Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/2402 E. 2023/899 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2402
KARAR NO: 2023/899
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/11/2021
NUMARASI: 2018/1117 E. – 2021/1012 K.
DAVANIN KONUSU: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davalı arasında çeşitli tarihlerde genel nakdi ve gayrinakdi kredi Sözleşmesi, bankacılık hizmetleri sözleşmesi, kredi kartı üyelik sözleşmesi ve ticari taşık kredisi ve rehin sözleşmelerinin imzalandığını, ancak davalının taahhütlerini yerine getirmediğini, bunun üzerine müvekkili tarafından davalı şirkete Bakırköy … Noterliğinin 27/08/2018 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, ihtarnamenin tebliğine rağmen davalı şirketçe herhangi bir ödeme yapılmadığını, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı şirkete ödeme emri tebliğ edildiğini ancak davalıların 28/09/2018 tarihinde borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalıların itirazlarının yerinde olmadığını, yapılan itirazların hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını, davalı şirket tarafından icra dairesinin yetkisine de itiraz edildiğini ancak bu itirazında yerinde olmadığını, ileri sürerek, itirazın iptali ile davalının %20 oranında Davalı tarafça davaya cevap evrilmemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı olarak kullandırılan kredilerin kat’ı sonrası açılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.GKS, ihtar, ihtarın tebliğine ilişkin evraklar, ticari defterler, ticaret sicil kaydı ve tüm dosya içeriği ile bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğine; Davacı banka defterleri usulüne uygun tutulmuş olup, sahibinin lehine delil olarak kullanılabilecek niteliği taşımaktadır. Taraflar arasında 04.11.2014, 14.03.2016, 30.06.2015 ve 31.03.2017 tarihli Genel Kredi Sözleşmeleri bulunduğu anlaşılmıştır. Davaya konu alacağın dayanağı krediler, … nolu taksitli ticari kredi, … nolu ticari taşıt kredisi, … nolu ticari kredili mevduat , … nolu şirket kredi kartı kredilerdir.GKS gereğince düzenlenen hesap kat ihtarı 31.08.2018 tarihi itibariyle davalıya tebliğ edilmiş olup, verilen 7 günlük sürenin sonu olan 08.09.2018 tarihi itibariyle davalı temerrüde düşmüştür.Yetki itirazında bulunulmuş ise de GKS’de yetki şartının bulunduğu, yetki şartının gerçek kişi kefiller açısından da TTK 7. Maddedeki teselsül karinesi gereğince geçerli olduğu, buna göre yetki itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.GKS’nin temerrüde ilişkin maddesinde bankaca uygulanan faiz baz alınarak temerrüt faizinin belirlenmesi kararlaştırılmış olup; GKS’deki temerrüt faizi düzenlemesi açıkça (fiilen) uygulanan faizi baz almakta olup, hesaplama da buna göre yapılmıştır KMH kredide temerrüt faizi oranın tespiti ise TCMB’nın 2006/1 ve 2013/8 sayılı tebliğleri doğrultusunda yapılmıştır. Şirket kredi kartı temerrüt faizi oranın tespiti ise TCMB’nın 2013/10 sayılı tebliği ile 2006/1 sayılı tebliğin 3. Maddesinden sonra eklenen 3/A maddesi doğrultusunda yapılmıştır.Teknik ayrıntısı yukarıda özetlenmeye çalışıldığı kök rapor ve sonuç miktar açısından da ek bilirkişi raporunda tam detayı olduğu üzere bilirkişi tarafından hesap kat tarihinde, takip tarihinde ve hukuki menfaatin tespiti açısından dava tarihinde asıl alacak ve temerrüt tarihi ve temerrüt faiz oranına göre fer’ileri hesaplanmıştır.Yargılama devem ederken davalı hakkındaki Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1010 esas sayılı dosyasında verilen iflas kararının kesinleştiği, dava konusu alacak miktarını aşacak şekilde alacağın sıra cetveline kaydedildiği ve buna göre davanın konusuz kaldığı anlaşılmış bu nedenle sonuçta dava konusuz kalmakla karar verilmesine yer olmadığına karar verilse de uyuşmazlığın esası hakkında davacı haklı olmakla lehine vekalet ücretine, icra inkar tazminatına ve yargılama giderine hükmedilmiştir. İcra inkar tazminatı yönünden;dava konusu alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.” gerekçesiyle, davanın dava konusuz kalmakla karar verilmesine yer olmadığına, uyuşmazlığın esası hakkında davacı haklı olduğundan lehine yargılama giderine ve vekalet ücreti hükmedilmesine, 495.000,00 TL’nin %20’si olan 99.000,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin davanın konusuz kalmasından bahisle karar verilmesine yer olmadığına dair kararının hukuka aykırı olduğunu, mahkemece yapılan yargılamada davalarının haklı olduğunun ortaya çıktığını davalı ile imzalanan kredi sözleşmelerine istinaden muhtelif krediler kullandırıldığını, bu krediler arasında yer alan ticari taşıt kredisine istinaden … plaka sayılı aracın kaydına rehin kaydı konulduğunu, borcun ödenmemesi üzerine menkul rehininin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını, itiraz üzerine bu davanın açıldığını, davalı hakkında verilen iflas kararının İİK’nın 193. maddesi gereğince rehnin paraya çevrilmesi yoluyla açılan takibin devamına engel olmadığını, iflas kararına istinaden Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … İflas sayılı dosyasından tasfiye işlemlerine başlandığını, davacının alacağının kaydı için müracaat edildiğini, alacağın masaya kaydedildiğini, ancak bu durumun, huzurdaki davanın konusunu oluşturan rehnin paraya çevrilmesi istemiyle açılan takibe yapılan itirazın iptali hususunda karar verilmemesini gerektirmeyeceğini, İİK’nın 193.maddesi gereğince başlattıkları takibe haksız itiraz hakkında karar verilmesi gerektiğini, verilen karar ile hem alacağı ispat olunan müvekkilin mağduriyetine hem de usul ve yasaya aykırılığa neden olunduğunu, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2014/22892 Esas, 2014/29800 Karar sayılı kararında da rehin alacaklısının, borçlu iflas ettikten sonra da, iflas masasına karşı rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapabileceği, bu tür takiplerin iflasın açılması ile durmayacağı, rehin alacaklısı tarafından borçlunun iflasından sonra da iflas masasına karşı rehnin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi yapılmasının mümkün olduğu ve bu durumda icra müdürlüğünün takibin durdurulmasına ilişkin kararının isabetsiz olduğunun belirtildiğini, İİK’nun 193. maddesi hükmüne göre; “… Rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takiplere iflastan sonra da takip alacaklıları tarafından iflas masasına karşı devam edilir ve satış bedeli 151. maddeye göre rehinli alacaklılara paylaştırılır. Artan kısım iflas masasına intikal eder. Şu kadar ki, takip alacaklısı, iflastan önce başlamış olduğu rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takipten vazgeçerek, rehnin 185. maddeye göre satılmasını isteyebilir.” aynı Kanun’un 185/1. maddesinde ise; “Üzerinde rehin bulunan mallar rehin sahibi alacaklının rüçhan hakkı mahfuz kalmak suretiyle masaya girer ve iflas idaresi tarafından en yakın ve münasip zamanda paraya çevrilip muhafaza ve satış masrafları çıkarıldıktan sonra rehinli alacaklıya hakkı verilir. Ancak, rehin sahibi alacaklı, istediği takdirde iflastan sonra da masaya karşı rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapabilir” düzenlemesi yer aldığını, rehin alacaklısı, borçlu iflas ettikten sonra da, iflas masasına karşı rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapabileceğini, bu tür takiplerin iflasın açılması ile durmayacağını, rehin alacaklısı tarafından borçlunun iflasından sonra da iflas masasına karşı rehnin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi yapılmasının mümkün olduğunu, mahkeme kararının mevcut haliyle kesinleşmesi halinde rehinli aracın satış bedelinin hakkaniyete uygun şekilde paylaştırılmasının mümkün olmayacağını, alacağın varlığı hakkında şüphe bulunmadığını, bu halde aracın satış bedelinin müvekkilinin rehin alacağı öncelikli olmak üzere paylaştırılması gerektiğini, ancak mahkeme kararının bulunulan haliyle kesinleşmesi halinde bu satış bedelinin, kendisine yapılmış itiraz hakkında ne yazık ki bir karar bulunmayan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına gönderileceğini, bu dosyadan ise itiraz nedeniyle müvekkiline ödenmeyeceğinin açık olduğunu, kaldı ki anılan aracın iflas müdürlüğünce satışa çıkarıldığının davacıya çıkan satış ilanından anlaşıldığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, genel kredi sözleşmesi, bankacılık hizmet sözleşmesi, kredi kartı üyelik sözleşmesi ile ticari taşıt kredisi ve rehin sözleşmesinden kaynaklanan alacağın asıl borçludan tahsili için başlatılan menkul rehininin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız icra icra takibine, davalı tarafça yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya içeriğinde bulunan İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 20.09.2018 tarihinde 495.000,00 TL alacağın tahsili için menkul rehininin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 22.09.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafça 28.09.2018 tarihinde borca itiraz edildiği, itiraz üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davalı şirketin eldeki dava açıldıktan sonra, Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.01.2019 tarih ve 2018/1010 Esas, 2019/44 Karar sayılı kararı ile iflasına karar verildiği, bu kararın 01.07.2020 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. Mahkemece,19.11.2020 tarihli duruşmada ikinci alacaklılar toplantısının yapılmasının beklenmesine karar verilmiştir. Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … İflas sayılı dosyasından gelen 09.08.2021 tarihli yazı cevabında; müflis davalı şirketin ikinci alacaklılar toplantısının 28.08.2020 tarihinde yapıldığı, davacının sıra cetvelinde 13.sırada kayıtlı olup alacağının kaydedildiği, sıra cetvelinin kesinleştiğinin bildirildiği, ekinde yer alan sıra cetvelinde davacının 1.09.853,89 TL miktarlı alacağının kabulüne karar verildiği görülmektedir. İİK’nın 193.maddesine göre iflasın açılması ile borçlu aleyhinde haciz yoluyla yapılan takiplerle teminat gösterilmesine ilişkin takipler durur. İflas kararının kesinleşmesi ile bu takipler düşer. Fakat rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takiplere iflastan sonra da takip alacaklıları tarafından iflas masasına karşı devam edilebilir ve satış bedeli 151.maddeye göre rehinli alacaklılara paylaştırılır. Artan kısım iflas masasına intikal eder. Şu kadar ki, takip alacaklısı iflastan önce başlamış olduğu rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takipten vazgeçerek, rehnin 185.maddeye göre satılmasını isteyebilir. İİK’nın “Hukuk davalarının tatili” başlıklı 194/1.maddesi ise, “(Değişik birinci fıkra : 9/11/1988 – 3494/40 md.) Acele haller müstesna olmak üzere müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları durur ve ancak alacaklıların ikinci toplanmasından on gün sonra devam olunabilir.Bu hüküm şeref ve haysiyete tecavüzden, vücut üzerinde ika olunan zararlardan doğan tazminat davaları ile evlenme, ahvali şahsiye veya nafaka işlerine müteallik ihtilaflara, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takiplerle ilgili olarak açılmış olan hukuk davalarına tatbik olunmaz.” hükmünü içermektedir. Bilindiği üzere üzere, bir hukuk davasının kayıt-kabul davasına dönüşmesi için davalının iflas etmesi, iflas idaresinin de dava konusu alacağı iflas masasına kabul etmemesi gerekir. Davalı tarafı dava sırasında iflas eden aleyhine iflastan önce açılan ve İİK’nın 194. madde hükmünde sayılan istisnalardan olmayan bir davaya bakan Mahkemece, dava konusu alacağın, ikinci alacaklılar toplanmasında, iflas masasına kaydedilip, alacağın masaca kesin olarak kabul edilip edilmediğinin araştırılması ve şayet kesin suretle kayıt ve kabul edilmiş ise, konusu kalmayan davada hüküm tesisine yer olmadığına kararı verilmesi; masaya kayıt edilmek istenip de alacak kısmen veya tamamen reddedilmiş ise ve ayrıca kayıt kabul davası açılmamışsa, davaya alacağın iflas masasına kayıt ve kabulü davası olarak devam edilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Ancak, İİK’nın 193.maddesi uyarınca rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takiplere iflastan sonra da takip alacaklıları tarafından iflas masasına karşı devam edilebilir ve İİK’nın 194.maddesi hükmü, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takiplerle ilgili olarak açılmış olan hukuk davalarına tatbik olunmaz. İİK’nın 194. madde hükmünde sayılan istisnalardan olan eldeki davaya da devam edilmesi gerekir. Diğer bir deyişle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takipler borçlunun iflası ile durmayacağı ve düşmeyeceği (İİK 193/3)gibi bu takiplerle ilgili olarak açılmış olan hukuk davaları da borçlunun iflas etmesi ile durmaz. Somut olayda da, davacının davalı aleyhine davalıya ait rehin konusu taşınır malın paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip yapıldığı görülmekte olup bu durumda mahkemece, davaya devam edilerek itiraz hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde, hatalı değerlendirme ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harçlarının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.18.05.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.