Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/40 E. 2022/775 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/40
KARAR NO: 2022/775
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/11/2021
NUMARASI: 2021/697 E. – 2021/755 K.
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali- Tescil (Bankacılık İşleminden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin yetkisizliğine yönelik verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacılar ile davalı banka arasında çeşitli tarihlerde kredi sözleşmeleri ile protokoller düzenlendiğini, 06.10.2020 tarihinde düzenlenen protokol sonrası bankaca 16.04.2021 tarihinde gönderilen elektronik posta ile anılan protokol uyarınca 1.574.116.000 TL ve üzerinden hesaplanacak komisyon ücreti talep edildiğini, ancak bankanın taleplerinin yasa ve protokollere aykırı olduğunu, bankaca bunun üzerine ihtar keşide edilerek sözleşmedeki temerrüt hükmüne aykırı şekilde İstanbul … icra Müdürülüğünün … Esas sayılı dosyasında ilamsız takip başlatıldığını, yapılan ihtar ve başlatılan takibin sözleşmeye aykırı olduğunu, Beyoğlu …Noterliğinin 27.04.2021 tarihli ihtarnamesiyle davalıya bildirilmesinden sonra davalı tarafça 11.05.2021 tarihinde İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas ve İstanbul Taşınmaz İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını, taraflar arasındaki protokollerde 06.10.2021 tarihli protokolün önceki protokollerin yerini alacağının belirlenerek toplam borcun ve yıllık faiz oranının belirlendiğini, ayrıca sözleşmede geri alım hakkının ne şekilde kullanılacağı ile temerrüt şartları ve sonuçlarının ayrı ayrı düzenlendiğini, buna rağmen müvekkilinden alacak talebi için İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibin sözleşmenin ihlali niteliğinde olduğunu, müvekkillerinin kredi borcunu ödemekten kaçınmadıklarını, temerrüt koşullarına göre 20.04.2021 tarihinde müvekkillerinin artı bakiyesi bulunduğunu, 2018 yılında yapılan değerleme raporuna göre ön alım hakkı tanınan taşınmazların 44.000.000,00 TL değerinde olmasına rağmen, bankanın isteğiyle 39.600.00.,00 TL’ye teminat amacıyla bankaya devir edildiğini, davalı bankanın hukuka aykırı işlemleri nedeniyle müvekkillerinin geri alım hakkını kullanamayarak zor durumda kaldığını, temerrüt koşullarının yasaya uygun şekilde oluşturulmaması nedeniyle, takiplerin dayanaksız olduğunu, taşınmaz geri alım sözleşmesinin resmi şekilde düzenlenmemesi nedeniyle geçersiz olduğunu, adi yazılı protokolle bu hakkın tanınamayacağını, bu durumda taşınmazların satış işleminin geçersiz olduğunu ve taşınmazların rayiç değer altında satıldığının kabulü gerektiğini ileri sürerek, temerrüt koşulları oluşmadan hukuka aykırı bir şekilde gönderilen 22.04.2021 tarihli kat ihtarının iptaline, haksız sebeple yapılan feshe dayalı başlatılan takip işlemlerinin durdurulmasına, geri alım hakkı sözleşmesine konu taşınmazların tapu kaydına, ihtiyatı tedbir koyulmasına, geçersiz kat ihtarına dayalı olarak; İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile İstanbul Taşınmaz İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyalarındaki hacizler nedeniyle uğranılan zararların tespiti ile şimdilik 10.000 TL’lik zararın tahsiline, davacı şirketin geri alım hakkına konu taşınmazlardaki kiracılarının elde ettiği gelirlerden yoksun bırakılması nedeniyle şimdilik 10.000 TL maddi tazminatın tahsiline, açıklanan sebeplerle HMK’nın 111.maddesi kapsamında davacı … Yatırım AŞ’nin geri alım hakkını kullanmasına bankanın engel olması nedeniyle, geri alım hakkı tarihi olan 26.09.2021 tarihindeki taşınmazların güncel değerinin bankanın borca mahsup ettiği 39.500.000 TL’nin mahsubundan sonra kalan kısmından şimdilik 10.000 TL’nin davalıdan alınarak davacı … Yatırım AŞ’ye verilmesine, bu talebin kabul edilmemesi halinde; fer’i talep olarak Ataşehir Tapu Sicil Müdürlüğünde kayıtlı … Mahallesi … pafta, … ada, .. parselin tapu kaydının iptali ile davacı … Yatırım A.Ş. adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili davaya cevap vermemiştir. İlk derece mahkemesince cevap süresi dolmadan 05.11.2021 tarihli ara kararla tapu iptal tescil davasının … Esas sayılı dosyadan ayrılmasına karar verilerek, ayrılan tapu iptal tescil davası mahkemenin 2021/697 Esas sayılı dosyasına kayıt edilerek, istinaf konusu karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacıların Ataşehir Tapu Müdürlüğünde kayıtlı … Mah. … Pafta, … Ada, … Parselde davalı adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacılardan … Yatırım A.Ş. adına tesciline ilişkin fer’ i talebi ile bu taşınmaz hakkındaki tedbir talebidir. Dava konusu talep taşınmaz aynına ve taşınmaz üzerinde hak sahipliği değişikliği istemini kapsadığından HMK.12/1 maddesi gereği taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir. HMK.114/1e maddesi gereği kesin davan kesin yetkili mahkemede ikamesi dava şartıdır. Taşınmaz İstanbul İli Ataşehir ilçesi sınırlarında kaldığından kesin yetkili mahkeme İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemesi olduğundan yetkiye ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine… ” gerekçesiyle 6100 Sayılı HMK.12/1, 114/1e ve 115/2 gereğince kesin yetkiye ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, yetkili Mahkemenin Nöbetçi İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunun tespitine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; HMK’nın 111. maddesi kapsamında terditli dava açılarak; asli talep olarak, davacılardan … A.Ş.’nin geri alım hakkını kullanmasına engel olan bankanın, kendi kusuruyla sebebiyet verdiği zarar doğrultusunda geri alım hakkına konu taşınmazın geri alım hakkı tarihi olan 26.09.2021 tarihindeki güncel değerinin bankanın borca mahsup ettiği 39.500.000,00 TL’nin düşüldükten sonraki kalan değerinin davacı … A.Ş.’nin uğradığı somut maddi zararı olduğundan şimdilik 10.000,00 TL maddi zararın hesap kat ihtarı tarihi olan 22.04.2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle davalı bankadan alınarak davacı … A.Ş.’ye ödenmesi; fer’i talep olarak ise asli talebin kabul görmemesi halinde davalı banka adına tescilli Ataşehir Tapu Müdürlüğünde kayıtlı … Mah. … Pafta, … Ada, … Parseldeki taşınmazın tapu kaydının iptaliyle davacı … A.Ş. adına tescilinin talep edildiğini, mahkemece 05.11.2021 tarihinde ara kararla fer’i talep yönünden ayırma kararı verilerek dosyanın 2021/697 Esasa kayıt edilerek yetkisizlik kararı verildiğini, ancak HMK’nın 111/2.maddesi gereğince asli taleple ilgili inceleme yapılmadan fer’i talep hakkında karar verilmesinin yasaya aykırı olduğunu ve bu hususun bir çok Yargıtay kararında belirtildiğini, asli talep tazminat istemi olduğundan davanın yetkili mahkemede açıldığını, mahkemece asli talep hakkında esastan red kararı vermeden feri talebi incelenemeyeceğini Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasında düzenlenen genel kredi sözleşmeleri ve protokoller uyarınca davacıya devir edilen taşınmazların rayiç değerinin borca mahsup edilen miktardan mahsubu ile davacı şirketin uğradığı zarardan şimdilik 10.000 TL’nin faizi ile birlikte tahsiline, bu talep kabul edilmediği takdirde fer’i talep olarak … Mahallesi … ada … parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı şirketi adına tescili istemine ilişkin iken ilk derece mahkemesi, tazminat talebini bu davadan tefrik ederek, feri talep olan tapu iptal ve tescil yönünden eldeki davayla yargılamaya devam edilmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacılar vekili, taraflar arasında düzenlenen kredi sözleşmesi ve protokoller ile borç miktarı ile ödeme ve temerrüt şartlarının belirlendiğini, kredi borcunun teminatı olmak üzere ek protokollerle geri alım hakkı tanınan taşınmazın teminat olarak davalıya devir edildiğini, ancak davalının talebi ile taşınmazların rayiç değerinin altında satış olarak gösterildiğini, resmi şekilde yapılmayan geri alım sözleşmesinin geçersiz olduğunu, muacceliyet şartları oluşmadan protokol hükümlerine aykırı şekilde hesabın kat edilerek, takip başlatıldığını ileri sürerek, taşınmazların gerçek değeri ile devir bedeli arasındaki farkın belirlenerek oluşan zararın tazminine, olmadığı takdirde feri talep olarak bir adet taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı şirket adına tescilini istemiştir. Mahkemece tazminat talebi ile tapu iptal tescil talebinin ayrılmasına karar verilmiş ve tapu iptal tescil talebi yönünden kesin yetki kuralı nedeniyle davanın usulden reddine, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunun tespitine karar verilmiştir. HMK’nın 111. maddesi uyarınca terditli (kademeli) dava açılması mümkündür. HMK’nın 111.maddesinde, “Davacı, aynı davalıya karşı birden fazla talebini, aralarında aslilik ferîlik ilişkisi kurmak suretiyle, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, taleple arasında hukuki veya ekonomik bir bağlantının bulunması şarttır. (2) Mahkeme, davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer’î talebini inceleyemez ve hükme bağlayamaz.” düzenlenmesi bulunmaktadır. Görüldüğü üzere, maddenin ikinci fıkrasına göre mahkemece, davacının asli talebinin esastan reddine karar verilmedikçe fer’i talebi incelenemez ve hükme bağlanamaz. Bu açık düzenlemeye göre, feri talep hakkındaki bu inceleme koşulunun, taleplerin tefriki suretiyle ortadan kaldırılması ve davanın bu suretle terditli dava olmaktan çıkarılması hukuke mümkün değildir. Yani, asli talep hakkında bir karar verilmeden feri talebin karara bağlanmasını yasaklayan düzenleme, usule ilişkin nihai kararları (yetkisizlik kararını) da kapsamaktadır. Bu nedenle mahkemece, öncelikle asli talep yönünden inceleme yapılarak HMK’nın 111. maddesine göre bir karar verilmesi, eğer asli talep kabul edilirse, feri talep hakkında hiç bir değerlendirme yapılmaması; asli talebin reddi halinde ancak feri talebin incelenmesi ve yetki hususunun bu aşamada değerlendirilip karara bağlanması gerekir. Somut olayda olduğu gibi, terditli davada henüz incelenme sırası gelmeyen feri talebin davadan ayrılması suretiyle sanki asli talepmiş gibi incelenip karar verilmesi, davanın usule ilişkin niteliğini değiştirdiği gibi, talepler arasındaki bağlantı da yok sayılmış olmaktadır. Ayırma kararının çeşitli usul sorunları da yaratacağı açıktır. Örneğin, tefrik sonucu dosya kendisine gönderilen mahkeme, esasa girip inceleme yapamayacaktır. Çünkü, öncelikle asli talep hakkında verilecek kararın kesinleşmesini bekleyecektir. Asli talep kabul edilirse, ayrılan feri talebin akıbeti hakkında usul sorunları ortaya çıkacaktır. Bu durumda, mademki yasa koyucu terditli dava açılmasına olanak tanımıştır, o halde davanın terditli dava olarak görülüp sonuçlandırılması gerekir. Terditli talebin inceleme sırası gelirse mahkeme, ebette kamu düzenine ilişkin yetkiyi inceleyecek ve yetkisizlik kararı verebilecektir. Ancak bunun için feri talebin incelenme sırasının gelmiş olması, yani asli talebin reddine karar verilmiş olması gerekir. Yasa hükmüne aykırı şekilde terditli talep yönünden ayırma kararı verilmesi ve ardından kamu düzenine ilişkin yetki kuralı dikkate alınarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Usule aykırı tefrik kararı, HMK’nın 353/1.a.5 maddesi uyarınca istinaf mahkemesince resen dikkate alınır. Bu usule aykırı tefrik kararı sonrasında verilen usulden ret kararı da dava şartlarına aykırı bir karar niteliğinde bulunmuştur. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.4-5 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.4-5. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA, 2-Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda davanın, asli taleple birleştirilerek yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davacı tarafından istinaf kanun yolu aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesi tarafından, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın, İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.4-5 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 09.06.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca karar kesindir.