Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/592 E. 2022/1247 K. 30.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/592
KARAR NO: 2022/1247
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 18.01.2022 tarihli ek karar.
NUMARASI: 2018/995 Esas – 2020/513 Karar
DAVA: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın açılmamış sayılmasına dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi; gereği düşünüldü.
İDDİA, SAVUNMA VE İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ Davcı vekili, 28.12.2018 tarihli dava dilekçesiyle, taraflar arasındaki metal hurda satımı ilişkisinden dolayı davacının alacağının bulunduğunu, belirterek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, şimdilik 10.000 Euro alacağın tahsili istemiyle kısmi alacak davası açmıştır. Davalı vekili, 11.06.2020 tarihli cevap dilekçesindeki savunmaları doğrultusunda tahkim itirazında ve yetki itirazında bulunmuş, esas yönünden de davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davalının yetki ilk itirazının kabulüne ve HMK’nın 20.maddesinddeki usul çerçevesinde başvuru halinde dava dosyasının görevli Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine dair 15.09.2020 tarihli nihai karar verilmiştir.Davacı vekili, 20.09.2021 tarihli dilekçe ile ilk derece mahkemesine başvurarak, yetkisizlik kararının taraf vekillerine tebliğini talep etmiştir. Bunun üzerine ilk derece mahkemesince karar, tarar vekillerine tebliğe çıkarılmıştır. Akabinde, davalı vekili, 17.11.2021 tarihli dilekçeyle ilk derece mahkemesine başvurarak; gerekçeli kararın davacı vekiline 06.10.2021 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davacı vekilinin HMK’nın 20. maddesinde öngörülen süre içinde dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmediğini bildirerek, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini istemiştir. Bunun üzerine ilk derece mahkemesi, 18.01.2022 tarihli ek kararıyla; “…Tüm dosya kapsamı ışığında; mahkememizce 15.09.2020 tarihinde görevsizlik kararı verildiği ve bu kararın taraf vekillerine tebliğ edilerek, ilamın 21.10.2021 tarihinde kesinleştiği, ancak ; kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesine dair mahkememize başvuru yapılmadığı anlaşılmakla, mahkememizce HMK 20/1 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmekle, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.Davanın açılmamış sayılmasına dair bu ek karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; her ne kadar yetkisizlik kararının kendilerine tebliğ edildiği ifade edilse de usulüne uygun tebligat yapılmadığını, yalnızca yetkisizlik kararının değil, ek kararın dahi usule aykırı bir biçimde tebliğ edilmiş sayıldığının UYAP üzerinden fark edildiğini ve istinaf başvurusuna konu edildiğini, vekilin ofis adresinde ofis çalışanı bulunmadığını, dolayısıyla birlikte çalışan adı altında bağlantısız üçüncü şahıslara teslim edilen tebligatların tarafına yapılmış sayılamayacağını, tebligatların usulsüz olduğunu, yetkisizlik kararı usulünce tebliğ edilmediğinden, davanın açılmamış sayılmasına dair ek kararın da usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin davanın açılmamış sayılmasına dair 18.01.2022 tarihli ek kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satımdan kaynaklı alacak istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, HMK’nın 20.maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına dair 18.01.2022 tarihli ek karar verilmiş; bu ek karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.İlk derece mahkemesinin 15.09.2020 tarihli yetkisizlik kararının davacı vekilinin talebi üzerine ebliğe çıkarıldığı, 06.10.2021 tarihinde davacı vekiline TK’nun 21 maddesi uyarınca tebliğ edildiğine dair tebliğ mazbatasına kaşe basıldığı, ilk derce mahkemesince kararın 21.10.2021 tarihinde kesinleştiğine dair şerh verildiği; HMK’nın 20.maddesindeki iki haftalık süre içinde tahrik dilekçesi verilmediği gerekçesiyle ilk derce mahkemesince 18.01.2022 tarihli ek kararla davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, iş bu kararın da davacı vekilinin … Mahallesi … caddesi … No … kat … Şişli/ İstanbul adresine tebliğe çıkarıldığı, 03.02.2022 tarihinde tebligatın işyerinde daimi çalışanına teslim edildiği şerhi ile tebliğ edildiği, davacı vekilince 17.02.2022 tarihli istinaf dilekçesi ile yasal süresinde ek karara karşı istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmaktadır. Davacı vekili gerek yetkisizlik kararının gerekse açılmamış sayılma kararının kendisine usulüne uygun tebliğ edilmediğini ileri sürerek isitinaf başvurusunda bulunmuştur. Öncelikle, ilk derece mahkemesinin istinaf incelemesine konu 18.01.2022 tarihli ek kararının davacı vekiline tebliğinin usulüne uygun olup olmadığının tartışılmasına gerek yoktur. Çünkü, anılan tebligat tarihine göre istinaf dilekçesinin HMK’nın 341. maddesinde öngörülen iki haftalık süre içinde verildiği anlaşılmaktadır. İstinaf incelemesi açısından uyuşmazlık, ilk derece mahkemesinin 15.09.2020 tarihli yetkisizlik kararının davacı vekiline usulüne uygun tebliğ edilip edilmediği noktasındadır. Eğer bu kararın davacı vekiline usulüne uygun tebliğ edildiği kabul edilirse, istinafa konu 18.01.2022 tarihli kararın usul ve yasaya uygun olduğu benimsenecek; aksi takdirde ise 18.01.2022 tarihli ek kararın usul ve yasaya aykırı olduğu kabul edilecek ve bu ek kararın kaldırılması gerekecektir. Dosyadaki tebligat tutanağının incelenmesinde; 15.09.2020 tarihli yetkisizlik kararının davacı vekilinin … Mah., … Cad., … No…. Kat:… Şişli/İSTANBUL’daki ofis adresinin kapısına yapıştırılmak suretiyle TK’nun 21. maddesi uyarınca, 06.10.2021 tarihinde tebligat yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu tebligatın TK’nun 21 ve Tebligat Yönetmeliği’nin 29-30. maddelerine uygun bir tebligat olup olmadığının ortaya konulması gerekir. Anılan tebligat kaşesinde; “MUHATABIN TEVZİAT SAATLERİNDE BULUNMAMASI SEBEBİYLE TEBLİGAT İLGİLİ MAHALLE MUHTARLIĞINA İMZA MUKABİLİ TESLİM EDİLDİ. KEYFİYETİ BİLDİRİLEN İHBARNAME ADRESİN KAPISINA YAPIŞTIRILDI. DURUMU MUHATABA HABER VERMESİ İÇİN EN YAKIN KOMŞUSU … HABER VERİLDİ” şeklinde açıklama yazılı olduğu görülmüştür. TK’nun 21/1. maddesi uyarınca, kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıda maddeler uyarınca tebligat alabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunamazsa, tebliğ memuru, tebliğ evrakını o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi tebligat muhatabının kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih tebliğ tarihi sayılır. Tebligat Yönetmeliği’nin 29 ve 30. maddeleri uyarınca, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılacak olanlardan hiçbiri gösterilen adreste bulunamazsa, muhatabın hangi sebeple adresten geçici veya sürekli olarak ayrıldığını tebligat memurunun araştırması ve yaptığı tespitleri tebligat tutanağına yazması gerekir. Ayrıca bu beyanı yapan kişinin imzasını da tutanağa alması gerekir. Somut olayda ise, muhatabın adreste bulunmama sebebi konusunda hiçbir araştırma yapılmadığı, bu hususta tutanağa herhangi bir açıklama yazılmadığı anlaşılmaktadır. Oysa Tebligat Yönetmeliği’nin 29 ve 30. maddeleri uyarınca bu araştırmanın yapılmış olması tebligatın geçerlilik koşuludur. Bu araştırma yapılmadan muhatabın kapısına ihbar yapıştırılması ve tebliğ evrakının muhtara bırakılması halinde TK’nun 21. maddesine uygun şekilde yapılmış bir tebligatın varlığından söz edilemez; tebligat geçersizdir (Yargıtay 2. HD’nin 2018/6244 E.-2018/11461 K.sayılı, 18.10.2018 tarihli kararı; Yargıtay 3. HD’nin 2013/15052 E.-2013/17797 K.sayılı, 12.12.2013 tarihli kararı). Yapılan bu açıklamalara göre; ilk derece mahkemesince verilen 15.09.2020 tarihli yetkisizlik kararının davacı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilmemiş olması nedeniyle, yetkisizlik kararının kesinleştiğinden söz edilemez. Yetkisizlik kararı usulüne uygun şekilde davacı vekiline tebliğ edilmeden ve kararın kesinleşmesi sağlanmadan HMK’nın 20. maddesinde öngörülen iki haftalık tahrik süresi başlamayacağından, ilk derece mahkemesinin davanın HMK’nın 20. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına dair verdiği 18.01.2022 tarihli ek karar usul ve yasaya aykırı bulunmuş, bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir. Davanın açılmamış sayılmasına dair ek kararın kaldırılması üzerine ilk derece mahkemesince 15.09.2020 tarihli yetkisizlik kararının davacı vekiline tekrar tebliğ edilerek kararın kesinleşmesinin sağlanması ve HMK’nın 20. maddesindeki iki haftalık sürenin beklenmesi gerekir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.a.5 maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.a.5 maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; ilk derece mahkemesinin davanın açılmamış sayılmasına dair 18.01.2022 tarihli ek kararının kaldırılmasına, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 80,70 TL istinaf karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde, ilk derece mahkemesince davacı tarafa iadesine, 3-Davacı tarafından yapılan 220,70 TL istinaf başvuru harcı gideri ile 46,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 267,20 TL kanun yolu giderinin, ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Karar kesinleştikten sonra dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353.1.a.5. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 30.09.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.