Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/389 E. 2023/583 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/389
KARAR NO: 2023/583
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12.11.2021
NUMARASI: 2021/478 E. – 2021/800 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle yargılamanın iade talebinin reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …nin sahibi olduğu … Gazetesi’nin 16.12.2014 günlü nüshasında 1. sayfada “…” başlığı ile anons verilen ve 18. Sayfada “…” başlığı ile yayınlanan haksız rekabet içeren haberler nedeniyle davanın açıldığını, İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/05/2019 Tarih, 2015/152 Esas 2019/453 Karar Sayılı dosyasında davanın reddine karar verildiğini, bu kararın kesinleştiğini, kesinleşen karar sebebiyle, olağanüstü kanun yolu olan yargılamanın iadesi talebinde bulunulduğunu, yapılan yargılamada, öncelikle dosyanın İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. …’a bilirkişi incelemesi için tevdi edildiğini, düzenlenen 21.10.2016 tarihli bilirkişi raporunda, davalı haberlerinin, müvekkili için haksız rekabet oluşturduğu, müvekkilinin maddi ve manevi zararını talep edebileceğinin belirtildiğini ancak zarar hesaplaması yapılmadığını, haksız rekabette manevi tazminat miktarının mahkemenin takdirinde olduğunu, maddi tazminat miktarının hesaplanması ise çok kolay, basit bir matematik ile çözülebileceğini, ancak mahkemece ne maddi ne de manevi tazminata hükmedilmediğini, 3 yıl boyunca maddi tazminat hesabı yapılması için beklendiğini ve nihayet davanın reddine karar verildiğini, dosyaya daha önce davanın esası hakkında yapmış oldukları açıklamaları tekrar ederek, dilekçedeki açıklamalar ışığında, bilirkişi raporunun dikkate alınmamış oluşu, maddi tazminat hesabı için 3 yıl beklenmiş olmasına karşın birden farklı yönde karar verilmiş olması ve aynı hususta kesinleşmiş başkaca Yargıtay Kararları olması göz önüne alınarak, iade-i muhakeme talebinin kabulü ile yeni delillere göre dosyanın yeniden muhakeme konusu yapılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; Davacı yanın işbu aşamada olağanüstü kanun yollarından yargılamanın iadesi yoluna başvurmuş ise de, usule ve kanuna uygun olarak tesis edilen mahkemenin kararını karşı söz konusu taleplerin reddinin gerekeceğini, HMK. 375.Maddesinde belirtilen bentlerden hiçbirini talebine dayanak olarak gösteremediğini, talep dilekçesinin dosya münderecatını tekrardan ibaret olduğunu, hiçbir talebinin hukuki yada yasal dayanağı bulunmadığını, sırf bu nedenle dahi davacının mesnetsiz taleplerinin reddi gerekeceğini, yargılamanın iadesi talebinin reddi ile 17.05.2019 tarihli kararın hukuka uygunluğuna karar verilerek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… davacı vekili yargılamanın yenilenmesi talebini içerir dilekçesinde; İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/05/2019 Tarih, 2015/152 Esas 2019/453 Karar Sayılı dosyasında davanın reddine karar verildiğini, dosyanın bilirkişiye verildiği, bilirkişi raporunda; davalı haberlerinin müvekkil için haksız rekabet oluşturduğu, müvekkilinin maddi ve manevi zararlarının talep edebileceğinin belirtildiği, ancak zarar hesaplanmasının yapılmadığı, bilirkişi raporu ile açık ve anlaşılabilir şekilde haksız rekabet tespit edildiği, zararın miktarının hesaplanması için başka bir raporun dosya içine celb edildiği, birden bire davanın reddedildiği, haksız rekabette tazminat miktarının mahkemenin takdirinde olduğu, maddi ve manevi tazminatın mahkemece reddedildiği, 3 yıl boyunca maddi tazminat yapılması için beklenildiği ve davanın reddine karar verildiği, dosya kapsamında bilirkişi raporunun dikkate alınmamış oluşu maddi hesap için 3 yıl beklenmiş olmasına karşın birden bire farklı karar verilmiş olduğu, aynı hususta başkaca Yargıtay kararları olması hususu göz önüne alındığında, iade-i muhakeme talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. HMK’nın 375. Maddesinde yargılamanın yenilenmesi nedenlerinin tahdidi olarak sayıldığı ve davacı tarafın iddiasının söz konusu nedenlerden herhangi birine girmediği anlaşıldığı.. ” gerekçesiyle, yargılama iade talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kesinleşen karar nedeniyle olağanüstü kanun yolu olan yargılamanın iadesi taleplerinin reddedilmesi üzerine kararı istinaf ettiklerini, yapılan yargılamada bilirkişi incelemesi yaptırıldığını 21.10.2016 tarihli bilirkişi raporunda, davalı haberlerinin müvekkili için haksız rekabet oluşturduğu, müvekkilinin maddi ve manevi zararını talep edebileceği belirtildiğini, zarar hesaplamasının yapılmadığını, ancak nedense davanın tümden reddedildiğini, bilirkişi raporunun bağlayıcı olmamakla birlikte bilirkişi raporu ile açık ve anlaşılır şekilde haksız rekabetin tespit edildiğini, rapor sonrasında neredeyse 3 yıl boyunca maddi tazminat hesaplanması için yargılama yapıldığını ve davanın reddedildiğini, bunun usul ekonomisine aykırı olduğu gibi adil yargılanmaya ve adalete olan güveni de sarstığını, uyuşmazlığa konu seri haberlerle ilgili olarak dava dışı açılan davalarda karar verildiğini, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından, haberin ,müvekkilinin cemaat ile ilişkilendirilmiş olması sebebiyle hukuka aykırı olduğuna karar verdiğini, kararın emsal nitelikte olduğunu, neredeyse aynı haber hakkında farklı karar verildiğini, çelişkinin giderilmesi gerektiğini iddia ederek, aynı hususta kesinleşmiş başkaca yargıtay kararları olmasının göz önüne alınarak yargılama iadesi taleplerinin kabulü ile kararın ortadan kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, HMK m.374 vd maddelerinde düzenlenen yargılamanın iadesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda yargılamanın iadesi talebinin reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosya kapsamından, davacı şirket tarafından davalılara karşı açılan TTK’nın 55 vd. maddeleri gereğince haksız rekabet, haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, haksız rekabete son verilmesi, dava konusu yazının yayından kaldırılması ve maddi manevi tazminat davasının 2015/152 Esas 2019/453 Karar ve 17.05.2019 tarihli karar ile davalılardan … hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı şirket hakkında açılan davanın ise esastan reddine karar verildiği, kararın davacı şirket tarafından istinaf edildiği, mahkemenin 16.10.2019 tarihli ek kararı ile istinaf talebinin ve harçların yasal süreden sonra yatırılmış olması gerekçesiyle istinaf başvurusunun HMK’nın 344. maddesi gereğince yapılmamış sayılmasına karar verildiği, davacı vekili tarafından yargılamanın iadesine konu edilen dilekçe ve istinaf dilekçesine ekli Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin örnek kararları ile birlikte eski haline getirme talebi ile birlikte ek karara karşı istinaf talebinde bulunduğu, davacı vekilinin istinaf talebinin Dairemizin 2019/2409 Esas- 2019/1572 Karar sayılı, 12.12.2019 tarihli kararı ile eski hale iade talebi ile birlikte ek karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar verildiği; bundan sonra davacı vekilinin 02.03.2020 tarihli dilekçeyle ilk derece mahkemesine başvurarak yargılamanın iadesini talep etmiş olduğu, mahkemece de talebin reddedildiği anlaşılmıştır. Yargılamanın iadesi, HMK’nun 374 v.d maddelerde düzenlenmiştir. Kesin hükme bağlanmış olan bir davaya yeniden bakılamayacağına ilişkin kuralın en önemli istisnası yargılamanın iadesidir. Yargılamanın iadesi, olağanüstü bir kanun yoludur. Ancak kesinleşmiş bir karara karşı başvurulabilir. Yargılamanın iadesi sebepleri HMK’nın 375. maddede sınırlı şekilde sayılmıştır. Bunlar dışındaki bir sebepten dolayı yargılamanın iadesi yoluna gidilemez. Yargılamanın iadesi sebepleri(m 375): a)Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması, b)Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hâkimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması,c)Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş olması ve karara bağlanmış olması, ç)Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması, d)Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmi makam önünde ikrar edilmiş olması, e)İfadesi karara esas alınan tanığın , karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması, f)Bilirkişi veya tercümanın , hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması, g)Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yeminini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması, ğ)Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması, h)Lehine karar verilen tarafın ,karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması, ı)Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları,konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmünde kesinleşmiş olması, i)Kararın , İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme’nin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması veya karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi. Somut olay bu kapsamda değerlendirildiğinde; davacının yargılamanın iadesi sebebi olarak ileri sürmüş olduğu dava dışı gerçek kişi tarafından basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle açılan dava sonucu verilen kararlara ilişkin Yargıtay emsal ilamlarından hareketle iade talebine konu ilamın kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması ya da bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmünde kesinleşmiş olması durumlarının işbu yargılamada gerçekleşmiş olduğunun kabulü mümkün değildir. Çünkü bir dava görülürken başka bir davada, aynı uyuşmazlık hakkında alınan herhangi bir hüküm mevcut değildir. Diğer taraftan bilirkişi raporu HMK’nın 282. maddesi gereğince hâkim tarafından serbestçe değerlendirilen delillerdendir. Bu husus yargılamanın iadesi sebepleri arasında bulunmamaktadır. Sonuç itibariyle, Kanun’da sınırlı olarak sayılmış olan yargılamanın iadesi sebeplerinden herhangi birisinin somut olayda gerçekleşmediği anlaşılmıştır. Bu nedenlerle davacının istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 99,20 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.06.04.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.