Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/349
KARAR NO: 2022/273
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 24.12.2021
DAVA: Şirket müdürünün azli
Taraflar arasındaki davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalının şirket müdürü sıfatı ile gerçekleştirdiği usul ve yasaya aykırı tüm işlem ve uygulamalar ile şirketi, müvekkillerini ve diğer şirket çalışanlarını ciddi boyutta ve geri dönülemez zararlara uğrattığından ve uğratmaya devam edeceğinden yargılama aşamasında tedbiren şirkete yönetim kayyımı atanmasını, bunun mümkün olmaması halinde müvekkillerinden birinin veya her ikisinin tedbiren müdür atanarak davalı ve atanacak müdüre müşterek temsil yetkisi verilmesine, yargılama süresince 3. Şahıslara karşı temsil ve ilzamda geçerlilik addedecek şekilde bu durumun ticaret sicilinde ilan edilmesine, davalı şirket müdürünün bu aşamada şirketin tek mal varlığı olan ve yazılımcı bilgisayar mühendisi olan tüm hissedarlar tarafından birlikte geliştirilen şirkete ait aplication, program ve yazılımları satma, kod değiştirme, zarar verme ihtimallerine binaen bu yazılım ve programlara ilişkin tüm kaynak kodları ve ticari sır teşkil eden bütün belgelerin devri, satışı veya değiştirilmesine engel nitelikte tedbir kararı verilmesine, bu hususta ivedilikle yazılım mühendisi bir bilirkişi atanarak şirkete ait tüm sanal mal varlığının tespitine, mümkün ise tüm bu açık kaynak kodlarının mahkeme kasasında saklanarak şirket kasasına ve ticari defterlerine tedbiren el konulmasına yahut uygulanacak tedbirin mahkemece belirlenmesi akabinde müdür sıfatını haiz davalının yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kaldırılarak müdürlük görevinden azline, şirketi temsil, ilzam ve idare yetkisinin kaldırılmasına yahut temsil yetkisinin müvekkillerinden birinin veya her ikisinin de müşterek yetki ile müdür atanması suretiyle kısıtlanmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 24.12.2021 tarihli ara kararıyla; “…Somut olayda davacı vekili; Davalının şirket müdürü sıfatı ile gerçekleştirdiği usul ve yasaya aykırı tüm işlem ve uygulamalar ile şirketi, müvekkillerini ve diğer şirket çalışanlarını ciddi boyutta ve geri dönülemez zararlara uğrattığından ve uğratmaya devam edeceğinden yargılama aşamasında tedbiren şirkete yönetim kayyımı atanmasını, bunun mümkün olmaması halinde müvekkillerinden birinin veya her ikisinin tedbiren müdür atanarak davalı ve atanacak müdüre müşterek temsil yetkisi verilmesine, yargılama süresince 3. Şahıslara karşı temsil ve ilzamda geçerlilik addedecek şekilde bu durumun ticaret sicilinde ilan edilmesine, davalı şirket müdürünün bu aşamada şirketin tek mal varlığı olan ve yazılımcı bilgisayar mühendisi olan tüm hissedarlar tarafından birlikte geliştirilen şirkete ait aplication, program ve yazılımları satma, kod değiştirme, zarar verme ihtimallerine binaen bu yazılım ve programlara ilişkin tüm kaynak kodları ve ticari sır teşkil eden bütün belgelerin devri, satışı veya değiştirilmesine engel nitelikte tedbir kararı verilmesine, bu hususta ivedilikle yazılım mühendisi bir bilirkişi atanarak şirkete ait tüm sanal mal varlığının tespitine, mümkün ise tüm bu açık kaynak kodlarının mahkeme kasasında saklanarak şirket kasasına ve ticari defterlerine tedbiren el konulmasına yahut uygulanacak tedbirin mahkemece belirlenmesi akabinde müdür sıfatını haiz davalının yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kaldırılarak müdürlük görevinden azline, şirketi temsil, ilzam ve idare yetkisinin kaldırılmasına yahut temsil yetkisinin müvekkillerinden birinin veya her ikisinin de müşterek yetki ile müdür atanması suretiyle kısıtlanmasını talep etmiş ise de; talebin yargılamayı gerektirmesi, talep konusu alacağın mahkemece yaptırılacak bilirkişi incelemesi neticesinde tespit edilebileceği ve dosyada yaklaşık ispat ölçüsü kriterine yeterli delil sunulmadığı kanaatine varılmış olup, yaklaşık ispat şartlarının sağlanmaması…” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, netice itibariyle şirket müdürü olarak görev yapan davalı …’ın müdürlük yetkilerini kötüye kullanarak şirketi büyük ölçüde ve geri dönülemez zararlara uğrattığını, münferiden temsile yetkili olması sebebi ile şirketi tek taraflı iradesi ile borçlandırıcı işlemlere dahil ederek şirketi ve diğer şirket ortakları olan davacı müvekkillerini ciddi oranda ve geri dönülemez zararlara uğratmaya devam etmesi ve şirketin içini boşaltma riskinin bulunması sebepleri ile şirketin, davacı müvekkillerin ve şirket çalışanlarının daha fazla zarara uğramaması için dosyaya sunulan deliller ile birlikte huzurdaki davadaki haklılıklarını yaklaşık ispatın üzerinde ispat ettikleri göz önüne alınarak; davalının şirket müdürü sıfatı ile gerçekleştirdiği usul ve yasaya aykırı tüm işlem ve uygulamalar ile şirketi, davacı müvekkilleri ve diğer şirket çalışanlarını ciddi boyutta ve geri dönülemez zararlara uğrattığından ve uğratmaya devam edeceğinden yargılama aşamasında tedbiren şirkete yönetim kayyumu atanmasına, bunun mümkün olmaması halinde müvekkillerinden birinin veya her ikisinin de tedbiren müdür atanarak davalı ve atanacak müdüre müşterek temsil yetkisi verilmesine, yargılama süresince üçüncü şahıslara karşı temsil ve ilzamda geçerlilik addedecek şekilde bu durumun ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmesine yahut belirlenecek sair tedbirler ile hak ihlallerinin yargılama aşamasında engellenmesine karar verilmesini talep ettiklerini, Ayrıca bu gereklilik kapsamında, mahkemece 24.12.2021 tarihli tensip zaptının 2-b nolu ara kararı ile haklı talebin reddine karar verildiğini, şirket müdürü olarak görev yapan davalı …’ın müdürlük yetkilerini kötüye kullanarak şirketi büyük ölçüde ve geri dönülemez zararlara uğrattığı, izahtan varesteyken, mahkemenin tedbir talebinin reddine karar vermesinin davalı …’ın dava süresince şirkete ve davacı müvekkillerine telafisi güç veya imkansız zararlar vermesine, hatta davanın konusuz kalmasına sebebiyet vereceğini, Bu nedenlerle ve dava dilekçesinde ileri sürdükleri nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacılar tarafından, şirket müdürünün azli ile şirkete yönetim kayyım atanması talepli açılan dava içinde, HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca tedbiren şirkete yönetim kayyımı atanması, mümkün görülmezse davacıların müşterek yetkili müdür tayin edilmesi, şirkete ait yazılım, proğram, aplikasyınlarının satılmasının devirlerinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir talep edildiği, mahkemece yazılı gerekçe ile talebin reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İhtiyati tedbir kararı verilebilmesinin en önemli şartı bir ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmıştır(m. 389/1). Kanun, burada “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından” söz etmektedir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi halinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hale gelmesi, gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir. Kural olarak bir davada tarafların ileri sürdüğü iddia ve savunmaların ispatı için tahkikat yapılması ve delillerin toplanması gerekir. Hakim tüm delilleri inceleyip değerlendikten ve tam bir karara ulaştıktan sonra nihai kararını verir. Bu husus asıl davanın kabulü için geçerli olup, bu nedenle tam ispat aranır. İhtiyati tedbirlerde ise tam değil yaklaşık ispat yeterli olacağı HMK’nın 390/3. maddesinde düzenlenmiştir. Değişik ifadeyle, ihtiyati tedbire karar verebilmek için iddia olunan vakıanın subutu yönünde gerçeğe yakın bir ispatın başarılması yeterlidir. TTK’nın 630. maddesinin II. fıkrasında; “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir.” Aynı maddenin III. Fıkrasında ise; “Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur.” denilmektedir. Kayyım atanması geçici bir hukuki koruma tedbiri olup, somut olayda davacı ortaklar tarafından ileri sürülen iddialar ve dosya kapsamı gözönüne alındığında, yaklaşık ispat olgusunun dosyanın geldiği aşama itibariyle gerçekleşmediği, mevcut haliyle şirketin veya ortaklarının zarara uğratıldığının yaklaşık olarak ispat edilmediği, mahkemece yargılama sürecinde değişen delil durumuna göre talep halinde geçici korumaya ilişkin her zaman değerlendirme yapılıp karar verilebileceği de gözetildiğinde , ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi yerindedir. Yukarıda açıklanan gerekçeler doğrultusunda HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca, ihtiyati tedbir talep eden davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacılar tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 03.03.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.