Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/406
KARAR NO: 2022/530
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 2019/445
NUMARASI: 01.12.2021
DAVA: Meni müdahale- Ecrimisil- Dava içi ihtiyati haciz
Taraflar arasındaki meni müdahale ve ecrimisil davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında davacının ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; meni müdahale ve haksız kullanım nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000 TL ecrimisil talep etmiş ve ayrıca dava içinde, öncelikle davalının menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haciz karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 02.11.2021 tarihli duruşma ara kararıyla; “…Hukuki koruma tedbirlerinden biri olan ihtiyati haczin 2004 Sayılı İİK 257 vd maddelerde düzenlendiğini, talepte bulunan tarafından talebin dayanağı olarak sunulan alacağın varlığı ve muaccel olduğuna ilişkin belgeler, alacağın varlığı yönünde yaklaşık ispat koşullarının gerçekleştiği yönünde mahkememizde bir kanaat oluşturmadığı ve talepte bulunanın aleyhine talepte bulunan kişiden alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise ne miktar alacaklı bulunduğu ancak yargılama ile belirlenebilecek nitelikte olduğu ve talepte bulunan tarafından sunulan bilgi ve belgeler kapsamında 2004 Sayılı İİK 257. maddesi gereğince ihtiyati haciz koşullarının gerçekleşmediği…” gerekçesiyle, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili bankanın davalı şirketten 16.12.2015 genel kredi sözleşmesi uyarınca alacaklı olduğunu, Borçlu şirket ve müteselsil kefillerin temerrüde düşmesine karşın müvekkili bankaca yasal takip süreçlerine girilmeksizin tarafların anlaşması ile 13.07.2017 tarihli vefa protokolün imzalandığını, Davalının taşınmazdan haksız işgalci olarak yararlandığını ve ciddi kâr elde ettiğini, bu nedenle dava sonuçlanana kadar davalının malvarlığını kaçırma ihtimali bulunduğundan ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini, İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispatın yeterli olduğunu, somut olayda yaklaşık ispat şartının sağlandığını, aynı doğrultuda Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2016/18758 E- 2018/475 K. sayılı kararının emsal olduğunu, Huzurdaki dava açısından Vefa Protokolü incelendiğinde, vefa protokolünün sona erdiğini, ancak taşınmazın halen müvekkili bankaya teslim edilmediği hususunun tartışmasız olduğunu, yaklaşık ispat şartının sağlandığını, bu nedenle ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz talebini kabul etmesi gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ara kararın kaldırılmasına ve ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacıya satılıp tapuda devredilen taşınmazda davalı lehine vefa hakkı tanındığı, taşınmazın halen davalının zilyetliğinde olduğu, taraflar arasında imzalanan vefa protokolünün süresinin dolmasına rağmen vefa hakkının sona erdiği ve davalının taşınmazda halen işgalci konumunda bulunduğu iddiasıyla, taşınmaza vaki müdahalenin meni ve ecrimili alacağının tahsili davası olup, dava içinde İİK’nın 257 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati haciz talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince ihtiyati haciz talebinin reddine dair ara karar verilmiş; bu ara karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, davalı ile arasındaki 31.07.2017 tarihli vefa protolü imzalandığını, davalının protokol gereğince ödemesi gereken tutarı ödememesi nedeniyle vefa hakkının sona erdiğini, 13.07.2018 tarihinden itibaren birikmiş 750.000 TL işgal tazminatının ödenmesi için ihtarname gönderildiğini, davalı yanca ödeme yapılmadığını belirterek; şimdilik 100.000,00 TL ecri misil alacağı için ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. Davalı ise protokolün 4 ve 5. maddeleri kapsamında istenen tutarın haksız olduğunu ileri sürmüştür. Taraflar arasında imzalandığı ihtilafsız olan 31.07.2017 tarihli sözleşmenin 4. maddesinde aylık ecri misil bedelinin 2.500 TL olarak belirtildiği, aynı sözleşmenin 5. maddesinde ise 3. maddede belirtilen ecri misil tutarının üç katı kadar ceza koşulunun kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Davalılara tanınan vefa hakkının 13.07.2018 tarihinde sona erdiği, bu tarihten itibaren sözleşmeye göre ecri misil (ceza koşulu) ödenmesinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Sözleşmenin 5. maddesinde atıf düzenlemesi yapılırken, 4. madde yerine 3. maddenin yazılmasının maddi hatadan ibaret olup, tarafların 7.500 TL aylık ceza koşulu kararlaştırdıkları anlaşılmaktadır. Dosyaya rapor ibraz eden bilirkişi çoğunluğu raporunda ve azınlıkta kalan bilirkişinin ayrık raporunda farklı seçeneklere göre hesaplamalar yapılmış olup, bu konudaki nihai takdiri ilk derece mahkemesi, yargılamanın sonunda ortaya koyacaktır. Ancak dosyanın mevcut durumu itibariyle ve sözleşmedeki açık düzenlemeye göre, 13.07.2018 tarihinden dava tarihi olan 19.06.2019 tarihine kadar geçen yaklaşık on bir aylık süre için 82.500 TL (7.500 TL x 11 TL) yönünden İİK’nın 258. maddesinde aranan yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği, bu tutar yönünden ihtiyati haciz şartlarının oluştuğu kanaatine varıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusu bu miktar yönünden haklı görülmekle, istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. Davacının bu tutarı aşan alacak iddiaları ise yargılamaya muhtaç olup, ilk derece mahkemesi serbestçe yapacağı yargılama sonucunda davadaki tüm talepler hakkında nihai hükmünü verecektir. Açıklanana bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.2 ve İİK’nın 258/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin isitanaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu 02.11.2021 tarihli duruşma ara kararının ihtiyati haciz talebinin reddine dair 5 nolu bendinin kaldırılarak, ihtiyati haciz talebi hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine ve sonuçta ihtiyati haciz talebinin teminat karşılığı kısmen kabulüne dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle; İhtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun İİK’nın 258/3 ve HMK’nın 353/1.b.2. maddeleri uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu 02.11.2021 tarihli duruşma ara kararının ihtiyati haciz talebinin reddine dair 5 nolu bendinin kaldırılmasına, ihtiyati haciz talebi hakkında dairemizce yeniden karar verilmesine bu doğrultuda; 1-İİK’nın 257 ve devamı maddeleri uyarınca davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin teminat karşılığı kısmen kabulüne; davalının 82.500,00 TL alacağı karşılamaya yeter miktardaki taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının İHTİYATEN HACZİNE, 2-İİK’nın 259. maddesi uyarınca takdiren %15 oranında belirlenen 12.375,00 TL nakdi teminat ilk derece mahkemesi veznesine yatırıldığında ya da aynı tutarda kesin ve süresiz banka teminat mektubu ibrazı halinde, kararın infazı için bir suretinin ilk derece mahkemesi tarafından davacı vekiline verilmesine, 3-İhtiyati haczin yetkili icra müdürlüğünce infazına, 4-İhtiyati haciz talebi dava içinde olduğundan, AAÜT hükümleri uyarınca davacı yararına avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; davacı vekili tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep lalinde, ilk derece mahkemesince davacı tarafa iadesine, 6-Davacı vekili tarafından yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 7-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2 ve İİK’nın 258/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 28.04.2022 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve İİK’nın 258/son maddeleri uyarınca karar kesindir.