Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/325 E. 2022/268 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/325
KARAR NO: 2022/268
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 04.01.2022
NUMARASI: 2021/636 Esas
DAVA: Şirketin feshi
Taraflar arasındaki şirketin feshi davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında ilamda yazılı nedenlerle ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin %60 hissesine sahip ortak …’in yıllardır uygulanan centilmenlik anlaşmasına aykırı davranması, centilmenlik anlaşmasına uyacağına söz verip taraflar arasında yaşanan uyuşmazlıklara ilişkin davalardan feragat edilmesi üzerine taahhüdüne uymaması, hakim ortak durumundaki …’in kardeşi olan davacı …’i yönetim kurulundan çıkarıp kızlarını seçerek şirketi, baba ve kızları şeklinde bir aile şirketine çevirmesi, rekabet edecek şekilde bir başka şirket kurması, davacılara bilgi alma hakkını kullandırmaması, davacıların tek geçim kaynağı olan davalı şirketteki faaliyetlerine son vermesi, şirkette %40 hisseye sahip olunmasına rağmen geçim sıkıntısına düşmelerine neden olması, hisseleri üzerindeki tasarruf yetkilerini halka arz yoluyla kullanmalarına engel olması, davacıları düşük bedelli kâr dağıtımıyla mağdur ederken davalı şirket dahil … Şirketlerinin üç şirketinden ayrı ayrı ve son derece yüksek miktarda huzur hakkı ve ücret almaları, tüm şahsi giderlerini şirkete yansıtmaları, şirket iş ve işlemlerinde usulsüzlük yapmaları gibi pekçok nedenden ötürü ortaklar arasında güven ilişkisi zedelendiğinden, şirket ortaklığı davacılar açısından çekilmez bir hal aldığından, öncelikle davalı şirketin haklı sebeple feshine karar verilmesini talep ve dava ettiklerini, ayrıca alternatif çözüm yolu olarak fesih yerine öncelikle bölünme yoluyla davacıların davalı şirketten çıkarılmaları, açılacak fesih davalarının birleşmesi halinde grup şirketlerinin bölüştürülerek davacılara bırakılan şirketler karşılığı diğer şirketlerden çıkarılmaları, davacı pay sahiplerine dava tarihine en yakın tarihteki gerçek değerin ödenerek şirketten çıkarılması, her halde duruma uygun düşen kabul edilebilir bir diğer çözüme hükmedilmesi yönünde karar verilmesi yönünde talepte bulunduklarını, ayrıca davalı şirket yetkililerinin, davalı şirketin içini boşaltacakları ve varlıklarını elden çıkarıp tüketecekleri şüphesinin bulunduğunu, anonim şirketin fesih davası çerçevesinde mahkemece talep üzerine geçici önlemler alınmasına karar verilebileceğinin doktrinde kabul edildiğini, davalı şirket yetkililerinin şirketin mal varlığını şahsi mal varlıklarına aktardıklarını, şirketin net kârının altı katını genel yönetim gideri adı altında kendi şahsi ihtiyaçları için harcadıklarını, bu durumun daha da artacağından şüphe olmadığını belirterek; davalı şirket yönetim kurulunun görevden geçici olarak alınarak ihtiyati tedbiren şirkete yönetim kayyımı atanmasına, bu talep kabul edilmediği takdirde denetim kayyımı atanmasına ve şirketin esaslı işlemlerinin denetim kayyımı onayına tabi tutulmasına, şirketin banka hesaplarına bloke konmasına, kayyım onayı olmaksızın işlem yapılmamasının sağlanmasına, şirketin taşınmaz mallarıyla araçlarının devrinin ihtiyati tedbir yoluyla önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 04.01.2022 tarihli ara kararıyla; “…Davacının bir diğer talebi ise şirkete ait araçlar ile taşınmazların satış ve devrinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkindir. Dava, şirketin haklı nedenle fesih ve tasfiyesine ilişkin olup, şirket mal varlığı davanın doğrudan konusunu teşkil etmemektedir. İhtiyati tedbir kararı uyuşmazlık konusu olan şey hakkında verilebilecek olup bir an için şirketin mal varlığının dolaylı da olsa bu davanın konusunu teşkil edebileceği düşünülse dahi davalı şirket yönetim kurulu tarafından şirket mal varlığının elden çıkarıldığı, satıldığı yönünde dosya kapsamında sunulmuş bir delil bulunmadığı…” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İki ailenin (… ve …) şirketi olan … Anonim Şirketi’nin müvekkillerini mağdur ettiğini ve çoğunluğun şahsi menfaat saikleri uğruna şirketin karşı tarafın kontrolüne geçtiğini, Yönetim kurulu başkanı … ve %1’er pay sahibi kızlarından oluşan yönetim kurulu üyelerinin açıklanan tüm sebeplerle davalı şirket ve diğer şirketleri büyük bir keyifle şahsi kullanımlarına özgülediklerini, bunun şirketin boşaltılması ve yok olması tehlikesini doğurduğunu ve müvekkillerinin zarara uğrayacağının kuvvetle muhtemel olduğunu, Yönetim kurulu üyelerinin keyfi harcama ve kullanımlarını sağlamak amacıyla %39 pay sahibi olan müvekkili …’in başta mülkiyet hakkı olmak üzere, azınlık hakları ve kişilik haklarının ihlal edilmesinin, yıllarını adadığı şirketlerden zorla el çektirilmesinin tek ve asli müsebbibi olduklarını, İhtiyati tedbir talebinin reddine yönelik ara kararın, davalı şirket yönetim kurulunun keyfi ve usulsüz hareketlerini cesaretlendirebilecek nitelikte olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ihtiyati tedbirin reddine dair ara kararın kaldırılmasına ve şirkete yönetim kayyımı atanmasına, bu talep kabul edilmediği takdirde denetim kayyımı atanarak şirketin esaslı işlemlerinin denetim kayyımının onayına tabi tutulmasına, şirketin banka hesaplarına bloke konulmasına, kayyım onayı olmaksızın işlem yapılmamasının ilgili bankalara bildirilmesine, şirketin taşınmaz mallarıyla araçlarının devrinin ihtiyati tedbiren önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep , TTK’nın 531. maddesi uyarınca, davalı Anonim Şirketin fesih ve tasfiyesi istemli açılan dava içinde, HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca davalı şirkete tedbiren yönetim kayyumu ya da denetim kayyumu atanması, şirket taşınmazları ve araçlarının devrinin önlenmesi taleplerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile tedbir isteminin reddine dair ara karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Limited şirketler yönünden TTK’nın 636 ve 638. maddelerinde özel geçici hukuki koruma düzenlemesi getirildiği halde, anonim şirketler yönünden geçici hukuki korumaya ilişkin özel düzenleme yapılmadığından, tedbiren denetim kayyımı atanması talebi hakkında genel hüküm olan HMK’nın 389 vd. maddelerinin uygulanması gerekir. HMK’nın 389. Maddesi uyarınca; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir “. Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Somut olayda ileri sürülen iddialar, mevcut deliller ve dosya kapsamı gözetildiğinde, şirkette yönetim boşluğu bulunmadığı, davacı iddiaları bakımından yaklaşık ispat olgusunun dosyanın geldiği aşama itibariyle gerçekleşmediği sonuç ve kanaatine varıldığından ve ayrıca delillerin değişmesi durumuna göre talep halinde mahkemece her zaman ihtiyati tedbir kararı verilebileceği de gözetildiğinde, ilk derece mahkemesi kararı ve gerekçesi isabetlidir. Bu nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca, ihtiyati tedbir talep eden davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacılar tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 03.03.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.