Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/641 E. 2022/675 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/641
KARAR NO: 2022/675
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 08.12.2021
NUMARASI: 2021/413 Esas – 2021/486 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
Taraflar arasındaki şirketin ihyası davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tasfiye memuru … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; 23/06/2021 tarihli dava dilekçesinde; davacılar tarafından … Ltd.Şti.’ne karşı 26.4.2016 tarihinde İstanbul Anadolu 2. AHM’nin 2016/172 esas sayılı dosyasında dava açıldığını, ancak ilgili şirket yetkililerinin davadan kaçınmak maksadıyla şirketi tasfiye ettiklerini, şirket ticaret sicilinden terkin olduğundan Mahkeme şirketin ihyası için kendilerine süre verildiğini, bu nedenlerle şirketin ihyasını talep ve dava etmiştir. Ticaret Sicil Gazetesi kayıtlarına göre, ihyası istenen Tasfiye Halinde … Ltd. Şti.’nin tasfiyesinin TTK’nin 547. Maddesine göre yapıldığı, bu durumda, işbu davada husumet, ticaret sicil müdürlüğü ile birlikte tasfiye memuruna düşmekte olup, davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu anlaşılmakla, 1.7.2021 tarihli tensip zaptı ile davacılar vekiline, davayı ihyası istenen Tasfiye Halinde … Ltd. Şti.’nin tasfiye memuru …’a yöneltmesi için HMK’nin 114/1-d ve 115. maddeleri uyarınca bir haftalık kesin süre verilmiş, davacılar vekili 07/07/2021 tarihli dahili dava dilekçesi ile davayı tasfiye memuru …’a yöneltmiştir. Davalı … vekili, savunmasında özetle; tasfiyenin tasfiye memurları tarafından yapıldığını, davalının, tasfiye memurlarının kusurlu tasfiyelerinden sorumlu olmadığını, bu nedenlerle davanın davalı müvekkili yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili, savunmasında özetle; davalının, dava dilekçesinde hasım gösterilmediğini, sonradan davaya dahil edilemeyeceğini, bu nedenle davanın taraf yokluğundan reddi gerektiğini, davacıların tasfiye sürecinde talepte bulunmadıklarını, bu nedenle işbu davayı açmakta hukuki yararlarının olmadığını, ihya davası açma süresinin beş yıl olduğunu, bu sürenin geçtiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davalı tasfiye memurunun sorumluluğuyla ilgili olarak yapılan incelemede, yüksek Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 08/10/2019 tarih, 2019/3602 Esas, 2019/6319 Karar sayılı emsal nitelikli ilâmında işaret edildiği üzere, dava, ortaklar kurulu kararı ile fesih ve tasfiyesine karar verilen limited şirketin tasfiyesi sonucu sicilden kaydının silinmesinden sonra, davacı alacaklıların Asliye Hukuk Mahkemesince verilen mehil gereğince açmış olduğu şirketin tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkin olup, bu davada husumet, tasfiyeyi sağlayan memur ile Ticaret Sicil Müdürlüğüne düşer. Ticaret Sicil Müdürlüğü yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden sorumlu değil ise de, davacılar ihya davası açmakta haklı olduğundan ve davalı tasfiye memuru ilk duruşmaya kadar davayı kabul etmediğinden davalı tasfiye memurunun yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerektiği…” gerekçesiyle, davanın TTK’nin 547.maddesi uyarınca kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Memurluğuna … numarasında kayıtlı iken tasfiyesi kapatılmış olan Tasfiye Halinde … Ltd.Şti.’nin ticaret sicil kaydının; İstanbul Anadolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/172 esas sayılı davasının görülmesi ve verilecek kararların infazı işlemleriyle sınırlı olarak ihyası ile şirketin bu konuyla sınırlı olmak üzere İstanbul Ticaret Siciline yeniden tescil ve ilânına, ek tasfiye işlemlerinin daha önceki tasfiye memuru olan davalı … tarafından yürütülmesine, ek tasfiye bitinceye kadar tasfiye memurunun görevinin devam etmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı tasfiye memuru … vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı Tasfye Memuru … vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Şirketin ihyasının, tasfiye memurları ve Ticaret Sicil Müdürlüğü davalı gösterilerek hasımlı açılacak bir davayla talep edildiğini, ancak davacı tarafın öncelikle yanlızca …’nü davalı göstermek suretiyle davasını açtığını, davacı tarafın, müvekkilinin tasfiye memuru sıfatıyla davaya sonradan dahil ettiğini, bu hususun usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava dilekçesinde davalı olarak gönterilmeyen müvekkilinin, sonradan davaya dahil edilmesinin haksız olup bozmayı gerektirdiğini, İhya davası açmakta hukuki yarar bulunması gerektiğini, soyut, içi boş nedenlere dayalı ya da terkinden uzunca bir süre geçtikten sonra, kötüniyetle, salt şirketi zarara uğratmak amacıyla ihya isteminde bulunulması halinde hukuki yararın varlığından söz edilemeyeceğini, masraf ve zaman gerektiren ihyanın, gerçek amacına uygun, inandırıcı nedenlere dayanılması gerektiğini, davacı tarafın , ihyası istenen şirketle arasında 1999 yılında meydana geldiğini iddia ettiği hukuki ihtilaf için açtığı bu dava hukuki yarardan yoksun olduğunu, kaldı ki şirketin tasfiyesinin üzerinden de 5 yıl geçtiğini, ihya davası açmak için gerekli sürenin tasfiyeden itibaren 5 yıl olduğunu, süresinde açılmayan davada verilen bu karar da haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Tasfiye Halinde … Ltd. Şti.’nin Ticaret Sicil Gazetesi kayıtlarına göre 29.07.2015 tarihinde tasfiyeye girmiş olup tasfiye kararı 04.08.2015 tarihinde tescil edildiğini, davacı tarafın ise İstanbul Anadolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2016/172 Esas sayılı davasını 26.04.2016 tarihinde açtığını, dolayısıyla tasfiye işlemleri sona erdikten sonra açıldığını, ek tasfiye işlemlerinin yapılması için müvekkili … uygun görüldüğünü ve yeni bir tasfiye memuru atanmadığını, bu tespit de hukuka aykırı olup bozmayı gerektirdiğini, Her ne kadar müvekkilinin, Tasfiye Halinde … Ltd. Şti.’nin tasfiye sürecinde tasfiye memuru olarak görev yapmışsa da hali hazırda sağlık durumu ve yaşı gereği ek tasfiye işlemlerini yapabilecek durumda olmadığını, müvekkilinin 72 yaşında olup yüksek tansiyon, kalp ve şeker hastalığı ile mücadele ettiğini, ek tasfiye işlemini gerçekleştirebilecek durumda olmadığını, ek tasfiye kararı verilecekse amaca uygun şekilde tasfiye memuru için yeni bir kişi atanması gerektiğini ve bu konuda tarafların önerisi alınması gerektiğini, çünkü eski tasfiye memurunun görevi sona erdiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, TTK’nın 547. maddesi uyarınca, şirket sicil kaydının ihyası istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı tasfiye memuru tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İhyası talep olunan şirketin tasfiyesinin sona erip 30/12/2016 tarihinde tescil edilerek ticaret sicil kaydının terkin edildiği anlaşılmıştır. TTK’nın 547. maddesi, ek tasfiye başlığı altında; “(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu  anlaşılırsa, son tasfiye memurları,  yönetim kurulu  üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret  mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir” düzenlemesini getirmiştir. Eldeki dava TTK 547 maddesi uyarınca tasfiye sonucu sicilden terkin olunun şirketin sicil kaydının ihyası istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesi gerekçesinde de işaret edildiği üzere, ticaret sicil memurluğu ve tasfiye memuru eldeki davada zorunlu dava arkadaşı durumundadır. Bir başka deyişle tasfiye memurunun da hasım gösterilmesi gerekir. Mahkemece davacıya tasfiye memuruna da dava yöneltilmesi yönünde ara karar ile süre tanınmış, davacı tarafından tasfiye memuruna da dava yöneltilmiştir. Buna göre davalı tasfiye memuru vekilinin müvekkiline başlangıçta dava yöneltilmemesi nedeniyle yapılan işlemlerin ve kararın usule aykırı olduğu yönündeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Yine mahkemece TTK 547 maddesi uyarınca tasfiye sonucu terkin olan şirketin ihyasına karar verilmiş olmakla, TTK 547 maddesindeki yasal düzenleme uyarınca son tasfiye memuru da olduğu anlaşılan davalı tasfiye memurunun ek tasfiye işlemleri için de tasfiye memuru olarak atanmasında yasa ve usule aykırılık bulunmadığından, davalı vekilinin aksi yöndeki istinafı da yerinde değildir. Davacıların, davalı aleyhine İstanbul Anadolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/172 E sayılı dosyasında terkin olan şirketle ilgili yapılacak işlemlerde şirketin temsili ve verilecek kararın infazı yönünden terkin edilmiş şirketin yeniden tescilini talep etmekte hukuki yararı bulunmaktadır. Tasfiye sonucu terkin edilen şirketin ihyası için TTK’nın 547. maddesinde zamanaşımı veya hak düşürücü süre öngörülmemiştir. Davalının, İstanbul Anadolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/172 E sayılı davasında, davacıların isteminin zamanaşımına uğradığına ilişkin iddiaları, ihya davasının konusu olmayıp, zamanaşımı ve hak düşürücü süreye ilişkin iddia ve savunmalarının İstanbul Anadolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/172 E sayılı davası kapsamında savunma olarak ileri sürülmüş olması halinde değerlendirilebileceği anlaşıldığından, davalının tüm istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalı tasfiye memuru vekilini istinaf başvuru nedenleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki şekilde karar verildi.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 26.05.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.