Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/24 E. 2022/66 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/24
KARAR NO: 2022/66
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 14/10/2021
NUMARASI: 2021/659
DAVA: Yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti- İhtiyati tedbir
lar arasındak Yönetim Kurulu Kararının Batıl Olduğunun Tespiti davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında ilamda yazılı nedenlerle asıl davada davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Asıl davada davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Şirket hissedarı olan müvekkiline ait mirasen intikal eden 9 pay için Şirket Genel Kurullarına oy kullanmak üzere Tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 14.10.2021 tarihli ara kararıyla; “…Mevcut belge durumuna göre yapılan değerlendirme sonucunda; HMK 389/1 maddesinde ‘mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğancağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir’ hükmü yer almaktadır. Aynı yasanın 390/3 maddesi,’Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır’ düzenlemesini içermektedir. HMK 389- 390/3 maddeleri gereğince ihtiyati tedbir istemine ilişkin yaklaşık ispat koşulunun bu aşamada oluşmadığı…” gerekçesiyle, HMK’nın 389 vd. maddeleri gereğince, bu aşamada yaklaşık ispat koşulunun ve ihtiyati tedbirin şartları oluşmadığınden ihtiyati tedbir talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Asıl davada davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Tedbir taleplerinin tek hakim tarafından incelenerek 14.10.2021 tarihinde reddedildiğini, 18.06.2014 gün 6545 sayılı Yasa ile yapılan düzenlemeye göre heyet halinde bakılacak davalarla ilgili olmak üzere, dava açılmadan önce veya açıldıktan sonra talep edilen ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbirler de heyet tarafından incelenip karara bağlanması gerektiğini, bu nedenle tedbir talepleri hakkında tek hakim incelemesi ile verilen ret kararının hatalı olduğunu, bu kararın öncelikle bu yönüyle kaldırılması gerektiğini, Dava dilekçesi ile birlikte müvekkili şirketin halihazırda hissedarı olduğuna dair 13.11.2020 tarihli dış denetim firması olan … (… A.Ş. ) Şirketince (tarafımıza veraset beyannamesi vermek üzere davalı şirket tarafından verilmiştir) tanzim olunan davalı şirketin pay sahiplerini ve miktarlarını gösteren liste sunulduğunu, bu listede de açıkça müvekkilinin 18 adet hisseye sahip olduğunu, miras bırakan babası …’nın 12 paya sahip olduğunun açıkça görüldüğünü, yine kendilerince müteveffa babası …’ya ait mirasçılık belgesinin sunulduğunu, karar gereğince müvekkilinin babasından ¾ miktarında miras payının bulunduğunun açık olduğunu ( Şirketin Mahkeme dosyasına celbedilen Ticaret Sicil dosyasında ise vefattan önce yapılan 28.02.2019 tarihli Şirket Genel Kurul Toplantı Tutanafının ekinde bulunan Hazurun Cetvelinde toplantıda hazır bulunan ve bulunmayan tüm Şirket hissedarlarının isim ve hisse oranları açıklanmıştır), ayrıca müvekkili tarafından davalı şirketin müvekkiline mail yolu ile gönderdiği 29.01.2021 tarihli ihbarını ve cevabı mahkemeye sunduklarını, bu ihbarda da davalı şirketin müvekkiline açıkça “miras payına karşılık gelen 9 adet şirket payını“ almak istediğini bildirdiğinin de sabit olduğunu, böylelikle müvekkiline mirasen intikal eden hisse adedinin 9 pay olduğunun ve müvekkilinin ayrıca davalı şirkette 18 payının bulunduğunun kesin şekilde ispatlandığını, bu nedenle yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğine dair ilk derece mahkeme gerekçesinin yerinde olmadığını, Açıkça görüleceği üzere müvekkilinin genel kurulda azınlık haklarını kullanamamasının telafisi mümkün olmayan zararlara yol açacağını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl dava, davacıya miras yoluyla intikal eden davalı şirket hisselerinin satın alınmasına ilişkin davalı şirket yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti ile mirasen intikal eden 9 payın pay defterine tescili ve bu 9 pay için de davacının şirket genel kurullarında oy kullanması için ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebine; karşı dava ise TTK’nın 493/6. maddesi kapsamında asıl davada davacı- karşı davada davalı şirketin davacıya miras kalan şirket paylarını devralma önerisinin davacı tarafından kabul edilmiş sayıldığının tespitine karar verilmesi talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sırasında verilen ara kararla, davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş; bu ara karara karşı, asıl davada davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Öncelikle davacı vekilince yönetim kurulu kararının batıl olup, iptali istemli davanın tek hakimce görülemeyeceği, dolayısıyla tek hakim tarafından ihtiyati tedbir kararının değerlendirilerek reddine karar verilmesinin 6545 sayılı yasa hükümlerine aykırı olduğu ileri sürülerek karar istinaf edilmiştir. Söz konusu Yasa’nın 45. maddesindeki düzenleme uyarınca, yönetim kurulu kararının geçersizliğinin tespitine ilişkin davaların heyetçe karara bağlanması gereken davalardan olmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin bu yöndeki istinafı yerinde değildir. HMK’nın 389. Maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir “. Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Yine davada esas hükümle elde edilebilecek sonucu yaratacak şekilde yani davanın esasını çözer şekilde ihtiyati tedbir kararı da verilemeyecektir. Dosya kapsamına göre, asıl davada davacının dava dilekçesindeki iddiaları ve davalının cevap ve karşı dava dilekçesi hep birlikte gözetildiğinde, davacı talebinin yargılamayı gerektirdiği, ihtiyati tedbirin şartlarından olan yaklaşık ispat koşulunun ara karar tarihi itibariyle gerçekleşmemiş olduğu kanaatine varıldığından, ilk derece mahkemesince tedbir talebinin reddinde isabetsizlik görülmemiştir. Kaldı ki yargılamanın her aşamasında, değişen delil durumu itibariyle, talep halinde mahkemece her zaman geçici hukuki koruma talepleri hakkında yeniden karar verilmesi mümkündür. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi, kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, asıl davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca, asıl davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 20.01.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.