Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/802 E. 2022/660 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/802
KARAR NO: 2022/660
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/02/2022
NUMARASI: 2019/556 2022/74
DAVANIN KONUSU: Satımın ayıp nedeniyle feshi- Alacak- satılanın değiştirilmesi.
Taraflar arasındaki davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın açılmamış sayılmasına dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; müvekkilinin 08.06.2017 tarihinde davalı …’den almış olduğu 2017 model …Marka aracın teslim tarihinden sonra bir hafta geçmeden 13.06.2017 tarihinde motor soğukken araç rölantide ve seyir halinde titreme şikayeti ile aracı servise verdiğini, yazılım güncellemesi yapılmış olmasına rağmen 03.07.2017 tarihinde arıza sebebi ile aracın tekrar servise verildiğini, yine yazılım güncellemesi yapıldığını, fakat 12.07.2017 tekrar aracı servise götürüldüğünü, birden fazla servise götürülmüş olan araçta her defasında elektronik düzenin kontrol edilmesi amcı ile yazılım güncellemesi yapıldığını, araçta üretim hatası bulunuduğunun aşikar olduğunu, aracın hala serviste bulunduğunu, müvekkilinin dava konusu aracı ticari faaliyetinde kullanmak için aldığını, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ile, ödemiş olduğu satış bedelinin faiziyle birlikte geri verilmesi, satılanın tamamen zaptında olduğu gibi yargılama giderleri ile satılan için yapmış olduğu giderlerin ödenmesine, ayıplı maldan doğan doğrudan zararın giderilmesine, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesine, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme ile bedelinin iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili savunmasında özetle; davacının muayene ve ihbar mükellefiyetini süresi içinde ifa etmediğini ve kanunun kendisine yüklediği hususları yerine getirmediğini ve aracı bu haliyle kabul etmiş olduğundan bu konudaki tüm dava ve talep haklarının düştüğünü, dava dilekçesinde yer alan talep sonucun HMK.da düzenlenen şartları taşımadığını, dava konusu araçta herhangi bir imalat hatası veya açık/gizli aybın söz konusu olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …-… A.Ş. vekili savunmasında özetle; görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, dava konusu taleplerin 6100 sayılı HMK.nın 119.maddesi uyarınca açıklattırılması ve bu hususa ilişkin verilmiş süreye riayet edilmemesi durumunda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın mezkur araçtaki şikayetlerinin varlığı kabul edilse dahi, davacının mevzuatın aradığı süreler dahilinde usulüne uygun ve süresinde bir ayıp ihbarında bulunmadığını, davanın dava konusu talep için kanunun aradığı şartlar bulunmadığından reddi gerektiğini, davacının sahip olduğu seçimlik haklarından onarım hakkını kullanmasından sonra ikame ettiği dava ile terditli olarak aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine ve aracın teslimi ile bedelinin iade edilmesine dair talepte bulunmasının hakkın kötüye kullanılmasını teşkil ettiğini, davada talep edilen maddi ve manevi tazminat taleplerinin maddi ve hukuki dayanağının bulunmadığını belirterek, davanın görevsizlik nedeniyle Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, davanın hak düşürücü sürelere riayet edilmemiş olması nedeniyle usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Dava, ayıptan kaynaklı seçimlik hakların kullanılmasına yönelik taleplerden ibarettir.Dosyanın incelenmesinde; davacı tarafın dava dilekçesinin 145.966,00-TL üzerinden harç ikame ederek davasını açtığı, dava dilekçesinin netice-i talebinde 6098 sayılı TBK m.227′ deki seçimlik haklardan sözleşmeden dönme ve satılanı ayıplı bir benzeri ile değiştirmeye yönelik seçimlik hakları bir arada talep ettiği ve maddi tazminat talebi olarak miktarlara ilişkin herhangi bir açıklama, belirleme yapmayıp ve ayrıca miktar olarak herhangi bir talepte bulunmadığı görülmüştür.Bunun üzerine mahkememizce 15/05/2018 tarihli ön inceleme duruşmasında; 2 nolu ara karar ile talep sonucunun açık bir şekilde gösterilmesi için süre verilmesi üzerine; davacı vekilince 23.05.2018 tarihli dilekçesi ile birden fazla seçimlik hak arasında ilişki kurularak asıl, terditli ve yardımcı taleplerde bulunulduğu, davacı vekilince aynı ara karara istinaden 04.07.2018 tarihli dilekçe ile asıl talebin ‘Malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi’, terditli talebin ‘Bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme ile bedelin iadesi’ olduğunu beyan edildiği anlaşılmaktadır. Mahkememizce 22/07/2018 tarih ve 2018/123 esas 2018/730 sayılı Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğundan bahisle verilen görevsizlik kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 04/07/2019 tarih 2018/1590 esas 2019/899 sayılı kararı ile kaldırılmış; Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı sonrasında 17.12.2019 tarihli celsenin 2 nolu ara kararı ile yasal ihtarat içermeyen açıklama talebinde bulunulduğu, davacı vekilince 30.12.2019 tarihinde Uyap sisteminden daha önce verilen 04.07.2018 tarihli dilekçesini gönderdiği ve talebin yine terditli olarak iletildiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamındaki çözülmesi gereken sorun olarak; davacının ayıptan kaynaklı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 227. maddesinde alıcıya tanınan hakları yenilik doğurucu yani tüketilen haklardan olup alıcı bunlardan ancak birini kullanabilecek, başka bir anlatımla terditli olarak talepte bulunamayacağına açıktır. Davacı vekilince bu ara karar ve yasal süreye yönelik kaldırma kararından önce dosya kapsamına sunduğu 23.05.2018 ve 04.07.2018 tarihli dilekçelerini, dosyanın bilirkişiye teslimine yönelik talepte bulunduğu beyan dilekçesinin eki olarak Uyap sisteminden gönderdiği, ve önceki terditli taleplerini yinelediği görülmüştür.6100 sayılı HMK’ya hakim olan ilkelerden taraflarca getirilme ilkesi ve taleple bağlılık ilkesi; aynı hakimin davayı aydınlatma ödevi gibi yargılama hakim olan esnetilemeyecek kurallarıdır. HMK m. 25’deki Taraflarca getirilme ilkesine göre ‘Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz. Kanunla belirtilen durumlar dışında, hâkim, kendiliğinden delil toplayamaz.’ ve yine m.26’daki Taleple bağlılık ilkesine göre ‘Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.(2) Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır.’ hükümleri de işletilmek suretiyle verilen kesin sürede seçimlik hakkını kullanmayan davacının lehine bir seçimlik hakka öncelik tanıyarak yargılamaya devam edilmesi HMK m.25 ve 26 hükümlerine açıkça aykırı olacağı da gözetilerek; yasal ihtarata uygun olarak huzurdaki davacının HMK m.119/1-ğ bendi uyarınca açık bir talep sonucu barındırmayan davasının verilen kesin sürede eksikliği giderir niteliği bürünmemesi de gözetilerek HMK m.119/2 uyarınca davacının açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir…” gerekçesiyle; davanın, HMK’nın 119/2.maddesi gereğince açılmamış sayılmasına, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve İstanbul 2.ATM’nin 2018/123 Esas sayılı dosyasında ön inceleme tutanağında taraflarına talep sonucunu açık bir şekilde belirtmeleri için tebliğden itibaren bir haftalık kesin süre verildiği, bahsi geçen eksikliğin tamamlanmaması durumunda davanın açılmamış sayılacağının ihtar edilmesine karar verildiği, söz konusu ihtaratın taraflarına tebliğ edildiği, 04.07.2018 tarihinde dilekçe ibraz ettikleri, bahsi geçen dilekçede; asıl taleplerinin malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi, terdipli yardımcı taleplerinin bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme ile birlikte bedelin iadesi, ödemiş olduğu satış bedelinin faizi ile birlikte geri verilmesi, yardımcı taleplerinin ; yargılama giderleriyle satılan için yapmış olduğu giderlerin ödenmesi ile ayıplı maldan doğan doğrudan zararın giderilmesi hususlarını kapsadığı şekilde beyanda bulunulmuştur. İlk derece mahkemesinin 15.05.2018 tarihli tensip ara kararları gereğince ek bir dilekçeyle söz konusu taleplerin taraflarınca yeniden bildirildiğini, ancak bu aşamadan sonra ilk derece mahkemesince görevsizlik nedeniyle usulden red kararı verildiğini, görevli mahkemede görülmeye başlanan davanın öncekinin devamı niteliğinde olduğunu, görevli mahkemece araç üzerinde yeniden keşif yapılmasına karar verildiğini, keşif esnasında aracın çalıştırılamadığını, davacının verilen sürede araç bakımını yapmış olması sebebiyle tekrar keşif yapılmasına karar verildiğini bu kez de keşif usulüne uygun yapılmadığından taraflarınca itiraz edildiğini, bu aşamada taleplerini açıklamaları hususunda ilk derece mahkemesince taraflara süre verildiğini bunun üzerine 04.07.2018 tarihli dilekçeyi sunduklarını, mahkemenin görevsizlik kararının istinaf incelemesi neticesi kaldırıldığını, kararın kaldırılmasından sonraki 17.12.2019 tarihli celsede davanın usulden reddine karar verildiğini, halbuki görevsiz mahkemede yapılan usuli işlemlerin, görevli mahkemede de geçerli olduğunu, bu bağlamda 04.07.2018 tarihli dilekçeyle talep ettiklerini hatta sonrasında ek dilekçe de verdiklerini, feri talepler ile ilgili olarak inceleme yapılabilmesi için asıl talebin reddedilmesi gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TBK’nın 227. Maddesi uyarınca satım sözleşmesine konu aracın ayıplı olduğu iddiasına dayalı olarak; satış bedelinin faiziyle birlikte geri verilmesi, yargılama giderleri ile satılan için yapılmış giderlerin ödenmesi, ayıplı araçtan doğan doğrudan zararın giderilmesi, olmadığı takdire malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi taleplerine ilişkin olarak açılmış bir terditli davadır.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soncunda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince yasal süreleri içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derece mahkemesinin 17.12.2019 tarihli duruşma zaptının 2 no’lu ara kararında davacının dava dilekçesinde belirtmiş olduğu taleplerini, tek tek açıklaması için tarafın 2 haftalık süre verilmesine karar verildiği, davacı vekilinin 02.10.2020 havale tarihli dilekçe sunduğu, bu dilekçeyle dava dilekçesindeki asıl talep ve terditli yardımcı taleplerini açıkladığı görülmüştür. Davacı vekili dava dilekçesinde 08.06.2017 tarihinde satın almış olduğu aracın ayıplı olduğundan bahisle ödemiş olduğu satış bedelinin faiziyle geri verilmesini, satılan araç için nakdi giderlerin ödenmesini, ayıplı maldan doğan doğrudan zararın giderilmesinin malın ayıpsız misliyle değiştirilmesini, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönmeyle bedelin iadesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının ücretsiz onarım yönündeki talebinin karşılandığını, dolayısıyla ayıptan kaynaklanan eksikliğin mevcut durumda bulunmaması sebebiyle davacının davasının reddi gerektiğini ileri sürmüştür. İlk derece mahkemesince 10.11.2017 tarihinde dava dilekçesine konu aracın kullanım amacının ticari olması sebebiyle uyuşmazlığı çözmekte görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemeleri olduğundan bahisle görevsizlik nedeniyle usulden red kararı vermiştir.İstanbul 23.Asliye Hukuk Mahkemesi 10.11.2017 tarihli 2017/518 Esas 2017/329 Karar sayılı ilamı ile uyuşmazlığın çözümünde asliye ticaret mahkemeleri görevli olduğundan bahisle görevsizlik nedeniyle usulden red kararı vermiştir. Davacı vekili görevli mahkemeye ibraz ettiği dilekçesiyle 15.05.2018 tensip ara kararları gereği beyanda bulunmuş asıl talebinin malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi terditli yardımcı taleplerinin bedel iadesinde içeren sözleşmeden dönmeyle bedelin iadesi, ödemiş olduğu satış bedelinin faizi ile birlikte geri verilmesi olduğu, toplamda 91.000 TL tutarında ayıptan kaynaklı zararın meydana geldiği hususuna ilişkin beyanda bulunmuştur. Davacı vekili 04.07.2018 tarihli dilekçesi ile asıl talebinin malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi, terditli yardımcı taleplerinin; bedel iadesini içeren sözleşmeden dönmeyle bedelin iadesi, ödemiş olduğu satış bedelinin faizi ile birlikte geri verilmesi, yardımcı taleplerin bedellerine ilişkin olarak; satılanın tamamen zaptında olduğu gibi yargılama giderleri ile satılan için yapmış olduğu giderlerin ödenmesi ve ayıplı maldan doğan doğrudan zararın giderilmesi olduğu yönünde talepte bulunmuştur. İstanbul 2. ATM’nin 10.07.2018 tarih 2018/123 Esas 2018/730 Karar sayılı ilamı ile; davacının tacir olmadığı, işletmesinin esnaf faaliyeti düzeyinde kaldığı dolayısıyla davanın nispi ticari dava olarak kabulünün olmadığı, dolayısıyla uyuşmazlığın çözümünde İstanbul 23.Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, ancak İstanbul 23.Asliye Hukuk Mahkemesince daha önce verilen dava kesinleştiğinde dosyasının mercii tayini için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Dairemizin 04.07.2019 tarih 2018/1590 Esas 2019/899 Karar sayılı ilamı ile somut olayda ayıplı olduğu iddia edilen araç ticari olup uyuşmazlık ticari araç satışından kaynaklandığından TTK’nın 4.maddesi uyarınca ticaret mahkemeleri görevli olduğundan İstanbul 2.ATM’nin 2018/123 Esas 2018/730 Karar sayılı görevsizlik kararı kaldırılmıştır. Davacı vekili 30.12.2019 tarihli beyan dilekçesiyle asıl talep, terditli feri talep ve feri talepleri ile dava süresince uğradıkları zararlar dikkate alınarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ayıplı maldan doğan doğrudan zararın giderilmesi için dosyanın bilirkişiye gönderilmesini talep etmiştir. Yine davacı vekili tarafından, dosyaya önceden sunmuş olduğu 04.07.2018 tarihli dilekçenin yeniden sunulduğu görülmektedir. Dosyaya 04.11.2021 tarihli bilirkişi raporu ibraz edilmiştir. 6098 sayılı TBK’nın 227. maddesine göre “ Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir: 1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme. 2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme. 3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme. 4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.” Alıcıya tanınan bu haklar yenilik doğurucu yani tüketilen haklardan olup alıcı bunlardan ancak birini seçebilir. 6100 sayılı HMK’da yargılamaya hakim olan ilkeler düzenlenmiş ve kanunun 31. maddesinde “Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.” denilerek hâkimin davayı aydınlatma ödevinin gereğine değinilmiştir. Somut olayda, yukarıda açıklanan TBK’nın 227 ve HMK’nın 31. maddeleri gereğince, mahkemece davacıya hangi seçimlik hakkını kullandığı sorulup bunun neticesine göre taleplerinden yalnız biri hakkında karar vermek gerekmektedir. Davacının talebi terditli dava mahiyetindedir. Ancak, TBK’nın 227.maddebinde alıcıya tanınan haklar yenilik doğurucu, yani tüketilen haklardan olup alıcı bunlardan ancak birini kullanabilecek, başka bir anlatımla terditli olarak talepte bulunamayacaktır. Kanun, alıcıya genel hükümlere göre tazminat talebinde bulunma hakkını tanıdığı gibi, maddenin 4. fıkrasında hâkime, sözleşmenin feshi yerine bedelden indirim ya da satılanın onarılmasına karar verme konusunda seçimlik yetki tanımıştır. Bu nedenle, davanın terditli açılması mümkün değildir. Mahkemece dava dilekçesinde talep sonucunun açık olmaması sebebi ile HMK’nın 119/1-ğ maddesi gereğince davacıya talep sonucunu açıklaması için bir haftalık kesin süre verilmiş, aksi takdirde davanın açılmamış sayılacağı ihtar edilmiştir. Davacı vekili tarafından söz konusu eksiklik tamamlanmadığından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir. Yukarıda bahsi geçen sebeplerle ilk derece mahkemesi kararı hukuka uygun oluğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddi gerektiğinden aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; 3-Davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 27.05.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın davacı vekiline tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.