Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/305 E. 2022/640 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/305
KARAR NO: 2022/640
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/11/2021
NUMARASI: 2021/459 E. – 2021/826 K.
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
Taraflar arasındaki şirketin ihyası davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tasfiye memuru tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Tic. Ltd. Şti’nin Derince Şubesinde 1989-1994 yılları arasında halı dokuma işi yaptığını, bu çalışmalarına yönelik Kocaeli 1. İş Mahkemesinin 2021/106 Esas sayılı dosyası ile hizmet tespiti davası açtığını, ancak şirketin tasfiye edildiğinin yargılama sırasında öğrenildiğini, Kocaeli 1. İş Mahkemesinnin 13.07.2021 tarihli ara kararıyla şirketin ihyası için süre verildiğini, bu nedenle şirketin son tasfiye memuruna davanın yöneltildiğini ileri sürerek, hizmet tespit davasının sonuçlandırılması için İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün …-… sicil nosunda kayıtlı … Tic. Ltd. Şti’nin ihyasına, son tasfiye memuru …’un tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili, savunmasında özetle; şirketin olağan tasfiye sonucu ticaret sicilden terkin edilmesi nedeniyle husumetin tasfiye memuruna yöneltilmesi gerektiği, müvekkilinin TTK’nın 32. ve Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 34.maddesi hükümlerine göre işlem yapması nedeniyle sorumluluğunun bulunmadığını, savunarak, davanın reddini istemiştir. Davalı tasfiye memuru … vekili cevap dilekçesinde; şirketin terkininden yaklaşık 25 yıl sonra açılan davanın hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğini, şirketin sicil kaydının terkinine ilişkin işlemlerin ilgili mevzuata uygun yapıldığını, şirketin ihyasını gerektirir bir sebep bulunmadığını, tasfiye memurunun davanın açılmasına sebep olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… İhyası istenen Tasfiye Halinde … Tic. Ltd. Şti’nin sicil kaydı alınıp incelendiğinde tasfiye sonucu kaydının kapandığı, tasfiye sonucu kaydının kapanması nedeniyle tasfiye memurunun davaya dahil edildiği görülmüştür. TTK 547. Maddesinde ‘Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.’ denilmektedir. TTK 547 maddesine göre davacınınTasfiye Halinde … Tic. Ltd. Şti’nin ihyasını istemekle haklı olup İstanbul Ticaret Sicil müdürlüğünde … sicil no ile kayıtlıTasfiye Halinde … Ltd. Şti’nin Kocaeli 1 İş Mahkemesinin 2021/106 esas sayılı dosyasında taraf teşkilinin sağlanması ve verilecek hükmün infazının temini işlemleri ile sınırlı olmak koşulu ile ihyasına, tasfiye memuru olarak son tasfiye memuru olan …’nun atanmasına ” gerekçesiyle davanın kabulü ile Kocaeli 1.İş Mahkemesinin 2021/106 Esas sayılı davasının sonuçlandırılması ile sınırlı olmak üzere şirketin ihyasına, davalı tasfiye memurunun ek tasfiye için görevlendirilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı tasfiye memuru vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı tasfiye memuru vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece ihya davalarında en son tasfiye memuru ile ticaret sicil müdürlüklerinin hasım konumunda oldukları belirtilmiş ise de müvekkilinin görevinin şirketin tasfiyesinin tamamlanıp ticaret sicilinden terkini ile sona erdiğini, bu aşamadan sonra müvekkilinin tasfiye edilen şirketle ilgili herhangi bir görev ve sorumluluğu kalmaması nedeniyle davanın husumet yönünden reddi gerektiğini; şirkete dava yahut takip yöneltilmemesi nedeniyle, davacının iddia ettiği borçtan şirketin haberdar olmasının mümkün olmadığını, tasfiye sürecinin usulüne uygun şekilde sonuçlandırıldığını, şirketin 01.05.1997 tarihinde tasfiyeye girmesine rağmen davanın yirmi yılı sonra açılması nedeniyle tasfiye işlemlerinin eksik bırakıldığına ilişkin mahkeme gerekçesinin yerinde olmadığını, mahkemece davacının hukuki yararının bulunduğunun belirtilmesine rağmen, süresinde açılmayan hizmet tespit davasının reddinin yüksek ihtimal olması karşısında davacının hukuki yararından söz edilemeyeceğini, bu tür davaların 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gerektiğini, mahkeme gerekçesinin aksine TTK’nın 547. maddesinde gösterilen ihya koşullarının gerçekleşmediğini, TTK’nın geçici 7. maddesindeki düzenlemeyle bu şekilde tasfiye edilmiş şirketler yönünden hak düşürücü süre öngörüldüğünü ve davanın yasada belirlenen süreden sonra açıldığının açık olduğunu, müvekkilinin tasfiyeden uzun yıllar sonra ve hak düşürücü süreden sonra açılan hizmet tespiti davası nedeniyle kusurlu olduğunun kabul edilerek yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, aynı zamanda tasfiye memuru olarak görevlendirilen müvekkiline ücret takdir edilmemesinin de yerinde olmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 547. maddesi gereğince, tasfiye sonucu terkin edilmiş bulunan şirketin ek tasfiye işlemlerinin yerine getirilmesi için sicil kaydının ihyası talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı tasfiye memuru tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı tarafından, ihyası talep edilen … Ticaret Ltd.Şti aleyhine Kocaeli 1. İş Mahkemesinin 2021/106 Esas sayılı dosyasında hizmet tespiti davası açıldığı, yargılama aşamasında şirketin ticaret sicilinden terkin edildiğinin anlaşılması üzerine, şirketin ihyası için dava açmak üzere davacıya süre verildiği, iş bu davanın da bu kapsamda açıldığı anlaşılmıştır. İhyası talep edilen şirket, genel kurul kararı ile tasfiye haline girmiş, tasfiye işlemlerini yürütmek üzere … tasfiye memuru olarak atanmıştır. Şirketin tasfiye işlemleri tamamlanarak 24.11.1998 tarihinde terkin edilmiştir. Şirketin tasfiye öncesi son muamele merkezinin Eminönü olması nedeniyle mahkemenin kesin yetkili olduğu anlaşılmıştır. TTK 547. maddesine göre ” (1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemleri yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir”. Bir şirket veya kooperatifin ihyası davasında davacı taraf, şirket ortaklarından herhangi biri, şirket veya kooperatifin en son yetkilileri, o şirkette veya kooperatifte daha önce çalışmış bulunan herhangi bir işçi, şirket veya kooperatiften alacağı bulunan herhangi bir gerçek veya tüzel kişi alacaklı, özetle hukuki menfaati bulunan herhangi bir kişi olabilir. İhya davalarında davalı taraf ise şirket veya kooperatifin en son tasfiye memuru veya tasfiye kurulu ile yasal hasım konumunda bulunan ticaret sicili müdürlükleridir. Tasfiyenin kapatılabilmesi için, tüm tasfiye işlemlerinin tamamlanmış olması, tüm borçların ödenmiş olması, şirket aleyhindeki tüm dava ve takiplerin sonuçlanmış olması gereklidir. Bu zorunluluğa uyulmadan tasfiyenin kapatılması halinde ihya talebi haklıdır. İhya kararı ile birlikte, ihyası istenen şirket tüzel kişilik kazanacaktır. TTK’nın 547/2. maddesine göre, ek tasfiye işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurları veya yeni bir veya birkaç kişi tasfiye memuru olarak mahkemece atanarak tescil ve ilan edilir. Bu davada tasfiye memurunun hasım gösterilmesi gerektiğinden, tasfiye memuruna dava yöneltilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesi tarafından, daha önce şirketi tasfiye eden tasfiye memuru atanmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. İş mahkemesinde açılan hizmet tespit davasının yasal süresinde açılıp açılmadığı, ihya kararından sonra ilgili mahkemesince değerlendirileceğinden bu yargılamanın konusu değildir. İş mahkemesinde, şirket aleyhine açılan davada taraf teşkilinin sağlanarak karar verilmesi için şirketin ihyasına karar verilmesi zorunludur. HMK’nın 326. maddesi uyarınca, kanunda yazılı istisnalar dışında, yargılama giderlerinden, aleyhine hüküm verilen taraf sorumludur. Bu istisnalardan biri HMK’nın 312. Maddesinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 312.maddesinin 2. fıkrasında; ”Davalı davanın açılmasına kendi hal ve davranışlarıyla sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmez. ” şeklinde hüküm bulunmaktadır. Somut olaya bakıldığında, davalı tasfiye memuru vekili, davanın açılmasına sebebiyet vermediklerini savunmakla birlikte, davayı kabul etiğine dair bir beyanda da bulunmamıştır. Davacının iş mahkemesindeki davasına devam edilebilmesi için ihya kararının verilmesi zorunludur. Davalı tasfiye memuru bu durumda, davayı ilk duruşmada kabul ederek HMK’nın 312/2. maddesindeki imkandan yararlanabilecekken, bu imkandan yararlanmamıştır. Bu durumda, HMK’nın 326. maddesindeki genel kural uyarınca, davalı tasfiye memurunun yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. HMK’nın 323/1-h maddesinde, yargılama sırasında yapılan diğer giderler de yargılama giderleri arasında sayılmış olup, hizmet tespiti davasında talep edilmesi halinde bu giderler mahkemesince değerlendirilebileceği gibi yapılacak ek tasfiyede de dikkate alınabilecektir. Davalı tasfiye memurunun şirketin son tasfiye memuru olması nedeniyle mahkemece ücret takdir edilmemesinden yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. TTK’nın geçici 7. maddesine ihya için hak düşürücü süre öngörülmesine rağmen, davanın dayanağı olan TTK’nın 547. maddesinde bir süre bulunmadığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf başvuru nedenlerinin reddine karar verilmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararı usul ve yasaya uygun olup davalı tarafça ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiğinden aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 21,40 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, 3-Davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 26.05.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.