Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/869 E. 2022/767 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/869
KARAR NO: 2022/767
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 26.04.2022 tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2022/273
DAVANIN KONUSU: Alacak (Şirket Hisse Devir Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında davacılar vekili tarafından talep edilen ihtiyati tedbirin, kararda yazılı nedenlerle reddine dair ara kararının davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin dava dışı … Tic. A.Ş.’de yer alan hisselerini noterde yapılan anonim şirket pay devri sözleşmesi ile davalıya devrettiklerini, hisse devir tarihindeki her bir hissenin değeri 250,50 TL iken davacıların hissesini 596,68’er TL karşılığında davalıya sattıklarını, davalının olması gerekenden çok düşük bir bedelle hisseleri devraldığını, edimler arasında açık oransızlık bulunduğunu, davalının şirketin mali tablosunun iyiye gitmediğini, içeriden bilgi aldığını, şirketteki sermaye paylarını ellerinden çıkarması gerektiğini, bu konuda yardım edebileceğini söyleyerek müvekkillerini aldattığını, davalının müvekkillerinin deneyimsizliğini kullanarak ve hissesi devredilen şirkete çalışması sebebiyle içeriden bilgi aldığına inandırmak suretiyle satışı gerçekleştirdiğini ileri sürerek, hisse devir sözleşmesinden dönülmesine, mümkün olmadığı takdirde hisselerin dava tarihindeki bedelinin ihtar tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; dava dilekçesinde ayrıca davalının mal kaçırma ve adres değiştirme ihtimali bulunduğunu, dava konusu payların borsada işlem gören paylar olması nedeniyle üçüncü kişilere devrinin mümkün olduğunu, müvekkilleri yönünden telafisi imkansız zararlar meydana gelmesinin kuvvetle muhtemel bulunduğunu belirterek davalının borca yeter miktarda menkullerinin muhafazası için ihtiyati tedbire karar verilmesini talep etmiştir. Davacılar vekili 15.04.2022 tarihli talep dilekçesinde özetle; yetkisiz mahkemede istenilen tedbir talebinin reddine ilişkin kararın istinaf edildiğini, istinaf incelemesinde tedbire ilişkin bir değerlendirme yapılmadığını, tarafların edimleri arasında aşrı dengesizlik bulunması nedeniyle müvekkilleri yönünden TBK’nın 28. maddesinin uygulanması gerektiğini, davalının … Anonim Şirketinde çalıştığını ve şirketin mali tablolarının iyiye gitmediğini belirterek müvekkillerini içeriden bilgi aldığına inandırarak sermaye paylarını elinden çıkarmaya ikna ettiğini, davalının iknası sonucu müvekkillerinin sermaye paylarını gerçek bedelin oldukça altında bir bedelle davalıya devir ettiklerini, davalının şirkette daha önce çalışması nedeniyle içeriden bilgi aldığına müvekkillerini ikna ettiğini, davalının eylemlerinin aynı zamanda suç oluşturduğunu, Yargıtay uygulamalarına göre somut olayda edimler arasında aşırı dengesizlik bulunması ve lehine dengesizlik yapılan tarafın tecrübesizliği veya zorda kalmasından yararlanılması halinde, aşırı yararlanmanın bulunduğunu gösterdiğini, davalının mal kaçırma ve adresini değiştirme ihtimalinin bulunduğu, dava konusu payların borsada işlem gören paylar olması nedeniyle, hızla üçüncü kişilere devri mümkün olduğundan müvekkillerinin haklarına kavuşmakta zorluk yaşayacağını beyan ederek, ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 26.04.2022 tarihli ara kararında özetle; “…Talep hukuki niteliği itibari ile ihtiyati tedbir talebine ilişkindir. İhtiyati tedbir 6100 sayılı HMK’nın 389 vd. Maddelerinde düzenlenmiştir. HMK 389.maddesi ‘Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.’ şeklinde düzenlenmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 390/3 maddesinde ise ihtiyati tedbirin diğer şartları ”Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. ” şeklinde kanunda yer bulmuştur. HMK’da ihtiyati tedbir ve şartları geçici hukuki korumalar başlığı altında 389 v.d. genel olarak düzenlenmiştir. Geçici hukuki korumalardan olan ihtiyati tedbire karar verilebilmesi için ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve ihtiyati tedbirin bir sebebinin mevcut olması gerekir. Yargılama sırasında mevcut durumun değişmesi halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkansız hale gelmesi, gecikme sebebinin bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi söz konusu olan hallerde ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilmelidir. Görüldüğü üzere kanun koyucu bu konuda hakime oldukça geniş bir takdir alanı bırakmıştır. Ancak ihtiyati tedbire karar verilmesi için mutlaka bir tehlikenin veya zararın doğmuş olması veya halen var olması da aranmaz. Dava konusu hak veya şey bakımından ortaya çıkacak tehlike ve zararın önlenmesi için de her türlü tedbire karar verilebilir. İhtiyati tedbir talep eden taraf, tedbire esas olan hakkını, ihtiyati tedbir sebep veya sebeplerini keza davanın esası yönünden de haklılığını ispat etmelidir. Ancak burada tam ispat aranmayıp yaklaşık ispatla yetinilecektir. (HMK m.390/3) Yani ispatı gereken hususların tam olarak değil kuvvetle muhtemel gösterilmesi yeterlidir. Diğer taraftan, ihtiyati tedbir kararı verilirken tedbir isteyen haksız çıktığı takdirde, ihtiyati tedbirden dolayı karşı tarafın uğrayacağı zarar için bir teminat alınmasına da karar verilir. (HMK m.391/2-ç, 392) Talep, resmi bir belgeye, başkaca bir kesin delile dayanıyor ya da durum ve koşullar gerektiriyorsa mahkeme gerekçesini açıkça belirterek teminat alınmamasına da karar verebilir. (ADANA BAM 5. H.D. 2020/788 E, 2020/497 K.) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389/1 maddesine göre; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Aynı Yasa’nın 390/3 maddesine göre ise, tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebi ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Dosya kapsamına, sunulan delillere göre; davacı tarafın tedbir talebinde haklı olduğunu yaklaşık olarak ispat etmediği, davanın mahiyeti gereği yargılama gerektiğinden ve ihtiyati tedbir için yasal koşulların oluşmadığı, uyuşmazlık konusu olmayan hususlarda tedbir kararı verilmeyeceği anlaşılmakla ihtiyati tedbir talebinin reddine ” gerekçesiyle davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine, karar vermiştir. Bu ara karara karşı, ihtiyati tedbir talep eden davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde; Daha önce Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/660 Esas sayılı dosyasında açılan davada mahkemece tedbir talebinin reddine karar verildiğini, istinaf incelemesinde tedbire ilişkin herhangi bir inceleme yapılmaksızın, mahkemenin yetkisizliğine karar verildiğini, dosyanın gönderildiği İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/273 Esas sayılı dosyasında talep edilen tedbirin reddine ilişkin 26.04.2022 tarihli ara kararının hatalı olduğunu, davanın aşırı yararlanma hukuki nedenine dayanması nedeniyle, dava süresince tedbir yoluyla güvence sağlanmamasının telafisi imkansız zararlar doğuracağını, davalının müvekkillerine ait payları aldatma sonucu devir alması nedeniyle tedbir kararı gerektiğini, dava dilekçesinde açıklandığı üzere davacının şirket içinden elde etmiş olduğu bilgilerle müvekkillerini yanıltarak paylarını gerçek bedelin çok altında bir değerle devir aldığını, Yargıtay kararlarına göre aşırı yararlanma şartlarının oluştuğunu, bu nedenle ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, davalının mal kaçırma ihtimaline binaen teminat amaçlı olarak borçlunun banka hesaplarına en azından dava konusu miktar kadar tedbir konulması gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve tedbir talebinin kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, tazminat istemine ilişkin olup, dava içinde ihtiyati tedbir talep edilmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sırasında davacıların ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara karar verilmiş; bu ara karara karşı, davacılar vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İhtiyati tedbir talep eden dilekçesinde özetle; müvekkillerinin dava dışı … Tic. AŞ’nin ortağı olduklarını, 07.09.2020 tarihinde davalının şirket içinden aldığı bilgilerle müvekkillerini yanıltarak paylarını gerçek bedelin çok altında devir aldığını, tarafların edimleri arasında aşırı oransızlık bulunması ve müvekkillerinin zor durumda kalmasından, düşüncesizliğinden veya deneyimsizliğinden yararlanılması nedeniyle aşırı yararlanma şartlarının gerçekleştiğini belirterek, payların davacılara iadesini, olmadığı takdirde payların gerçek bedeli ile satım bedeli arasındaki orantısızlığın giderilmesi ve dava sonucuna kadar davalının borca yeter miktarda taşınırlarının muhafazası için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Davalı ise, davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, davacıların da devir öncesi payları devir edilen şirketin çalışanı olduklarını, payların müvekkilince üçüncü kişiye devir edildiğini, aşırı yararlanma koşullarının oluşmadığını savunarak, dava ve tedbir talebinin reddini istemiştir. Davacılar tarafından 07.09.2020 tarihli noterde düzenlenen pay devir sözleşmesi ile senede bağlanmamış anonim şirket payları, davalıya devir edilmiştir. Davacılar tarafından Ankara Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan dava yetkisizlik kararıyla İstanbul Anadolu 10.Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiş, mahkemece talep edilen ihtiyati tedbirin reddine karar verilmiştir. HMK’nın 389. maddesi uyarınca; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir “. Aynı Yasa’nın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir.” Kanun hükmü, tedbirin sadece dava konusu olan şey hakkında verilebileceğini düzenlemiştir. Davanın konusu olmayan şeyler hakkında tedbir kararı verilemez. İhtiyati tedbirde, hakkında tedbir kararı alınan şey, esasen asıl davanın konusudur. Konusu para alacağı olan bir davada, davalının banka hesaplarındaki paraya ihtiyati tedbir konulmasına ilişkin tedbir kararı verilemez. Ancak, para alacağına ilişkin davalarda, İİK’nın 257 vd. maddelerindeki koşullar varsa, ihtiyati haciz kararı verilebilir. Somut olayda, dava dilekçesi, talep dilekçesi ve istinaf başvurusunda; davalının dava konusu olmayan menkulleri üzerine tedbir konulması talep edilmiş olduğundan, ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararı, sonuç olarak doğrudur. Diğer yandan, davacıların iddiaları dışında aşrı yararlanma unsurlarının mevcut delillerle yaklaşık ispat ölçüsünde kanıtlanmadığından mahkemenin gerekçesi yerinde olup, davacılar vekilinin tüm istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ihtiyati tedbir talep eden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca, ihtiyati tedbir talep eden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacılar tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına, bakiye 21,40 TL istinaf karar harcının davacılardan tahsiline, 3-Davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 09.06.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.