Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/382 E. 2022/747 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/382
KARAR NO: 2022/747
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 20.04.2021
NUMARASI: 2020/619 Esas – 2021/325 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle mahkemenin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Asıl Borçlu … Tic. Ve San. Ltd. Şti. ile Müvekkil Banka Düzce Şubesi arasında Kredi Genel Sözleşmesi/Sözleşmeleri imzalandığını, asıl borçlu firmaya kredi tahsisi yapıldığını ve işbu sözleşme; davalı … tarafından müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığını, Asıl borçlu firma ile müşterek borçlu-müteselsil kefil diğer borçlu/lar tarafından Müvekkil Bankadan çekilen kredilerin ödenmediğini, borçlulara Bursa … Noterliği’nin 28.10.2019 tarih, … yevmiye no.lu ihtarnamesi keşide edilerek hesap özeti gönderildiğini, İhtarnameye rağmen ödeme yapılmaması üzerine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalılar tarafından icra dosyasına sunulan dilekçe ile; yetkiye, borca, işlemiş faize, faiz oranına ve borcun tüm ferilerine itiraz edildiğini, imzalanan sözleşme, ihtarname, ticari kredi ödeme planları ile diğer imzalı belgelerde temerrüt faizinin ve diğer faizlerin hangi orandan uygulanacağının gösterildiğini, davalı/borçlu-borçlular ile imzalanan kredi genel sözleşmesinde yetkili mahkeme ve icra dairelerinin açıkça “İstanbul Anadolu Mahkemeleri ve İcra Müdürlükleri” olacağının kararlaştırıldığını, taraflar arasında imzalanan yetki sözleşmesi gereği İstanbul Anadolu İcra Müdürlükleri dava konusu takipte kesin yetkili olduğunu, işbu dava konusu icra takibinin tahsilde tekerrür olmamak üzere kefil sıfatıyla … hakkında açıldığını, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takibi ise menkul rehninin paraya çevrilmesi yoluyla takip olup, … rehin veren sıfatı ile takibe dahil edildiğini, Gerek yasal mevzuat hükümleri, gerekse doktrin ve Yargıtay kararları ile sabit olduğu üzere kefilin kefalet borcunu teminen verilen bir rehin bulunmaması durumunda kefil hakkında tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ilamsız icra takibi yapılabildiğini, kefil hakkında kefalet borcunu teminen verilen teminat bulunmadığından ve söz konusu rehin yalnızca asıl borçlunun borcunu teminat altına aldığından kefil hakkında tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ilamsız icra takibi yapılmasında hukuka aykırılık bulunmadığını beyanla, itirazının iptaline ve takibin devamına, davalının asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderlerinin ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; İcra takibinde Düzce İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, bu nedenle Düzce mahkemelerinin yetkili olduğunu, ayrıca İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/661 E sayılı dosyasında söz konusu dava ile ilgili taraf ve konularının aynı olduğunu, bu nedenle derdestlik itirazında bulunduklarını, davacı tarafın icra ve inkar tazminatına ilişkin taleplerinin yersiz olduğunu, ortada faiz açısından kamu düzenine aykırı olan durumların söz konusu olduğunu, bankaların kamu denetimine tabi olduğunu, kamu tarafından tanzim edilen hususlara aykırı olarak bileşik faiz, fahiş faiz talep edemeyeceklerini temerrüt durumunun söz konusu olmadan geçmiş günlerin faiz olamayacağını beyanla, yetki, derdestlik itirazlarının öncelikle kabulüne mahkemenin aksi kanaatte olması halinde davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı banka vekili tarafından mahkememiz nezdinde açılan iş bu davada da davalı vekili tarafından 12.02.2020 tarihli cevap dilekçesi ile yetki itirazında bulunulmuştur. Mahkememizce ilk itiraz olarak yetki itirazının incelenmesinde;Davacı bankaya yazılan müzekkere cevabı ile gönderilen taraflar arasında imzalanan 17.04.2018 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinin incelenmesinde 3. Sayfasının yetkili Hukuk ve İcra Dairelerinin yazılı olduğu 19. Maddesinde yetki sözleşmesinin yapılmadığı görülmüştür. Dosyada mevcut tüm deliller hep birlikte değerlendirilerek; Taraflar arasında 17.04.2018 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 17.04.2018 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklandığı, Genel Kredi Sözleşmesinde taraflar arasında HMK 17. Maddesi kapsamında yetki sözleşmesi yapılmadığı, HMK 10. Maddesi kapsamında takibin sözleşmenin ifa yerinde de açılabileceği, Genel Kredi Sözleşmesinin ifa yerinin Düzce İli olduğu, davacı banka tarafından takibin sözleşmenin ifa yerinde açılmadığı, Ayrıca HMK 6. Maddesine göre genel yetki kuralına göre takibin ve davanın davalının ikametgahı İcra Dairesi ve mahkemesinde açılması gerektiği, davalının adresinin ise tebligat adresi olan Düzce İli olduğu anlaşılmakla; Mahkememizin yetkisizliği ile dosyanın Düzce Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki gibi hüküm vermek gerektiği…” gerekçesiyle, yetkisizlik kararı verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 11.12.2017 tarih, 2016/14598 Esas ve 2017/7866 Karar sayılı kararındabelirtildiği üzere kesin yetki kuralı kredi genel sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzalayan kişiler hakkında da uygulandığını, müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzalayan davalı, tacirler arasındaki yetki sözleşmesinin 6102 Sayılı TTK’nın 7.maddesinde öngörülen teselsül karinesi gereğince kefiller yönünden de bağlayıcı olacağı Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulaması gereği olduğunu, zira Kredi Genel Sözleşmesinin 19. Maddesinde dava dışı borçlu Şirket ile İst. Anadolu Mahkemeleri ve İcra Müdürlüklerinin yetkili olacağı hususu belirlendiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, yetkisizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, genel kredi sözleşmesinden doğan banka alacağının tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67 maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soncunda mahkemenin yetkisiz olduğu sonucuyla yetkisizlik kararı verilmiş; bu karara karşı davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Öncelikle dava itirazın iptali davasıdır. İcra dairesinin yetkisi İİK’nın 50. maddesinde düzenlenmiş olup, HMK’daki mahkemelerin yetkisini düzenleyen hükümler çerçevesinde, ön sorun (hadise) şeklinde incelenip karara bağlanması gerekir. İcra müdürlüğünün yetkisine vaki itirazın haklı olduğu sonucuna varılması halinde, mahkemece, davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekecektir. Çünkü, itirazın iptali davalarında, icra dairesinin yetkisine itiraz halinde, yetkili icra dairesince ödeme emri tebliğ edilmiş olması, HMK’nın 114/2.anlamında özel dava koşuludur. Somut olayda mahkemece, icra takibinde yetki itirazın bulunduğu halde, gerekçede icra dairesinin yetkisine yönelik herhangi bir inceleme yapılmamış ve bu konuda bir karar verilmemiştir. O halde, ilk derece mahkemesince, öncelikle icra dairesinin yetkisinin, itirazın iptali davaları için dava şartı olduğundan bu hususta karar verilmesi, icra dairesinin yetkisiz olması halinde davanın usulden reddine karar verilmesi, aksi halde esasa ilişkin değerlendirme ile hüküm kurulması gerekmektedir. Buna göre ilk derece mahkemesince icra dairesinin yetkisine vaki itiraz karara bağlanmadan hüküm kurulması, HMK’nın 140. maddesine aykırı olmuştur. İlk derece mahkemesinin kabulüne göre ise; davacı tarafından delil olarak gösterilip sunulan, davacı banka ile dava dışı şirket arasında imzalanan, davalının da müteselsil kefil olarak imzaladığı genel kredi sözleşmesinin 19 maddesinde “Müşteri iş bu sözleşmeden doğacak anlaşmazlıkların çözümünde İstanbul Anadolu mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olduğunu kabul eder.” şeklinde yetki sözleşmesi yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece delil listesinde gösterilmiş olan kredi sözleşmesinin tam örneğinin sunulması istenip incelenmeden karar verilmesi de usuli eksiklik olmuştur. Açıklanan bu gerekçelerle ve ilk derece mahkemesince davalının icra dairesinin yetkisine vaki itirazı karara bağlanmadan ve davanın çözümünde etkili deliller toplanıp değerlendirilmeden karar verilmiş olması nedeniyle, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davacı vekili tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 02.06.2022
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.