Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/732 E. 2022/520 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/732
KARAR NO: 2022/520
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/56 ESAS
TARİHİ: 21.02.2022 TARİHLİ ARA KARAR
DAVANIN KONUSU: Şirket Genel Kurul Kararının İptali
Taraflar arasındaki genel kurul karalarının iptal davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında davacı vekili tarafından ihtiyati tedbir talep edilmekle; ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabul- kısmen reddine dair verilen ara karara karşı, davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili ihtiyati tedbir talebini içerir dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı şirketin 25 Ekim 2021 tarihli genel kurul toplantısında 2 ve 3 no’lu gündem maddeleri altında yapılan oylamalarda olumsuz oy kullandığını ve muhalefet şerhini tutanağa geçirdiğini, toplantı öncesinde oya sunulan konulara ilişkin bilgi ve belgelerin pay sahipleriyle paylaşılmadığını, şirket ana sözleşmesinin sermaye başlıklı 8. maddesinin değiştirmesine ilişkin ilan edilen metnin, bilgi alma hakkı ihlal edilerek müzakere edildiğini, pay sahiplerinin tamamının toplantıda hazır bulunmadığını, mevcut pay sahiplerinin bir kısmının muhalefet ettiğini buna rağmen gündemin 2 no’lu maddesinde yasaya aykırı olarak yapılan değişiklik ile müzakere ve oylamaya devam edildiğini ve gündemin 2 no’lu maddesi altında şirket sermayesinin 15.506,600 TL’den 21.881.600 TL’ye çıkarılmasına, ayrıca gündemin 3 no’lu maddesi altında şirkete ait taşınmazın en az 60 milyon TL bedel ile şirketin TSKB’e ve …’e olan borçlarını karşılayacak tutarın altında olmamak kaydıyla satışın onaylanmasına karar verildiğini, gündemin 2 no’lu maddesi kapsamında, pay sahiplerinden … vekilinin “sermaye artışında nakden taahhüt edilecek tutarların pay sahiplerinin şirketten olucak olan alacakları ile takas yapılması, mahsup edilmesi doğrudan nakit olarak şirkete ödensin madde metni buna göre değiştirilsin” şeklindeki talebinin gündeme aykırılık teşkil ettiğini, buna rağmen şirket sermayesinin 15.506,600 TL’den 21.881.600 TL ‘ye çıkarılmasına, şirket ana sözleşmesinin 8. maddesinin gerçeğe uygun olmayan ara bilanço esas alınarak değiştirilmesine karar verildiğini, genel kurul toplantısının 3 no’lu gündem maddesi kapsamında davalı şirketin tek mal varlığı olan taşınmazın satışına karar verildiğini, pay sahipleri ile taşınmazın satışına ilişkin bilgileri paylaşılmadığını, buna rağmen konunun oylamaya sunulduğunu, davalı şirketin aleyhine karar alındığını belirterek, bahsi geçen sebeplerle 25 Ekim 2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının 2 ve 3 no’lu gündem maddeleriyle alınan kararlarının müvekkilinin bilgi alma ve inceleme hakları ihlal edilerek alınmış olması sebebiyle butlanın tespitine, olmadığı takdirde anılan 2 ve 3 no’lu kararların esas sözleşmeye, şirket iç yönergesine ve dürüstlük kurallarına aykırı alınmış olması sebebiyle iptaline, 2 ve 3 no’lu kararların yürütülmesinin TTK’nın 449. maddesi kapsamında geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 02.02.2022 tarihli ön inceleme duruşmasına hazırlık tutanağının 9. maddesinde; davalı tarafça davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin yürütmeyi durdurması talebine yönelik beyan ve görüşlerini sunmak üzere tebliğden itibaren iki hafta süre verilmesine karar verilmiştir. Yönetim kurulu başkanı … ve yönetim kurulu üyesi …’in az yukarıda bahse geçen ara karar uyarınca 14.02.2022 tarihli dilekçeyle beyanda bulunmuş oldukları görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesi, genel kurul kararlarının yürütülmesinin geri bırakılması (ihtiyati tedbir) talebini değerlendiği 21.02.2022 tarihli ara kararıyla; “…İncelenen oloğanüstü genel kurul toplantısının 2 nolu kararının; ‘Şirket sermayesinin arttırılması ve Şirket Ana Sözleşmesi’nin ‘Sermaye’ başlıklı 8 maddesinin değiştirilmesi’, 3 nolu kararının ‘Şirkete ait İstanbul ili, Üsküdar ilçesi, … Mahallesi, … Caddesi ve … mevkii, Pafta No: …, Ada No: …, Parsel No: … adresindeki taşınmazın satışı’ konusunda olduğu ve oy çokluğuyla karar alındığı anlaşılmıştır. Davalı şirketin mülkiyetindeki taşınmazın finansman ve borç kapatılması için satılmasının şirket genel kurulunun yetkisinde olduğu, bu konuda verilen kararın icrasının geri bırakılmasını gerektirir acil bir neden olmadığı, taşınmazın ucuza satıldığı iddiasının şirket zararına yol açtığının tespiti halinde sorumlular hakkında dava açılabileceği, bu davamızda şimdilik tedbir kararı verilmesinin yerinde olmayacağı anlaşılmış ve gündemin 3 nolu kararına karşı tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Sermayenin artırılmasına dair 2 nolu kararın uygulanması halinde ise, sermaye artırımın bedelli olması ve bedel yatıramayacak ortakların pay oranlarının değişmesi nedeniyle paya bağlı haklarının azalmasına neden olacağı, artırım sonrası oluşan pay oranları değişeceğinden telafisi zor zararların ortaya çıkmasına neden olabileceği anlaşıldığından…” gerekçesiyle, davacının ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulü ile kısmen reddi ile … A.Ş.’nin 25/02/2021 tarihli Genel Kurul Toplantısının 2 nolu “sermaye artışına ilişkin kararının” yürütmesinin TTK’nın 449. maddesi uyarınca geri bırakılmasına, 3 nolu karara yönelik yürütmenin geri bırakılması talebinin reddine, karar verilmiştir. 21.02.2022 tarihli ara karara karşı, davacı vekilince ve davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlayarak, şirketin tek yegane malvarlığı olan taşınmazın ederinden çok daha düşük bir bedelle satışı için yönetim kuruluna yetki verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, söz konusu kararın yönetim kurulu üyesi olan pay sahiplerinin eş ve çocuklarının olumlu oyu ile alındığını, Taşınmazın satışının yaratacağı olumsuz etkileri önleyici bir tedbir kararı alınması suretiyle de engellenmesinin mümkün olduğunu, ilk derece mahkemesince, bahsi geçen taşınmazın değerinin altında satılması halinde sorumlu aleyhine dava açılabileceği gerekçesiyle tedbir talebinin reddedilmesinin, ihtiyati tedbir müessesesinin kanunda düzenleniş sebebine aykırı olduğunu, Gündemin 3. no’lu maddesine ilişkin olarak gerekçeli kararda belirtilen 60 milyon TL tutarındaki asgari limitin taşınmazın konumu ve özelliklerine kıyasla düşük bir bedel olduğunu, davalı şirket yönetiminin söz konusu taşınmaz için daha önce verdiği satış ilanında dahi neredeyse bedelin iki katı olduğunu, Türk lirasının uğradığı değer kaybı da göz önüne alındığında taşınmazın rayiç değerinin çok altında bir değerle satılmasının yaratacağı telafisi mümkün olmayan zararların önünü alabilmek adına tedbir kararı verilmesi gerektiğini, Davalı şirketin 2020 mali yılı içerisinde 3.107,02324 TL gideri olduğunu, şirketin ortaklara da 3.117,000,00 TL borcu olduğunu, şirketin sürekli zarar ettiği göz önüne bulundurulduğunda tek mal varlığı olan taşınmazın satışının önem arz ettiğini, satışın KDV’den muaf bir şekilde gerçekleştirilmesinin şirket nezdinde büyük zararlara sebebiyet verebileceğini, Genel kurul toplantısından önce şirkete ihtarname keşide edildiğini ve olağanüstü genel kurul toplantısına çağrının süresi içerisinde yapılmadığının, satışa ilişkin bilgilerin pay sahiplerinin incelemesine sunulmadığının belirtildiği, 25 10 2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının 3 no’lu gündem maddesi altında yapılan müzakerede de davacının bilgi alma ve inceleme hakkının ihlal edildiğini, Bahsi geçen sebeplerle ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin 3 nolu gündem maddesi yönünden reddine dair 21.02.2022 tarihli ara kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ara kararın kaldırılmasına ve 3 nolu gündem maddesiyle alınan genel kurul kararı yönünden de ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; 03.03.2022 tarihli savunmasında ve aynı tarihli tedbire itiraz dilekçesindeki hususları aynen tekrar ederek ilk derece mahkemesinin 21.02.2022 tarihli ara kararın kaldırılmasına, 25. 10. 2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının 2 nolu gündem maddesinin dava sonuna kadar teminatsız olarak yürütmesinin geri bırakılmasına dair 21.02.2022 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı şirketin 25.10.2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan 2 ve 3 no’lu kararların öncelikle TTK’nın 447. maddesini aykırı oldukları iddiasına dayalı olarak butlanın tespitine, olmadığı taktirde TTK’nın 445 vd. maddeleri uyarınca iptallerine karar verilmesi taleplerine ilişkin olup; eses hakkındaki iş bu dava içerisinde dava konusu genel kurul kararlarının yürütülmesinin dava sonuna kadar geri bırakılması talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince 21.02.2022 tarihli ara karar ile 25.10.2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının 2 no’lu gündem maddesi yönünden yürütmenin geri bırakılması talebinin kabulüne, 3 no’lu gündem maddesi yönünden ise reddine karar verilmiştir. 3 no’lu gündem maddesinin yürütülmesinin geri bırakılması talebi reddedilmiş olmakla, bu red kararına karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. 21.02.2022 tarihli ara kararı ile 25.10.2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının 2 no’lu gündem maddesinin yürütülmesinin durdurulması talebi kabul edilmiş olmakla; bu kabul kararına karşı davalı vekilince esasa cevap süresi içinde itiraz edilmiş, davalı vekilinin bu itirazı ön inceleme duruşmasında reddedilmiş, ancak bu hususta ilk derece mahkemesince gerekçeli bir ara karar oluşturulmamıştır. Davalı vekili, istinaf başvurusunda 21.02.2022 tarihli ara kararının, 2 no’lu gündem maddesinin yürütülmesinin durdurulmasına ilişkin kısmının kaldırılmasını talep etmiştir. Yani, davalı vekilinin istinaf başvurusu, ihtiyati tedbir talebinin kabul edilen kısmına yöneliktir. İtiraz hakkında verilen ve henüz gerekçesi yazılmayan ara karara yönelik bir istinaf başvurusu yoktur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde: İlk derece mahkemesinin 21.02.2022 tarihli ara kararı ile tedbir talebinin kabulüne karar verildikten sonra davalı vekili, 03.03.2022 tarihli dilekçe ile esasa ilişkin cevaplarını ve tedbir kararına itirazlarını sunmuştur. 20.04.2022 tarihli ön inceleme duruşmasının 4. bendinde davalı tarafın tedbire yönelik itirazı yerinde görülmediğinden itirazın reddine karar verilmiş 5. bendinde ise, davalı tarafın tedbir nedeniyle teminat alınması talebinin kararın tescil edilmiş olması ve bu aşamada şirketin bir zararının oluşmayacağı nazara alarak reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince bu hususta ayrı bir gerekçeli ara karar oluşturulmadığı görülmüştür. Bunun üzerine davalı vekili, tarafların yokluğunda verilen 21.02.2022 tarihli ara karara karşı doğrudan istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmaktadır. HMK’nın 341/1. maddesinde “İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi, yüze karşı verilen ihtiyati haczin kabulü ve reddi ve bu taleplerin tarafların yokluğunda kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir kararlarına karşı doğrudan istinaf kanun yoluna başvurulması hukuken mümkün değildir. Davalı vekili, itiraz üzerine verilen ek karara karşı, bu konuda ara karar yazılıp tebliğ edildikten sonra istinaf yoluna başvurabilir ise de iş bu istinaf incelemesine konu başvuru, doğrudan ihtiyati tedbir kararına yöneliktir. Davalının istinaf başvurusu, istinafı kabil olmayan bir karara yönelik olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesi: TTK’nın 449. maddesine göre, genel kurul kararlarının iptali ve butlanı davası açıldığı taktirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. Somut olayda ilk derece mahkemesinin ara kararı doğrultusunda davalı şirket adına yönetim kurulu başkanı ve üyesinin beyanlarının alındığı anlaşılmaktadır. TTK’nın 449. maddesi uygulanırken, tamamlayıcı hüküm olarak, HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin hükümlerinden yararlanılmalıdır. Davaya konu 25.10.2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantı tutanağının incelenmesinde; 3 nolu gündem maddesiyle, şirkete ait İstanbul ili Üsküdar ilçesi … mahallesi … ada, … parsel’de bulunan taşınmazın satışı ile ilgili bilgi verilmesi ve satışın oya sunulması konusuna ilişkin olduğu, söz konusu taşınmazın 60.000.000,00 TL asgari bedel ile şirketin TSKB’ye ve …’e olan borçlarını karşılayacak tutarın altında olmamak kaydıyla satışının onaylanmasına, yönetim kuruluna bu hususta yetki verilmesine, 129.952.001 adet olumsuz oy 178.963.600 adet olumlu oy ile oy çokluğu ile karar verildiği anlaşılmaktadır. Toplantı sırasında … vekili Av. … hazır olmakla, 3 no’lu gündem maddesiyle alınan karara ilişkin olarak muhalefet şerhini gerekçeli şekilde ve söz konusu karar alındıktan sonra toplantı tutanağına yazdırmıştır. Bahsi geçen muhalefet şerhinde; 3 no’lu gündem maddesine ilişkin olarak bilgi ve inceleme hakkı kapsamında yöneltmiş oldukları sorulara ve incelenmek üzere paylaşılmasını talep etmiş oldukları belgelere ilişkin ihtarnameyi şirkete göndermiş olmalarına rağmen kendilerine cevap verilmediğini, şirket yönetim kurulunun taşınmaz satışı görüşmelerine başlaması için genel kurul tarafından verilmiş bir yetkinin bulunmadığını, satışın oya sunulmasının yönetim kurulunun sorumluluk hükümlerini dolandırmaya çalışmak istemesinden kaynaklandığını, taşınmaz satışının KDV’den muaf olarak gerçekleştirilecek olmasının şirket esas sözleşmesine aykırı olduğunu, şirkete özel denetçi tayin edilmesine ilişkin taleplerinin de genel kurulca reddedildiğini, yönetim kurulu üyelerinin eşi ve ebebeynleri tarafından kullanılan olumlu oylarıyla alınan kararın şirketin zararı olduğunu belirtmiştir. Davaya konu 25.10.2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının 3 numaralı gündem maddesi ile şirkete ait bir adet taşınmazın satışı konusunda yönetim kuruluna izin verilmesine ilişkin genel kurulca karar alındığı, söz konusu kararda taşınmazın 60.000.000,00 TL bedel ile şirketin TSKB’e ve …’e olan borçlarını karşılayacak tutarın altında olmaması şartıyla satışına onay verildiğinin belirtildiği ve bu koşullarda satışın gerçekleştirilmesi hususunda yönetim kuruluna yetki verildiği anlaşılmaktadır. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. ” Aynı Kanun’un 390/3. maddesi, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Davacı, genel kurul gündeminin 3 nolu maddesiyle satışı konusunda yönetim kuruluna izin verilen taşınmazın, davalı şirketin tek ve en önemli mal varlığı olduğunu iddia etmektedir. Dava dilekçesinde, satış hususunda yetki verilen taşınmazın şirketin tek gayrimenkulü olduğu iddia edilmiş, davalı yan da bu hususun aksi yönünde bir savunma sebebi ileri sürmemiştir. Davacının bu iddiasının hukuki değerlendirmesini yapmak, mahkemeye aittir. Şirketin tek gayrimenkulünün veya en önemli mal varlığının satışı, fiilen şirketin tasfiyesi sonucunu doğuracaktır. Bu durumda, karar konu taşınmazın şirketin en önemli mal varlığı olup olmadığı iddiası aydınlatılarak, yargılama süreci içinde TTK’nın 538. maddesi ve onun atfıyla 421/2-3 maddelerindeki nisapların aranıp aranmayacağının değerlendirilmesi gerekecektir. Yargılamanın ilerleyen aşamalarında ilk derece mahkemesince davalı şirketin başka malvarlığının bulunup bulunmadığı yönünde araştırma yapılması mümkündür. Şirketin tek malvarlığının 25.10.2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının 3 no’lu gündem maddesine konu gayrımenkul olduğu anlaşıldığı takdirde, yukarıda bahsi geçen kanun maddelerinin ve şirket ana sözleşmesinin irdelenmesi suretiyle somut olayda ağırlaştırıcı nisap gerekip gerekmediği hukuksal sonuçlarıyla birlikte tartışılmalıdır. Diğer taraftan, şu aşamada dava konusu gayrımenkulün bedeline ilişkin bir ekspertiz raporu dosyada bulunmamaktadır. Gayrimenkulün satışı halinde bu satışın davalı şirkete getireceği fayda konusunda da mevcut delil durumu itibariyle bir değerlendirme yapılamamaktadır. Dava konusu gayrımenkulün satılması her an için imkân dahilinde bulunmakla; olası bir satış durumunda telafisi imkansız zararların doğabileceği hususu gözönüne alınarak davacı vekilinin, 25.10.2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının 3 no’lu ara kararının yürütmesinin durdurulmasına ilişkin talebinin % 5 teminat mukabilinde kabulüne karar verilmesi gerektiği vicdani kanaatine varılmış ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun caiz olmaması nedeniyle usulden reddine; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2 ve 391/3. maddeleri uyarınca kabulüyle ilk derece mahkemesinin istinafa konu 21.02.2022 tarihli ara kararının, genel kurul toplantısının 3 no’lu gündem maddesine yönelik tedbir talebinin reddine ilişkin kısmının kaldırılmasına, bu konudaki ihtiyati tedbir talebinin Dairemizce yeniden karara bağlanmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A-Davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden: 1-İhtiyati tedbir talebinin kabulüne dair ara karar davalı tarafın yokluğunda verilmiş olup HMK’nın 341.maddesi uyarınca istinafı kabil olmadığından, davalı vekilinin caiz olmayan istinaf başvurusunun reddine, 2-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf harçlarının, talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, B-Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2 ve 391/3. maddeleri uyarınca kabulüyle ilk derece mahkemesinin istinafa konu 21.02.2022 tarihli ara kararının, genel kurul toplantısının 3 no’lu gündem maddesine yönelik tedbir talebinin reddine ilişkin kısmının kaldırılmasına, bu konudaki ihtiyati tedbir talebinin Dairemizce yeniden karara bağlanmasına, bu doğrultuda; 1-Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin TTK’nın 449 ve HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca teminat karşılığı kabulü ile davalı şirketin 25.10.2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında 3 nolu gündem maddesiyle alınan kararın yürütülmesinin dava sonuna kadar geri bırakılmasına, 2-Genel kurul kararındaki taşınmaz asgari bedeli olan 60.000.000,00 TL üzerinden takdiren % 5 oranında belirlenen 3.000.000,00 TL nakit teminat HMK’nın 393. maddesindeki süre içinde davacı tarfından ilk derece mahkemesi veznesine yatırıldığında ya da aynı tutarda kesin ve süresiz banka teminat mektubunun aynı süre içinde ibrazı halinde, kararın infazı ve ticaret siciline tescil ve ilanı için gerekli işlemlerin ilk derece mahkemesi yazı işleri müdürlüğünce yerine getirilmesine, 3-Tedbir talebi dava içinde olduğundan, ayrıca harç alınmasına yer olmadığına, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde davacıya iadesine, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.29.04.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.