Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/442
KARAR NO: 2022/524
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 07.12.2021
NUMARASI: 2021/115 Esas
DAVA: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında ilamda yazılı nedenlerle ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı yanın bir sermaye şirketi olup müvekkilinin verdiği ürün bedelini iade alabileceğinin muallak olduğunu, gün geçtikçe de tahsil etmesinin daha zor olacağını, bu yüzden davalı yanın harca esas değeri karşılar mal varlığı değerleri üzerine ihtiyati tedbir tesis edilmesinin zaruret arz ettiğini, bu sebeple de davalı yanın harca esas değeri karşılar mal varlığı değerleri üzerine ihtiyati tedbir tesis edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin değerlendirildiği ara kararıyla; “…Her ne kadar davacı davalının mal varlığı üzerine tedbir konulmasını istemiş ise de ihtiyati tedbirin ancak HMK 389 maddesi gereğince uyuşmazlık konusuna konulabileceğinden…” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalının bir sermaye şirketi olduğunu, gün geçtikçe müvekkili şirketin ödemiş olduğu ürün bedelini iade etmesini sağlamanın zorlaşacağını, nitekim davalının, ticaret sicil kayıtlarında halihazırda faal olarak görünse de hakkında bir çok alacak davası ve icra takip dosyası olduğu, işbu davada olduğu şekilde derdest olan başkaca alacak davalarında da sessiz kaldığı, davalı yanın mal kaçırma amacı ile şirketi tasfiye etme yoluna gideceği şeklinde müvekkili şirketin haricen elde ettiği bilgiler bulunduğunu, davalının sermaye şirketi olduğundan, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmediği takdirde davalı yanın uhdesinde bulunan malvarlığı değerlerini elden çıkarması durumunda, yargılama sonunda müvekkili şirket haklı çıksa dahi zararını tazmin etmesinin imkansız hale geleceğini, İadesi gereken bedelin Euro cinsinden olduğu için TL cinsinden karşılığı mevcut ekonomik piyasada sürekli değişkenlik gösterdiğini, bu meyanda, ihtiyati tedbir uygulanmadığı takdirde, alacağın tahsili gün geçtikçe imkansız hale geldiğini, aynı zamanda kurdaki artış göz önüne alındığında ciddi bir maddi zarara uğrayan müvekkili şirketin zararı gün geçtikçe artacağını, Mevcut durumda davalının mal varlığında meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle müvekkili şirketin hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle müvekkili şirket açısından önemli bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağı sarih olduğundan; müvekkili şirketin alacağını teminat altına alabilecek başkaca bir hukuki müessese de bulunmadığından; burada, ihtiyati haciz mahiyetinde bir ihtiyati tedbire karar verilmesinin hukuka ve hakkaniyete uygun olacağını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ara kararın kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, alacağın tahsili istemine ilişkindir. Dava içinde davalının mal varlığı üzerine, dava konusu alacak tutarını karşılayacak miktarda ihtiyati tedbir konulması talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebin reddine dair ara karar verilmiş; bu ara karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. HMK’nın 389. Maddesi uyarınca; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir “. Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Somut olayda davacı emtia alımı için davalıya EFT yolu ile ödeme yaptığını, davalının ürünleri teslim etmediğini ileri sürerek, karşılıksız kalan ödeme tutarının davalıdan tahsili istemi ile eldeki davayı açmıştır. Bu itibarla dava alacak davası niteliğindedir. Kanun hükmü, tedbirin sadece dava konusu olan şey hakkında verilebileceğini düzenlemiştir. Davanın konusu olmayan mal varlığı hakkında tedbir kararı verilemez. İhtiyati tedbirde, hakkında tedbir kararı alınan şey, esasen asıl davanın konusudur. Konusu para alacağı olan bir davada, davanın konusunu oluşturmayan mal varlığı hakkında tedbir kararı verilemez. İlk derece mahkemesi kararı ve gerekçesi isabetlidir. Bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 28.04.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.