Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/387 E. 2022/274 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/387
KARAR NO: 2022/274
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 18/01/2022
NUMARASI: 2021/1121 Esas
DAVA: Yönetim Kurulu Kararlarının Batıl Olduğunun Tespiti
Taraflar arasındaki davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında ilamda yazılı nedenlerle ihtiyati tedbire itirazın reddine dair verilen ara karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; esasa ilişkin taleplerine ilaveten, önlenemez zararların meydana gelmemesi amacıyla, davalı şirketin 30.11.2021 tarihli Yönetim Kurulu toplantılarında alınan 2021/6, 2021/7 ve 2021/8 karar nolu yönetim kurulu kararlarının, öncelikle ve ivedilikle işbu dava sonuçlanıncaya kadar icrasının durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 24.12.2021 tarihli ara kararıyla; “…Yapılan incelemede mevcut durumda maydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi ve yaklaşık olarak ispat şartlarının gerçekleştiği kanaatine varılmakla davacı yanın ihtiyati tedbir talebinin 6100 sayılı HMK nun 389 v.d maddeleri uyarınca kabulüne, dava konusu davalı şirketin 30/11/2021 tarihli Yönetim Kurulu toplantısında alınan 2021/6, 2021/7 ve 2021/8 karar numaralı yönetim kurulu kararlarının icrasının dava sonuna kadar durdurulmasına karar vermek gerektiği…” gerekçesiyle, davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili, ihtiyati tedbire itiraz dilekçesinde özetle; somut olayda müvekkili şirket tarafından hazırlanan yeni iç yönergede, esas itibariyle eski iç yönergenin hükümleri korunurken, sadece bazı işlemler için yönetim kurulu üyelerinin %80’nin olumlu oy kullanma şartını kaldırmıştır. Kabul edilen yeni iç yönergede söz konusu işlemler için de müvekkil şirketin sermaye çoğunluğunu temsil eden en az %60 oranındaki yönetim kurulu üyelerinin olumlu kararı aranmaktadır. Zira iç yönergede kabul edilen A1, A2 ve A3 gruplarından hiç birisinin tek başına bu işlemleri yapma yetkisi bulunmaktadır. Bu işlemlerin yapılabilmesi için A1 ve A2 veya A1 ve A3 gruplarının birlikte hareket etmesi gerekir. Bu nedenle burada telafisi imkânsız olan bir husus söz konusu olduğunu, kaldı ki yönetim kurulu üyelerinin şirkete zarar verecek işlemler yapmaları halinde ortakların başvurabilecekleri birçok hukuki imkânın da mevcut olduğunu, dolayısıyla burada telafisi imkânsız zararların doğma ihtimali bulunmadığı gibi, aksine verilen ihtiyati tedbir kararı şirketin işleyişini durdurduğu için tedbirin devamının şirket için telafisi imkânsız zarların meydana gelmesine sebebiyet vereceğini, başka bir ifade ile ihtiyati tedbirdeki menfaat dengesinin, mahkemenin ihtiyati tedbir kararı vermesinde değil, vermemesinde olduğunu belirterek, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN İSTİNAFA KONU ARA KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, ihtiyati tedbire itirazı değerlendiği 19.01.2021 tarihli ara kararıyla; “…Yapılan incelemede mevcut durumda maydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi ve yaklaşık olarak ispat şartlarının gerçekleştiği kanaatine varılmakla davacı yanın ihtiyati tedbir talebinin 6100 sayılı HMK nun 389 v.d maddeleri uyarınca kabulüne, dava konusu davalı şirketin 30/11/2021 tarihli Yönetim Kurulu toplantısında alınan 2021/6, 2021/7 ve 2021/8 karar numaralı yönetim kurulu kararlarının icrasının dava sonuna kadar durdurulmasına karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Bu şekilde tedbir kararı verilmesine engel bir durum bulunmadığı hususu İstanbul BAM 14. HD. 2020/2093 Esas ve 2021/157 Karar sayılı ilamında da belirtildiği…” gerekçesiyle, ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dava dosyasında davacının iddialarının yaklaşık olarak ispat edilemediğini, tam aksine davalı şirketin cevaplarıyla davanın reddine karar verilmesi gerektiğinin tam olarak ispat edildiğini, dava konusu yönetim kurulu kararlarının TTK’nın 357. maddesinde düzenlenen eşit işlem ilkesine aykırı olmadığını, Şirketi temsil ve ilzama ilişkin alınan kararlar ve içyönerge değişikliği için gerekli olan karar sayısının sağlanıp sağlanmadığı konusunu eşit işlem ilkesinin ihlaliyle bir ilgisi olmadığını, zira anonim şirketlerde yönetim kurulunun hangi çoğunlukla karar alacağı ve yönetimin devrine ilişkin iç yönerge çıkartabileceği veya değiştirebileceği TTK’nın 390 ve 367 maddeleriyle sabit olduğunu, TTK’nın 390. maddesinde öngörülen toplantı ve karar sayılarındaki çoğunluk nisabının, ancak esas sözleşme ile ağırlaştırılabileceğinin emredici bir hüküm olduğunu, davacının ileri sürdüğü gibi oybirliği ile alınan bir yönetim kurulu kararının kaldırılması için çoğunluğun yeterli olmayacağı görüşünün benimsenmesi hukuken mümkün olmadığı gibi, anonim şirketlerin işleyiş sistemini temel ilkilerden olan çoğunluk ilkesinin de kavranamadığının göstergesi olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve itirazlarının kabulü ile ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, 30.11.2021 tarihli yönetim kurulu toplantısında alınan 2021/6,7 ve 8 nolu kararların TTK’nın 391. maddesi gereğince batıl olduğunun tespiti davası içinde verilen ihtiyati tedbir kararına yöneltilen itirazın redi kararının istinafına ilişkindir. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. 2021/6 sayılı YK kararı ile önceden Şirketin sınırsız temsil ve ilzamına ilişkin olarak alınan 2019/06 nolu yönetim kurulu kararının iptaline ve bundan sonra şirketin sınırsız temsil ve ilzam yetkisinin ne şekilde kullanılacağına ilişkin olduğu, 2021/7 nolu YK kararının daha önceki 2017/02 sayılı şirket içi yönergesi ve buna ilişkin tüm imza sirkülerinin iptal edilmesine ve yürürlükten kaldırılmasına ilişkin olduğu, 2021/8 nolu YK kararının ise yukarıda iptal edilen kararların yerine alınmış olan şirketin temsil, ilzamına ve bu yetkilerin kullanımına ilişkin 2021/1 nolu iç yönergeye ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Yönetim kurulu kararlarının batıl olduğu iddiası, batıl yönetim kurulu kararı sebebiyle menfaati zedelenen herkes tarafından ileri sürülebilir. Başka bir ifadeyle yönetim kurulu kararlarının butlanı davasını kimlerin açabileceği konusunda TTK’nın 391. maddesinde açık bir düzenlemeye yer verilmemiş olup, bu kararlar sebebiyle menfaati zedelenen bütün ilgililer bu davayı açabilir (POROY/ TEKİNALP/ ÇAMOĞLU, Ortaklıklar Hukuku, C:I, s.379). Yönetim kurulu kararlarının butlanı halleri, sınırlı sayı ilkesine tabi olmamak üzere düzenlemiştir. TTK’nın 391.maddesinin incelendiğinde, yönetim kurulu kararlarının butlanına yol açacak hukuka aykırılıkların örnekleme yoluyla belirlendiği görülmektedir. Anılan maddeye göre; eşit işlem ilkesine aykırı olan, anonim şirketin temel yapısına uymayan, sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen, pay sahiplerinin haklarını ihlal eden ya da bunların kullanılmasını güçleştiren veya kısıtlayan, diğer organların devredilmez yetkilerine giren konularda ya da bunların devrine ilişkin yönetim kurulu kararları batıldır. Bu anlamda, sözleşme özgürlüğünün genel sınırı niteliğindeki TBK’nın 27.maddesi de göz önünde bulundurularak hukuki değerlendirme yapılmalıdır (Aydın Alper YÜCE, Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu Kararlarının Butlanı, Eylül 2013, Vedat Kitapçılık, s. 69 vd.) Somut olayda Şirketin dava konusu yönetim kurulu kararlarının şirketin sınırsız temsil ve ilzamı ile bu yönde yetkinin nasıl kullanılacağına ilişkin olduğu da gözetildiğinde, mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının değişen delil durumuna göre her zaman kaldırılıp değiştirilmesi de mümkün olduğundan, mahkemece davanın bulunduğu aşama itibariyle delil durumuna ve kararların içeriğine göre verdiği tedbir kararında yasa ve usule aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 ve 394/son maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 394/son maddeleri uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 394/son. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 03.03.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 394/son maddeleri uyarınca karar kesindir.