Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/261 E. 2022/250 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/261
KARAR NO: 2022/250
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ:04.01.2022 tarihli ara rarar.
NUMARASI: 2021/689 E
DAVANIN KONUSU: Yönetim Kurulu Kararının Butlanı
Taraflar arasında görülen yönetim kurulu kararının butlanı davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında davacı vekili tarafından talep edilen ihtiyati tedbirin, kararda yazılı nedenlerle reddine dair verilen ara kararına karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, ciddi sağlık sorunları nedeniyle hastanede tedavi gördüğü dönemde, şirket sermayesinin arttırılmasının gündeme geldiğini, sermaye artırılması için gerekli sebeplerin olmadığının şirket yönetimine bildirdiğini, şirket yetkililerinin sermaye gerekliliği konusunda açıklama yapmaları ve sermaye artırımının ortaklar cari hesabından karşılanacağı, ortakların sermaye artırımı için ayrıca para ödemeyeceklerini bildirmeleri üzerine, müvekkilinin yattığı hastanede düzenlenen noter evrakı ile işlemlere olur verildiğini, şirket yetkililerinin verdiği bilgi doğrultusunda belgeleri imzalayan müvekkilinde hiçbir şüphe oluşmadığını, belgelerin imzalanması sırasında bir kısım ödemelerin ortaklar cari hesabından karşılandığını, kalan sermaye borcunun bu şekilde ödenmesi beklenirken keşide edilen Kayseri … Noterliğinin 29.06.2021 tarihli ihtarıyla yönetim kurulunun 21.06.2021 tarih ve … sayılı kararına istinaden ödenmemiş sermaye taahhüt borcunun bir aylık sürede faiziyle birlikte ödenmesi, aksi taktirde TTK’nın 482 ve 483.maddeleri uyarınca işlem yapılacağının bildirildiğini, şirket çalışanların belgeleri imzalatırken verdiği bilgiler ile ihtarnamedeki bilgilerin çeliştiğini, şirket çalışanlarınca müvekkilinin iradesinin fesada uğratıldığını, müvekkilince keşide edilen 26.07.2021 tarihli ihtarla yönetim kurulu kararının kabul edilmediğinin bildirildiğini, ancak yönetimce hukuka aykırı işlemlere son verilmediğini ve 16.08.2021 tarihli ihtarla ikinci kez sermaye borcunun ödenmesinin istenildiğini, geçmiş dönemde diğer ortaklar için yapılan uygulamalar ile şirket çalışanlarının taahhütleri dikkate alındığında, sermaye artırımının şirket kaynaklarından karşılanması gerektiğini, yapılan işlemlerle müvekkilinin sermaye payının azaltılmaya çalışıldığını ileri sürerek, öncelikle yönetim kurulu kararının uygulanmasının tedbiren durdurulmasına, yönetim kurulunun 21.06.2021 tarih ve … sayılı kararının, 28.06.2018 tarih ve … sayılı kararının ve varsa diğer karaların TTK’nın 391. maddesi uyarınca batıl olduğunun tespitine, karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 04.01.2022 tarihli ara kararıyla; “…İhtiyati tedbir, zorlukla telafi edilebilecek bir zararın meydana gelmesini önlemeye yöneliktir. Burada zarar maddi olabileceği gibi, manevi bir zarar da olabilir. Bu bağlamda, tedbirin hedeflenen amacı elde etmeye elverişli olması ve bu amacın gerçekleşmesi için gerekli olması, yani söz konusu amacı elde etmek için vazgeçilmez olması lazımdır; ayrıca tedbir amaçla orantılı olmalı, aynı amacı sağlayacak daha yumuşak tedbirler varsa, her zaman bunlar tercih edilmelidir.(Prof. Dr. Nur Centel’e Armağan / Selçuk Öztek) Diğer yandan TTK 449. maddesinde ‘genel kurul kararları aleyhinde butlan veya iptal davası açıldığında mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu genel kurul kararının yürütmesinin geri bırakılmasına karar verebilir.’ hükmü yer almaktadır. Bu açıklamalardan sonra somut davaya geldiğimizde, davacının işbu davadaki talebi davalı şirketin yönetim kurulunun 21.06.2021 tarih ve … sayılı kararının, 28.06.2018 tarih ve … sayılı kararının, (ve varsa bu konudaki diğer karaların) TTK’nın 391. maddesi uyarınca batıl yönetim kurulu kararı niteliğinde olduğunun tespitine ilişkin olup, davacı tarafça bu aşamada sermaye arttırımı konusunda iradesinin fesada uğratıldığı iddiası ve diğer sebeplerle kararların batıl olduğu iddiası kapsamında ihtiyati tedbir kararı verilmesi için gerekli olan yaklaşık ispat şartı sağlanamadığı anlaşılmakla ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. ” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine, karar vermiştir. Bu ara karara karşı, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için tüm koşulların bulunduğunu, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi ve tedbir isteyenin yaklaşık ispat derecesinde tedbir kararı verilmesini haklı gösterecek delilleri ortaya koyması hallerinin gerçekleştiğini, tedbir kararı verilmemesi halinde hakkın kullanımının imkansız hale geleceğini, ayrıca Yönetim kurulunun TTK’nın 482 ve 483 maddelerini uygulaması halinde ciddi sonuçların doğacağını, müvekkilinin sürekli ıskat edilme tehdidiyle karşı karşıya kaldığını, davacının ıskat edilmesi halinde, sahibi olduğu hisseleri kaybedeceği ve davanın konusuz kalacağını, davacının hisselerinin elinden alınmasının ardından ise davalı şirketin işbu hisseleri TTK’nın 384.maddesi uyarınca elinden çıkarmak zorunda olması nedeniyle hisselerin başkalarına devredileceği ve işbu hisselerin davacıya iadesinin imkansız hale geleceğini, müvekkilinin tedavi gördüğünü organ nakli sırasında evrakların hastahane ortamında imzalatılarak iradesinin sakatlanması nedeniyle yaklaşık ispat koşulunun sağlandığını, artırılan sermayenin şirket kaynaklarından karşılanacağı belirtilerek iradesinin fesada uğratılmasına ilişkin yaklaşık ispat koşullarının gerçekleştiğini, buna rağmen sonradan sermayenin çok büyük kısmının davacıdan istendiğini, yapılan işlemlerle müvekkilinin payının azaltılarak şirketten dışlanmaya çalışıldığını, şirketin sermayesinin 50.000.000 TL iken 47.100.000 TL sermaye artırımı yapılarak sermaye toplam 97.100.000 TL’ye çıkarılmasına karar verildiğini, 47.100.000 TL sermaye artırımının 44.741.446,03 TL’lik miktarı ortakların alacaklarından bedelsiz olarak karşılanmasına sadece davacının ayrıca 2.319.412,94 TL’yi nakit sermaye olarak ödemesine karar verildiğini, diğer ortaklar için ayrıca nakit sermaye borcu öngörülmediğini, sermaye artırımı ihtiyacı bulunmadığını, yapılan işlemin eşit işlem ilkesine aykırı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, yönetim kurulu kararlarının TTK’nın 391. maddesi uyarınca batıl olduğunun tespiti ve ihtiyati tedbir istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sırasında, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara kararı verilmiş; bu ara karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Kural olarak anonim şirket yönetim kurulu kararlarına karşı iptal davası açılamaz. Ancak yönetim kurulu karının butlanı ve yok hükmünde olduğunun tespiti davası açılabilir. Davacı, davalı şirket yönetim kurulunun almış olduğu sermaye artırım bedellerinin ödenmesine ilişkin kararların batıl olduğunu, sermaye artırımına ilişkin iradesinin fesada uğratıldığını ileri sürerek, bu yönetim kurulu kararının tedbiren icrasının durdurulmasını talep etmiştir. Somut olayda ilk derece mahkemesince, tedbir talebi, dosyadaki delillere göre değerlendirilmiştir. Tedbir talebinin değerlendirildiği aşama itibariyle dosyada, davacının talebinin haklılığı konusunda yaklaşık kanaat oluşturmaya yeterli delil bulunmadığı gibi, şirket yönetim kurulunca alınan kararların yürütmesinin durdurulmaması halinde telafisi güç veya imkansız zararların oluşacağı yönündü de kanıt bulunmamaktadır. Yargılamanın ilerleyen aşamalarında, iddia ve savunma kapsamında delillerin toplanmasından sonra davacı tarafça yeniden tedbir talep edilmesi her zaman mümkündür. Mahkemece ara kararının verildiği aşamada yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden, ilk derece mahkemesinin ret kararı isabetli bulunmuştur. Açıklanan bu gerekçelerle, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.03.03.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.