Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/875 E. 2022/733 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/875
KARAR NO: 2022/733
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/10/2021
NUMARASI: 2019/578 E. 2021/827 K.
DAVANIN KONUSU: Zayi Belgesi Verilmesi
Taraflar arasındaki zayi belgesi verilmesi davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; müvekkili şirketin saklamakla yükümlü olduğu defterleri yasaya ve usule uygun olarak, basiretli bir tacir gibi tutmakta ve saklamakta olduğunu, her ne kadar müvekkilinin kendinden beklenen özeni gösterse de su baskını nedeniyle pay defterinin kaybolmak suretiyle zayi olduğunun 26/08/2019 tarihinde anlaşıldığını, pay defterinin tutulduğu ve arşiv odasında saklandığının sabit olduğunu, şirket arşivini su bastığını, arşivdeki evrakların kurtarılmak üzere ivedilikle bulunduğu yerden taşındığını, su baskını neticesinde bir takım belgelerin de zayi olduğunu, arşiv odasının boşaltılması ve temizlenmesi sonrası tekrar yerine taşınan belge ve defterlerin incelendiğinde pay defterinin zayi olduğunun tespit edildiğini belirterek, müvekkili şirkete ait pay defterinin zayi olduğuna dair zayi belgesi verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Dava konusu olaya bakıldığında, 01.06.2012 tarih ve … yevmiye numarasıyla tasdik edilen pay defterinin, 10 yıllık saklama süresi geçmeden, su baskınında zayi olduğu gerekçesi ile, defterin kaybolduğunun 26.08.2019 tarihinde fark edildiği ve 15 gün geçmeden zayi belgesine başvurulduğu anlaşılmıştır. 6012 sayılı kanunun 82/7 madde ‘… Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir.’ şeklinde dir. Madde metninden anlaşılacağı üzere zayi belgesi verebilmek için zayi olan defterin ‘ yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ‘ zayi olması aramaktadır. Oysa ki defterin su baskını sırasında zayi olmadığı su baskını sonrası taşıma sırasında kaybolduğu yani mücbir bir sebepten zayi olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.” gerekçesiyle; davanın reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve dosya içerisindeki 01.07.2021 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu pay defterinin kaybolduğunun 26.08b2019 tarihinde fark edildiği ve on beş günlük süre geçmeden zayi belgesi verilmesi için başvuruda bulunulduğu hususunda değerlendirme yapıldığını, ancak buna rağmen ilk derece mahkemesince bilirkişi raporu göz ardı edilerek davanın reddine karar verildiğini, su baskını sebebiyle suyla etkileşime giren kağıdın formunun bozulacağını bu sebeple hamurlaşan kağıdının taşınmasının bile mümkün olmayacağını, bir an için pay defterlerinin taşınma sırasında zayi olduğu düşünülse bile Yargıtay içtihatlarından anlaşılacağı üzere, ticari defterlerin taşınma sırasında veya hangi sebeple kaybolduğunun anlaşılamadığı durumlarda dahi ilgili belgelere zayi talebinin kabul edildiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, TTK’nın 82/7. maddesi gereğince zayi belgesi verilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçeyle talebin reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. TTK’nın 82/1. maddesi gereğince, “Tacir, ticari defterlerini, envanterleri, finansal tablo, bilanço ve faaliyet raporlarını, aldığı mektupları (bir ticari işe ait yazışmaları), gönderdiği mektup suretlerini, kayıtlara esas olan belgeleri, sınıflandırılmış şekilde saklamakla yükümlüdür.” Saklama süresi on yıl olup sürenin başlangıcı da kanunda belirtilmiştir (TTK m.82/5-6). Defter ve belgelerin saklanması yükümü, gerçek kişi tacirlerde ticaretin terk edilmesinden sonra sürdüğü gibi, tacirin ölümü halinde mirasçılar bakımından da devam eder. Mirasın resmi tasfiyesi veya tüzel kişiliğin sona ermesi durumlarında, defter ve belgeler Sulh Hukuk Mahkemesince saklanır (TTK m.82/8). Saklanması gereken defter ve belgeler, saklama süresi içinde, yangın, deprem, su baskını gibi bir afet veya hırsızlıktan dolayı zayi olursa, tacirin (ölmüşse mirasçılarının), durumu öğrendikten itibaren on beş gün içerisinde işletmenin olduğu yerdeki mahkemeye başvurarak zayi belgesi alması gerekir. Kanun’da “isteyebilirler” denmiş ise de bu bir zorunluluk niteliğindedir. Zayi belgesi için açılan dava, çekişmesiz yargı işidir (TTK m.82/7). Dosya kapsamı ile davacı tarafça zayi olduğu iddia edilen karar defterinin, su baskını sonrası taşınma sırasında kaybolduğu ileri sürülmüş olmakla, yargılama aşamasında dinlenilen tanık, … şirketinde çalıştığını, yağmur sebebiyle şirketin arşiv katında su baskını yaşandığını, su baskınının ardından kendi binalarına taşındıklarını, taşındıktan sonra ise karar defterinin bulunamadığını, dolayısıyla taşıma sırasında kaybolduğunu anladıklarını beyan etmiştir. Dosya içerisinde şirketin muhasebe müdürü, finans müdürü, muhasebe personeli ve genel müdürü tarafından imzalandığı anlaşılan 26.08.2019 tarihli tutanakta; şirketin arşivini su bastığı, arşivdeki evrakın kurtarılmak üzere ivedilikle bulundukları yerden taşındığı, arşivin boşaltılıp temizlenmesi sonrası 26.08.2019 tarihinde yapılan kontrolde şirket pay defterinin zayi olduğunun anlaşıldığı yönünde ibareler mevcuttur. Vergi Denetim Kurulu Başkanlığının 27.01.2020 tarihli cevabi müzekkeresinde davacı hakkında vergi incelemesine veya düzenlenmiş rapora rastlanılmadığı bildirilmiştir. Yargılama aşamasında alınan 01.07.2021 tarihli bilirkişi raporunda; 26.08.2019 tarihli ticari defter zayi tutanağında dava konusu pay defterinin 26.08.2019 tarihinde su baskını nedeniyle kaybolmak suretiyle zayi olduğunun kayıt altına alındığı, on yıllık saklama süresi geçmeden su baskının da zayi olduğu defterin kaybolduğunun 26.08.2019 tarihinde fark edildiği ve on beş gün geçmeden zayi belgesi yayınlaması için talepte bulunduğu, sonuç olarak zayi belgesi verme koşullarının oluştuğu yönünde kanaat bildirilmiştir. Davacı vekili, su basması nedeniyle arşivin boşaltıldığını, arşiv temizlendikten sonra belge ve defterlerin tekrar arşive taşındığını, ancak bu aşamada şirket pay defterinin bulunamadığını ileri sürmektedir. Su baskın, zayi belgesi talep edilebilmesi açısından yasada belirlenen sebeplerden biridir. Somut olayda su baskının gerçekleştiği arşivin boşaltılması esnasında pay defterinin zayi olduğu anlaşılmakla; davacının ticari defterini koruyup gözetme yükümlülüğüne aykırı hareket etmiş olduğundan bahsetmek mümkün değildir. Tacirin yukarıda bahsedilen kanun maddesinden yararlanabilmesi için ticari defter ve belgelerinin korunabilmesi amacıyla gerekli dikkati ve ihtimamı göstermiş olması gerekmektedir. Ayrıca, zayi durumunun tacirin iradesi dışında meydana gelmesi zorunludur. Arşivde su baskını meydana gelmesi sebebiyle arşiv odasının boşaltılarak temizlenmesi gerekli olup davacının bu aşamada arşive ivedilikle müdahale ettiği gerek dosya içerisindeki ifadesinden gerekse 26.08.2019 tarihli tutanakla anlaşılmaktadır. Dolayısıyla gerekli dikkatle özen gösterilmiş olmasına rağmen sel baskını nedeniyle dava konusu pay defterinin kaybolduğu kabul edilmelidir. Bu durumda TTK’nın 82/7. maddesi uyarınca zayi belgesi verilmesinin şartları gerçekleşmiş olmakla, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi doğrultusunda karar verilmesi hukuka aykırı olmuştur. Yukarıda bahsi geçen sebeplerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına ve davanın kabulüne dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, talebin esası hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine, bu doğrultuda; 1-TTK’nın 82/7. maddesi uyarınca talebin kabulü ile davacı …’nin pay defterinin zayi olduğuna dair ZAYİ BELGESİ VERİLMESİNE, 2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin olarak davacı tarafından yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davanın niteliği gereği yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avanslarının davacıya iadesine, 6-İstinaf giderleri yönünden; a-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irad kaydına; 80,70 TL istinaf peşin karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine, b-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 7-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince davacı vekiline tebliğine, 8-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353.1.b.2. maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 03.06.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.ç. maddesi uyarınca, karar kesindir.