Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/408 E. 2022/757 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/408
KARAR NO: 2022/757
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 31/01/2022
NUMARASI: 2021/452 Esas – 2022/37 Karar
DAVA: Menfi Tespit
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın açılmamış sayılmasına dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı ile dava dışı … Ltd.Şti ile arasında düzenlenen 17.05.2015 tarihli genel kredi sözleşmesinde müvekkilinin kefil sıfatıyla yer aldığını, kredi borcunun tahsil edilmemesi üzerine davalı bankaca hesabın kat edilerek borçlu ve kefiller hakkında takip başlatıldığını, ancak usulüne uygun şekilde düzenlenmiş bir kefalet sözleşmesi bulunmaması nedeniyle İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takip nedeniyle müvekkilinin borcunun bulunmadığını, kefalet sözleşmesindeki yazıların müvekkilinin eli ürünü olmadığını, kefaletin türü, sorumlu olunan miktarı gibi kefaletin zorunlu unsuru olan el yazısıyla yazılması gereken kısımların kim tarafından yazıldığının bilinmediğini, kefalet kısmında yazılan bilgilerin müvekkilince kabul edilmediğini, müvekkilinin şirketin yetkilisi olarak bankaca verilen bir kısım belgeleri imzaladığını, bankanın kötü niyetli tavırları nedeniyle uzlaşma sağlanamadığını, takipte kesinleşen miktarın yaklaşık 26 milyon lira olduğunu, emekli olan müvekkilinin başka geliri bulunmadığını ve bir çok icra dosyasında hesapları ile mal varlığının hacizli olduğunu ileri sürerek, adli yardım talebinin kabulü ile müvekkilinin takip konusu borç nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının kötü niyetli olması nedeniyle %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin alacağının sürüncemede bırakılması amacıyla davanın ikame edildiğini, takibe yönelik itirazda kefalete ilişkin itiraz nedenlerinin sunulmayarak faize ve teminatların kefilin borcundan düşülmesine ilişkin itirazların sunulduğunu, basiretli bir tacir olan davalının şirket yöneticisi olarak ne tür belgeyi imzaladığını bilmesi gerektiğini, şirket yetkilisi olan davalının şirket adına kredi kullanırken kefil olduğunu bilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, el yazısının davacıya ait olup olmadığının bir öneminin bulunmadığını, şirket yetkilisi olan davacının çekilen kredi miktarını açıkça bildiğini, yazılı beyanın bir başkası tarafından yazılmasına ses çıkarmayan davalının sonradan bu iddiayı ileri sürmesinin dürüstlük ilkesine aykırı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesinin 27.07.2020 tarihli ara kararıyla, davacı adına kayıtlı taşınmazlar bulunması ve davalının kendisi ile ailesinin geçimini önemli derecede zor duruma düşmeksizin yargılama giderlerini karşılayamayacağına ilişkin kanıt bulunmaması nedeniyle, adli yardım talebinin reddine, peşin harç ile başvurma harcının ödenmesi için bir aylık kesin süre verilmesine, karar verilmiştir. Davacı vekilince ara karara, müvekkilinin taşınmazları üzerinde başka takipler nedeniyle bir çok haciz bulunduğunu, müvekkilinin kirada oturduğunu, adına tescilli araç bulunmadığını, hakkında başlatılmış birden fazla takip bulunduğunu, tüm mal varlığı değerleri ile banka hesaplarının hacizli olduğunu, muhtarlıkça verilen fakirlik kağıdı bulunduğunu, müvekkilinin haksız şekilde kefalet borcundan sorumlu tutulmak istendiğini, yargılama giderlerinin karşılanmaması nedeniyle müvekkilinin hukuki haklarının ihlal edildiğini belirterek, itiraz etmiştir. İtirazı değerlendiren İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.08.2020 tarih ve 2020/418 D.iş sayılı kararında, dosyaya sunulan fakirlik kağıdının davalının mal varlığıyla uyumlu olmadığı, davalını bir çok taşınmazı ve şirket ortaklığının bulunduğu gerekçesiyle, itirazın reddine karar verilmiştir. Davacı yanca verilen süre içinde peşin karar ilam harcı ile başvuru harcının yatırılmadığı anlaşılmıştır. Bunun üzerine ilk derece mahkemesince 2020/355 E 2020/494 K sayılı 02.10.2020 tarihli karar ile davanın HMK’nın150. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dairemizin 2020/1962 E- 2021/891 K sayılı, 01.07.2021 tarihli kararı ile davacının dava harçları yönünden adli yardım talebinde bulunduğu ilk derece mahkemesince adli yardım talebi reddedilen ve redde yönelik itirazı itiraz mercii tarafından reddedildiği belirtilerek davacıya 07.09.2020 tarihli ara kararla peşin harcın ödenmesi, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği ihtar edildiği, iki haftalık kesin süre verildiği, ara kararın 12.09.2020 tarihinde tebliğ edildiği, harcın ödenmemesi üzerine 02.10.2020 tarihinde, doğrudan, davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 30. maddesinde, yargılama sırasında harcın eksik olduğunun anlaşılması halinde yalnız o celse için muhakemeye devam olunacağı, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harçları tamamlanmadıkça davaya devam edilemeyeceği HMUK’un 409 (HMK’nın 150.) maddesinde gösterilen sürede dosyanın işleme konulmasının noksan olan harcın ödenmesine bağlı olduğu belirlenmiştir. Anılan hüküm ile HMK’nın 150.maddesi birlikte değerlendirildiğinde; eksik harcın tamamlanması için muhtıra tebliğinden sonra harcın ödenmemesi halinde dosyanın işlemden kaldırılarak, kanun maddesinde belirlenen yasal sürenin beklenmesi, harcın yatırılması halinde yenilenen dosya ile ilgili işlem yapılması, yenilenmemesi halinde ise dosyanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğinden, yasada emredici şekilde düzenlenen yargılama usulüne uyulmadan doğrudan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş ve HMK’nın 355. maddesi gereğince kamu düzenine ilişkin olan hususların istinaf incelemesinde resen dikkate alınacağı belirtilmekle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının HMK’nın 33,355 ve 353/1.a.4. maddeleri gereğince kaldırılarak HMK’nın 150. ve Harçlar Kanun’unun 30. maddesinde belirtilen şekilde işlem yapılması için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Bu kaldırma kararı üzerine dosya ilk derece mahkemesine gönderilmiş ve yapılan yargılama sonucunda, aşağıdaki kararın verildiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN İSTİNAFA KONU KARARI İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dosyanın Mahkememize gönderilmesinden sonra davacı vekiline başvurma ve peşin harcı yatırması için 2 haftalık kesin süre verilmiş, davacı vekili başvurma harcı yatırarak yeniden adli yardım talebinde bulunmuştur. Mahkememizin 15.09.2021 tarihli ara kararı ile davacının adli yardım talebinin yine reddine karar verilmiştir. Davacının bu ara karara itirazı üzerine inceleme yapan İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/619 D.İş, 2021/621 K. sayılı ilamı ile davacının itirazının reddine karar verilmiştir. Bunun üzerine dava değeri olan 25.565.097,98 TL üzerinden 436.587,96 TL peşin harcını yatırmak üzere davacıya 2 haftalık kesin süre verilmiştir. Kesin süre içerisinde peşin harcın yatırılmaması halinde dosyanın işlemden kaldırılacağı ve 3 aylık sürede yenilenmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği ihtar edilmiştir. Mahkememizin 15.10.2021 tarihli ara kararı ile, davacı verilen kesin süre içerisinde peşin harcı yatırmadığından dolayı dosya, HMK.nın 150 ve Harçlar Kanunun 30. maddesi gereğince işlemden kaldırılmış ve 3 aylık süresi içerisinde dosya yenilenmediği…” gerekçesiyle, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/353 E. dosyası ile görülen ve müvekkilin davacı sıfatına haiz olduğu dosyada kendilerince adli yardım talebinde bulunulmuşsa da mahkemece anılan talebin hukuk ve hakkaniyete aykırı olarak reddedildiğini, akabinde bu karara itiraz etseler de İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/418 D.iş ve 2020/426 K. Sayılı kararı ile itirazın reddedildiğini, adli yardım talebinin reddi ve ret kararına yaptıkları itirazın reddi kararlarının haksız ve dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin harcı ödeme gücünün bulunmadığını, verilen ret kararının Anayasa ve Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, Adli yardım kurumunun, adil yargılanma hakkının güvencesi olup, hak arama özgürlüğünde eşitlik yaratmayı amaçladığını, iş bu istinafa konu davada ise mahkemece ön yargılı ve soyut ifadeler ile müvekkilinin hak arama özgürlüğü engellendiğini, mahkemeye erişim hakkı açık bir şekilde ihlal edildiğini, Davanın esasına ilişkin istinaf nedenlerini de belirtiklerini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve öncelikle adli yardım taleplerinin kabulü ile yargılamaya devam edilerek davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan takip nedeniyle, davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti istemiyle İİK’nın 72. maddesi uyarınca açılmış bir menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince, adli yardım talebi reddedilen davacının verilen kesin süre içinde karar ilam harcını yatırmaması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derce mahkemesinin daha önce 2020/355 E 2020/494 K 02.10.2020 tarihli kararının istinaf incelemesi sonucu dairemizin 2020/1962 E- 2021/891 K sayılı, 01.07.2021 tarihli kararı ile kaldırılıp, ilk derece mahkemesine gönderildiği,ilk derce mahkemesine gönderilen dava dosyasında 13.07.2021 tarihli tensip ara kararı ile davacı vekiline peşin harç ve başvuru harcı yatırması için iki hafta süre verilmesi yönünde ara karar kurulduğu, ara kararın tebliği üzerine davacı vekilince 14.09.2021 tarihli dilekçe ile başvurma harcının yatırıldığı, nispi harç yönünden adli yardım talepli dilekçe sunulduğu, ilk derce mahkemesince 2021/452 E sayılı 15.09.2021 tarihli ara karar ile 2. Kez adli yardım talebinin reddedildiği, davacı vekiline red kararı doğrultusunda dava değeri üzerinden belirlenen 436.587,96 TL nispi peşin harcı yatırması için muhtıra tebliğine, aksi halde dosyanın işlemden kaldırılacağına, üç aylık sürede yenilenmemesi halinde ise davanın açılmamış sayılacağının ihtarına karar verildiği, davacı vekilince iş bu karara da itiraz edildiği, İstanbul 10 Asliye Ticaret Mahkemesince 2021/619 D. İş sayılı 22.09.2021 tarihli kararı ile davacı itirazının reddine karar verildiği, İtirazın reddi üzerine mahkemece 2021/452 E 24.09.2021 tarihli ara kararı ile tekrar davacı vekiline dava değeri üzerinden belirlenen 436.587,96 TL peşin harcın iki haftalık kesin sürede yatırılması, aksi halde dosyanın işlemden kaldırılacağı, üç aylık sürede yenilenmez ise davanın açılmamış sayılacağı yönünde ara karar verildiği, ara kararının davacı vekiline 29.09.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davacı tarafından peşin harcın yatırılmaması üzerine ilk derece mahkemesince 15.10.2021 tarihli karar ile dosyanın HMK’nın 150 ve Harçlar Kanunu 30. maddesi uyarınca işlemden kaldırılmasına karar verildiği, sonrasında ise üç aylık yasal sürede yenilenmemesi üzerine istinafa konu 2021/452 E- 2022/37 K sayılı, 31.01.2022 tarihli kararıyla, HMK’nın 150. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince, Dairemizin 2020/1962 E- 2021/891 K sayılı, 01.07.2021 tarihli kaldırma kararından sonra uyguladığı işlemlerde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı vekilince ilk derce mahkemesince adli yardım isteminin reddinden ve bu karara yöneltilen itirazın reddi ile adli yardım talebinin reddi kararının kesinleşmesinden sonra çıkarılan ihtarlı tebligatlara rağmen peşin harcın kesin sürede yatırılmadığı anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince bunun üzerine önce dava dosyasının işlemden kaldırılmasına, üç aylık süre içinde ise yenilenmemesi üzerine davanın açılmamış sayılmasına karar vermesi isabetlidir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 02.06.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.