verilen karar isabetsiz olmuştur (Yargıtay 3. HD’nin 2021/3071 E- 2021/6391 K sayılı, 10.06.2021 Tarihli ve Yargıtay 11. HD’nin 22.11.1990 6774/7483 K sayılı emsal kararları). İlk derece mahkemesince hukuki yarar bulunmadığına dair verilen karar usul ve yasaya aykırı olduğu gibi; Yargıtay bozmasından sonra Bakırköy 2. ATM’nin 2019/191 E- 2019/445 K sayılı kararının kesinleşip kesinleşmediği araştırılıp, davanın vaktinden önce açılmış bir dava olup olmadığı değerlendirilmeden karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, ilk derece mahkemesince dava şartları yanlış değerlendirilerek karar verildiğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince davacıya iadesine,4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesi tarafından, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 03.05.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca karar kesindir.