Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/688 E. 2022/731 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/688
KARAR NO: 2022/731
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/11/2021
NUMARASI: 2020/495 E. 2021/813 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; müvekkili şirketin ,… plakalı, aracı davalı … Tic. A.Ş ’den 295.289,44 TL (91.000,00 Euro) bedelli e- fatura ile satın aldığını, diğer davalının distribütör olduğunu, müvekkilin bu satın alma işlemine binaen banka kanalı ile davalıya toplam 252.600,00 TL ödeme yaptığını ve ayrıca müvekkili tarafından bedeli davaya konu araç bedelinden mahsup edilmek üzere davalı şirkete 48.000,00 TL değerinde bir araç verildiğini, müvekkilinin, alınan araçta çıkan hatalar, ayıplar, eksikler nedeni ile araçtan beklediği faydaları sağlayamadığını, aracın satın alındığı 09.06.2016 tarihinden itibaren yaklaşık 25 kez servise gittiğini ve yaklaşık 220 günü serviste geçirdiğini, müvekkilinin ödemiş olduğu 295.289,44 TL (91.000,00 Euro ) satış bedelinin aracın satın alındığı 09.06.2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte ve aracın serviste kaldığı 210 gün boyunca müvekkili aracı kullanmadığından dolayı toplam 21.000,00 Euro mahrum kalınan kar bedelinin ödenmesinin talep edildiğini, 13.04.2020 tarihinde seyir halinde iken arızalanması sonucunda, serviste yapılan kontroller sonucu komple motorun değişmesi gerektiğinin, belirtildiğini, motorun yenisi ile değiştirilmesi için … Ticaret A.Ş.’ nin hesabına ödeme tarihlerindeki Euro kuru üzerinden ihtirazi kayıt ileri sürerek 08.05.2020 tarihinde 40.000,00-TL ve 09.07.2020 tarihinde 49.155,51-TL olmak üzere toplamda 89.155,51 TL olan motor değişim ve onarım bedelini ödendiğini, davanın kabulünü ve davaya konu araç ile aynı marka ve özellikte, ayıpsız, aynı veya daha üst bir model aracın davalılardan alınarak müvekkile verilmesini, bu mümkün olmadığı takdirde müvekkilinin ödemiş olduğu 91.000,00 Euro satış bedelinin aracın satın alındığı 09.06.2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun uyarınca işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsilini, davaya konu aracın motor değişimi için müvekkili tarafından ihtirazi kayıt ile ödeme tarihlerindeki Euro kuru üzerinden ödenen toplam 89.155,51 TL’ nin ödeme tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun uyarınca işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte müvekkile iadesini, aracın serviste kaldığı yaklaşık 220 günlük süre boyunca müvekkili aracı kullanmadığından ve ikame araç kendisine verilmediğinden fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 tl ticari kazanç kaybının aracın satın alındığı 09.06.2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun uyarınca işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsilini, dava konusu aracın ayıplı olması müvekkilinin adı ve ticari itibarını zedelediğinden müvekkilinin zedelenen itibarını bir nebze de olsa yerine getirebilmek adına ticari itibar kaybının giderilmesine ilişkin 1.000,00 TL’ nin aracın satın alındığı 09.06.2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun uyarınca işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı … Tic. A.Ş vekili, savunmasında özetle; dava konusu araçta gizli ayıp olduğunu kabul etmemekle birlikte araçta gizli ayıbın mevcut olduğu kabul edilecek dahi olsa , hak düşürücü sürelerin aşıldığını, ayıp ihbarı için de hak düşürücü sürenin dolduğunu, aracın ücretsiz onarılması ya da bedel indirimi mümkünken bedelinin iadesine karar verilmesinin hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini, araçtan yararlanılan bedelin, iade edilecek araç bedelinden indirilmesi gerektiğini, aracın üretimden kaynaklı ayıplı olduğunu kabul etmemek kaydıyla, araç müvekkili şirkete iade edilmediğinden ve fiilen kullanılmaya devam edildiğinden faiz isteminin yerinde olmadığını, davacı tarafın tazminat talebinin de haksız olup talebin reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın ticari itibarının zedelendiğine yönelik iddia ve taleplerinin bu zarar miktarını nasıl belirlediği veya bu zararın nasıl meydana geldiği belli olmadığından kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davaya konu aracın 220 gün serviste kaldığına ilişkin iddiaların ve buna bağlı taleplerin gerçeği yansıtmadığını beyan ile müvekkili hakkındaki davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davalı … Tic A.Ş. vekili, savunmasında özetle; müvekkili şirketin, dava konusu aracın ithalatçısı olduğunu, satış bedelini tahsil eden taraf olmaması itibari ile mali yükümlülükleri içeren taleplerin müvekkili şirkete yöneltilmesinin doğru olmadığını, öncelikle bu yönden müvekkili aleyhindeki davanın reddi gerektiğini, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, ayıp iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafın, yasanın öngördüğü ayıp ve ihbar yükümlülüğüne uygun davranmadığını; bu nedenle de dava hakkının ortadan kalktığını, davacı tarafça onarım bedelinin ödendiğini, davacı tarafça keşide edilen ihtarname ile sözleşmeden dönme seçimlik hakkının kullandığını ,davaya konu seçimlik hakkın değiştirilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının “ayıp” olarak nitelendirdiği hususların kullanım hatasına ve/veya müşteri memnuniyetsizliğine dayandığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte yetkili servis tarafından orijinal parçalarla yapılan motor değişimi sebebiyle araçta değer kaybının meydana gelmeyeceğini , davanın reddine karar verilmesi gerekirse de dava konusu araçta meydana gelen değer kaybının ve araçtan elde edilen faydaların iade edilmesi gerektiğini, hâlihazırda davacının kullanımında olan araca faiz işletilmesinin hukuka aykırı olduğunu, araç 91.000 Euro üzerinden Türk Lirası olarak satın alındığından, davacının talebinin para cinsi açısından da haksız olduğunu beyan ile davanın esastan reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Davacı tarafından ileri sürülen teknik itirazlar rapor kapsamı içerisinde bulunduğundan ve rapordaki tespitlere göre yerinde olmadığından reddedilmiştir. Ayrıca aracın davacının aracın halihazırda iyi durumda beyan etmesi üzerine test yapılmadığı anlaşılmış olup bu itiraz da yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak; bilirkişi tarafından servis kayıtları üzerinden yapılan değerlendirme, aracın uzun süreli olarak kullanımı ve mevcut durumu dikkate alınarak itirazlar yerinde görülmemiştir. TBK m.219’da, satıcının; herhangi bir surette alıcıya bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması durumları ve niteliği veya niteliği etkileyen niceliğe aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıplardan sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Teknik inceleme sonucunda; dava konusu araçta TBK m.219 uyarınca kullanım amacı bakımından aracın değerini veya alıcının araçtan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan bir ayıp bulunmadığı, satıcının ağır kusurunun bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Davalı … açısından; satım sözleşmesine taraf olunmaması ve ayrıca bir garanti taahhüdünde bulunulmaması nedeniyle TTK m.7 hükmünün uygulanamayacağı, davalının garanti yükümlülüğünün sona erdiği, ayrı bir garanti yükümlülüğü bulunmadığı, satım sözleşmesinin taraflar arasında geçerli olduğu, bu sözleşmeden kaynaklanan defilerin üçüncü kişilere ileri sürülemeyeceği, davalının kanundan kaynaklanan bir yükümlülüğünün bulunmadığı, araçta ayıp söz konusu olmadığından onarım ve yedek parçadan kaynaklı bir sorumluluğunun bulunmadığı kanaatine varılarak davalı … Paz. Ve Tic. A.Ş hakkındaki davanın pasif husumet nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir. Davalı … tarafından ileri sürülen zamanaşımı hakkında yapılan değerlendirmede; satıcının ağır kusurunun bulunup bulunmamasına göre uygulanacak zamanaşımı süresinin değişebileceği dikkate alınarak öncelikle bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, bilirkişi incelemesinde aracın ayıplı olmadığının tespit edildiği, dolayısıyla davalı satıcının ağır kusurunun bulunmadığı, bu durumda TBK m.231/1 uyarınca iki yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, somut olayda satım sözleşmesinin 07/06/2016 tarihinde yapıldığı, dava tarihi itibariyle iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, zamanaşımını durduran veya kesen bir durum söz konusu olmadığı anlaşılmakla aracın ayıplı olmaması ve dolayısıyla davalı satıcının ağır kusurlu olmaması nedeniyle davalı … Tic. A.Ş hakkındaki davanın TBK m.231 uyarınca zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir. Tüm bu açıklanan nedenlerle; davalı … Oto Servis Tic. A.Ş hakkındaki davanın TBK m.231 uyarınca zamanaşımı nedeniyle reddine, davalı … Paz. Ve Tic. A.Ş hakkındaki davanın pasif husumet nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle; davalı … Tic. A.Ş. hakkındaki davanın TBK’nın 231.maddesi uyarınca zamanaşımı nedeniyle reddine, davalı … Paz. Ve Tic. A.Ş. hakkındaki davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve ilk derece mahkemesince eksik inceleme yapıldığını, garanti süresi içinde iki defa turbo soğutucunun değiştirilmiş olduğunu, dolayısıyla aracın esaslı unsurunda gerçekleşen ayıbın gizlendiğini, müvekkiline bilgilendirme yapılmadan aracın iade edildiğini, bahsi geçen sebeplerle motor değişiminin gerçekleştiğini, Serviste geçen sürelerin zamanaşımını kestiğini, somut olayda açık ayıbın değil gizli ayıbın söz konusu olduğunu, dolayısıyla ayıbın inceleme yaptırılmak suretiyle ortaya çıkarılabilecek bir ayıp olmadığını, nitelikleri gereği gizli ayıplar için gözden geçirme külfeti bulunmadığını, gizli ayıplar için hak düşürücü sürenin ayıpların fark edildiği andan itibaren başlaması gerektiğini, Dava dilekçesinde müvekkilinin TBK’nın 227. maddesinde düzenlenen seçimlik haklarını terdipli olarak talep ettiğini, Aracın serviste olmadığı diğer zamanlarda tekrarlanan arızalardan dolayı araçta sürekli parça değişiminin gerçekleştiğini, bu sebeple müvekkilinin aracı kullanamadığını, ayrıca parça değişim ücretleri ile bakım ve onarım ücretleri ödemek zorunda kaldığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satım sözleşmesine konu olan aracın ayıplı olduğu iddiasına dayalı TBK’nın 227. maddesi uyarınca satımın feshi ve semenin iadesi, olmadığı takdirde araçta parça değişimi için ihtirazi kayıt ile yapılan ödemenin faizleri ile birlikte tahsili, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kazanç kaybı ve manevi tazminat taleplerine ilişkin olarak HMK’nın 111. maddesi uyarınca açılmış bir terditli davadır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davalı … hakkındaki davanın zamanaşımı nedeniyle, davalı … hakkındaki davanın pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Her iki davalı vekilleri tarafından esasa cevap süresi içinde verilen cevap dilekçelerinde zamanaşımı definin ileri sürüldüğü anlaşılmıştır. Dosya içerisindeki e-faturanın düzenleme tarihinin 09.06.2016 tarihi olduğu, davalı … tarafından ithal edilen sıfır kilometre aracın 131.708.05 TL bedel kaışılığı davalı …’dan satın alındığı anlaşılmaktadır. Eldeki dava 11.09.2020 tarihinde açılmış olmakla dava dilekçesinden anlaşılacağı üzere aracın 09.06.2016 tarihli faturaya istinaden satın alındığı, dolayısıyla teslimin bu tarihte gerçekleştiğinin kabulü gerekmektedir. Dava konusu araç 09.06.2016 tarihli fatura ile satılarak davacıya teslim edilmiş olup, bu tarihten sonra araçta gerçekleşen arızaların gizli ayıp niteliğinde olmadığı 18.09.2021 tarihli bilirkişi raporunda tespit edilmiştir. TTK’nın ticari satışlara ilişkin 23. ve TBK’nın 231. maddesi uyarınca ticari satışlarda da ayıplı mal satışından kaynaklanan uyuşmazlıklarda zamanaşımı süresi iki yıldır. TBK’nın 225/1. maddesi gereği; ağır kusurlu olan satıcı, satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kısmen de olsa kurtulamaz. Somut olayda az yukarıda geçen bilirkişi raporu göz önüne alındığında; satıcının ağır kusurunun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Somut olayda davanın açılış tarihinin 11.09.2020 olduğundan; aracın tesliminin satın alma tarihi olan 09.06.2016 tarihinde yapıldığının kabulü ile davanın açılış tarihine dek iki yıllık zamanaşımı süresi geçmiş olduğundan ve ilk derece mahkemesince garanti süresinin iki yıl olduğunun belirtildiği, tarafların buna karşı koymadıkları, davalı satıcının daha uzun bir süreyle garanti verdiği iddia ve ispat edilmediğinden, ilk derece mahkemesince isabetli şekilde satım sözleşmesinin tarafı olan davalı …’ya karşı açılan davanın zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmiştir.Mahkeme gerekçesinde aracın iki yıl süreyle garantili araç olduğu belirtilmiştir. İthalatçı firmanın ayıplı araçdan ötürü sorumlu olması için araca ait garanti belgesinde garantör sıfatının bulunması gerekir. Az yukarıda bahsi geçtiği üzere, 26.07.2018 tarihli e-faturada …’in ithalatçı firma olarak unvanı yer almaktadır. Dolayısıyla somut uyuşmazlıkta davalılardan …’in de garanti sözleşmesinden dolayı davada pasif husumet ehliyetinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda ilk derece mahkemesince bu davalı hakkındaki davanın pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu kanaatine varılmıştır. Ancak, yukarıda açıklanan gerekçelerle, bu davalı hakkında açılan davanın da zamanaşımı sebebiyle reddi gerektiği kanaatine varılmış, kararın HMK’nın 33, 355 ve 252/1.b.2 maddesi uyarınca resen düzeltilmesi gerekmiştir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemekle birlikte, HMK’nın 33, 355 ve 353/1.b.2. maddeleri uyarınca kararın resen düzeltilmesi gerektiğinden, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına ve sonuçta her iki davalı aleyhindeki davanın zamanaşımına sebebiyle reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Her iki davalı aleyhindeki davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, 2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 6.690,21 TL harçtan mahsubu ile artan 6.609,51‬ TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı … Tic. A.Ş. ve … Paz. Ve Tic. A.Ş. duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, reddedilen dava değeri üzerinden AAÜT uyarınca hesaplanan 35.872,88TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara eşit oranlarda verilmesine, 6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili için harç tahsil müzekkeresi yazılmış olduğundan, bu konuda yeniden değerlendirme yapılmasına yer olmadığına,7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine, 8-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davacı tarafça yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye gelir kaydına, b-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 9-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 10-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 33, 355 ve 353/1.b.2. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 02.06.2022 tarihinde, oybirliğiyle temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.