Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/372 E. 2022/265 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/372
KARAR NO: 2022/265
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 20.01.2022
NUMARASI: 2022/6 Esas
Taraflar arasındaki genel kurul kararlarının iptali istemli açılan esas dava içinde istenilen ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; dilekçede açıklanan sebeplerle ve resen gözetilecek sebeplerle fazlaya ve diğer konulara ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davalı şirketin 25/10/2021 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul toplantısında alınan (4), (5) ve (6) numaralı gündem maddesiyle alınan kararların dilekçede ileri sürülen nedenlerle iptalini talep ve dava etmiş; TTK.’nın 449.maddesi uyarınca tedbiren iptali istenen kararların yürütmesinin geri bırakılmasına, şirkete denetim kayyımı ve özel denetçi atanmasına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin değerlendirildiği 20.01.2022 tarihli ara kararla; “…Somut olayda, dava konusu yapılan ve icrasının geri bırakılması istenilen; 2019-2020 yılları bilanço ve kar-zarar hesaplanmasının kabulüne ilişkin (4) numaralı, Yönetim kurulu ve tasfiye memurunun ibra edilmesine ilişkin (5) numaralı ve Şirketin yönetim kurulu üyeliklerine …, … ve …’in 3 yıl süreyle görev yapmak üzere yeniden seçilmesine yönelik (6) numaralı gündem maddesiyle alınan kararların icra edilmesi halinde, HMK.’nın 389.maddesinde öngörülen hakkın elde edilmesinin zorlaşmayacağı gibi, bu nedenle ciddi bir zararın doğma olasılığının bulunduğu yönünde yaklaşık ispat kuralı gereği somut herhangi bir delilin bulunmadığı, davanın kabulüne karar verilmesi halinde geriye doğru talep edilen hakların elde edilmesinin her zaman olanaklı olduğu, dolayısı ile icranın geri bırakılmasına ilişkin tedbir koşullarının bulunmadığı…” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 2019-2020 yıllarına ilişkin bilançolar ve ayrıntılı gelir tabloları gerçeği yansıtmamakta olup kabulune yönelik 4 numaralı genel kurul kararının yürütülmesinin durdurulması zorunluluk arz ettiğini, Gündemin 5 no’lu maddesine binaen tasfiye memuru ve yönetim kurulu üyelerinin ayrı ayrı ibrasına karar verilmesi açıkça hukuka aykırı olup işbu kararın icrasının ivedilikle geri bırakılması gerektirdiğini, Yönetim kurulu üye seçimine ilişkin 6 numaralı kararın yürütülmesinin ivedilikle durdurulması gerekmekte olup aksi halde müvekkillerin pay sahipliğinden doğan haklarının kullanımının önemli ölçüde güçleşeceğini, 25.10.2021 Tarihli Genel Kurul Toplantısında davalı şirketin yönetim kurulu üyeliklerine …, …, …’in üç yıl süreyle görev yapmak üzere yeniden seçilmesine karar verildiğini, öncelikle yönetim kurulu üyeliğine yeniden seçilen isimler yıllardır şirketin yönetim ve idaresini elinde bulundurduğunu, davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin şirketin çıkarları yerine kendi çıkarlarını ön planda tuttuklarından dolayı tasfiye haline girdiğini, Aile şirketi niteliğindeki şirketin, müvekkili ortakların haklarına zeval verecek şekilde yönetildiğini, açık hukuka aykırılık karşısında azınlık pay sahibi müvekkillerinin mezkur toplantıda eski yönetim kurulu üyelerinin adaylığına olumsuz oy verdiklerini, ancak ne yazık ki kötü yönetim altında imzası bulunan yönetim kurulu üyelerinin tekrar yönetime seçildiklerini, iş bu kapsamda davalı şirketi kendi çıkarları için kullanan Yönetim Kurulu üyeleri tarafından şirketin malvarlığı değerlerinin tekrar kazanımı için herhangi bir faaliyette bulunmamış olup adeta şirketin zarara uğramasına göz yumulduğunu, Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde genel kuruldaki hakim ve çoğunluk pay sahiplerinin oyçokluğu ile tesis ettiği yönetim kurulu üyelerinin ve görev süresinin tespiti kararlarının hukuka, hakkaniyete, azınlık pay sahibi haklarına, şirket menfaatlerine açıkça aykırı olduğunu, yargılamanın süresi, şirketin tasfiye halinde oluşu, yönetim kurulu üyelerinin şirketin menfaatine herhangi bir faaliyette bulunmaması ve işbu kötüniyetli tutumlarının şirketi tasfiyeye sürüklediği gerçeği de göz önünde bulundurulacak olur ise davalı şirketin yönetim kurulu üyeliklerine …, …, …’in üç yıl süreyle görev yapmak üzere yeniden seçilmesine dair 6 numaralı kararın ivedilikle yürütülmesinin geri bırakılması gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ihtiyati tedbirin reddine ilişkin ara kararın kaldırılmasına ve dava konusu 4, 5 ve 6 nolu kararların icrasının geri bırakılması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, TTK. 445. maddesi ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan anonim şirket genel kurul kararlarının iptali davası içinde istenen ihtiyati tedbirin reddi kararının istinafına ilişkindir. Davacılar, davalı şirketin 25.10.2021 tarihli genel kurulda alınan 4, 5 ve 6 nolu kararlarının iptaline karar verilmesini talep etmişler, dava içinde tedbiren dava konusu genel kurul kararlarının icrasının TTK’nın 449.maddesi uyarınca durdurulması ile davalı şirkete denetim kayyımı ve özel denetçi atanması talep edilmiş, mahkemece tedbir isteminin reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davacı tarafça, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı şirketin 25.10.2021 tarihli genel kurulunun 4 nolu kararı ile bilanço ve kar-zarar hesaplarının onaylandığı, 5 nolu karar ile tasfiye memuru ve yöneticilerin ibrasına karar verildiği, 6 nolu karar ile de yeni yöneticiler ile görev süresinin belirlendiği anlaşılmaktadır. TTK’nın 449. maddesine göre, genel kurul kararlarının iptali ve butlanı davası açıldığı taktirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararların yürütmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. TTK’nın 449. maddesi uygulanırken, tamamlayıcı hüküm olarak, HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin hükümlerinden yararlanılmalıdır. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. ” Aynı Kanun’un 390/3. Maddesi, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Genel kurul iptali davalarında TTK’nın 445. maddesi gereğince, alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğunun da iddia ve ispat edilmesi gerekmektedir. Somut olayda 25.10.2021 tarihli genel kurulda alınan 4, 5 ve 6 nolu kararların uygulanmasının yürütmesinin geri bırakılması hususunda, dosyanın mevcut kapsamı itibariyle yeterli kanaat oluşturacak delil bulunmadığı, davacı tarafın iddialarının yargılamayı gerektirdiği ve yaklaşık ispat koşulunun ara karar tarihi itibariyle gerçekleşmediği, tedbir kararı verilmemesi halinde davacının hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden şu aşamada bahsedilmesinin mümkün olmadığı, tedbir kararı verilmemesi halinde ciddi bir zararın doğacağına dair emarelerin de bulunmadığı, ayrıca taraf menfaatleri de gözetilmek suretiyle ilk derece mahkemesince tedbirin reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Kaldı ki mahkemece değişen delili durumuna göre her zaman talep üzerine tedbir kararı verilmesi de mümkündür. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca, ihtiyati tedbir talep eden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacılar tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 03.03.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.