Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/718 E. 2022/650 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/718
KARAR NO: 2022/650
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/02/2021
NUMARASI: 2020/213 E. 2021/152 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle usulden reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; müvekkil şirketin, davalı ile aralarındaki kargo sözleşmesindeki taşıma taahhüdünü özen ve ivedilikle yerine getirdiğini, yapılan taşıma işlemleri neticesinde faturaların kesildiğini, buna karşılık davalının, müvekkili şirket tarafından 2018 tarihinde gerçekleştirilmiş olan taşıma hizmetine karşılık olarak ödenmesi gereken ücreti ödemediğini, toplam 11.277,54 TL olan faturanın dilekçe ekinde sunulduğunu, e-arşiv fatura kapsamında elektronik belge biçiminde oluşturulan faturaların davalı tarafa hem elektronik ortamda hem de fiziken teslim edildiğini, söz konusu e – arşiv faturaların ulaştırılması sorumluluğunun Türkkep üzerinde olduğunu, müvekkili şirket tarafından İstanbul … İcra Dairesindeki … E. numaralı dosyasıyla icra takibi başlatılmış olup borçlu tarafından bu takibe kötü niyetli olarak itiraz edilmesi neticesinde takibin durduğunu belirterek, borçlunun itirazının iptaline ve takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; uyuşmazlığın çözümünde İstanbul Mahkemelerinin yetkisiz olduğunu, müvekkilinin ikametgahı olan Manisa Mahkemelerinin yetkili olduğunu, icra dosyasına da itiraz eden müvekkilinin, ikametgahının Manisa olduğunu takibin Manisa’da açılması gerektiğini belirterek yetki itirazında bulunulduğunu, yetki itirazını nazara almaksızın iş bu davanın açıldığını, müvekkili ile davacı arasında herhangi bir arabulucuk görüşmesi olmadığını, taraflar arasında herhangi bir ticari ilişkisi bulunmadığını, davacının, müvekkili ile kargo sözleşmesi imzaladığını iddia ettiğini, ancak dava dilekçesi ekinde sunulmuş bir kargo sözleşmesi bulunmadığını, taşıma hizmeti de alınmadığını, icra dosyasındaki takip talebi ekinde ve icra dosyası içinde fatura bulunmadığını, takip dayanağının faturalar olduğuna dair icra dosyasında herhangi bir ibare de bulunmadığını belirterek, davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde; Uyap sistemi üzerinden gönderilen takip dosyası sureti incelendiğinde; 21/03/2019 tarihli ödeme emrinde alacaklının … Yurtiçi ve …Taşımacılık A.Ş., borçlunun … olduğu, takip talebinde borçlunun adresinin Mernis adresi şeklinde belirtildiği, açık adresinin yer almadığı, ödeme emrinin 29/03/2020 tarihinde tebliğ edildiği, ödeme emri tebliğ mazbatasında davalı borçlunun adresinin “… Mah. … bk. No:… iç kapı no:… Şehzadeler/Manisa” olduğu, davalı borçlunun 01/04/2019 tarihli süresi içerisinde sunduğu itiraz dilekçesinde de adresinin, ödeme emri tebliğ mazbatasındaki adres ile aynı olduğu, davalı borçlunun borcun tamamına ve yetkiye itiraz ettiği, adresinin “… Mah. … bk. No:… iç kapı no:… Şehzadeler/Manisa” olduğunu ve icra takibinin Manisa’da yapılması gerektiğinden açıkça yetkiye itiraz ettiğini beyan ettiği, İşbu itirazın iptali davasında dava dilekçesinde de davalının adresinin “… Mah. … bk. No:… iç kapı no:… Şehzadeler/Manisa” olarak belirtildiği, dava dilekçesinin bu adrese tebliğ edildiği ve davalının süresi içerisinde sunduğu cevap dilekçesinde de adresinin “… Mah. … bk. No:.. iç kapı no:… Şehzadeler/Manisa” olduğunu belirterek takip ve dava bakımından yetki itirazında bulunduğu görülmüştür. İİK’nun 50/1 maddesi yollamasıyla icra müdürlüğünün yetkisi bakımından HMK’nun yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekir.HMK 6. maddesi gereği genel yetkili mahkeme ve icra dairesi davalı borçlunun yerleşim yeri mahkeme icra dairesidir. 6098 sayılı TBK ‘unun 89/1 maddesi uyarınca aksine bir anlaşma yoksa para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir. Buna göre dava konusu icra takibinin davalı borçlunun yerleşim yeri icra dairesinde (Manisa icra daireleri) yapılabileceği gibi takip dayanağı belgelerin akdi ilişki ve alacağın varlığını kanıtlamaya yeterli olduğu durumlarda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89/1 maddesinde düzenlenen özel yetki kuralı gereği dava konusu alacak para alacağı olduğunda alacaklının yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki yetkili icra dairesinde de yapılabilir. Dava dilekçesinde davacının davalı ile aralarındaki Kargo Sözleşmesi gereğince taşıma edimini ifa ettiğini ve karşılığında 11.277,54-TL tutarında fatura düzenlendiğini ve faturayı dava dilekçesi ekinde sunduğunu belirtmişse de takip talebi ve ödeme emrinde borcun sebebi kısmında 11.277,54-TL tutarlı asıl alacak ifadesinin yer aldığı, ancak taraflar arasında akdedildiği iddia edilen Kargo Sözleşmesi ile taşıma edimi karşılığı düzenlendiği iddia edilen faturaya ilişkin herhangi bir ifadeye yer verilmediği gibi dosya kapsamında bunlara ilişkin sunulan belge de bulunmadığı, davalı borçlunun da gerek borca itiraz dilekçesinde gerek eldeki davada cevap dilekçesinde akdi ilişkiyi inkar ettiği, böylece akdi ilişkinin çekişmeli olduğu, mevcut durumun akdî ilişkinin ve alacağın varlığını kanıtlamaya yeterli olmadığı, bu nedenle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89/1 maddesinin uygulanma imkânı bulunmadığı anlaşıldığından genel yetki kurallarının uygulanması gerektiği, buna göre 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca yetkili icra müdürlüğünün davalı borçlunun yerleşim yeri olan Manisa İcra Müdürlükleri olduğu ve netice olarak davalı borçlunun icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı haklı olduğu, itirazın iptali davaları bakımından dava şartı olan yetkili icra dairesinde yapılmış bir icra takibi bulunmadığı anlaşıldığından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” gerekçesiyle; yetkili icra dairesinde yapılmış bir icra takibi bulunmadığından, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrarlamış ve para borçlarının ifa yerinin alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yeri olduğunu, ilk derece mahkemesi tarafından deliller toplanmadan taraflarınca yapılan itirazlar karşılanmadan asıl alacağa işleyen faiz hesabı yapılmadan hukuka aykırı şekilde hüküm verildiğini, bu şekilde adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, kargo taşıma sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; yetkisiz icra dairesinde takip başlatılmış olması sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süreleri içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyanın incelenmesinde; alacaklının … Kargo… borçlunun … olduğu, 11.277,54 TL asıl alacak ve 631,62 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 11.909,16 TL alacağın takibe konu edildiği, takip sebebi olarak 11.277,54 TL tutarlı asıl alacağın gösterildiği, borçlu vekilinin icra dosyasına itirazında müvekkilinin yerleşim yeri adresinin Manisa’da bulunması sebebiyle yetkiye açıkça itiraz ettiğini ayrıca herhangi bir borcu olmadığından borcun tamamına da itiraz ettiğini belirtmiştir. Davalı vekili esasa cevap süresi içerisinde müvekkilinin yerleşim yeri adresinin Manisa’da olmasının sebebiyle icra dairesinin ve mahkemenin yetkisiz olduğunu ileri sürmüştür. Davalı vekili aynı zamanda cevap dilekçesinde taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, müvekkilinin bilgisi dahilinde imzalanmış bir kargo sözleşmesi olmadığını, müvekkili tarafından karşı taraf adına fatura düzenlenmediğini, zaten takip talebinin ekinde de fatura bulunmadığını ileri sürmüştür. Taşıma işi TTK’da düzenlenmiş olup TTK’nın 4/1.a maddesi uyarıca mutlak ticari davadır. TTK’nın 5/1.maddesi uyarınca, kanunlarda aksine hüküm bulunmadıkça ticari davalara bakma görevi asliye ticaret mahkemelerine aittir. Somut olayda, itilafın özü kargo taşımacılığına dayanmakta olup davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğu açıktır. Davalı vekili açıkça taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığını öne sürmekte ve davacı tarafından dava dilekçesine konu edilen kargo sözleşmesini inkâr etmektedir. İlk derece mahkemesince, somut olayda akdi ilişkinin çekişmeli olduğu gerekçesine dayalı olarak 6098 sayılı TTK’nın 89/1 ve HMK’nın 10. maddelerinin somut olayda uygulanamayacağı değerlendirilmiştir. İcra dairesinin yetkisine itiraz edilmesi halinde öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz, HMK’nın 164. maddesi hükmü uyarınca ön sorun olarak incelenmeli ve bu bağlamda davacı yanın bu konuda açıklama ve ispat hakkı bulunduğu gözetilmelidir. Bu durum HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkının bir gereğidir. Somut olayda, davacı vekili, akdi ilişkinin kanıtı olarak ticari defter ve kayıtlara dayandığı anlaşılmaktadır. O halde, ilk derece mahkemesince, davalının icra dairesinin yetkisine itirazının anılan hükümler çerçevesinde incelenerek, taraflara yetki konusunda delillerini sunma imkanı tanınarak, sunmuş oldukları bu deliller incelenip, davalının da tacir olup olmadığının ve ticari defter tutma yükümlülüğünün bulunup bulunmadığı araştırılarak, eğer davalı ticari defter tutmakla yükümlü ise her iki tarafın ticari defterleri üzerinde inceleme yaptırılmak suretiyle deliller eksiksiz olarak toplanıp hep birlikte değerlendirilerek, taraflar arasında akdi ilişkinin varlığının saptanması halinde TBK’nın 89/1 ve HMK’nın 10. maddeleri uyarınca, davanın para alacağına ilişkin bulunması nedeniyle alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yeri icra dairesi de yetkili olduğu gözetilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir (Bkz. Yargıtay 19. HD, 04.11.2015 tarih, 2015/2795 Esas; 2015/14017 Karar sayılı ilamı). Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6.maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davacı vekili tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 27.05.22
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.