Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/525 E. 2022/506 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/525
KARAR NO: 2022/506
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08.02.2022 tarih Ara Karar
NUMARASI: 2021/1040 E.
DAVANIN KONUSU: Şirket Yöneticilerin Azli- Dava içi ihtiyati tedbir
Taraflar arasında görülen dava içindeki ihtiyati tedbir talebinin ilk derece mahkemesince reddine dair verilen ara karara karşı, davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekili, dava ve talep dilekçesinde özetle; müvekkillerinin dava dışı … Turizm İth. İhr. Ltd. Şti. ortağı olduklarını, ortaklar kurulunca alınmış bir karar bulunmamasına rağmen şirket merkezinin fiilen kapatılarak taşındığını, kuruluştan itibaren düzenli kar payı ödenmesine ve aksine bir karar bulunmamasına rağmen, diğer ortakların aksine müvekkillerinin kar payının ödenmediğini, şirketin kuruluş ve gelişmesinde katkısı bulunan müvekkillerinin şirketteki görevlerine son verilerek şirkete giriş çıkışlarına engel olunduğunu, şirkete ait kayıtların müvekkillerinden gizlendiğini, şirkete ait e-mail adreslerinin kapatılarak müşterilere ve harcamalara ulaşılmasının engellendiğini, eski dönem yöneticisinin terör faaliyeti kapsamında eylemlerinin bulunup bulunmadığı konusunda ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmeyerek şirketin kötü yönetildiğini, davalının şirket müdürü sıfatı ile gerçekleştirdiği tüm işlem ve uygulamalarının şirket, ortaklar ve şirket çalışanlarını ciddi zararlara uğratması nedeniyle şirkete tedbiren yönetim kayyımı atanması, bunun mümkün olmaması halinde müvekkillerinden birinin veya her ikisinin, tedbiren müdür olarak atanarak müşterek temsil yetkisi verilmesine, davalı müdürün bu aşamada şirketin tek mal varlığı olan ve yazılımcı bilgisayar mühendisi olan tüm hissedarlar tarafından birlikte geliştirilen şirkete ait aplıcatıon, program ve yazılımları satma, kod değiştirme, zarar verme ihtimaline binaen bu yazılımlara ilişkin tüm kaynak kodları ile ticari sır teşkil eden bütün belgelerin devri, satışı veya değiştirilmesinin tedbiren önlenmesine, ivedilikle yazılım mühendisi bir bilirkişi atanarak şirkete ait tüm sanal mal varlığının tespitine, mümkün ise tüm bu açık kaynak kodlarının mahkeme kasasında saklanarak şirket kasasına ve ticari defterlerine tedbiren el konulmasına yahut uygulanacak tedbirin mahkemece belirlenmesine, müdür sıfatını haiz davalının haklı sebeple yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kaldırılarak müdürlük görevinden azline, şirketi temsil, ilzam ve idare yetkisinin kaldırılmasına yahut temsil yetkisinin müvekkillerinden birinin veya her ikisinin de müşterek yetki ile müdür atanması suretiyle kısıtlanmasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk derece mahkemesince 24.12.2021 tarihli ara kararla yönetim kayyımı atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin verilen karar, davacılar vekilince istinaf edilmiş, Dairemizin 03.03.2022 tarih 2022/349-273 E.K. sayılı ilamıyla başvuru redDedilmiştir. Davacılar vekili 26.01.2022 havale tarihli dilekçesi ile benzer beyanlarda bulunarak ihtiyati tedbir talebinde bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 08.02.2022 tarihli ara kararında; ” … Geçici hukuki korumaların bir türü olan ihtiyati tedbirin şartları 6100 sayılı HMK’nun 389 uncu maddesinde düzenlenmiş olup, anılan düzenleme ‘Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.’ hükmünü haizdir. Anılan hükümde de açıkça belirtildiği üzere, ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki korumadır. Başka bir ifade ile ihtiyati tedbir verilebilmesinin en önemli şartı bir ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmıştır.(m. 389/1). Kanun, burada ‘mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından’ söz etmektedir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi hâlinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması,hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hâle gelmesi,gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir. Hâkim kararında somut sebep gösteremiyor, bunu en azından açıklayacak veya asgari ölçüde ikna edecek delil değerlendirmesi yapamıyor, yaklaşık ispat ölçüsünü yakalayamıyorsa tedbire karar vermemelidir. Ancak bu da hiçbir zaman tam bir ispat seviyesinde ispat şartına dönüşmemelidir.(Pekcanıtez,Hakan/Atalay,Oğuz/Özekes Muhammet; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, Ankara 2011-Sh.715-717) (Yüksek Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 24/04/2012 gün ve 2011/15388 esas,2012/6651 karar sayılı ilamında belirtildiği gibi) Somut olayda davacı vekili; davalının şirket müdürü sıfatı ile gerçekleştirdiği tüm işlem ve uygulamalar ile şirketi, davacı müvekkilini ve diğer şirket çalışanlarını ciddi boyutta ve geri dönülemez zararlara uğrattığından ve uğratmaya devam edeceğinden yargılama aşamasında tedbiren şirkete yönetim kayyımı atanmasına, bunun mümkün olmaması halinde müvekkillerinden birinin veya her ikisinin, tedbiren müdür atanarak davalı ve atanacak müdüre müşterek temsil yetkisi verilmesine, yargılama süresince 3. şahıslara karşı temsil ve ilzamda geçerlilik addedecek şekilde bu durumun ticaret sicilinde ilan edilmesine, davalı şirket müdürünün bu aşamada şirketin tek mal varlığı olan ve yazılımcı bilgisayar mühendisi olan tüm hissedarlar tarafından birlikte geliştirilen şirkete ait aplıcatıon, program ve yazılımları satma, kod değiştirme, zarar verme ihtimallerine binaen bu yazılım ve programlara ilişkin tüm kaynak kodları ve ticari sır teşkil eden bütün belgelerin devri, satışı veya değiştirilmesine engel nitelikte tedbir kararı verilmesine, bu hususta ivedilikle yazılım mühendisi bir bilirkişi atanarak şirkete ait tüm sanal mal varlığının tespitine, mümkün ise tüm bu açık kaynak kodlarının mahkeme kasasında saklanarak şirket kasasına ve ticari defterlerine tedbiren el konulmasına yahut uygulanacak tedbirin sayın mahkemece belirlenmesine, müdür sıfatını haiz davalının haklı sebeple yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kaldırılarak müdürlük görevinden azline, şirketi temsil, ilzam ve idare yetkisinin kaldırılmasına yahut temsil yetkisinin müvekkillerinden birinin veya her ikisinin de müşterek yetki ile müdür atanması suretiyle kısıtlanmasına, karar verilmesini talep etmiş ise de, mahkememizden verilen 24/12/2021 tarihli tedbir kararının reddine ilişkin ara karar henüz İstinaf incelemesinden dönmediğinden dönüşünün beklenilmesine, el konulması talebinin ise ihtiyati tedbir kararı verebilmek için hâkimin somut sebep göstermesi ve ihtiyati tedbir kararının haklılığını ortaya koyacak delil değerlendirmesi yapması ve yaklaşık ispat ölçüsüne yaklaşması gerekli olup haklılık konusunda yaklaşık ispat ölçüsü kriterine uyulmadığı, davanın niteliği gereği konunun yargılamayı gerektirdiği anlaşılmış, HMK 389.maddesi uyarınca bu aşamada reddine… ” gerekçesiyle; ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, ihtiyati tedbir talep eden davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilleri ile davalı … ve dava dışı …’nın … Limited Şirketi’nin ortakları olduğunu, şirketin bilgisayar programlama faaliyetleri, bilgisayar ile ilgili ürünlerin ve yan ürünlerinin imalatı, alım satımı, montajı, ihracatı, ithalatı, dağıtım ve pazarlamasını yaptığını, müvekkillerinin ortaklık yanı sıra şirkette teknik koordinatörlük ve proje hizmetleri müdürü görevlerini üstlendiklerini, tedbir olarak yönetici ortağın şirketin daha fazla zarara uğratmaması için yöneticilik yetkilerinin sınırlandırılmasının yanı sıra şirkete ait yazılımlara ilişkin açık kaynak kodlarının ve ticari sır teşkil eden bütün bilgi ve belgelerin devri, satışı veya değiştirilmesine engel nitelikte tedbir kararı verilmesini; ivedilikle bir yazılım mühendisi bilirkişi atanarak şirkete ait tüm sanal malvarlığının tespitine, mümkün ise bu açık kaynak kodlarının mahkeme kasasında saklanarak, şirket kasasına ve ticari defterlerine tedbiren el konulmasına yahut uygulanacak tedbirin mahkemece belirlenmesine yönelik taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, marka ve yazılımların şirketin tek mal varlığı olduğunu, aplikasyon, program ve yazılımlarının şirket müdürünce yargılama sırasında satılması veya kodların değiştirilmesi ihtimali bulunduğundan, şirketin mal varlığının korunması gerektiğini, yönetici ortağın müvekkillerinin muhasebe programlarına erişimini tamamen engellediğini, müvekkilleri tarafından kullanılan sim kartların iptal edildiğini, ortaklar kurulu kararı olmadan … içerisinde bulunan ArGe ofisine taşındığını, yönetici ve ailesinin mal varlığında artış olduğuna yönelik duyumlar bulunduğunu, bu nedenle şirkete ait sanal mal varlığının tespiti ile kasada saklanmasının zorunlu olduğunu, bu işlemlerin yapılarak yöneticinin hukuka aykırı eylemlerinin önlenebileceğinin sunulan delillerle yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştirildiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacılar tarafından, TTK’nın 630. maddesi uyarınca şirket müdürünün azli ile şirkete yönetim kayyım atanması talepli olarak açılan esas dava içinde, HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca tedbiren şirkete yönetim kayyımı atanması, mümkün görülmezse davacıların müşterek yetkili müdür tayin edilmesi, şirkete ait yazılım, proğram, aplikasyınlarının satılmasının devirlerinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir talep edildiği, mahkemece yazılı gerekçe ile talebin reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İhtiyati tedbir kararı verilebilmesinin en önemli şartı bir ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmıştır (m. 389/1). Kanun, burada “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından” söz etmektedir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi halinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hale gelmesi, gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir. Kural olarak bir davada tarafların ileri sürdüğü iddia ve savunmaların ispatı için tahkikat yapılması ve delillerin toplanması gerekir. Hakim tüm delilleri inceleyip değerlendikten ve tam bir karara ulaştıktan sonra nihai kararını verir. Bu husus asıl davanın kabulü için geçerli olup, bu nedenle tam ispat aranır. İhtiyati tedbirlerde ise tam değil yaklaşık ispatın yeterli olacağı HMK’nın 390/3. maddesinde düzenlenmiştir. Değişik ifadeyle, ihtiyati tedbire karar verebilmek için iddia olunan vakıanın subutu yönünde gerçeğe yakın bir ispatın başarılması yeterlidir. TTK’nın 630. maddesinin 2. fıkrasında; “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir.” Aynı maddenin 3. fıkrasında ise; “Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur.” denilmektedir. Kayyım atanmasına ilişkin istinaf incelemesinin Dairemizin 2022/349-273 E.K. sayılı ilamı ile yapılmıştır. Eldeki ara kararla, şirkete ait yazılım ve programların muhafaza altına alınmasına yönelik tedbirin karara bağlandığı anlaşılmıştır. Somut olayda, davacı ortaklar tarafından ileri sürülen iddialar ve dosya kapsamı gözönüne alındığında, yaklaşık ispat olgusunun dosyanın geldiği aşama itibariyle gerçekleşmediği, mevcut haliyle şirketin veya ortaklarının zarara uğratıldığının yaklaşık olarak ispat edilmediği, şirketin tek mal varlığı olan yazılım programlarına el konulmasının şirketin ticari hayatını olumsuz etkileyeceği, mahkemece yargılama sürecinde değişen delil durumuna göre talep halinde geçici korumaya ilişkin her zaman değerlendirme yapılıp karar verilebileceği de gözetildiğinde, ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi isabetli bulunmuştur.Yukarıda açıklanan gerekçeler doğrultusunda, HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacılar tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harçlarının Hazineye irat kaydına, 3-Davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.28.04.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.