Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/433 E. 2022/1625 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/433
KARAR NO: 2022/1625
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/09/2021
NUMARASI: 2018/538 E. – 2021/772 K.
DAVANIN KONUSU: İstirdat ()
Taraflar arasındaki istirdat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle iş bu asıl ve dosyası ile birleşen İstanbul 8 ATM nin 2018/931 E sayılı dosyası kanıtlanamadığından reddine dair verilen karara karşı, esas ve birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından müvekkili aleyhine 04/05/2016 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile yapılan takibe zamanında itiraz edilemediğini ve takibin kesinleştiğini, takibe konu senetlerin teminat senedi olduğunu ve davalı …’ ın yetkilisi olduğu … Tic.Ltd.Şti.’nde işe girdiği sırada tanzim edildiğini, iş sözleşmesi sona erdikten sonra ise davalı tarafından iade edilmediğini, müvekkilinin bilgisizliği sebebiyle senetlere -teminat senedi- ibaresinin eklenmediğini, davalının açmış olduğu icra takibine ödeme yapıldığını beyanla müvekkili tarafından davalıya ödenen 8.032,11 TL’ nin, ödeme tarihi olan 28/03/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, savunmasında özetle; davacı tarafından müvekkilinden borç para alındığını, aldığı bu nakit borç karşılığında da davacı tarafından müvekkiline senetler verildiğini, davacının bu dönemde maddi anlamda zor durumda olduğunu, davacının üzerine kayıtlı bulunan araçların kayıtları incelendiğinde araç takyidatlarında bir çok haciz bulunduğunun görüleceğini, borcunu ödemeyen davacı aleyhine icra takibi başlatıldığını, takibin kesinleştiğini, ancak davacının buna rağmen borcunu ödemediğini, bu sebeple İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında bulunan davacı alacaklarına haciz konulduğunu, davacının söz konusu senedin teminat senedi olduğu iddiasının tamamen gerçek dışı bir iddia olduğunu beyanla, neticeten davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkeme dosyası ile birleşen İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nın 2018/931 E sayılı dosyasındaki dava dilekçesinde özetle: davalı tarafından müvekkili aleyhine 04/05/2016 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile yapılan takibe zamanında itiraz edilemediğini ve takibin kesinleştiğini, takibe konu senetlerin teminat senedi olduğunu ve davalı …’ ın yetkilisi olduğu … Tic.Ltd.Şti’nde ise girdiği sırada tanzim edildiğini, iş sözleşmesi sona erdikten sonra ise davalı tarafından iade edilmediğini, müvekkilinin bilgisizliği sebebi ile senetlere -teminat senedi- ibaresinin eklenmediğini, davalı İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasındaki alacağına haciz konularak davalının açmış olduğu icra takibine ödeme yapıldığını, davacının, mahkeme dosyası ile birleştirilen dava dosyasında da huzurdaki dava ile ilgili aynı hususları davasına konu etmiş olduğu, bu kez davacı tarafından İstanbul … İcra Dairesinin … E sayılı dosyasındaki alacağından tenzil edilen 6.434.35 TL’nin, ödeme tarihi olan 28/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Birleşen dosyada davalı … vekili, savunmasında özetle: davacı … tarafından acil ihtiyacı olduğu, çok acil ödemesi gereken borçları olduğu gerekçesiyle müvekkilinden borç para aldığını ve aldığı bu nakit borç para karşılığında müvekkiline senet verdiğini, davacının vermiş olduğu senedin teminat senedi olmadığını, aldığı borç para karşılığında davalıya verildiğini ve bu borcun ödenmeyince icra takibine girişildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.Davanın açıldığı İstanbul 15.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/258 Esas, 2018/325 Karar ve 05.07.2018 tarihli kararı ile; görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Görevsizlik kararı istinaf edilmeksizin kesinleşmiştir. İstinaf incelemesine konu karar, dosya kendisine gönderilen görevli mahkemece verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Senetlere bakıldığında iddia edildiği gibi teminat senedi olduğuna ilişkin herhangi bir ibareye rastlanılmadığı, senetlerde ödenecek bedelin nakden ahzolunduğunun belirtildiği anlaşılmakta olup, davacının senetlerin teminat senedi olduğuna ilişkin iddiaları kanıtlanamamıştır. Ancak dosyadaki kapak hesabından ve ödeme belgesinden anlaşıldığı üzere davacının alacaklı olduğu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasındaki alacak tutarından, birleşen dava davalısı … tarafından davacı aleyhine başlatılan icra dosyasına ise 6.434,35.-TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır.28/03/2017 tarihinde, davacının alacaklı olduğu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasındaki alacak tutarından, asıl davalı … tarafından davacı aleyhine başlatılan icra dosyasına 8.032,11.-TL’nin, birleşen dava davalısı … tarafından davacı aleyhine başlatılan icra dosyasına ise 6.434,35.-TL ödeme yapıldığının anlaşıldığı, esasen davacı tarafından da asıl ve birleşen davada söz konusu tutarların iadesinin talep edilmiş ise de davacı davasını kanıtlayamadığından asıl ve birleşen davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle asıl ve dosyamız ile birleşen İstanbul 8 ATM nin 2018/931 E sayılı dosyası kanıtlanamadığından reddine karar vermek gerekmiştir. ” gerekçesiyle, asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, asıl ve birleşen davalarda davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Asıl ve birleşen davalarda davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve dava dilekçesinde de belirtmiş olduğu husus olan “senedin işe girmesi sırasında verilip verilmediğini” açıklatılmasına ilişkin tanık dinlenilmesi gerektiğini, bilirkişi raporuna itirazında da belirtildiği üzere; davacı, işe başlangıç zamanında, işte kullanması amacıyla kendisine bir motorun zilyetliğinin devredildiğini, dava dışı … Kurye şirketi’nin yetkilisi davalı da, motorda davacı işçi tarafından bir zarar meydana gelme ihtimaline karşılık davaya konu senetleri tanzim ettiğini, davalı tarafın, aralarındaki güven ilişkisini kötüye kullanarak senetleri doldurup icraya koyduğunu, mahkemede senetlerin neden verildiğine ilişkin hususun göz ardı edildiğini, davanın sonuçlanma tarihi ile senetlerin icraya konulma tarihleri bakıldığında bu durumu ispatlar nitelikte olduğunu, ayrıca dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’nin borçlu olduğu dosyalar incelendiği zaman davacının işçilik alacaklarıyla ilgili icra takibinin ortaya çıkacağını ve bu durumun senedi kötü niyetli olarak icraya koyduklarını göstereceğini, ilk derece mahkemesinin, bütün bu hususları dikkate almadan hüküm kurmasının hukuka aykırı olduğunu, ayrıca dava dilekçesinde de belirtildiği üzere davacı müvekkilinin bilgisizliğinden dolayı senede “teminattır” şeklinde ibare ekleneceğini bilmediğinden davalının, dava dışı … şirketinin yetkilisi olarak bu durumdan faydalandığını, hatta davacının, davalının sahibi olduğu şirkette işçi konumunda olduğunu, günlük hayatında senet dahi kullanmadığını, senedin davalı işverenin talebiyle tanzim edildiğinin açık olduğunu, davacının teminat senedi olarak verdiği senetlerin, davacı müvekkilinin bilgisizliğinden faydalanılarak düzenlendiğinden şekil şartı eksikliği sebebiyle geçersiz kılındığını, bu nedenle bono olarak takibe konu edildiğini ve davalı tarafın haksız kazanç elde ettiğini, bir taraf işçi iken diğer tarafın ticaretle uğraşan bir şirket yetkilisi olduğunu, mahkemenin, işçinin senetle ilgili bilgisizliğini göz ardı ettiğini, tüm bunlar dikkate alınarak davanın kanıtlanmadığı şeklinde eksik incelemeyle reddine karar verilmesinin mevzuata ve içtihatlara aykırı olduğunu, bu sebeple kararın kaldırılmasını ve talebi doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl ve birleştirilen davalar, İİK’nın 72. maddesi uyarınca istirdat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda asıl ve birleşendavaların kanıtlanamadığından reddine karar verilmiş; bu karara karşı, esas ve birleşen davada davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosya kapsamından, davalı tarafça davacı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 04.05.2016 tarihinde üç adet bonodan kaynaklanan toplam 6.265,86 TL alacağın tahsili amacıyla kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığı, takibe konu edilen bononun davacı tarafça davalı adına nakden ibareli olarak 25.04.2013 tarihinde düzenlenmiş, vade tarihi ise 30.07.2013 tarihi olan 750,00 TL bedelli düzenleme tarihi aynı olup vade tarihi 30.08.2013 olan 750,00 TL bedelli bonolar olduğu, davacının aynı zamanda İstanbul 7.İş Mahkemesinin 2012/553 Esas sayılı dosyasında dava dışı …Ltd.Şti aleyhinde işçilik alacakları için başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasını açtığı, mahkemenin 2016/104 Karar sayılı dosyasında 03.03.2016 tarihinde, davanın kısmen kabulüne karar verildiği, davacı tarafça davalının yetkilisi olduğunu belirttiği dava dışı şirkete çalışmaya başlarken düzenlenerek verilen takip konusu senetlerin teminat senedi olduğunu, senetlerden dolayı borçlu olmadığını iddia ederek icra takip dosyasına ödemiş olduğu bedelin istirdatı talebi için işbu davaları açtığı anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince kök ve ek raporlar alınmış ve neticede asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir. Asıl ve birleştirilen dosyada davacının iddiası, davaya konu senetlerin teminat senetleri olduğuna ilişkindir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/12-350 Esas, 2021/152 Karar ve 23.02.2021 tarihli ilamında; “…19. Bir “teminat bonosu”ndan söz edilebilmesi için, ya bonoyu düzenleyen kişinin temel ilişkiden kaynaklanan ediminin (cezai şart öngörülen durumlar dışında) doğrudan doğruya belirli bir para borcunun ödenmesi olmaması yani paradan başka bir edim olması, ya da alacaklının uğrayacağı muhtemel zararları güvenceye bağlamak amacı ile bonoyu vermiş olması gerekir. Öğretide verilen örneklerde, örneğin bir müteahhidin inşaatı zamanında bitirememesi durumunda ödemek zorunda kalacağı cezai şart karşılığında verdiği bono bir teminat bonosu olduğu gibi, satın alınıp, bedeli ödenmekle birlikte tapuda henüz devri yapılmadığı için satın alan kişinin adına tescil edilemeyen bir taşınmazın bedeline ilişkin olarak düzenlenip alıcıya verilen ve devir gerçekleştikten sonra karşılıksız kalacağı öngörülen bir bono da bu niteliktedir. Aynı şekilde, kiracının, kiralanana vereceği muhtemel zararların teminatı olarak kiralayana verdiği bono da bu anlamda bir teminat bonosudur (Türk, A.: Kambiyo Senedi Borçlusu Tarafından Açılan Bedelsizliğe ve Hükümsüzlüğe Dayalı Menfi Tespit Davalarının Gösterdiği Özellikler, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Yıl 2005, Cilt 7, s. 329, 330). 20. Senedin teminat senedi olup olmadığı yargılama sonucunda belli olacaktır; sonuçta bu senede dayalı kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapılamaz (Ülgen, H./ Helvacı, M./ Kendigelen, A./Kaya, A.: Kıymetli Evrak Hukuku, İstanbul 2015, s.148). 21. Hukuk Genel Kurulunun 28.03.2018 tarihli ve 2017/12-1140 E., 2018/563 K. sayılı ile 11.02.2020 tarihli ve 2017/12-743 E., 2020/129 K. kararlarında da benimsendiği üzere bonoda teminat kaydı var ise de neyin teminatı olduğu belirtilmediğinden bu kayıt bononun mücerrettik vasfını ortadan kaldırmaz. Sadece teminat olduğuna dair eklenen bu kayda doktrinde mücerret teminat kaydı denilmektedir. 22. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.03.2001 tarihli ve 2001/12-233 E., 2001/257 K.; 20.06.2001 tarihli ve 2001/12-496 E., 2001/534 K.; 24.02.2010 tarihli ve 2010/19-67 E., 2010/99 K.; 28.03.2018 tarihli ve 2017/12-1140 E., 2018/563 K. sayılı ile 11.02.2020 tarihli ve 2017/12-743 E., 2020/129 K. kararlarında da vurgulandığı üzere bononun teminat amaçlı verildiğinin kabul edilebilmesi için, neyin teminatı olarak verildiğinin ya bononun önündeki veya arkasındaki yazılar veya ayrı bir belge (İİK’nın 169/a maddesinde öngörülen) ile teminat senedi olduğunun kanıtlanması gerekir. 23. Senet üzerinde asıl borç ilişkisine atıf yapan ve ödemeyi şarta bağlayan kayıtlar olması durumunda mücerretlik vasfı ortadan kalkacağından böyle bir senede dayanılarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapılamaz. Örneğin “hisse devrinin teminatıdır”, “…ile imzalanan sözleşmenin teminatıdır”, “eseri … tarihinde tamamlayamamam hâlinde ödeyeceğim”, “inşaat bitiminde ödenecektir” şeklindeki kayıtlar. Bononun teminat senedi olduğu senet metninden anlaşılan bu gibi hâllerde bono kayıtsız (koşulsuz) borç vaadi içermediği için hükümsüzdür ve bu hükümsüzlük; düzenleyen tarafından, lehtara veya ciranta konumunda olan hamile karşı da ileri sürülebilir. Bu hâlde TTK’nın 687. maddesinin 1. fıkrası uyarınca senet metninden anlaşılan (hükümsüzlük) def’i vardır. Bu defi mutlak def’i olup, üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir. Bu durumda kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takibin İİK’nın 170/a maddesi gereğince iptaline karar verilmesi gerekir. 24. Bononun teminat senedi olduğunun senet metninden anlaşılamadığı hâllerde borçlu bu iddiasını İİK’nın 168/5 ve 169/a maddeleri kapsamında borca itiraz olarak ileri sürebilir.Bononun sözleşmenin teminatı olarak verildiği iddiası kişisel def’i olup, TTK’nın 778/a bendinin göndermesi ile uygulanması gereken TTK’nın 687. maddesinin 1. fıkrası uyarınca kişisel defiler temel ilişkinin tarafları arasında ileri sürülebilir. Senedin üçüncü kişiye ciro veya teslim yolu ile devredilmesi hâlinde bu definin iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülmesi mümkün değildir. 25. Borçlunun takibe konu bononun teminat bonosu olduğu şeklindeki beyanı borca itiraz niteliğindedir (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku 2. C. İstanbul 1997, s. 1715). 26. Bononun teminat senedi olduğu senet metninden anlaşılamıyor ise İİK’nın 169/a maddesi kapsamında bononun sözleşme ile bağlantısı kanıtlanmalıdır. Sözleşmede senedin vade, tanzim tarihi ve miktarlarına açık bir şekilde atıf bulunmalıdır. Senede açıkça atıf bulunan sözleşmede senedin teminat amacıyla verilmiş olduğu belirtilmiş olabilir. Nitekim bu hususlar Hukuk Genel Kurulunun 15.09.2020 tarihli ve 2017/12-269 E., 2020/591 K. sayılı kararında da benimsenmiştir… ” açıklamalarına yer verilmiştir. Benzer şekilde Yargıtay 12.HD’nin 2018/11241 Esas, 2019/16137 Karar numaralı ilamında ise; “…6102 Sayılı TTK’nun 776/1. maddesinin (b) bendinde bono veya emre yazılı senedin kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadini içermesi gerektiği, 777. maddesinde de bu unsuru içermeyen bir senedin bono sayılmayacağı hükme bağlanmıştır. Takip dayanağı senedin teminat senedi olduğu iddiasının, hangi ilişkinin teminatı olduğu senet üzerine yazılmak suretiyle ya da yazılı bir belge ile ispatlanması gerekir (HGK’nun 14.03.2001 tarih ve 2001/12-233 E, 2001/257 K. sayılı ve yine HGK’nun 20.06.2001 tarih ve 2001/12-496 sayılı kararları). Senet üzerine yazılmış teminat kaydının senet metnine dahil olması gerekir.” ifadelerine yer verilmiştir. Somut olayda davacı tarafça yukarıda yer verilen emsal Yargıtay kararlarında da ayrıntılı şekilde belirtildiği üzere, takibe konu edilen ve ödendiği belirtilen senetlerin teminat senedi olarak verildiğine dair iddiasını yasal delillerle ispat ettiğinin kabulü mümkün olmamış, bu nedenle istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davacı vekilinin asıl ve birleşen davalara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı vekili tarafından peşin olarak yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına, a)Asıl dava bakımından bakiye 21,40 TL istinaf karar harcının, asıl davada davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,b)Birleşen dava bakımından bakiye 21,40 TL istinaf karar harcının birleşen davada davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,3-Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 01.12.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.