Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/2401 E. 2023/55 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2401
KARAR NO: 2023/55
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 27/10/2022 Tarihli Ek Karar
NUMARASI: 2022/296 D.İş – 2022/301 Karar
TALEP: İhtiyati Hacze itiraz
Taraflar arasındaki ihtiyati haciz talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle ihtiyati hacze itirazın reddine dair verilen karara karşı, ihtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz isteyen alacaklı vekili, talep dilekçesinde özetle; 15.11.2017 düzenleme tarihli 275.040,00TL bedelli, 29.01.2018 düzenleme tarihli 147.500 TL bedelli, 21.02.2018 düzenleme tarihli 187.500,00TL bedelli bonoların vadelerinde ödenmediğini, borçlunun malvarlıklarını kaçırma, gizleme ve devretme eğilimi içerisinde bulunduğunu belirterek, 610.040,00 TL alacağı teminen borçlunun haczi kabil mal ve hakları üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince yapılan değerlendirme sonucunda; “…Somut olayda; 15.11.2017 düzenleme tarihli 275.040,00TL bedelli, 29.01.2018 düzenleme tarihli 147.500TL bedelli, 21.02.2018 düzenleme tarihli 187.500,00TL bedelli bonolar vade kaydını taşımadığından görüldüğünde ödenecek bono vasfındadır. Yukarıda anılan yasal düzenlemeler, yapılan açıklamalar ve sunulan delil ve belgelere göre görüldüğünde ödenecek kambiyo senedi niteliğinde olan bononun rehinle temin edildiği tespit edilemediğinden, senet üzerinde bulunan ” teminattır” ifadelerinin yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre hangi sözleşme veya hukuki ilişkinin teminatı konusunda açıklama bulunmadığından, yazılan ibarenin hukuki sonucunun bulunmadığına ilişkin kararlarda göz önünde bulundurularak Mahkememizce görüldüğünde vadeli iş bu senetlerin teminat senedi olarak nitelendirilmesi mümkün olmadığı sonucuna varılarak, İİK 257. maddesi gereğince kayıtsız şartsız bir borç ikrarını içeren görüldüğünde vadeli bonolara dayanan alacak yönünden, alacağın varlığının yaklaşık olarak ispat edildiği ve böylece ihtiyati haciz koşullarının oluştuğu….” gerekçesiyle, alacağın rehinle temin edilmemiş olması ve mevcut kanıtlara göre istem kanuna uygun görülmüş olmakla, toplam 610.040,00TL. Alacak yönünden alacağın % 20 ‘ine tekabül eden 122.008,00TL. Teminat karşılığında İİK’nın 257/1. maddesi gereğince borçluların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarından borca yetecek miktarın, İcra İflas Kanunu’nun koyduğu sınırlar içinde ihtiyaten haczine, karar verilmiştir. Bu karara, borçlu vekili tarafından İİK’nın 265.maddesi uyarınca itiraz edilmiştir. Borçlu vekili, itiraz dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, ihtiyati haciz isteyeni dolandırmadığını, davacıdan mal kaçırmaya çalışmadığını, davacıya karşı vadesi gelip de ödenmemiş hiçbir borcunun da bulunmadığını, ihtiyati haciz isteyenin, müvekkile gelip, projesine yatırım yapmak ve kar elde etmek istediğini teklif ettiğinde müvekkilinin, ülkede yaşanan ekonomik kriz nedeniyle bu teklifi kabul ettiğini, ancak aradan bir sene geçtikten sonra müvekkilinin, davacının tek başına yatırımcı olmadığını Arabistan’da bulunan iki arkadaşını daha bu işe ortak ettiğini, onlardan da para topladığını ve kendi adına sermaye olarak gönderdiğini öğrendiğini, davacının bu şekilde müvekkilinin projesine müvekkilden habersiz kişileri dahil ettiğini, ancak müvekkilin bu kişilerle resmiyette hiçbir ilgi ve alakası bulunmadığını, davacı tarafın, bu diğer iki yatırımcı ile Arabistan’da sorun yaşadığını, yatırımcıların davacıyı dolandırıcılık suçundan dava ettiklerini, davacının Arabistan’da yaşadığı sıkıntılar yüzünden müvekkiline yüklenmekte ve bir an önce kar payını almaya çalıştığını, henüz daireler satılmamasına rağmen müvekkilinin sıkıştırıp para talep ettiğini, müvekkilinin, defalarca davacıya henüz iskan alınmadığı ve daireleri satamadığını, satış olmadan kar payı veremeyeceğini izah etmişse de davacı tarafın müvekkilini zor duruma düşürmek için her türlü yola kötü niyetle başvurduğunu, tabiri caizse müvekkilini yıldırmaya çalıştığını, müvekkili hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına dolandırıcılık suçundan suç duyurusunda bulunduklarını, Cumhuriyet Başsavcılığı 2022/91827 numaralı soruşturma dosyasının celbini talep ettiklerini, ifade tutanağının ekte sunulduğunu, görüleceği üzere olay tamamıyla davacının kendi ülkesinde aleyhine açılan alacak davalarına karşı para bulmak için başlattığı girişimlerden ibaret olduğunu, müvekkili şirketin ödenmiş sermayesinin 3 milyon lira olduğunu, 600 bin lira gibi bir parayı ödeyememesi veya mal kaçırma saikiyle hareket etmesi hayatın olağan akışına aykırı olacağını, kaldı ki bu miktarın fazlasıyla davacıya ödendiğini, Kendilerince senet bedellerinden fazlası davacıya ödenmiş olmasına ve davacının hiçbir zararı bulunmamasına rağmen şirketin banka hesaplarının tamamına tedbir konulmasının şirketin hiçbir ticari faaliyette bulunamamasının, ay başı ödemelerinin hiçbirini ödeyememesinin, kredilerini ve çeklerini ödeyememesi anlamına geleceğini, borç miktarının ve tedbir konulan menkul ve gayri menkullerin mali bedeli düşünüldüğünde taşkın haczin söz konusu olacağı da unutulmaması gerektiğini, nitekim tedbir kararı sonrası başlatılan icra takibi ile müvekkilinin tüm hesaplarına bloke konulmasının açıkça taşkın haciz yapıldığını ortaya koyduğunu, Bonoların alacaklının verdiği paralar karşılığı teminat bonosu olarak verildiğini, teminat olduğunun bonolar üzerine yazıldığını, bu nedenle kambiyo senedi vasfında olmadıklarını, Bonolarda vade bulunmaması nedeniyle, görüldüğünde ödenecek bono vasfında olduklarını, düzenleme ile talep tarihi arasında 1+3 yıllık zaman aşımı süresinin dolması nedeniyle kambiyo evrakı vasfı bulunmadığından ve müvekkili keşidecinin sorumlu görülemeyeceğinden ihtiyati haciz kararının kaldırılması gerektiğini ileri sürerek, ihtiyati hacze itiraz etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN İSTİNAFA KONU EK KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan murafaalı inceleme sonucunda verilen ek kararla; “…Borçlu müterrizin itirazları;mahkememizce yukarıda incelenen yasal düzenlemeler, yapılan açıklamalar ve sunulan delil ve belgelere göre görüldüğünde ödenecek kambiyo senedi niteliğinde olan bononun rehinle temin edildiği tespit edilemediğinden, senet üzerinde bulunan ” teminattır” ifadelerinin yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre hangi sözleşme veya hukuki ilişkinin teminatı konusunda açıklama bulunmadığından, yazılan ibarenin hukuki sonucunun bulunmadığına ilişkin kararlarda göz önünde bulundurularak Mahkememizce görüldüğünde vadeli iş bu senetlerin teminat senedi olarak nitelendirilmesi mümkün olmadığı sonucuna varılarak, İİK 257. maddesi gereğince kayıtsız şartsız bir borç ikrarını içeren görüldüğünde vadeli bonolara dayanan alacak yönünden, alacağın varlığının yaklaşık olarak ispat edildiği ve böylece ihtiyati haciz koşullarının oluştuğu mahkememizce benimsenmiş ve davalı yanın itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmakla, mahkememizce İİK 265 koşullarına göre borçlu itirazın haklı olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıtır…” gerekçesiyle, ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmiştir. Bu ek karara karşı, ihtiyati hacze itiraz eden borçlu vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati hacze itiraz eden vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; TTK’nın 704. maddesinde vade tarihi boş bırakılan senetler hakkında, “görüldüğünde ödenecek bononun tanzim tarihinden itibaren bir yıl içinde ödenmek üzere ibrazı zorunludur” dendiğini, her ne kadar bonoyu düzenleyene karşı açılacak olan bütün davaların TTK’nın 661. maddesi gereğince üç yıllık zamanaşımına tabiyse de vade tarihi boş bırakılan senetler için zamanaşımı bir yıllık ibraz süresinin sonundan itibaren başlamakla 3 yılın sonunda sona erdiğini, özetle, bu tür senetlerin 1+3 yılın ardından kambiyo vasfını yitirdiğini, somut olayda bakıldığında dayanak belge olan senetlerin üçünün de vade tarihinin boş bırakıldığı ve düzenleme tarihlerinin 12.02.2018 – 29.01.2018 – 15.11.2017 olduğu görüldüğünü, bu senetlerin ne 1 yıllık ibraz süresi içerisinde ne sonraki 3 yıllık zamanaaşımı süresi içerisinde herhangi bir icra takibine konu edilmiş ne de noter aracılığıyla talep konusu edildiğini, dolayısıyla görüldüğünde ödenecek bonolardan olan işbu senetlerin tamamı 1+3 yıllık süre zarfında takibe konu edilmediğinden kambiyo vasfını yitirdiğini, hal böyleyken zamanaşımına uğramış olan görüldüğünden ödenecek senetlerin keşidecisine karşı öne sürülemeyeceğinin açık olduğunu, düzenleme tarihinden bu yana üzerinden 5 yıl geçen senetler yönünden müvekkilinin, sorumluluktan kurtulduğunu, dolayısıyla ilk derece mahkemesinin 27.10.2022 tarihli ihtiyati haciz kararına itirazın reddi kararının kaldırılmasına karar vermesi gerektiğini, emsal nitelikteki Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2015/18318 E. 2015/29405 K 25.11.2015 tarihli kararının ekli olduğunu, Vadesi olmayan ve göründüğünde ödenecek senetler açısından bono vasfında bir değişiklik olmaz ise de bonoyu tanzim eden keşideci ve avalistler yönünden sorumluluğun devam ettiğini, sadece bono ibraz süresinin son günü ibraz edilmiş sayılacağından, 3 yıllık zamanaşımı süresi de tanzim tarihinden itibaren yani 1 yıllık sürenin bitiminden başladığını, bononun keşide tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde icra takibi başlatılması bononun keşideciye ibrazı yerine geçtiğini, ancak bu bir yıllık süre içerisinde bankaya ibraz edilemeyen, noter aracılığı ile bildirimi yapılmayan veya icra takibine geçilmeyen bonolar için tanzim tarihinden itibaren 1 yıl içinde ödenmesi için ibraz olunmaması halinde müracaat borçluları (lehtar ve cirantalar) borçtan kurtulduğunu, yani kendilerine müracaat hakkının kaybedildiğini, düzenleme tarihinden bu yana hiçbir yolla ibraz edilmemiş olan takip dayanağı senetlerin, bu aşamadan sonra lehtar olan müvekkiline karşı öne sürülemeyeceğini, sayılan nedenlerden ötürü, müvekkilinin bahse konu senet yönünden sorumluluğu ortadan kalkmış olup, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ek kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ek kararın kaldırılmasına ve ihtiyati hacze itirazın kabulü ile ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, İİK’nın 265. maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararına yöneltilen itirazın reddi kararının istinafına ilişkindir. İlk derece mahkemesince verilen ihtiyati haciz talebinin kabulü kararına, karşı taraf/borçlu vekilince yapılan itirazın reddine dair verilen ek karara karşı, borçlu vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. İhtiyati haciz talep eden alacaklının vade tarihi bulunmayan 15.11.2017,29.01.2018 ve 21.02.2018 düzenleme tarihli, toplam 610.040,00 TL tutarlı senetlere dayanarak alacağın vadesinde ödenmemesi üzerine ihtiyati haciz talep ettiği, senette düzenleyenin borçlu/karşı taraf, lehtarın ise ihtiyati haciz isteyen/alacaklı olduğu, mahkemece ihtiyati haciz isteminin alacağın %20’si oranındaki teminat karşılığında kabulüne karar verildiği, bu karara borçlu vekilince yapılan itirazın reddine karar verilmesi üzerine bu ek karara karşı istinaf isteminde bulunulduğu anlaşılmaktadır. İhtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini garanti altına almak için mahkeme kararıyla borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulmasıdır. İhtiyati hacze ilişkin yasal düzenleme İİK’nın 257 ila 268. maddesinde yer almaktadır. Bilindiği gibi ihtiyati haciz talep edebilme koşulları İİK’nın 257. maddesinde gösterilmiş olup maddede hem vadesi gelen hem de henüz vadesi gelmemiş para alacakları için ihtiyati haciz şartları düzenlenmiştir. Bunlar muaccel alacaklarda alacağın vadesinin gelmiş olması ve alacağın rehinle temin edilmemiş olmasıdır. Müeccel alacaklarda ise kural ihtiyati haciz istenemeyeceği ise de borçlunun belli bir adresinin olmaması veya borçlunun taahhütlerinden kurtulmak amacıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu amaçla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa vadesi gelmemiş alacaklarda da ihtiyati haciz kararı verilebilir. Sözü edilen maddede bunun dışında herhangi bir koşul öngörülmemiştir.Öte yandan, İİK’nın 258. maddesi “Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur” hükmünü içermekte olup ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın varlığı ve miktarı hakkında kanaate varılması yeterlidir. Mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gereken, alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi olmayıp yaklaşık ispat ölçüsünde alacağın varlığını gösteren delillerin sunulmasıdır. İİK’nın 265/1.maddesi hükmü uyarınca ise borçlu, kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. Yukarıda anılan ilke ve esaslar çerçevesinde somut olayın değerlendirilmesinde; ihtiyati haciz talep eden alacaklının vade tarihi bulunmayan 15.11.2017,29.01.2018 ve 21.02.2018 düzenleme tarihli, toplam 610.040,00 TL tutarlı senetlerden kaynaklanan alacak nedeniyle ihtiyati haciz isteminde bulunduğu, somut olayda ihtiyati hacze konu kambiyo senetlerinin vade tarihi dışında bononun tüm unsurlarını taşıdığı, ihtiyati haciz talebinde bulunanın lehtar olduğu, aleyhine ihtiyati haciz istenenin ise bonoların keşidecisi olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar borçlu tarafça senedin vade kısmının boş olduğu, buna göre senetlerin keşide tarihleri dikkate alındığında 1+3 yıllık zamanaşımına uğradığı ve kambiyo vasfına haiz olmadığı itiraz ve istinaf nedeni olarak ileri sürmüş ise de bu ve belirtilen diğer hususlar açılacak bir menfi tespit davasının konusu olabilecek nitelikte olup, ihtiyati haciz bakımından somut olayda yaklaşık ispatın sağlandığı nazara alındığında, mahkemece ihtiyati haciz kararı verilmesi ve bu karara yapılan itirazın reddine karar verilmesi yerinde olmuştur.Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesince ihtiyati haciz kararına itirazın reddine dair verilen ek kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, karşı taraf/borçlu vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1.ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca, ihtiyati hacze itiraz eden borçlu vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-İhtiyati haciz kararına itiraz eden vekili tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına; bakiye 99,20 TL istinaf karar harcının ihtiyati hacze itiraz edenden tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-İhtiyati haciz kararına itiraz eden borçlu vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 19.01.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca karar kesindir.