Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/329 E. 2022/746 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/329
KARAR NO: 2022/746
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 29.09.2021
NUMARASI: 2021/463 Esas – 2021/878 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
Taraflar arasındaki şirket ihyası davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, kararda atanan tasfiye memuru vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili kurumda alt işveren statüsünde hizmet alım sözleşmesi ile işçi çalıştıran … İNŞAAT SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ bünyesinde taşeron işçi olarak çalışan dava dışı işçinin işçilik alacaklarının ödenmesi sonucunda … İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi adına ödenmesi gereken borcun, müştereken ve müteselsilen sorumluluk sonucu dava dışı işçiye müvekkili kurumca ödendiğini, bunun üzerine rücuen tazminat davası açtıklarını, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesinin 2018/55 esas 2019/245 karar sayılı ilamı ile söz konusu tazminat davasının müvekkili lehine sonuçlandığını, Edirne İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibi aşamasına geçildiğini, ancak icra takibi yapılan borçlu şirketin 25.09.2020 tarih ve 10168 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … ilan sıra numaralı ilanı ile 15.09.2020 tarihli şirket genel kurul kararı sonucu ticaret sicilinden terkin edildiğinin görüldüğünü, alacaklı olunan ticaret sicilinden terkin edilmiş şirketin yeniden ihyasının istenmesinde hukuki yararın olduğunu, ayrıca tüm bu işçilik alacaklarının söz konusu şirketin terkininden önce doğduğunu beyanla, … İNŞAAT SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ’nin Edirne İcra Dairesinin … esas sayılı icra takibinin devamı açısından ihyasına, şirkete ilişkin ihya kararının Ticaret Sicil Memurluğu’na kaydına ve Vergi Dairesine bildirilmesine, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin karşı taraflara yükletilmesine ve duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; Ticaret Sicil Müdürlüğünün, TTK.m. 32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m. 34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirket tasfiye memurunda olduğunu, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle yargılama giderleri ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, bu nedenle müvekkili yönünden açılan davanın reddine, mahkeme aksi kanaatte ise müvekkili aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamından davacı kurumda alt işveren statüsünde hizmet alım sözleşmesi ile işçi çalıştıran …A.Ş. bünyesinde taşeron işçi olarak çalışan dava dışı işçinin işçilik alacaklarının ödenmesi sonucunda … A.Ş. adına ödenmesi gereken borcun, müştereken ve müteselsilen sorumluluk sonucu dava dışı işçiye davacı kurumca ödendiği, bunun üzerine davacının rücuen tazminat davası açtığı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 19. Hukuk Dairesinin 2018/55 esas 2019/245 karar sayılı ilamı ile söz konusu tazminat davasının davacı lehine sonuçlandığı, Edirne İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibi aşamasına geçildiği, icra takibi yapılan borçlu şirketin 25.09.2020 tarih ve 10168 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … ilan sıra numaralı ilanı ile 15.09.2020 tarihli şirket genel kurul kararı sonucu ticaret sicilinden terkin edildiği, tasfiye memuru olarak … olduğu anlaşılmaktadır. Diğer yandan sicilden kaydı silinen şirket alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak, şirketin ihyasını isteyebileceklerinden iş bu davayı açmasında da hukuki yarar bulunduğu saptanmıştır. Diğer yandan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 547/2. maddesi gereğince talebin kabulü halinde, ek tasfiye işlemlerini yapması için son tasfiye memuru yahut memurlarının yahut da yeni bir veya birkaç kişinin tasfiye memuru olarak atanıp, keyfiyetin tescil ve ilanına karar verilmesi gerekir. Mahkememizce terkinden önceki tasfiye memuru olan davalının, yeniden tasfiye memuru olarak atanması uygun bulunmuştur.Hal böyle olunca ek tasfiye koşulları mevcut olduğu…” gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.06.2007 tarih, 2007/10-358 Esas, 2007/337 Karar sayılı kararında da benimsendiği üzere; ticari şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesi (terkini) ile sona ereceğini, tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması gerekir. … İNŞAAT SAN. VE TİC. A.Ş.’nin de tasfiye işlemleri eksiksiz yerine getirildiğini, Ticaret sicil kayıtlarından da açık bir şekilde görüleceği üzere şirketin TTK hükümlerine uygun şekilde terkin edildiği de açık olduğunu, şirketin borçlu ve alacaklılarının şirket merkezinde bulunmaları için 3 adet ilan yapıldığını, ticaret sicil gazetesinde 3 defa ilan yayınlandığını, gerekli tüm süreler beklendikten sonra da şirketin terkini ilan edildiğini, davacı yanın şirkete başvuru yapmadığı ve şirketin terkininden yaklaşık 2 yıl sonra iş bu davayı açmış olması da ortada herhangi bir hukuki yararın bulunmadığını ortaya koyduğu gibi kötü niyeti de somut bir şekilde ortaya çıkarmış olmasına rağmen, bu durumun mahkeme tarafından değerlendirilmediğini, Terkin kararı usule uygun yapılmış olup, Genel Kurulda alınan tasfiye kararına uygun olarak tasfiye işlemlerinin yapılmış bulunduğunu, davacının dava açmakta hukuki yararın bulunmadığı gibi haksız ve mesnetsiz davanın reddedilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmiş olmasının yasalara da açıkça aykırılık teşkil ettiğini, Aynı zamanda taraf olarak dahi gösterilmeyen müvekkili aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmiş olmasının da hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 547. maddesi gereğince, tasfiye sonucu sicil kaydı terkin edilmiş olan şirketin, ek tasfiye işlemlerinin yerine getirilmesi için sicil kaydının ihyası talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, karar ile atanan tasfiye memuru vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı tarafından davacı tarafından tasfiyenin kapatılması sonucu terkin edilmiş olan şirket aleyhine Edirne İcra dairesinin 2019/10234 sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden gönderilen sicil kayıtları incelendiğinde; … sicil nosunda kayıtlı Tasfiye Halinde … Güvenlik Sistemleri … A.Ş nin 25.09.2020 tarihinde tasfiyesinin sona erdiği ve bu tarihte şirketin sicil kaydının terkin edildiği, şirketin tasfiye memurunun … olduğu görülmüştür. TTK’nın 547. maddesine dayalı ihya davalarında davalı taraf, şirket veya kooperatifin en son tasfiye memuru veya tasfiye kurulu ile yasal hasım konumunda bulunan ticaret sicili müdürlükleridir. Tasfiye memuru ile Ticaret Sicil memurluğu iş bu davalarda zorunlu dava arkadaşı durumundadır. Somut olayda davacı tarafından yalnızca Ticaret Sicil Müdürlüğü hasım gösterilerek dava açılmış, mahkemece de bu haliyle yargılama yapılarak hüküm kurulmuştur. Oysa yukarıda açıklandığı üzere TTK’nın 547. maddesi kapsamında açılan ihya davasında, şirketin son tasfiye memuru iş bu davalarda ticaret sicil memurluğu ile birlikte zorunlu dava arkadaşı durumundadır. Mahkemece bu husus atlanarak yapılan yargılama sonucu hüküm kurulması, yargılamaya ilişkin dava şartına ve usule aykırı olmuştur. Mahkemece yapılacak iş, davacıya tasfiye memurunu davaya dahil etmesi yada tasfiye memuru hasım gösterilerek açılacak davanın iş bu dava ile birleştirilmesi sonucu yargılama yapılarak oluşacak sonuca göre karar vermekten ibarettir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 355, 353/1.a.4 maddeleri uyarınca kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın HMK 355 ve 353/1.a.4. maddeleri uyarınca, işin esası incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına,2-Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davalı tarafından istinaf kanun yolu aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesi tarafından, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın, İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 02.06.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca karar kesindir.