Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/640 E. 2022/752 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/640
KARAR NO: 2022/752
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 22/12/2021
NUMARASI: 2021/648 Esas – 2021/817 Karar
DAVA: Menfi Tespit
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın görevsizlik nedeniyle reddine dair verilen karara karşı, her iki taraf vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalının eşi … ile davacı arasında 31.12.2020 tarihli taşınmaz satış protokolü ve taşınmaz satış ek protokolü imzalandığını, sözleşme uyarınca tarafların Kadıköy, .., … ada, … parselde kayıtlı … numaralı bağımsız bölümün davalının eşi veya belirleyeceği üçüncü şahıs adına devir ve tescili için 920.000 Euro bedelle anlaştıklarını, davacının; davalıya sözleşme gereği kendisine ödenen 160.000 Euro karşılığında, teminat senedi vasfında … namına 07.01.2021 düzenleme tarihli, 160.000 Euro tutarlı ve ödeme günü 20.02.2021 olan bonoyu tanzim ederek verdiğini, bunun dışında müvekkili şirketin İran Tabiiyetine mensup davalı ile herhangi bir ticari ilişkisi olmadığı gibi davalıya herhangi bir borcunun da bulunmadığını, müvekkili şirketin, davalının istekleri doğrultusunda satış konusu dairede yıkım söküm dahil birçok yenilik yaptığını, ilgili protokol gereği tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, 17.02.2021 tarihinde taraflar arasında düzenlenen protokol uyarınca davalının mail adresine mail göndererek davalının eşini devir ve teslim için davet ettiğini, davalı tarafından maile 24.03.2021 tarihinde cevap verildiğini, ancak gerekli bilgi ve belgelerin müvekkiline ulaştırılmadığını, Beyoğlu … Noterliğinin 21.06.2021 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalının eşinin protokolü fesih ettiği beyanında bulunduğunu, ilgili fesih beyanından önce satışa konu olan bağımsız bölüm için ödenen 160.000 Euro tutarlı ödemenin teminatı olarak müvekkili şirket tarafından davalıya verilen bononun tahsili için davalı tarafından İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/414 D.İş sayılı dosyasında alınan ihtiyati haciz kararına istinaden İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile haciz başlattığını, takibe konu senedin kambiyo senedi vasfı taşımadığı gerekçesi ile İstanbul Anadolu 18. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2021/303 Esas sayılı dosyasında takibin teminatsız olarak davanın esası hakkında karar verilinceye kadar geçerli olmak üzere ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına karar verildiğini ancak yapılan yargılama sonucunda taleplerinin reddi ile ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verildiğini, müvekkili şirketin ticari faaliyetini sürdürebilmesini teminen İstanbul Anadolu 18. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2021/303 Esas sayılı dosyasında verilen 31.08.2021 tarihli karar uyarınca … bank A.Ş. Suadiye Şubesine ait 14.09.2021 tarih ve … nolu, 1.843.077,25 TL tutarlı kati, süresiz, kesin teminat mektubunu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına ibraz ederek hacizlerin fekkinin sağlandığını, yine taraflar arasında düzenlenen protokol nedeniyle müvekkiline ödenen 160.000 Euro karşılığı kaparonun tahsili talebiyle aleyhlerine İstanbul 5. Tüketici Mahkemesi’nin 2021/689 Esas sayılı dava dosyası ile alacak davası ikame edildiğini, ilgili davanın halen derdest olduğunu, müvekkili şirketin edimlerini yerine getirmesine rağmen kendi edimlerini ifa etmeksizin sözleşmeden dönmesi nedeniyle cezai şart olarak kabul edilen 160.000 Euro’nun davalıya ödenmediğini, davalının, kendisine teminat olarak verilen bonoyu tahsil yoluna giderek eşine ödenmeyen cezai şartın kendisine ödenmesini amaçladığını, davalının her ne kadar müvekkili şirket ile aralarında bir satım sözleşmesi olduğunu, bu nedenle bu ödemeyi yaptığını iddia etse de, taraflar arasında herhangi bir hukuki ilişki mevcut olmadığı gibi ticari bir ilişki de bulunmadığını iddia ederek, müvekkili şirketin 160.000 Euro tutarlı ve ödeme günü 20.02.2021 olan ve düzenleme tarihi 07.01.2021 tarihini taşıyan emre muharrer senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, ihtiyati hacizlerin fekki için dosya borcu tutarında, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas saylı dosyasına ibraz edilen teminat mektubunun paraya çevrilmesini önlemek için verilen teminat mektuplarının paraya çevrilmesini önlemek için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davalı ile davacı arasında … mah. … pafta, … ada, … parselde kayıtlı … nolu bağımsız bölümün satışı için sözlü anlaşma yapıldığını, davaya konu bononun o taşınmazın bedeli olarak davalının ödediği 160.000 Euro’ya karşılık davalıya verildiğini, davanın reddine, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… taraflar arasındaki temel ilişkinin konut satışı olduğu, davalının 6502 sayılı Kanunda belirtilen “Tüketici” tanımına girdiği, davacının ise “satıcı” konumunda olduğu ve uyuşmazlığın da resmi olsun veya olmasın, bir tüketici işlemi olan konut satış sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşılmakla, 6502 Sayılı Kanun kapsamındaki uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Yüksek Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 12.6.2015 tarih ve 2015/1490 E., 2015/5770 K. Sayılı ilamı, her iki tarafın iddiası da tek bir konut satışına dayandığından İstanbul BAM 18. Hukuk Dairesinin 28.01.2021 tarih, 2021/1 esas, 2021/100 karar sayılı ilâmı, İstanbul BAM 7. Hukuk Dairesinin 2020/1234 esas, 2020/1122 karar sayılı ilâmı, İstanbul BAM 7. Hukuk Dairesinin 11.03.2021 tarih, 2021/764 esas, 2021/665 sayılı ilâmı, İstanbul BAM 19. Hukuk Dairesinin 15/10/2018 tarih, 2017/2072 esas, 2018/1776 karar sayılı ilâmı da bu yöndedir. HMK 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartıdır. HMK.nun 115. maddesine göre Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmak zorundadır. HMK.nun 30. Maddesine göre Hakim lüzumsuz masraf yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür. HMK.nun 138. madde ile öncelikle dava şartları ile ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verileceği hükme bağlanmıştır. Tüm bu nedenlerle mahkememizin görevsizliğine karar verilmesi gerektiği…” gerekçesiyle, göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nIn 114/1-c ve 115/2. Maddeleri uyarınca davanın usulden reddine, HMK’nın 20. maddesi uyarınca dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, her iki taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; TTK’nın 4.maddesi ve emsal Yargıtay içtihatları uyarınca davaya bakma görevinin asliye ticaret mahkemesine ait olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu görevsizlik kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalı alacaklının alacağı TTK uyarınca düzenlenmiş olan bir adet bonoya dayandığını, mevzuatımız ve yargısal uygulamamız gereğince Bono, sebebinden mücerret bir alacak vasıtası olduğunu, mahkemenin, temel ilişkiye dair bir iddia yokken ve iddia yalnızca senedin bir başkasına ait borca karşılık verilen teminat senedi olduğuna dair menfi tespit iken, bononun mücerretliği ilkesine aykırı olarak, temel borç ilişkisinden yola çıkarak görevsizlik kararı vermesinin hukuka aykırı olduğunu, TTK’nın 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmasızın TTK’da öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağını, bononun TTK’da düzenlendiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, gayrimenkul satış sözleşmesi uyarınca satış bedeli olarak alınan paraya karşılık teminat olarak verilen senet nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soncunda görevli mahkemenin Tüketici mahkemeleri olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş; bu karara karşı taraf vekillerince, yasal süreleri içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut olayda yüklenici olan davacı, konut nitelikli taşınmazın davalı ve eşine satışı nedeniyle yaptıkları satış sözleşmesi uyarınca davalı ve eşinin ödediği 160.000 Euro peşinat için davalıya verilen 07.01.2021 düzenleme tarihli, 20.02.2021 ödeme tarihli 160.000 Euro bedelli bononun teminat senedi niteliğinde olduğunu, davalının eşinin taraflar arasında yapılan sözleşmede belirtilen 160.000 Euro karşılığı kaparonun tahsili talebiyle İstanbul Anadolu 5. Tüketici Mahkemesinin 2021/689 esas sayılı dosyasında dava açtığını, bu şekilde mükerrer ödeme talep ettiklerini belirterek ilgili bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitini talep etmektedir. Davalı ise davamıza konu bonunun, davacı vekilinin bahsettiği davalının eşiyle yapılan sözleşmeye konu taşınmazdan başka ikinci bir konut satışı için davacı tarafla yapılan anlaşma nedeniyle o taşınmazın bedeli olarak ödenen 160.000 Euro’ya karşılık davalıya verildiğini savunmaktadır. 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkınıdaki Kanununun 3/1-I-bendinde ise Tüketici işlemi “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya…. kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık vb sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmıştır. Somut olayda dava konusu senedin, tüketici davalı tarafından davacıya konut satışı için verilen tutarın teminatı olarak düzenlendiği ileri sürülmektedir. Buna göre, gerek davacı iddiası gerekse davalı savunmaları kapsamında, taraflar arasındaki temel ilişkinin konut satışı olduğu, davalının 6502 sayılı Kanunda belirtilen “tüketici” tanımına girdiği, davacının ise “satıcı” konumunda olduğu ve uyuşmazlığın da resmi olsun veya olmasın, bir tüketici işlemi olan konut satış sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşılmakla, 6502 Sayılı Kanun kapsamındaki uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği gerekçesiyle verilen görevsizlik kararı isabetli olup, aksi yöndeki davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının aynı ayrı esastan reddine, 2-Her iki taraf vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Taraflarca istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendilerinin üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 02.06.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.c maddesi uyarınca, karar kesindir.