Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/867 E. 2022/772 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/867
KARAR NO: 2022/772
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 22.03.2022 tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2022/200
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında davacı vekili tarafından talep edilen ihtiyati haczin, kararda yazılı nedenlerle reddine dair ara kararının davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz talep eden davacı vekili, talep dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2001 yılının sonuna kadar davalı … Tic. A.Ş.’nin temsile yetkili yönetici ortağı olduğunu, davalı şirketin geçmişte kullandığı bir takım krediler nedeniyle, davalı şirketin TMSF’ye olan borcundan dolayı 26.11.2015 tarih ve 2015/280 sayılı kararla TMSF tarafından şirket hakkında takip başlatıldığını, şirketin borcu karşılamaya yeter malvarlığının bulunmaması nedeniyle, borcun sebebinin doğduğu tarihte şirketin temsile yetkili ortağı olan müvekkilinin TMSF’nin 18.12.2015 tarih ve 2015/303 sayılı kararı ile 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi gereği şirket borcundan dolayı şahsi mal varlığı ile sorumlu tutulduğunu, TMSF kararlarının ve gönderilen ödeme emirlerinin iptali için açılan davaların reddedilerek borcun kesinleştiğini, TMSF’nin şirket borcunun tamamını 26.10.2021 tarihinde davacının müvekkilin … Bankası A.Ş.’de bulunan döviz hesabındaki paradan tahsil ettiğini, borcun tahsil edilmesi ile birlikte, 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35/4. maddesi gereği, müvekkilin asıl borçlu olan şirkete rücu hakkı doğduğunu, ihtarname ile istenilen borcun ödenmemesi üzerine borçlu hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını, TMSF’nin alacağını müvekkilden tahsil etmesi sonucu, borçtan ve haciz baskısından kurtulan davalı şirketin takibe yönelik itirazının haksız olduğunu, itiraz sonucu zaman kazanarak şirketin mallarının kaçırma ihtimali bulunduğunu, TMSF’nin en başında, davalı şirketin malvarlığını kaçırması nedeniyle müvekkiline müracaat etme mecburiyetinde kaldığını ileri sürerek, müvekkilinin uğrayacağı telafisi güç zararların önlenmesi amacıyla alacağı karşılayacak menkul/gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına, İİK 257. Madde gereği ihtiyati haciz konulmasını ve itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi haciz talebini değerlendirdiği 22.03.2022 tarihli ara kararında; “…Somut olayda davacının davaya konu ettiği alacağın dayanağı, dolayısıyla varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirmekte olup, davacı tarafından dosyaya sunulan İstanbul 7. İdare Mahkemesinin kararları, TMSF Fon Kurulu kararları, ihtarnameler alacağın varlığını ve miktarını yaklaşık ispata yeterli olmayıp yargılamayı gerektirir niteliktedir. Vadesi gelmemiş bir alacak nedeniyle ihtiyati haciz talep edilebilmesi için borçlunun mallarını kaçırmaya, gizlemeye veya kendisinin kaçmaya hazırlandığı konusunda mahkemeye delil sunulması gerekmekte olup, talep edenin dosyaya sunduğu deliler çeşitli gazete ve haber ajanslarında aleyhine ihtiyati haciz talep edilen hakkında çıkan yazılardır. Bunun dışında borçlunun kaçmaya veya mallarını gizlemeye, kaçırmaya çalıştığına ilişkin mahkemeye kanaat oluşturabilecek her hangi somut delil sunulmamıştır. İhtiyati haciz talebine konu alacak herhangi bir mahkeme kararına veya kıymetli evrağa dayanmadığı gibi alacağın varlığı, miktarı ve vadesinin geldiği yargılamayı gerektirmekte olup, dosyaya sunulan somut delillerle yaklaşık ispat koşulu da oluşmadığından ve ayrıca aleyhine ihtiyati haciz kararı verilmesi istenen borçlunun mallarını kaçırmaya, gizlemeye veya kendisi kaçmaya hazırlandığına dair mahkemeye kanaat oluşturacak delil de sunulamadığından talep edenlerin ihtiyati haciz taleplerinin ihtiyati haciz taleplerinin aşağıdaki şekilde reddine.. ” gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine, karar vermiştir.Bu ara karara karşı, ihtiyati haciz talep eden alacaklı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati haciz talep eden davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde; Müvekkilinin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 59.792.277,00 TL rücu alacağını tahsil amacıyla başlattığı takibe 30.12.2021 tarihinde itiraz edildiğini, itirazın iptali için açılan davada ihtiyati haciz talep edildiğini, mahkemece hatalı gerekçeyle talebin reddine ilişkin verdiği kararın hatalı olduğunu, oysa müvekkilin alacağının vadesinin geldiğini, muaccel alacak için İİK’nın 257. maddenin 1. fıkrasına göre değerlendirme yapılması gerekirken, mahkemece 2. Fıkraya göre değerlendirme yapıldığını, TMSF’nin davalı şirketten olan alacağının kesinleştiğini, alacağın şirketten tahsil edilmemesi üzerine müvekkilinden tahsil edildiğini ve müvekkilinin 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35/4. maddesi gereği şirkete rücu hakkı bulunduğunu, alacağın yargı denetiminden geçerek kesinletiğini, alacağa yönelik açılan davanın Danıştay tarafından onanarak kesinleştiğini, şirketin mal varlığı bulunmadığından Fon tarafından müvekkilinden alacağın talep edildiğini ve bu işleme yönelik talebin de reddine karar verilerek kesinleştiğini, Fon’un kesinleşen alacağının müvekkilinin banka hesabından tahsil edilmesi nedeniyle müvekkilinin de alacaklı olduğunu, borcun ödenmesi ile TMSF’nin alacağının sona ermesi üzerine, muaccel olan borcun ödenmesi için ihtar keşide edildiğini, alacağın ihtara rağmen ödenmemesi üzerine takip başlatıldığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve ihtiyati haciz karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, davalıya ait borcun şirket sorumlusu olarak davacının hesabından, TMSF tarafından tahsil edilmesinden kaynaklanan rücu alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali davası içinde İİK’nın 257 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati haciz talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Talep, İİK’nın 257 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati hacze ilişkindir. İhtiyati haciz talep dilekçesine, müvekkilinin eski ortağı ve yöneticisi olduğu davalı şirketin borçlarının TMSF tarafından müvekkilinin hesabından tahsil edildiğini, şirketin borcunun varlığı ve miktarı ile yöneticinin sorumluluğuna ilişkin hukuki yolların tüketilmesinden sonra şirket borcunun yöneticinin hesabından tahsil edildiği gerekçesiyle rücu alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali davası içinde ihtiyati haciz talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince alacağın varlığının ve miktarını yargılamayı gerektirmesi nedeniyle İİK’nın 275/1. maddesindeki koşulların oluşmadığı, ayrıca borçlunun mal kaçırma girişimi bulunduğuna ilişkin yeterli kanıt sunulmaması nedeniyle aynı maddenini ikinci fıkrası şartlarının oluşmaması nedeniyle talebin reddine karar verilmiştir. İİK’nın 258. maddesinin 1. fıkdasının 2. cümle hükmü uyarınca; ”Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur.” Bu hükümdeki yaklaşık ispat kuralından hareketle, mahkemenin “alacağın varlığına kanaat getirmesinden” anlaşılması gereken husus, alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi değildir. Bu hükme göre alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesi aranmamakta, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesi yeterli kabul edilmektedir. Somut olayda, davacının hesabından TMSF tarafından bir kısım tahsilatlar yapıldığı sabittir. İhtiyati haciz talebinin reddine karar verildiği tarihte henüz cevap dilekçesi sunulmamıştır. UYAP ortamında bulunan sonradan sunulan cevap dilekçesinde borçlu şirket vekilinin bir kısım savunmalar ileri sürdüğü görülmektedir. Bu durumda, mahkemece ihtiyati haciz talebinin değerlendirildiği taktirde rücu alacağının varlığı ve miktarının yaklaşık olarak İİK’nın 258.maddesine göre kanıtlandığından söz edilemeyeceğinden mahkemenin İİK’nın 257/1.madde kapsamındaki gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Esas hakkında dava açıldığında, alacaklı vekilince talep edilmesi halinde her zaman geçici hukuki koruma tedbirleri ile ilgili esas mahkemesince değerlendirme yapılabileceği dikkate alındığında, sunulu deliller ışığında mevcut duruma göre mahkeme kararı ve gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle İİK’nın 258/3 ve HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinaf konu kararı isabetli bulunduğundan, ihtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 258/3. maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. ve İİK’nın 258/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 09.06.2022
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.f ve İİK’nın 258/3. maddeleri gereğince karar kesindir.