Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/661 E. 2022/508 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/661
KARAR NO: 2022/508
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07.01.2022 tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2021/863 D.İş. – 2022/6 K.
DAVANIN KONUSU:İhtiyati Haciz
Taraflar arasında görülen haciz talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, kararda yazılı nedenlerle verilen ihtiyati haciz kararına karşı, borçlular tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin verilen ek karara karşı, borçlular tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekili talep dilekçesinde özetle; müvekkili ile borçlular arasında … Şirketinin hisselerinin devri amacıyla 26.03.2020 tarihinde hisse devri sözleşmesi düzenlendiğini, müvekkilinin edimlerini yerine getirmesine rağmen, davalıların yükümlülüklerini yerine getirmemesi üzerine sözleşmeden dönülerek ödenen miktarın iadesinin istenildiğini, İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/306 Esas sayılı dosyasında 23.12.2021 tarihinde verdiği kararla sözleşme gereğince ödenen 6.232.000 USD’nin faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verildiğini, kısa kararla müvekkilinin ilama bağlı alacağının doğduğunu ve teminat alınmaksızın ihtiyati haciz kararı verilebileceğini ileri sürerek, toplam 73.969.477,60 TL alacağın tahsilini teminen borçluların menkul, gayrimenkul ve üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 07.01.2022 tarihli kararında; ” İhtiyati haciz talebinin kabulü ile alacağın rehinle temin edilmemiş olması ve mevcut kanıtlara göre istem kanuna uygun görülmüş olmakla; (6.232.000,00 USD karşılığı 73.969.477,60.-TL) alacak yönünden (…’ın borcun 400.000,00 USD karşılığı 4.747.720,00-TL sinden sorumlu olmak kaydıyla) alacağın TEMİNATSIZ olarak İİK’nun 257/1 maddesi gereğince borçluların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarından borca yetecek miktarının İcra İflas Kanunun koyduğu sınırlar içinde ihtiyaten haczine… ” gerekçesiyle talebinin kabulüne karar vermiştir. Bu karara karşı, borçlular vekili tarafından, İİK’nın 265. maddesi uyarınca, süresinde itiraz edilmiştir. İhtiyati hacze itiraz eden borçlular vekili itiraz dilekçesinde özetle; takibe konu ilamın kesinleşmeden icraya konulamayacağını, ilama bağlı alacağın sözleşmeden dönme nedeni ile ortaya çıkan alacak olması nedeniyle kesinleşmesi gerektiğini, yargılamada hisse devir sözleşmesinden dönme nedeni ile alacağın tahsiline, payların devrine karar verildiğini, HMK’nın 350.maddesi ile Yargıtay kararları ile bu tür ilamların kesinleşmeden icra edilemeyeceğini belirterek, ihtiyati haczin kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, itirazı değerlendirdiği 17.02.2022 tarihli ek kararında; “.. 2004 sayılı İİK’nın 257. maddesinde ihtiyati haczin şartları düzenlenmiştir. Buna göre rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ‘alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması’ yeterlidir. Mahkemenin ‘alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından’ anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır. (Yargıtay 19. HD 2016/18235 E. 2018/731 K.) İhtiyati hacze itiraz üzerine, itirazın değerlendirilmesi için duruşma günü verilmiş, taraflara tebliği sağlanarak duruşma sırasında taraf vekillerinin beyanları alınmıştır. İhtiyati hacze itiraz İİK 265. maddesinde düzenlenmiştir. İİK 265. maddesinde ihtiyati hacze itiraz nedenleri sınırlı olarak sayılmış ve bunların ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve alınan teminata ilişkin olabileceği belirtilmiş olup itiraz eden tarafından ileri sürülen sebeplerin İİK 265. Maddesi kapsamında kalmadığı anlaşılmakla itirazın reddine..” gerekçesiyle ihtiyati hacze yönelik itirazın reddine, karar verilmiştir. Bu ek karara karşı, ihtiyati hacze itiraz edenler vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati hacze itiraz edenler vekili istinaf başvuru dilekçesinde; İcra takibine dayanak gösterilen mahkeme ilamının henüz kesinleşmediğini, uyuşmazlığın 26.03.2020 tarihli hisse devir sözleşmesinden kaynaklandığını, kişiler hukuku ile ilintili, tarafların şahsi ya da ailevi yapılarına ilişkin hukuki durumlarında veya sicil ve kayıtlarda bir değişiklik yaratan kararların kesinleşmeden icraya konulamayacağını, HMK’nın 350/2 ve 367/2 maddelerinde gerçek kişiler ile tüzel kişiler arasında bir ayrım yapılmadığını, şirketlerin birleşmesi, devralınması neticesinde ilgili hisselerin alacaklılar adına pay defterine, Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdindeki sicil kaydına ve Merkezi Kayıt Kuruluşu nezdindeki kayıt sistemine kaydının gerektiğini, kayıt ve sicillerde değişiklik yaratan ilamların kesinleşmeden icraya konmasının hukuka aykırı olduğunun bir çok yargıtay kararıyla kabul edildiğini, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 04.11.2020 tarih ve E. 2020/1030 K. 2020/9295 T. 4.11.2020 ilamı, E. 2019/10942 K. 2020/5968 ilamı, İstanbul BAM 13. HD’nin E. 2021/549 K. 2021/819 T. 28.5.2021 ilamının bu yönde olduğunu, takibe konu ilamda davalı şirketçe hisselerin davacı adına tesciline karar verildiğini, kararın kesinleşmesi ile ortaklık durumunun değişeceğinden kararın kesinleşmeden infaz edilemeyeceğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve itirazın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, ilama dayalı ihtiyati haciz kararına yönelik itirazın reddi kararının istinafına ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda ihtiyati hacze yönelik itirazın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, borçlular vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 02.11.2021 tarih, 2021/5549 -9594 E.K. Sayılı ilamında belirtildiği üzere, taşınmaza ve buna ilişkin ayni haklara, aile ve şahsın hukukuna ilişkin ilamlar (HUMK.443/4 m.). Mahkûmiyete ilişkin ceza ilamlarının tazminat ve yargılama giderlerine ilişkin kısımları, (5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun’un 4.maddesi), Kira tespit ilamları (12.11.1979 tarih 1979/1-3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı). Menfi tespit davasına ilişkin ilamlar ( İİK 72. madde). Yabancı Mahkeme ilamlarının tenfizi hakkındaki kararlar ( MÖHUK. 41/2 ), Sayıştay Kararları (6085 sayılı Sayıştay Kanunu 53. madde), İdare aleyhine açılan haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen kararlar (2577 sayılı İYUK28/1) kesinleşmeden takibe konu edilemezler. Takip konusu İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/306 E. 2021/1082 K. 23.12.2021 tarihli ilamında, davacının, davalı Maksimum İletişim Hizmetleri A.Ş.’nin paylarını 26.03.2020 tarihli hisse devri sözleşmesi ile devir aldığı, davacının % 50 pay devrine ilişkin edimlerini yerine getirdiği, ancak davalıların edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmenin 4.b maddesi gereğince sözleşmeden dönme koşullarının gerçekleştiği belirlenerek, 6.232.000 USD’nin davalılar … ve …’dan tahsiline, …’ın 400.000 USD ile sorumlu tutulmasına, alacağın tamamının tahsilinden sonra dönmenin doğal sonucu olarak davalı şirketin 120 payının …’a, 930 payını …’a takyidattan ayrı olarak iadesini, davalı şirket tarafından hisselerin davalılara tescil işleminin yapılmasına, karar verildiği görülmüştür. ortaklık payı 92.376.801,80 TL’nin davalı şirketten tahsili ile davacıya ödenmesine ilişkin hüküm kurulmuştur. Uyuşmazlık ticari şirketlerde ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve payda mülkiyet değişikliklerine ilişkin ilamların kesinleşmeden icra takibine konulup konulamayacağı hususunda toplanmaktadır. Gerek öğretide gerek Yargıtay uygulamalarında ilamların kesinleşmeden icraya konulması kural keşinleşmeden icra takibi yapılamaması istisnadır. Yargıtay uygulamaları ve öğretide kabul edilen ticari şirketlere ilişkin ilamların kesinleşmeden takibe konu olmaması gerekçesi olarak HMK 367/2 fıkrası uyarınca kişiler hukukuna dayandırılmıştır. Bu uygulamada kişiler hukuku cümlesi geniş yorumlanarak tüzel kişilerin organlarına ilişkin verilen kararlar olup, bu sonucuda geniş yorum yapılarak ulaşılmıştır. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin bazı kararlarında da ticari şirketlere ilişkin ilamlarda sicil değişikliği yaptığı gerekçesiyle kesinleşme aranmıştır. Takibe dayanak ilama konu Türk Ticaret Kanununda sayılan ticaret şirketlerinden anonim şirkettir. Anonim şirketlerde ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve pay devri sicil kayıtlarında herhangi bir değişiklik yapmamaktadır. Ticaret şirketlerinde ortaklıktan çıkmaya ilişkin ilamların kesinleşmesi sadece 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 16. son maddesi gereği aranmıştır. Bunun dışında ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve pay mülkiyet değişikliği sonucu doğuran ilamlarda kesinleşmeye ilişkin kanun hükmü bulunmamaktadır. Yukarıda açıklanan gerekçelerde yer verildiği üzere, davaya konu ilamın kesinleşmeden takibe konulmasında yasaya uymayan bir yön bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından mahkemece ihtiyati hacze yönelik itirazın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle HMK.’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, itiraz edenler vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İtiraz edenler vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-İtiraz edenler tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harçlarının Hazineye irat kaydına, 3-İtiraz edenler tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın bir örneğinin ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.28.04.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.