Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/868 E. 2022/639 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/868
KARAR NO: 2022/639
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/12/2021
NUMARASI: 2021/750 E. – 2021/1142 K.
BİRLEŞEN DAVADA
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
Taraflar arasındaki şirketin ihyası davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Asıl davada davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ortağı olduğu İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı Tasfiye Halinde … Limited Şirketinin 23.05.2011 tarihinde tasfiyesine karar verilerek, tasfiye işlemlerinin 30.11.2012 tarihinde sona erdiğini, şirket tasfiye sürecindeyken Kartal 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/102 Esas ve Kartal 2.İş Mahkemesinin 2008/384 Esas sayılı dosyaları ile açılmış davalar bulunduğunu, davaların tasfiye kararı alındığı tarihte reddedildiğini, daha sonra Yargıtay bozması üzerine tasfiye kararından sonra şirket yönünden de davaların kabulüne karar verildiğini, verilen bu kararlardan sonra Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/340 Esas ve 2019/826 Esas sayılı dosyalarında tasfiye memuru ve şirket ortaklarının şahsi sorumluluğundan kaynaklı davalar açıldığını, bu davalarda alınan bilirkişi raporunda tasfiyenin usulüne uygun yapılmadığına ilişkin görüş bildirildiğini, TTK’nın 547. maddesi gereğince tasfiyenin usulsüz şekilde yapılması halinde mahkemece atanacak tasfiye memuru ile ek tasfiye yapılacağının ön görüldüğünü ileri sürerek, şirketin ihyası ile ek tasfiye işlemlerinin yapılmasını talep ve dava etmiştir. Asıl davada davalı vekili, savunmasında özetle; mevzuat kapsamında işlem yapıldığını, yasal hasım olan müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, sorumluluğun tasfiye memurunda olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Birleşen davada davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ortağı olduğu İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı Tasfiye Halinde … Limited Şirketi’nin 23.05.2011 tarihinde tasfiyesine karar verildiği, tasfiye işlemlerinin 30.11.2012 tarihinde sona erdiğini, şirket tasfiye sürecindeyken Kartal 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/102 Esas ve Kartal 2.İş Mahkemesinin 2008/384 Esas sayılı dosyaları ile açılmış davalar bulunduğunu, davaların tasfiye kararı alındığı tarihte reddedildiğini, daha sonra Yargıtay bozması üzerine tasfiye kararından sonra şirket yönünden de davaların kabulüne karar verildiğini, verilen bu kararlardan sonra Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/340 Esas ve 2019/826 Esas sayılı dosyalarında tasfiye memuru ve şirket ortaklarının şahsi sorumluluğundan kaynaklı davalar açıldığını, bu davalarda alınan bilirkişi raporunda tasfiyenin usulüne uygun yapılmadığına ilişkin görüş bildirildiğini, Bakırköy 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/750 Esas sayılı dosyasında sicil müdürlüğü aleyhine dava açıldığını ancak bu tür davalarda, tasfiye memurunun da yasal hasım olduğunu, TTK’nın 547. maddesi gereğince tasfiyenin usulsüz şekilde yapılması halinde mahkemece atanacak tasfiye memuru ile ek tasfiye yapılacağının ön görüldüğünü ileri sürerek, şirketin ihyası ile ek tasfiye işlemlerinin yapılmasını talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davalı tasfiye memuru davaya cevap vermemiştir. Davalı sicil müdürlüğü yanında feri müdahil olan … vs vekili beyanında; davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Ticaret sicili müdürlükleri ihya davalarında yasal hasım konumunda olmakla birlikte, ihyası istenin şirketin tasfiye sonucu terkin edildiği anlaşılmış, davacı tarafça tasfiye memuruna dava açılarak iş bu dava ile birleşmesine karar verilmiş, bu şekilde zorunlu dava arkadaşlığı tamamlanmıştır. Dosya kapsamında feri müdahale talebinde bulunulmuş açılan davanın reddi talep edilmiştir. Davacı taraf, ihyası istenen şirketin münferiden ortağı olup, aynı zamanda münferiden yetkilisidir. İhyası istenen şirketin tasfiye işlemleri 30.11.2012 tarihinde tamamlanmış 6.12.2012 tarihinde de TTSG nde ilan edilmiştir. Davacı taraf ihya sebebi olarak Kartal 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/102 esas, Kartal 2. İş Mahkemesinin 2008/384 esas sayılı dosyaların mevcut olduğunu, tasfiye işlemlerinden sonra tasfiye edilen şirket yönünden davanın kabulüne karar verildiğini, Bakırköy 7 ATM 2020/340 esas sayılı dosyasında tasfiye memurunun ve şirket ortaklarının şahsi sorumluluğundan kaynaklı dava ikame edildiğini, bu dosyaların halen derdest olduğunu tasfiyenin usulüne uygun yapılmadığının bildirildiğini, tasfiye işlemlerinin usulüne uygun yapılmadığından tasfiye memuru atanması ile ek tasfiye işlemlerinin yapılmasını talep ettiği anlaşılmıştır. Kartal 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/102 esas sayılı dosyasının İstanbul Anadolu 23. Asliye Hukuk Mahkemesini 2013/68 Esas numarasına kaydedildiği, iş bu dosyada davacıların, …, …, …, … olduğu, davalıların … ve … TİC LTD ŞTİ olduğu, davanın tazminat davası olduğu; Kartal 2. İş Mahkemesinin 2008/384 esas sayılı dosyasının İstanbul Anadolu 2. İş Mahkemesinin Yeni Esas : 2014/407 ‘e kayıtlı olduğu, davacının … davanın da tazminat davası olduğu; Bakırköy 7 ATM’nin 2019/826 esas sayılı dosyasının bir örneğinin uyap sisteminden gönderildiği, davanın TTK 541 ve 553 md. Gereği tazminat talebine ilişkin olduğu , iş bu dosyada davacıların …, …, …, …, …, … olduğu, davalıların …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … olduğu anlaşılmıştır. İhya davasına ilişkin açıklamaların yukarıda yapıldığı, TTK’nın 547. maddesi kapsamında sicilden terkin edilen şirketin tekrar sicile kaydedilmesi mümkün olduğu, buna örnek olarak şirkete ait bir malvarlığının bulunması bu durumunun örnek gösterilebileceği, davacı hakkında Bakırköy 7 ATM dosyasında sorumluluk davası açıldığı, davacı tarafın davalı olduğu Bakırköy 7 ATM dosyasında tasfiye işlemlerinin usule uygun yapılmadığı tespiti nedeniyle mahkememize konu iş bu davayı açtığı, dayanak olarak gösterdiği davalarda davacının, taraf olmadığı, davacının tasfiye edilerek terkin edilen şirkete ilişkin alacak talebinin bulunmadığı, tasfiyenin usule uygun olarak yapılıp yapılmadığının sorumluluk davasının konusu olabileceği, ek tasfiye ile bu sonuca ulaşmanın mümkün olmadığı takdir ve sonucuna varılmıştır. Bu açıklamalar ışığında iş bu davanın açılmasında hukuki yararının olmadığı, hukuki yararın dava şartı olduğu, asıl ve birleşen dosyalar yönünden açılan davaların hukuki yarar yokluğundan reddine ” gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, asıl ve birleşen davada davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilin ortağı ve yetkilisi olduğu … Ltd. Şti’nin 23.05.2011 tarihinde tasfiyesine karar verildiğini ve tasfiye işlemlerinin 30.11.2012 tarihinde sona erdiğini, şirkete karşı açılan bir kısım davaların tasfiye sürecinden sonra kesinleşmesi üzerine Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/340 Esas ve 2019/826 Esas sayılı dosyalarında tasfiye memuru ve şirket ortaklarının şahsi sorumluluğundan kaynaklı dava açıldığını, alınan raporda tasfiyenin usulüne uygun olarak yapılmadığının belirlendiğinden ek tasfiye talep edildiğini, mahkemece Yasanın hatalı yorumlanarak müvekkilinin hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine karar verildiğini, tasfiyenin eksik bırakılması halinde ek tasfiye işlemlerinin yapılabileceğinin mahkeme gerekçesinde de kabul edildiğini, tasfiyesi gereken bir husus bulunduğunda TTK’nın 547. maddesi gereğince şirketin bulunduğu yerdeki mahkemeden ek tasfiyenin talep edilebileceğini, tazminat davalarında alınan raporlarla tasfiyenin eksik bırakıldığının anlaşıldığını, bu davada şirkete yönelik iddiaların talep edilmediğini, eksik bırakılan tasfiyenin tamamlanmasının istenildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl ve birleşen dava, hukuki niteliği itibariyle, TTK’nın 547. maddesi uyarınca, tasfiye sonucu sicilden resen terkin edilmiş olan şirketin ek tasfiye işlemleri için ihyası istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı tasfiye memuru vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı asıl davada TTK’nın 547.maddesi gereğince tasfiyesi eksik bırakılan şirketin ihyası için yasal hasım olan Ticaret Sicil Müdürülüğünü hasım göstererek dava açmıştır. Bu tür davalarda son tasfiye memurunun da yasal hasım olması nedeniyle birleştirilen Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/1022 Esas sayılı dosyasında tasfiye memuruna da dava yöneltilerek taraf teşkili sağlanmıştır. Ticaret şirketlerinin tasfiye edilmesinden sonra, ek tasfiyeyi gerektirecek bir zorunluluğun ortaya çıkması halinde, bu ek tasfiye işlemlerinin yapılması için şirketin ihyası talep edilebilir. Bu nedenle gerek TTK’nın 547. maddesi ve gerekse geçici 7. maddesi uyarınca yapılacak ihya işleminin, ek tasfiye amacıyla sınırlandırılması gerektiği uygulamada kabul edilmiştir. Bu kapsamda, belirli bir ek tasfiye işlemi için ihya edilen şirketin, sadece o ek tasfiyenin amacıyla sınırlı işlemler yapabileceği, bunu dışında iş ve işlemler yapamayacağı kabul edilmelidir. Yasa hükmünden anlaşılması gereken ek tasfiye işlemi, özellikle şirkete ait bir mal varlığının bulunması, şirkete karşı süren derdest bir dava veya takibin bulunması şeklinde anlaşılmalıdır. Somut olayda tasfiyesi tamamlanan ve ihyası istenen şirketin bir mal varlığı bulunmadığı gibi şirkete karşı açılmış bir dava veya takipten söz edilmemektedir. Şirket alacaklıları, şirket ortakları ve tasfiye memuruna karşı sorumluluk ve tazminat davası açmışlardır. Şirket ortakları ve tasfiye memurlarının sorumluluğu TTK’nın 644/1.a maddesi yollamasıyla TTK’nın 553.vd maddelerinde düzenlenmiş olup, şirkete karşı yöneltilmiş bir dava bulunmadığından şirketin ihyasında davacının hukuki yararı bulunmadığına ilişkin mahkeme gerekçesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacı vekilinin tüm istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. Tüm bu açıklamalar ışığında ilk derce mahkemesinin karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi, kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Asıl ve birleşen davada davacı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; 3-Asıl ve birleşen davada davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 26.05.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.