Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/249 E. 2022/251 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/249
KARAR NO: 2022/251
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27.12.2021 tarihli ara karar.
NUMARASI: 2021/1087 E.
DAVANIN KONUSU:Şirketin feshi
Taraflar arasında görülen şirketin feshi davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında davacı vekili tarafından talep edilen kayyım atanması ve şirketin banka hesaplarına tedbir konulması talebinin, kararda yazılı nedenlerle reddine dair ara kararının davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 2016 yılında iki ortaklı olarak kurulduğunu, eşit paylı diğer ortağın hukuka aykırı işlemler yapması nedeniyle müvekkilinin ciddi zararlara uğradığını ve ortaklığının çekilmez hale geldiğini, şirketin gelir giderleri hakkında müvekkiline bilgi verilmediğini, diğer ortakça şirketin mal varlığı üzerinde usulsüz işlemler yapıldığını, şirket hesabından ortağın şahsi hesaplarına para aktarıldığını, kamu borçlarının ödenmediğini, şirketin keyfi şekilde yönetildiğini, müvekkilinin bilgi edinme talebinin karşılanmadığını, diğer ortakça müvekkilinin darp edildiğini, yaralama ve tehdit boyutuna varan eylemler ile şirket ortaklığının çekilmez hale gelmesi nedeniyle fesih koşullarının oluştuğunu ileri sürerek, şirketin feshine karar verilinceye kadar davalı şirketinin menkul, gayrimenkul, hak ve alacakları başta olmak üzere her türlü malvarlığı ve hakları üzerini ihtiyati konulmasına, şirketinin feshine karar verilinceye kadar davalı şirket hakkında yönetimin yapacağı tüm işlemlerin mahkemenin onayı ile yapılması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesine veya tedbiren şirkete kayyım atanmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 27.12.2021 tarihli ara kararında; “…Şirketlerde asıl olanın, ortakları tarafından alınan kararlar ile belirlenen yöneticiler tarafından yönetilmesidir. Davalı şirkette organ boşluğu bulunmamaktadır. Dava yöneticinin azli veya sorumluluğu davası da değildir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık yargılamayı gerektirmekte olup, talep tarihi itibariyle yargılamanın bulunduğu aşama itibariyle davacı iddialarının yaklaşık olarak ispatının sağlanamadığı anlaşılmakla, davalı şirkete kayyım atanmasına yönelik taleplerinin reddine, ihtiyati tedbir konulmasına yönelik talebinin 50.000 TL teminat mukabilinde kabulü ile davalı şirket adına kayıtlı taşınmaz ve araç kayıtları üzerine satış ve devrin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir konulmasına…” gerekçesiyle davacı vekilinin kayyım atanması talebinin reddine, davalı şirketin üzerine kayıtlı mal varlığı üzerine ihtiyati tedbir konulmasına yönelik talebinin 50.000 TL teminat mukabilinde kabulü ile davalı şirket adına kayıtlı taşınmaz ve araç kayıtları üzerine satış ve devirlerinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir konulmasına, karar verilmiştir. İhtiyati tedbir talep eden vekili, 24.12.2022 tarihli dilekçesiyle; diğer ortağın şirket hesabındaki 250.000,00 TL’yi şahsi hesaplarına aktardığını, müvekkilince vergi borçlarını ödenmesi için şirket hesabına yatırılan paranın bu amaçla kullanılmadığını belirterek, şirketin tüm banka hesaplarına teminatsız veya uygun teminat karşılığında tedbir konulmasına karar verilmesini istemiştir. İlk Derece Mahkemesi 24.12.2022 tarihli tedbir talebini değerlendirdiği 27.12.2021 tarihli ara kararıyla; “…TTK 636.maddesi uyarınca şirket aleyhine açılan davada, dava açan ortağın haklarının korunması için uygun önlemlere karar verilmesi gerekmektedir. Ancak mahkemece alınacak önlemlerin davalı şirketin faaliyetini kısıtlayacak veya tamamen durduracak mahiyette olmaması gerektiği gibi, davanın tarafı olmayan ortağın kişisel malvarlığını veya şirketten alacağı olan 3.kişilerin haklarını etkiler şekilde hüküm altına alınmamalıdır. Davacı vekili tarafından davalı şirketin banka hesapları üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep edilmiş ise de, mahkememizce davalı şirket adına kayıtlı araç ve taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulduğu, banka hesapları üzerine tedbir konulmasının ise davalı şirketin faaliyetini kısıtlayacak ya da tamamen durmasına sebebiyet verecek mahiyette olacağı gibi, şirketten alacaklı olan 3.kişilerin haklarını etkiler mahiyette olacağı, zira davacı vekili tarafından davalı şirkete ait olduğu belirtilen hesaba ilişkin dökümde aynı hesap üzerinden kurum ödemelerinin de gerçekleştiğinin anlaşıldığı, bununla birlikte iddialara ilişkin ‘yaklaşık ispat’ düzeyinin bu aşamada sağlanmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin, davalı şirketin banka hesapları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına yönelik talebinin reddine… ” gerekçesiyle, davalı şirketin banka hesaplarına ihtiyati tedbir konulması talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin işlerinden haberdar edilmediğini, şirket hesaplarından usulsüz işlemler yapıldığını, müvekkilinin bu durumu öğrenmesi üzerine gerginlik yaşandığını, diğer ortak tarafından yaralanan ve tehdit edilen müvekkilinin şikayetçi olduğunu, yaralama ve tehdit boyutuna varan eylemler nedeniyle ortaklık ilişkisinin çekilmez hale geldiğini, şirket hesabındaki 250.000,00 TL’nin hiçbir dayanağı olmaksızın diğer ortak …’in bireysel hesabına gönderildiğini, vergi borcu için müvekkilince şirket hesabına yatırılan 50.000 TL’nin vergi borcunun ödenmesinde kullanılamadığını, şirket hesaplarındaki paranın sürekli şekilde usulsüz işlemlerle diğer ortağının hesabına aktarıldığının kanıtlarıyla dosyaya sunularak bu işlemlerin önlenmesinin talep edildiğini, mahkemece bir kısım tedbir taleplerinin kabul edilmesine rağmen kayyım atanması ve hesaplara yönelik tedbir isteminin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, fesih davasında haklı nedenlerin bulunması halinde kayyım atanmasına karar verilebileceğini, aynı şekilde şirket hesaplarından usulsüz işlemler yapılması nedeniyle banka hesaplarına da tedbir konulması gerektiğini, müvekkilinin hesapları kontrol edememesi nedeniyle usulsüzlüklerin devam edeceğinin açık olduğunu, banka hesaplarındaki paranın şirketin tek mal varlığı olması nedeniyle korunması gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ara kararın kaldırılmasına ve kayyım atanmasına ve şirketin banka hesaplarına tedbir kararı konulmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, limited şirketin fesih ve tasfiyesi davası içerisinde tedbiren şirketin taşınır ve taşınmaz malları ile banka hesaplarına ihtiyati tedbir konulması ve kayyım atanması talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda kayyım atanması ve şirketin banka hesaplarına tedbir konulması talebinin reddine, şirkete ait kayıtlı mal varlığın üzerine 50.000 TL teminatla tedbir koyulmasına, karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. TTK’nın 636/4. maddesinde, fesih ve tasfiye davası açıldığında mahkemece gerekli önlemlerin alınacağı belirtilmiştir. Alınacak önlemler konusunda ayrıntılı düzenleme bulunmadığından, tamamlayıcı hüküm olarak HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin hükümleri uygulanacaktır. HMK’nın 389. maddesi uyarınca; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir “. Aynı Yasa’nın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. İlk derece mahkemesince, davanın açılmasından sonra 22.12.2021 tarihili ara kararla tedbir talebi değerlendirilmiş ve kayyım atanması talebinin reddine, şirketin kayıtlı mal varlığına teminat karşılığı ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiştir. Davacı vekilinin talebi üzerine, 27.12.2021 tarihli ara kararla şirketin banka hesapları üzerine tedbir konulması talebi yazılı gerekçeyle reddedilmiştir. TTK’nın 636/4. maddesinde, fesih ve tasfiye davası açıldığında mahkemece gerekli önlemlerin alınacağı belirtilmiştir. Mahkemece, davanın açılması ile yaklaşık ispat koşulu tartışılmadan şirketin mal varlığının korunması için ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. Ancak kayyım atanması ve banka hesaplarına tedbir uygulanması yönünden yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği kabul edilerek tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili talep ve istinaf başvurusuna şirketin banka hesaplarına ilişkin bir kısım hesap ekstreleri sunulmasına rağmen, iki ortaklı olan ve her iki ortağın da münferiden temsil ve ilzam yetkisi ile müdür olduğu davalı şirketin hesaplarında, diğer müdürce usulsüzlük yapıldığını yaklaşık olarak ispat edilmemiştir. Yargılamanın bulunduğu aşama itibariyle, şirkette organ boşluğu bulunmadığı, şirket hesabından havale edilen paraların şirket amaçlarına aykırı kullanıldığının yaklaşık olarak ispat edilmemesi nedeniyle ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin kısmen reddine karar vermesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Yargılamanın ilerleyen aşamalarında, delilerin toplanması ve yeni olguların ortaya çıkmasından sonra talep halinde her zaman mahkemece tedbir talebinin yeniden değerlendirilmesinin mümkün olması nedeniyle davacı vekilinin tüm istinaf başvuru nedenlerinin reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.03.03.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.