Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/830 E. 2022/647 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/830
KARAR NO: 2022/647
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/02/2022
NUMARASI: 2022/30 E. 2022/155 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle mahkemenin görevsizliğine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; davalı yanca müvekkiline ihale edilmiş işin, süresi uzatılmış olmasına rağmen , sözleşmeye uyulmadığını, müvekkilinin isim ve tasarımdan benzer bir iş türetmek suretiyle aynı işin yapılmaya çalışıldığını ve haksız rekabet eylemlerinde bulunduğunu, öncelikle 6102 s. TTK’nın 61 maddesine uygun olarak davalıların yukarıda anılan faaliyetlerinin tedbiren ve yargılama süresince önlenmesine, mahkemece uygun bulunacak teminatın dosyaya depo edilmesine, davalıların haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin TTK 56’nın maddesi uyarınca tespitine ve önlenmesine, maddi- manevi tazminat ve diğer hakların şimdilik saklı tutulmasına, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri Genel Müdürlüğü vekili savunmasında özetle, davanın arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, dava her ne kadar haksız rekabetin tespiti amacıyla açılmış ise de; asıl talebin ayrıca iddia edilen haksız rekabetin kaldırılması ve bundan kaynaklanan ve saklı tutulan tazminata ilişkin olduğunu, davacının 31 Aralık 2021 tarihinden sonra Ulaşım Koordinasyon Merkezi tarafından belirlenen güzergâhta veya İstanbul’da başka bir güzergâhta turistik toplu taşımacılık yapma hakkı ve izni bulunmadığını, faaliyetinin dayanağı olan sözleşmenin süresi sona erdiği için turistik toplu taşıma hak ve yetkisi bulunmayan davacının, haksız rekabet iddiasmda bulunamayacağını, davanın husumet yönünden de reddedilmesi gerektiğini, düzenlenen ihale sonucunda ihaleyi kazanan … Limited Şirketi ile sözleşme imzalanmış olduğunu, ancak daha sonra hisse devri sebebi ile sözleşme ve sözleşmeye bağlı iş ve işlemlerin davacı ile yapıldığını, müvekkiline karşı açılan davadaki iddiaların çözüm yerinin , idari yargının yetki ve görevinde olduğu olduğunu, zira davacının aynı taleple İstanbul 10. İdare Mahkemesi’nin 2022/122 esas sayılı dosyasında da iptal davası açtığını, haksız davanın ve tedbir isteminin reddine, masraf ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili, savunmasında özetle; davada taraf gösterilen idarelerin kamu kurumu olduklarını, söz konusu davada görevli mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, dava her ne kadar haksız rekabetin tespiti amacıyla açılmış ise de; bundan kaynaklanan ve saklı tutulan tazminatlarında talep edildiği dava dilekçesinde anlaşıldığını, arabuluculuk yolu tüketilmeden açılan tazminat davasının dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, davalı İETT’nin kendine ait tüzel kişiliği bulunduğundan, davanın müvekkili İBB’ye yöneltilmesinin hatalı olduğunu, zaman aşımı ve hak düşürücü sürelere ilişkin itirazları bulunduğunu, davanın esas yönünde de reddi gerektiğini, davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine, esasen davacının ,müvekkiline karşı dava açmasında hukuki yararının da bulunmadığını usulden reddine, mahkemenin aksi düşünmesi ihtimaline binaen davanın tümden reddine karar verilmesin talep etmiştir. Davalı … Tic. A.Ş. vekili, savunmasında özetle; söz konusu davada görevli mahkemenin Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri olduğunu, zira somut olayda müvekkili şirketin, davacının şirketine ait tescilli marka ve tasarımlarına çok benzer bir araçla faaliyet yürüttüğünün iddia edildiğini, davacının diğer davalı İETT ile akdettiği sözleşme uyarınca edinmiş olduğu haklarının 31/12/2021 tarihinde sona erdiğini, müvekkili şirketin bir belediye iştiraki olan UKOME 2021/6-17 kararı kapsamında ilgili hat için yetkilendirildiğini, müvekkili şirketin taraflar arasında akdedilen ve sona ermiş olan sözleşme ile bir bağlantısı bulunmadığını, davanın öncelikle görev yönünden incelenerek usulden reddine, usule ilişkin itirazlarının kabul edilmemesi halinde davanın esastan reddine, davacının tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Somut olayda davacı vekili, aralarında herhangi bir sözleşme ilişkisi olmadan davalı yanın davacıya ait tescilli markayı 6769 Sayılı Kanun’ un 29. Maddesi uyarınca markanın ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle taklit edildiğini ifade edip bu saldırının önlenmesini talep ettiğinin anlaşıldığı, bu halde uyuşmazlığın 6769 sayılı Kanun’ un 156. maddesi uyarınca ihtisas mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği anlaşılmakla davanın 6100 Sayılı H.M.K’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddi ile mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. ” gerekçesiyle; mahkememizin görevsizliğine, HMK’nın 20. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve iki haftalık süre içerisinde talep halinde dosyanın görevli İSTANBUL FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrarlamış ve müvekkilinin UKOME kararı ile mevzuata uygun olarak 14.02.2011 tarihli sözleşme kapsamında iş yapmakta olduğunu, müvekkiline 2022 yılı için çalışma ruhsatı verilmediğini, bu sebeple müvekkilinin iş yeri olan duraklardaki araçlarının tahliye edildiğini, söz konusu tahliyenin hiçbir yazılı idari işlem yapılmaksızın gerçekleştirildiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına karar verilmesini ve ayrıca TTK’nın 61.maddesi uyarınca tedbir kararı verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 56. maddesi uyarınca haksız rekabetin tespiti ve meni davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süreleri içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta dava dilekçesindeki iddia, davalının kullanımının davacının tescilli şekilli markaları ile benzerlik gösterir ve davacı markalarına yakınlaşır şekilde olduğu, dolayısıyla davacı yanın markası ile iltibas oluşturur şekildeki eylemin TTK’nın 55. maddesinde ifadesini bulan haksız rekabet oluşturduğu şeklindedir. Ticaret mahkemelerinin görev kurallarını düzenleyen TTK’nın 4/1 (a) maddesi uyarınca eldeki dava mutlak ticari davalardan olup, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticaret mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. Davacı davasını, Sınai Mülkiyet Kanunu hükümlerine ve markanın korunmasına ilişkin mevzuata değil, TTK’da düzenlenen haksız rekabet hükümlerine dayandırmıştır. Davacı, davadaki hukuki koruma talebini, markanın korunmasına dair mevzuata değil, TTK’nın haksız rekabete ilişkin hükümlerine dayandırdığına göre, taleple bağlılık ilkesi gereği davanın haksız rekabet davası olarak görülmesi gerekir. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararı usul ve yasaya aykırı olmuştur. Davacı vekili, istinaf başvurusunda, davalıların dava dilekçesinde bahsedilen eylemlerinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir talep etmiştir. Davacının, dava dilekçesinde de ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu ancak mahkemece görevsizlik kararı verildiğinden talebin değerlendirilmediği anlaşılmıştır. TTK’nın ihtiyati tedbirler başlıklı 61/1. maddesinde, ”Dava açma hakkına haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56.maddenin birinci fıkrasının b ve c bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, hukuk usulu muhakemeleri kanunun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verilebilir ” düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre bu tür davalarda ihtiyati tedbir talepleri TTK’nın 61. maddesine göre değerlendirilmelidir. Burada hüküm bulunmayan konularda, tamamlayıcı hüküm olarak HMK’nın 389 vd. maddelerinden yararlanılmalıdır. Yukarıda açıklandığı üzere, mahkeme esasen uyuşmazlığın çözümünde görevli olduğundan, tedbir talebi hakkında dosyadaki mevcut delil durumuna göre bahsi geçen kanun maddeleri çerçevesinde değerlendirme yapması için mahkemeden talepte bulunulmalıdır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.3 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu görevsizlik kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca, görevsizlik kararını veren İlk Derece Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin istinafa konu görevsizlik karanın kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacının ihtiyati tedbir talebinin, yukarıdaki açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine, 4-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde iadesine, 5-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 26.05.22 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.