Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/820 E. 2022/734 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/820
KARAR NO: 2022/734
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/02/2020
NUMARASI: 2019/564 E. 2020/140 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle mahkemenin yetkisizliğine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; müvekkili şirketin; 20.01.2014 tarihinde … şirketi ile halen şirket yetkilisi olan … tarafından kurulduğunu ve davalının, müvekkili şirket çalışanı olarak 24/01/2014 tarihinde işe başladığını, müvekkili şirket hissedarı … şirketinin Türkiye’deki yatırımlarını sonlandırma kararı vermesi üzerine …’in, Mart 2015 tarihi itibariyle tek pay sahibi haline geldiğini, …’in, o sırada şirket çalışanı konumundaki davalıya olan güveni ve şirketi birlikte büyütme isteğiyle, şirket hisselerinin %20’sini 01/07/2015 tarihinde davalıya devrettiğini ve taraflar arasında Rekabet Yasağı Ve Gizlilik hükümlerinin de yer aldığı Hisse Devri Sözleşmesi imzalandığını, davalı tarafın Temmuz 2018’de i şirketten ayrılarak kendi şirketini kurmak istediğini şirketin diğer ortağı olan …’e ilettiğini, tarafların yürüttüğü müzakereler sonucu, şirketin önemli müşterilerinden … Anonim Şirketi ile müvekkili şirketin iş ilişkisini kesmesi ve bu müşteriyi davalıya devretmesi karşılığında davalının hisselerini …’e devrederek şirketten ayrılması konusunda anlaştıklarını, davalı tarafın sözleşmeye aykırı davrandığını, davalının sözleşmeye aykırı hareketleri nedeniyle cezai şart bedeli, olan 1.854.000,00TL’yi müvekkiline ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle: davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin Bakırköy Ticaret Mahkemeleri olduğunu, müvekkili …’un tacir sıfatını haiz olmayıp davaya dayanak teşkil eden sözleşmelerin, müvekkilinin iş sözleşmesinin sona ermesi sırasında işçilik ve ortaklık sıfatından doğan alacaklarını alabilmesi için baskı altında imzalatıldığını, müvekkiline imzalattırılan Hisse Devir Sözleşmesi ve buna bağlı Rekabet Yasağı ve Gizlilik Sözleşmesinin geçersiz olduğunu, taraflar arasında imzalanan Hisse Devir Sözleşmesi ile Rekabet Yasağı ve Gizlilik Sözleşmesi’nde yer alan rekabet yasağı ve cezai şart hükümlerinin hukuka aykırı olduğunu, açıklanan nedenlerle huzurdaki dava bakımından yetkili mahkeme Bakırköy Ticaret Mahkemeleri olduğundan yetkisizlik kararı verilmesini, yetkisizlik kararı verilmez ise davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Yetki anlaşması HMK 17.maddesinde “Tacirler veya kamu tüzel kişileri aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşme ile yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşme ile belirlenen bu mahkemelerde açılır.” şeklindeki düzenleme dikkate alındığında yetki anlaşmasının tarafı olmak için mutlak surette bir tacir veya kamu tüzel kişisi olması gerektiği sabittir. Dosyamız davalısı yönünden yapılan incelemede, dosyamız davalısının gerek ortak gerekse şirketteki pozisyonu nedeniyle işçi statüsünde sayılması halinde tacir olamayacağı, bir kişinin şirket ortağı olmasının ona tacir sıfatını yükleyemeyeceği, yerleşik Yargıtay kararlarıyla da sabit olduğundan davacı ile davalı arasındaki yetki anlaşması yönünden kesin yetki şartından bahsedilemeyeceği ve davalının bağlı bulunduğu bir yetki sözleşmesinden de bahsedilemeyeceğine kanaat getirilmiştir. Buna göre de bir dava açılırken yetkili mahkemenin HMK 6.maddesi gereği “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Yerleşim yeri, 22.11.2001 tarihli 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirlenir.” şeklindeki hüküm dikkate alındığında dikkate alınması gereken yetkinin dava türü ve tarafı dikkate alındığında genel yetkili mahkeme olduğu ve buna göre de davalının bizzatihi davacı tarafından bildirilen adresinin mahkememiz yetki sınırları dışında, Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi yetki sınırları içinde olan Bağcılar’a bağlı adres olduğu, buna göre de davaya bakma yetkisinin mahkememize değil, Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna kanaat getirilmiş ve süresi içerisinde davalı tarafça yapılan yetki itirazı yerinde görülmekle aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” gerekçesiyle; davalının yetki itirazının kabulü ile mahkemenin yetkisizliğine, yetkili mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna, yasal prosedür çerçevesinde dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrarlamış ve tarafların hisse devrine ilişkin mutabakatı ve ardından imzalanan sözleşmeler sonucunda davalının hisselerini devretmek suretiyle müvekkili şirketten ayrıldığını ve ticari faaliyetlerine hali hazırda kurmuş olduğu şirkette devam ettiğini, davalının bahsi geçen sözleşmenin imzalanması aşamasında tacir sıfatıyla hareket ettiğini, sözleşmenin imzalandığı 02.09.2018 tarihinde davalının işçi sıfatının bulunmadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu yetkisizlik kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava dilekçesindeki talep; taraflar arasındaki şirket ortaklık ilişkisi sona erdikten sonra davalının şirket çalışanı olarak sürdürdüğü hukuki ilişkide rekabet yasağına aykırı davarandığı iddiası ile sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın tahsili istemine ilişkindir.İlk Derece Mahkemesince davalı vekilinin yetki itirazı doğrultusunda yetkisizlik kararı verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya içerisindeki, “…ne İlişkin Hissedarlık Sözleşmesi” isimli 31.08.2018 tarihli sözleşmenin imzalanmış olduğu, sözleşmenin 6. maddesinde ihtilaf halinde İstanbul Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunun kararlaştırıldığı görülmektedir.İlk derece mahkemesinin 22.01.2022 ara kararı ile davalı vekilinin 15.01.2020 havale tarihli dilekçesi göz önünde bulundurularak davaya cevap süresinin uzatıldığı anlaşılmıştır. Davalı vekili esasa cevaplarında müvekkilinin yerleşim yeri adresinin Bağcılar/İstanbul olması sebebiyle uyuşmazlığın çözümünde Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğundan bahisle yetki itirazında bulunmuştur. Taraflar arasındaki az yukarıda bahsi geçen sözleşmenin 5. maddesinde sözleşmeden doğacak uyuşmazlıklarda İstanbul/Çağlayan mahkemeleri yetkili olarak gösterilmiştir. İstinafa konu davada, ortaklık ilişkisi sona erdikten sonraki döneme ilişkin rekabet yasağına aykırı davranışlar sebebi ile hak edildiği öne sürülen sözleşmesel cezai şart alacağı talep edilmektedir. Uyuşmazlık, şirket ortakları arasındaki meselelerden kaynaklanmadığından HMK’nın 14/2. maddesinin somut olayda uygulanması mümkün değildir. HMK’nın 17.maddesi uyarınca, tacir olmayan kişilerin yetki sözleşmesi mümkün değildir. Somut olayda davalının tacir olduğuna dair bir kanıt bulunmadığından ve salt şirket ortağı olunması tacir olmayı gerektirmeyeceğinden, yetki sözleşmesinin geçersiz olduğunun kabulü gerekir. HMK’nın 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme, davanın açıldığı tarihte davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Somut olayda, davalının dava dilekçesinde bildirilen adresinin Bağcılar olduğu görülmektedir. O halde ilk derece mahkemesince, davalının yerleşim yeri adresi itibariyle yetkisizlik kararı verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesince verilen yetkisizlik kararı isabetli olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.c maddesi uyarınca karar kesindir.