Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/34 E. 2022/68 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/34
KARAR NO: 2022/68
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 22/11/2021 Tarihli ara karar
NUMARASI: 2021/949 Esas
DAVA: Ticari Şirket (Fesih İstemli)
Taraflar arasındaki şirketin feshi davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında talep edilen ihtiyati tedbirin reddine dair verilen ara karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin TTK’nın 531. maddesi uyarınca haklı nedenlerle fesih ve tasfiyesine ve ihtiyati tedbir olarak da malvarlığında kötü niyetli tasarruflar nedeni ile ortaya çıkabilecek muhtemel zararların saptanabilmesi açısından, davanın ikamesi tarihi itibarı ile şirketin gerçek değerinin tespitine ve değer düşüşüne engel olunması amacı ile şirkete kayyum tayinine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin değerlendirildiği 22.11.2021 tarihli ara kararla; “…Somut olayda davacılar vekili her ne kadar davalı şirkete kayyım atanmasını talep etmiş ise de; kayyım atanmasına karar verilebilmesi için hâkimin somut sebep göstermesi ve tedbir kararının haklılığını ortaya koyacak delil değerlendirmesi yapması ve yaklaşık ispat ölçüsüne yaklaşması gerekli olup haklılık konusunda yaklaşık ispat ölçüsü kriterine uyulmadığı gibi davanın niteliği gereği konunun yargılamayı gerektirdiği anlaşılmakla 4721 sayılı TMK’nın 427/1-4. Maddesi dikkate alınarak kayyım atanması talebinin reddine karar verilmesi gerektiği… ” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davacılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bir yandan davalı şirketin yıllarca hiç kâr payı dağıtmaması, diğer yandan da şirket yönetiminin on bir yıldır yönetim kurulu başkanı olan … ve ailesinin uhdesinde kalışının, şirkette % 34’ün üzerinde pay sahibi olan davacı müvekkillerinin ise her türlü şirket faaliyetinden dışlanışı ve özellikle, onlarca yıldır tek bir kuruş kâr payı dağıtmayan şirketin, yönetim kurulu üyelerinin huzur haklarını iki katına çıkardığını, yönetim kurulu başkanı …’un kullanımı için, şirketin zor ve çeklerinin yazdırıldığı dönemlerde, yarım milyon TL’lik binek otomobil aldığını, yönetim kurulu üyesi ve …’un kardeşi …’a da aynı şekilde sadece eve gidip gelmesini sağlayan bir araç tahsis etmiş olması nedeniyle, şirketin olanaklarının nerelere aktarıldığının/ortakları zarara sokacak şekilde kullanılmasının tespiti ve önlenmesi gerekliliğinin davalı şirkete bir denetim kayyumu atanmasını zaruri kıldığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ara kararın kaldırılmasına ve talepleri gibi şirkete ihtiyati tedbir yoluyla kayyım atanmasına kararı verilmesini isteliştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 531. maddesi uyarınca, davalı Anonim Şirketin fesih ve tasfiyesine, bu talebin uygun görülmemesi halinde davacıların şirket ortaklığından çıkartılmasına, ortaklık payının gerçek değerinin ödenmesine, şirkete tedbiren yönetim kayyumu ya da denetim kayyumu atanması taleplerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile tedbir isteminin reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Limited şirketler yönünden TTK’nın 636 ve 638. maddelerinde özel geçici hukuki koruma düzenlemesi getirildiği halde, anonim şirketler yönünden geçici hukuki korumaya ilişkin özel düzenleme yapılmadığından, tedbiren denetim kayyımı atanması talebi hakkında genel hüküm olan HMK’nın 389 vd. maddelerinin uygulanması gerekir. HMK’nın 389. Maddesi uyarınca; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir “. Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Somut olayda ileri sürülen iddialar, mevcut deliller ve dosya kapsamı gözetildiğinde, şirkette yönetim boşluğu bulunmadığı, davacı iddiaları bakımından yaklaşık ispat olgusunun dosyanın geldiği aşama itibariyle gerçekleşmediği sonuç ve kanaatine varıldığından ve ayrıca delillerin değişmesi durumuna göre talep halinde mahkemece her zaman ihtiyati tedbir kararı verilebileceği de gözetildiğinde, ilk derece mahkemesi kararı ve gerekçesi isabetlidir. Bu nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca esastan reddine, 2-Davacılar vekili tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 351.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 20.01.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 391/3 ve 362/1.f maddeleri uyarınca karar kesindir.