Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/782 E. 2022/783 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/782
KARAR NO: 2022/783
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/91E.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davası içerisinde ihtiyati haciz kararı verilmesi talep edilmekle; ilk derece mahkemesince ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen ara karara karşı, davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi. Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin dünya çapında bir firma olduğunu, müvekkili şirket ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu, bu ticari ilişki kapsamında müvekkili şirketin davalı şirketten takip tarihi itibariyle 95.888,20 USD asıl alacağının bulunduğunu, müvekkili şirketin söz konusu alacağına ilişkin cari hesap ekstresi, faturalar ve sevk irsaliyeleri, taraflar arasındaki sözleşmeye ek siparişe ilişkin sipariş formlarının ek olarak sunulduğunu, söz konusu belgelerin yanı sıra izah edildiği ve mail yazışmalarından da görüleceği üzere, davalı yetkili temsilcisi tarafından davalı şirketin müvekkili şirkete borçlu olduğunun kabul edildiğini, ayrıca takibe konu borcun tamamına itiraz eden davalının icra takibi başlatıldıktan sonra ise 27/12/2021 tarihinde müvekkili şirkete 30.000 USD ödeme yaptığını, davalı borçlu şirketin yapılan tüm görüşmelere rağmen borcunu ödemediğini, yapılan araştırmalar ve piyasalardan alınan duyumlar neticesinde davalı borçlunun mallarını gizleme ve kaçırma hazırlığında olduğunun şifahi olarak öğrenildiğini, davaya konu olayda müvekkili şirketin vadesi gelmiş bir alacağının bulunduğunu ve işbu alacağın rehinle temin edilmemiş olduğunun sabit olduğunu beyanla davalı borçlu şirketin menkul ve gayrimenkul malları ile 3.şahıslardaki hak ve alacaklarının İİK’nun 257.maddesi uyarınca teminatsız veya Mahkememiz tarafından gerekli görülmesi halinde belirlenen teminat tutarının taraflarınca yatırılması suretiyle ihtiyaten haczine, haksız itirazın iptaline, borçlu hakkında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, taraflar arasında mutfak ve bar ekipmanı satışı teslimatı, montajı ve kurulumuna ilişkin eğitim verilmesine dair sözleşme kurulduğunu, davacının yüklenici konumunda bulunduğunu, müvekkilinin sözleşmedeki edimlerini tam olarak yerine getirdiğini, ancak davacı tarafın teslimi hem kararlaştıran tarihten sonra yaptığını hem de ayıplı mal teslim ettiğini, sözleşmenin karma kombine yapıda olduğunu, müvekkili tarafından davacının yerine getirdiği edimlerin karşılığının ödendiğini, likit bir alacağın varlığından söz edilemeyeceğini, huzurdaki taleplerin yargılamaya muhtaç olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk derece mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 11.02.2022 tarihli ara kararıyla; “…İcra ve İflas Kanunu’nun 257 ve devamı maddelerinde düzenlenen ihtiyati haciz kararının verilebilmesi için vadesi gelmiş bir para borcunun varlığı, vadesi gelmemiş bir para borcu var ise ayrıca borçlunun mallarını kaçırma amacına yönelik işlemler yapması ya da belirli bir yerleşim yerinin olmaması gerekmekte olup mevcut dosyada davacı tarafça sunulan delilere göre alacağın varlığının v e vadesinin geldiğinin yargılamaya muhtaç olduğu, davalının mallarını kaçırmaya yönelik işlemler yaptığına yönelik bir emarenin bulunmadığı, belirli bir adresinin olduğu anlaşıldığından şartları oluşmayan ihtiyati haciz talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” gerekçesiyle davacının ihtiyati haciz talebinin reddine, karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından, 11.02.2022 tarihli ara karara karşı istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvurusu dilekçesinde özetle; taraflar arasında 16.02.2021 tarihli sözleşmenin imzalandığını, sözleşme sonrasındaki ek sipariş formları doğrultusunda ticari alışverişin gerçekleştiğini, yetkili tarafından ürünlerin tamamının davalıya eksiksiz ve gereği gibi teslim edildiğini, dosya içerisindeki cari hesap ekstresi ve e faturalardan anlaşılacağı üzere yetkilinin davalıdan 9588,20 USD alacağının bulunduğu, aynı zamanda Beyoğlu … Noterliğinin 24.06.2020 tarihli vekaletnamesi ile davalının yetkili temsilcisi olarak atanan … tarafından 10.11.2021 tarihinde müvekkiline gönderilen e-mail yazışmasında, “kasım sonu ve aralık başı olmak üzere iki farklı tutar transfer ettiriyorum. Bakiyenizi kapattıracağım. Kusura bakmayın lütfen” şeklinde beyanın bulunduğu, taraflar arasındaki 16.02.2021 tarihli sözleşmenin 11.maddesinde müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarının kesin delil niteliğinde olduğu kabul edildiği, davalının icra takibine itirazında herhangi bir borcu bulunmadığını belirterek borcun tamamına itiraz etmiş olmasına rağmen icra takibi başladıktan sonra 24.12.2021 tarihinde (valör tarihi 27.12.2021) müvekkiline 30.000 USD ödeme yaptığını, davalının esas maliyetlerinin yurtdışında olduğunu ve ülkedeki mal varlığını kaçırma hazırlığı içerisinde bulunduğunu, bahsi geçen sebeplerle ilk derece mahkemesinin 11.02.2022 tarihli ihtiyati haciz talebinin reddi yönünde verdiği ara kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ara kararın kaldırılmasına ve ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, taraflar arasındaki ticari satım ilişkisi kapsamında oluşan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davası içinde İİK’nın 257 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati haciz talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sırasında ihtiyati haczin reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı ve mikterı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Burada aranan ispat, kesin bir ispat olmayıp yaklaşık ispattır. Davaya esas İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının … AŞ borçlunun … AŞ asıl alacağın 95.888,20 USD işlemiş faizin 425,59 USD bu şekilde fiili ödeme tarihindeki toplam alacağın 96.313,79 USD olduğu, takip talebinde bir USD’nin fiili ödeme gününde olan 20.12.2021 tarihindeki karşılığının 17.5308 TL olarak gösterildiği takip sebebi olarak cari hesap alacağı 95.888,20 USD şeklinde ifadenin mevcut olduğu, borçlu vekilinin icra dosyasına itirazında müvekkilinin yerleşim yeri Bodrum / Muğla olduğundan icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği aynı zamanda borcu bulunmadığından borcun tamamına ve ferilerine itiraz ettiği anlaşılmaktadır. Dosyaya sözleşme ve diğer delillerin örnekleri sunulmuştur. Mahkeme, anılan bu delilleri serbestçe değerlendirecektir. Ancak, dosyada mübrez dekont çıktısı ve davacının açıklamaları doğrultusunda ödendiği söylenilen miktar ile sözleşme ve diğer belgeler dikkate alındığında; sözleşmede ödemenin vadelere bağlandığı, kur farkı faturası keşide edilebileceğinin düzenlendiği, yine belli koşullarda gecikme olması durumunda teslimat süresinin uzayacağı, gerekli altyapı oluşturulmadığı taktirde teslimatın yapılmayacağı şeklindeki hususların sözleşmede yer aldığı; dolayısıyla davacı alacağının miktarı ile bakiye borcun ödenip ödenmediği meselelerinin esaslı yargılamayı gerektirdiği; mevcut durum itibariyle alacağın varlığı ve miktarı bakımından İİK’nın 258. maddesinde aranan yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. Yargılamanın ilerleyen safhalarında talep edilmesi halinde değişen delil durumuna göre ilk derece mahkemesince geçici hukuki koruma tedbirlerinin her zaman değerlendirilebilceği, karar tarihindeki delil durumu itibariyle verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin tüm istinaf nedenlerinin reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 258/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 258/3 maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 258/3 maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve İİK’nın 258/3 maddeleri uyarınca karar kesindir.