Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/2386 E. 2023/369 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2386
KARAR NO: 2023/369
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25.10.2022
NUMARASI: 2022/307 E. – 2022/817 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, tahkim ilk itirazının kabulü ile davanın usulden reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında devam eden sözleşmenin davalı tarafından usulsüz ve kanunsuz olarak feshi sebebiyle müvekkilin uhdesinde kalan malların bedelinin tazmini için davanın açıldığını, müvekkilin uhdesinde kalan malların bedelinin davalıya ödendiğini, vergilerin de ayrıca ödenerek bu malların millileştirildiğini, davalıdan mal bedelleri yanı sıra mahrum kalınan kârın da tahsilini talep ettiklerini, davalı tarafın otuz sekiz senedir devam eden ilişkiyi tek bir sayfalık yazı ile feshettiğini ve müvekkilin uhdesinde kalan milyonlarca dolarlık malzemeyi satmasına dahi muvafakat etmediğini bildirdiğini, uğradıkları zarar ve ziyan ve de mahrum kaldığı kârlara ait tazminatın davalıdan tahsilinin gerektiğini belirterek, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 10.000,00 USD tazminatın davalıdan tahsiline, alacağa taraflar tacir olduğundan 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi hükümleri uyarınca faiz işletilmesine, yargılama giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, savunmasında özetle; taraflar arasındaki imzalanan tahkim sözleşmesi uyarınca dava konusu uyuşmazlığın tahkim mahkemesince çözümü zorunlu olup, uyuşmazlığın çözümünde mahkemenin görevsiz ve yetkisiz olduğunu, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, zamanaşımı itirazlarının olduğunu, dosyada usulüne uygun olarak arabuluculuk yolunun tüketilmediğini ve dava şartı yokluğundan davanın reddinin gerektiğini, davacının davayı belirsiz alacak davası olarak ikame etmesinde hukuki yararının olmadığını, taleplerin belirlenebilir nitelikte olduğunu, sözleşmenin müvekkili şirket tarafından 02/08/2021 tarihinde tek taraflı olarak sona erdirilmediğini, taraflar arasındaki sözleşmenin yenilenmeyeceğinin belirtildiğini, davacının kötü niyetli olup haksız kazanç sağlama gayreti içerisinde olduğunu belirterek, haksız ve mesnetsiz davanın reddine ve yargılama giderlerinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECECMAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “Dava konusu olayda davalı …r.o.’nın süresinde sunduğu cevap dilekçesinde davacı şirket ile davalı arasında akdedilen 03/09/2017 tarihli distribütörlük sözleşmesine göre ortaya çıkan uyuşmazlıkların tahkim yoluyla çözülmesi gerektiğini belirterek usulü itirazda bulunmuştur. Dosya içerisinde mübrez 09/03/2017 tarihli Bobcat ürünleri münhasır distribütörlük sözleşmesinin amir kanun ve yetki başlıklı 22.maddesinin 3.fıkrasında ‘bu sözleşmeden veya satış sözleşmelerinden kaynaklanan veya bunlarla ilgili herhangi bir ihtilaf, anlaşmazlık veya iddia veya bunların ihlali, feshi veya geçersizliği nihai olarak uluslararası ticaret odası tahkim kuralları uyarınca atanan bir veya biden fazla hakem tarafından bahsi geçen kurallar uyarınca karara bağlanacaktır. Tahkim yeri:Prag/Çek Cumhuriyeti olacaktır, tahkim yargılamasında kullanılacak dil: İngilizce olacaktır.’ şeklinde anlaşma sağlandığı görülmüştür. Tahkim anlaşmasının geçerli olması için yazılı olarak yapılması gerekir. HMK’nın 413/1. maddesi uyarınca geçerli bir tahkim anlaşmasının varlığına rağmen mahkemede dava açılması halinde davalının uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesi gerektiğini, ilk itiraz olarak ileri sürmesi gerekir. HMK’nın 116/1-b maddesine göre tahkim itirazı bir ilk itirazdır ve davalı tarafça süresi içerisinde tahkim ilk itirazında bulunmuştur. Taraflar arasında tahkim anlaşması yazılı geçerlilik şartına bağlı olarak yapılmıştır. Bu nedenlerle süresinde yapılan tahkim itirazının yerinde olduğu anlaşılarak davacının dava konusu uyuşmazlıkla ilgili öncelikle tahkim yoluna başvurması gerektiğinden davanın usulden reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle, davalının tahkim ilk itirazının kabulü ile davanın usulden reddine, karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın, taraflar arasında otuz sekiz senedir süren sözleşmenin davalı tarafından haksız feshi nedeniyle davacının ilinde kanlan mallar nedeniyle uğranılan zararın tazmini amacıyla açıldığını, tazminat talebinin sözleşmeye dayalı olmadığını, Çekya hukukuna göre davacının bu zararının tazminini talep etmenin mümkün olmadığına dair uzman görüşü sunulduğunu, davalının almayı kabul etmediği malların müvekkili tarafından satılmasına da davalının muvafakat etmediğini, davaya konu talebin sözleşmeye değil Yargıtay içtihadına dayandığını, emsal Yargıtay 19. HD’nin 2012/6027 E- 2013/957 K sayılı kararının bu yönde olduğunu, davacının Çekya’da bu davayı açıp kazanma imkânının bulunmadığını, HMK’nın 413. maddesi uyarınca tahkim sözleşmesinin uygulanmasının imkânsız olması hâlinde tahkim itirazının reddi gerektiğini, Çekya’da Çek hukukuna göre böyle bir davanın görülmesinin mümkün olmadığına dair sundukları uzman görüşe dikkate alındığında tahkim sözleşmesinin uygulanmasının imkânsız olduğunun açık olduğunu, MÖHUK’un 32. maddesi uyarınca çek hukukunun uygulanmasının hakkaniyete uygun olmaması nedeniyle, eldeki uyuşmazlığa Çek hukukunun uygulanamayacağını, MÖHUK’un 5. maddesi uyarınca yabancı hukukun belli bir olayda uygulanmasının kamu düzenine aykırı olduğu durumlarda yabancı hukukun uygulanamayacağını, müvekkilinin hak arama özgürlüğü ihlal edilmiş olacağından, kamu düzeninin ihlal edilmiş olacağını, sözleşmeyi davalının haksız olarak feshettiğini ve feshedilmiş sözleşmeye dayanarak haksız olarak da tahkim itirazında bulunduğunu, bu durumu TMK’nın 2. maddesine aykırı olduğunu, davanın konusunun davacının envanterinde kalan mallar bakımından tazminat talebi olduğunu, malların Çekya’da değil, Türkiye’de davacının deposunda olduğunu, bu nedenle davanın Türkiye’de açıldığını, Çekya’da dava açılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, tazminat talebinin haksız fiilden kaynaklanmakta olup MÖHUK’un 34/2. maddesi uyarınca zararın meydana geldiği ülke hukukunun uygulanması gerektiğini, zararın Türkiye’de meydana geldiğini, bu nedenle Türk hukukunun uygulanması gerektiğini, davalının eylemlerinin aynı zamanda haksız rekabet oluşturmakta olup aynı Kanun’un 37. maddesi uyarınca müvekkilinin iş yerinin bulunduğu ülke hukukunun uygulanması gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasındaki distribütörlük sözleşmesinin davalı tarafça haksız olarak feshi üzerine davacının elinde kalan mallar nedeniyle uğranılan zararların tazmini istemiyle açılmış bir maddi tazminat davasıdır.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davalının tahkim ilk itirazının kabulü ile davanın usulden reddire karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında 09.03.2017 tarihli “… MÜNHASIR DİSTRİBÜTÖRLÜK SÖZLEŞMESİ” isimli distribütörlük sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmenin 22.3 maddesinde, “Bu Sözleşmeden veya Satış Sözleşmesinden kaynaklanan veya bunlarla ilgili herhangi bir ihtilaf, anlaşmazlık veya iddia veya bunların ihlali, feshi veya geçersizliği, nihai olarak Uluslararası Ticaret Odası Tahkim Kuralları uyarınca atanan bir veya daha fazla hakem tarafından bahsi geçen kurallar uyarınca karara bağlanacaktır. Tahkim yeri Prag, Çek Cumhuriyeti olacaktır. Tahkim yargılamasında uygulanacak dil İngilizce olacaktır.” şeklinde tahkim koşulunun yer aldığı, tahkim sözleşmesinin geçerli olduğu anlaşılmıştır.Davacı vekili, davaya konu tazminat talebini, tahkim şartı da içeren bu distribütörlük sözleşmesinin haksız feshi sonucu davacının elinde kalan ve davalının geri almayı reddettiği gibi, davacının satmasına da müsaade etmediği mallar nedeniyle uğranılan zarar iddiasına dayandırmıştır.Sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı hususu tahkim yargılamasının konusu olabilir. Yine, haklı ya da haksız fesih ya da sözleşmenin süresi sonunda sona ermesi akabinde davalının, davacının elinde kalan malları geri almak ya da bedelini ödemek yahut davacının bunları müşterilerine satmasına izin vermek gibi bir yükümlülüğünün bulunup bulunmadığı hususları, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine ve tarafların seçmiş oldukları maddi hukuk kurallarına göre belirlenecektir. Görüldüğü üzere, davacının eldeki davaya konu talebi, sözleşmeye ve onun haksız feshedildiği ve fesih sonrası davacının elinde kalan mallar nedeniyle zarar oluştuğu iddialarına dayanmaktadır. Davacının tazminat talebinin sözleşme ilişkisine dayandığı açıktır. Davalının tazminat borcunun bulunup bulunmadığı, bütünüyle sözleşme ve seçilen maddi hukuk kuralları uyarınca tarafların yükümlülüklerine göre belirlenecektir. İstinaf dilekçesinde dayanılan Yargıtay kararlarında, kararlara konu uyuşmazlıkların sözleşmeden kaynaklanmadığına ilişkin bir değerlendirme bulunmadığı gibi, tahkim koşuluyla ilgili bir değerlendirme de yoktur. Bu nedenlerle davacının, davadaki talebin sözleşmeye dayanmadığı, haksız fiil ve haksız rekabet hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiği yönündeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Davacı vekili sundukları uzman görüşünde belirtildiği üzere, davacının Çekya hukukuna göre tazminat talep etmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle tahkim şartının geçersiz olduğunu ileri sürmüştür. Taraflar, bir sözleşme ilişkisine uygulanacak maddi hukuk kurallarını serbestçe seçebilirler. Somut olayda da taraflar hukuk seçimi yapmışardır. Seçilen maddi hukuk kurallarına göre tazminat talep hakkının bulunup bulunmaması tahkim şatını geçersiz hale getirmez. Bu husus kamu düzeniyle de ilişkili bir husus olarak değerlendirilemez. Davacının tazminat talep hakkının bulunup bulunmadığı hakem tarafından değerlendirilecek bir konu olup tahkim sözleşmesinin geçerliliği ile ilgili değildir. Davacı, hak arama özgürlüğünü hakemde açacağı dava ile sağlayacağından, tahkim itirazının kabulünün davacının hak arama özgürlüğünü ihlal ettiği de söylenemez. Hukuk seçiminin hakkaniyete aykırı kabul edilmesini gerektiren bir husus bulunmamaktadır. Davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Sözleşmenin feshedilmiş olması, fesihten sonra bu sözleşmeye dayı talepler bakımından sözleşmedeki tahkim koşuluna dayanılarak tahkim itirazında bulunulmasına engel değildir. Tahkim şartında, fesih dâhil her türlü uyuşmazlığın hakemde çözüleceği açıkça belirtilmiştir. Bu nedenle, tahkim ilk itirazının ileri sürülmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğuna dair istinaf nedeni de yerinde değildir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 99,20 TL karar harcının davacıdan tahsiline,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,5-Karar kesinleştikten sonra dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 09.03.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.