Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/2371 E. 2023/64 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2371
KARAR NO: 2023/64
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10.10.2022 tarihli ara karar.
NUMARASI: 2017/419 E.
DAVANIN KONUSU: Sözleşmenin İptali
Taraflar arasındaki davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında ihtiyati tedbire itirazın reddine dair verilen ara karara karşı, davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacılar vekili, 29.03.2022 havale tarihli dilekçesinde özetle; hile ve gabin nedeniyle iptal talebine ilişkin olduğu sözleşmelere konu şirket paylarının yer aldığı … San. ve Tic. A.Ş unvanlı şirketteki müvekkillerinin kardeşleri olan davalıların ve diğer hissedarların dava konusu olaydan önceki hisse yapısının, …’nın 700 adet hisse karşılığı 7.000.000 TL, …’nın 222,50 adet hisse karşılığı 2.225.000 TL, …’nın 222,50 adet hisse karşılığı 2.225.000 TL, …’nın 100 adet hisse karşılığı 1.000.000 TL, …’nın 100 adet hisse karşılığı 1.000.000 TL, …’nın 100 adet hisse karşılığı 1.000.000 TL, …’nın 187,50 adet hisse karşılığı 1.875.000 TL, …’un 122,50 adet hisse karşılığı 1.225.000 TL, …’ın 122,50 adet hisse karşılığı 1.225.000 TL, …’nın 122,50 adet hisse karşılığı 1.225.000 TL toplamı 2000 adet hisse karşılığı 20.000.000 TL olduğunu, dava dışı … A.Ş. firmasında yargılama süreci içerisinde şirket sermaye artırımları ve şirket ortakları arasında hisse devirleri gerçekleştiğini, mahkeme huzurunda ilk dava açıldığında dava dışı şirketin 20.000.000,00 TL olan sermayesinin bugün itibari ile şirket geçmiş yıl karlarının sermayeye eklenmesi sonucunda 50.000.000,00-TL ye çıkartılmış olduğunu, davalılardan …’nın sermeye arttırımı sonucu dava dışı şirketteki hissesinin 1081,25 adete, davalılardan …’nın ise sermaye artırımı sonucu dava dışı şirketteki hissesinin 950 adete yükseldiğini, şirket ortakları arasındaki hisse satışlarından kaynaklı olarak ise davalı …’nın 1.081,25 adet olan hissesinin 140 adete, davalı …’nın 950 adet olan hissesinin 100 adete kadar gerilediğini, davacı müvekkillerinin dava konusu talep ettikleri hisselerinin toplamının 367,50 olmasına rağmen gelinen aşamada davalılar … ve …’nın dava dışı şirkette güncel olarak 240 adet hisseleri bulunduğunu, dolayısıyla davalılar ve dava dışı şirkette bulunan diğer şirket yetkililerinin dava konusu davacı müvekkillerine ait olan hisselerin bir kısmının da ortaklar arasında satışını ve devrini gerçekleştirerek dava konusu davacı müvekkillerine ait olan hisselerin azalmasına sebebiyet verdiklerini, öncelikle dava dışı … A.Ş firmasına müzekkere yazılarak pay defterinin celp edilmesini, ardından devredilen hisselerin ne kadarının kimlere devredildiğinin tespiti için dosyanın mali müşavir bilirkişiye tevdiini, dava dışı firmada bulunan hisselerin hile ve gabin nedeni ile devredilmiş olmasından ötürü, 17.04.2016 tarihli hisse devir sözleşmelerinin iptali, davacı müvekkillerine geri iadesi ve hisselerin yargılama aşamasında devrinin engellenmesi için tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 07.04.2022 tarihli ara kararıyla; “İhtiyati tedbirin şartları 6100 sayılı HMK 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Buna göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Sözleşme ve dava konusu hisselerin üçüncü kişilere devri halinde hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacağından teminatsız olarak tedbir talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.” davacıların tedbir talebinin kabulü ile dava konusu edilen ve davalılar adına kayıtlı bulunan hisselerin üçüncü kişilere devrinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmiştir.Bu ara karara karşı, davalılar vekili tarafından, HMK’nın 394. maddesi uyarınca, süresinde itiraz edilmiştir. İhtiyati tedbire itiraz eden davalılar vekili, 06.05.2022 tarihli itiraz dilekçesinde özetle; 31.03.2022 tarihli celsesinde dava konusu hisselerin müvekkiller adına kayıtlı olması halinde ”İhtiyati tedbir isteminin kabulüne” dair verilen ara kararın itiraz yolu açık olmak üzere verildiğini ancak yasa gereği ara kararda bulunması gereken itiraz yollarının ve süresinin açıkça belirtilmediği gözetilerek ihtiyati tedbire dair kararın, yasal itiraz yollarının ve süresinin adil yargılanma ilkesi ve HMK gereği ayrıca ve açıkça gerekçelendirilerek yazılması ve taraflarına tebliği, tebliği müteakip ihtiyati tedbire itiraz konusunda yasal hakları saklı kalmak kaydı ile yukarıdaki itirazlarının değerlendirilmesi gerektiğini, ihtiyati tedbir kararının dava konusu hisselerin müvekkilleri tarafından beş yıl süren dava boyunca karşılık değerleri gözetilerek korunduğu sabit olduğundan kararın haksız olduğu, ihtiyati tedbirin şartlarının bulunmadığı gerekçeleriyle, şartları oluşmayan karardan dönülmesine, mahkeme aksi kanaatte olur ise davacıların hem sattıkları hisse bedellerini tahsil edip hem de dava açmalarının hukuken korunacak bir tarafı olmadığından, müvekkillerinin ve üçüncü şahıs dava dışı şirketin uğrayabileceği muhtemel zararları karşılamak amacıyla HMK’nın 392. uyarınca davacıların dava değerinin çok daha fazla üzerinde bir teminat alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, itirazı değerlendirdiği 10.10.2022 tarihli ara kararında;”…Dava konusu hisselerin yargılamanın devamı sırasında devredilmesi ve elden çıkarılması durumunda ileride telafisi güç ya da imkansız durum ve zararlar ortaya çıkabileceği, verilebilecek hükmün infaz kabiliyetinin de ortadan kalkabileceği ihtimal dahilindedir. Bu sebeple davalıların tedbire itirazlarının reddine ; tanık beyanları ve bilirkişi raporları dikkate alınarak teminat alınmamasına ilişkin mahkememiz kararına itirazların reddine karar vermek gerekmiştir” gerekçesiyle, davalıların ihtiyati tedbir kararına ve teminata ilişkin itirazlarının reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, ihtiyati tedbire itiraz eden davalı …, … ve … vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalılar … ve … vekili, istinaf başvuru dilekçesinde; 06.10.2022 tarihindeki celsede ara karar şeklinde verilen 1-2-3-4-5 no’lu kararların ihtiyati tedbir ve ihtiyati tedbire bağlı muhalefet içerdiği için tarafına üçüncü şahıs şirketin pay defterine teslim etmek gibi vekalet görevi dışında bir görev tayin edildiği için yapılan itirazlara karşılık 14.10.2022 tarihinde tebliğ edilen 13.10.2022 tarihli ihtiyati tedbir içerikli ara kararlardan rücu taleplerinin reddine dair kararlarla ilgili istinaf talebinde bulunduklarını, davanın hisse devrine dair sözleşmelerin gabin nedeniyle iptali davası olduğunu, şirket pay defterinin muhafaza altına alınması kararının gerekçesinin müvekkili şirket hisselerini dava açılmasından beş yıl sonra devretmeleri HMK’nın 125. maddesinin hisse devrinde uygulanamayacağı gerçeğine karşılık mahkemenin taraf değişikliğini taraf eklenmesi şeklinde kabul edip davacının müvekkillerine açtığı davadan vazgeçmeden davasına taraf ekleme imkanına kavuşturulduğunu, tüm tedbire bağlı şikayetlerin dayanağının, hisse devrine dair sözleşmelerin gabin gerekçesiyle yokluğunun tespiti davası olduğunu, dava açıldıktan sonra davalının ortaklıktaki payına devretmesi halinde HMK’nın 125. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı sorusuna verilen cevapta gizli olduğunu, HMK’nın 125. maddenin uygulanamayacağına dair kararlarının olması gerektiğini düşündüklerini, davacının HMK’nın 125. maddesi gereği yazılı taleple müvekkillerine açtığı davadan 06.10.2022 tarihinde feragat ettiği varsayılarak tüm ihtiyati tedbirlerin ve bunlara bağlı şikayetlerin konusuz kalması nedeniyle açılan davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir iken bunun yapılmamış olduğunu, İstanbul Ticaret Odasının 06.05.2022 tarihli cevabında paylarına tedbir talep edilen şirketin çoklu paya sahip olduğu ve çoklu paya sahip şirketlerde pay geçişlerinin tescile tabi olmadığını gözeterek ihtiyati tedbirin uygulanamayacağının belirtildiğini, tedbirin uygulanamamasının başlı başına yoklukla malül olduğu anlamına geldiğinin ihtiyati tedbir kararının içeriğinin sözleşmenin iptali olan davanın konusuna uygun verilmemiş durumda olduğunu, davanın konusunun sözleşmeler olup payların çekişme konusu olmadığını, mahkeme tarafından davanın konusunun çekişmenin konusu olarak kabul ile uygulanması mümkün olmayan bir ihtiyati tedbir kararı verdiğini ve bu kararın uygulanamadığını, ihtiyati tedbir kararının teminatsız şekilde verildiğini, tedbirin üçüncü şahıs şirketi ticari piyasadaki ve bankalardaki kredilerini olumsuz etkileyeceği gibi bankaların tedbirin sonuçlarını olumsuz algılaması durumunda dava dışı şirketin batmasına dahi yol açabilecek durumdayken teminat alınmamasının açıkça yasalara aykırı olduğunu iddia ederek, 13.10.2022 tarihli celsede verilen 1-2-3-4-5 no’lu ara kararlardan rücu taleplerinin reddine dair gerekçeli ret kararının kaldırılmasını, ayrıca 10.10.2022 tarihli ihtiyati tedbire dair kararın dayanağı 07.04.2022 tarihli gerekçeli kararların kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … vekili, istinaf başvuru dilekçesinde; davalı olarak eklenen müvekkiline hitaben tebligatın 14.10.2022 tarihinde müvekkili adresine değil, müvekkilinin hissedarı olduğu …A.Ş adresine gönderildiğini, ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine ilişkin kararın kaldırılmasını talep etme gereğinin hasıl olduğunu, müvekkilinin toptan ve perakende olmak üzere Ev-Mutfak eşyası satan, üreten firmanın ortağı olduğunu, dava konusu hisseleri … ve …’dan satın aldığını, ihtiyati tedbir kararının orantısız ve sonuçları itibari ile müvekkilinin ortağı olduğu … A.Ş’nin mahvına sebep olabilecek nitelikte olduğunu, şirketin yüzlerce çalışanı olup milyonlarca liralık bütçeli ticari işler yapan bir firmanın hisseleri üzerinde ihtiyati tedbir kararı olmasının ciddi anlamda itibar kaybına neden olabileceğini, bu nedenle finansal kaynak kredi kullanımı başta olmak üzere ticaretin devamlılığı için zorunlu olan yöntemlerin kullanılamayacağının ortada olduğunu, davanın ihtiyati tedbir talep eden kişi aleyhine sonuçlanması ihtimalinin her zaman mevcut olduğunu, şirket ve ortaklarının tedbirin devam ettiği süreçte ciddi kayıplara uğramasının söz konusu olduğunu, tedbir talep edenlerden teminat göstermesi dahi istenmediğini, HMK 392.madde de açıkça belirtildiğini, davacıların hisse bedellerini tahsil ettiklerinin cevaba cevap dilekçesindeki ikrarla sabit olduğundan hisse devrine ilişkin sözleşmenin geçerliliğini koruduğunu iddia ederek, mahkemenin 07.04.2022 tarihli ihtiyati tedbir kararı ile ihtiyati tedbirlerinin devamını içeren 10.10.2022 ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine ilişkin kararın kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, anonim şirket paylarının devrine ilişkin devir protokollerinin hile ve gabin nedeniyle ayrıca usuli eksiklikler nedeniyle iptaline ve hisselerin iadesi istemine ilişkindir. Derdest dava dosyasında, davacıların ihtiyati tedbir talebinin kabulüne dair ara karara davalıların itirazları ret edilmiştir. Ayrıca davalılardan … ve … vekili tarafından mahkemenin 06.10.2022 tarihli ara kararından dönülmesi talepleri 13.10.2022 tarihli ara karar ile ret edilmiştir. Davalılardan … ve … vekili ihtiyati tedbir kararının reddine dair mahkemenin 10.10.2022 tarihli ara kararı ile birlikte, ara karardan rücu talebinin reddine dair 13.10.2022 tarihli ara kararlarını ayrı ayrı istinaf etmiştir. Yargılama aşamasında dava konusu edilen hisselerin davalılar tarafından …’ya devredilmiş olması ve bu hususun Şirket Yönetim Kurulu’nun 27.05.2022 tarihli kararı ile Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlanmış olmasından dolayı davacılar tarafından 03.10.2022 tarihli dilekçe ile HMK’nın 125. madde kapsamında seçimlik haklarının dava konusu hisseleri devralan kişilere karşı davayı yönetme olarak kullandıklarını beyan etmişlerdir. Talep dilekçesinin son kısmında, dava konusu iptali istenen hisselerin tamamının devredilmiş olmasından dolayı HMK’nın 125. maddesi gereğince dava konusu hisseleri devralan …, …, …, … ve …’ya gerekli bildirimlerin yapılarak dava dosyasına yasa kapsamında davalı olarak eklenmelerini, dava dışı … San. Ve Tic. A.Ş’nin pay defterinin celp edilerek hisselerin yeniden devrinin engellenmesi için pay defterine ihtiyati tedbir şerhi işlenmesini, İTO’ya yeniden müzekkere yazılarak ortakların tamamının davalı olduğunu belirten ihtiyati tedbir ya da davalıdır şerhi konulmasını, ayrıca tüm resmi kurumlara ve bankalara müzekkere yazılarak dava dışı firma ortaklarının işbu mahkemede görülmekte olan dava nedeniyle davalı olduklarını belirtir ihtiyati tedbir ya da davalıdır şerhi konulmasını talep etmiştir. Mahkemenin 06.10.2022 tarihli celse ara kararında; “…1-Davalılar vekiline dava dışı … San ve Tic. A.Ş. pay defterini sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine, sunulduğunda kasada muhafaza altına alınmasına, aksi halde pay devirleri ile ilgili davacı iddialarına itibar edilerek yargılamaya devam edileceğinin davalılar vekiline ihtarına, İHTARAT YAPILDI. Aynı hususta dava dışı şirkete 3. Kişi olarak muhtıra tebliğine, 2-Dava konusu payların devri nedeniyle davanın yöneltildiği …, …, …, … ve …’ya dava dilekçesi ve 03/10/2022 tarihli dilekçenin tebliğine, 3-Davacılar vekiline her bir davacı yönünden hisselerin gerçek değeri üzerinden eksik harcı ikmal etmek üzere gelecek celseye kadar süre verilmesine, aksi halde dosyanın işlemden kaldırılacağının davacılar vekiline ihtarına, (İHTARAT YAPILDI) 4-Davacılar tedbire muhalefet nedeniyle şikayette bulunulduğundan davalılar … ve …’ya adların duruşma gün ve saatini bildirir davetiye tebliğine, davalılara savunmalarını sunmak üzere bir sonraki duruşmaya kadar süre verilmesine, çıkartılacak davetiyeye davacılar tarafından sunulan şikayet dilekçesinin eklenmesine, 5-Gelecek celse davalılar … ve …’nın 5271 sayılı Kanun’un 147. Maddesinde belirtilen hakları tahtında savunmalarının alınmasına…” karar verildiği anlaşılmaktadır. Davalılar … ve … vekili tarafından 06.10.2022 tarihli celsede alınan ara kararlardan dönülmesi ve davacının taraflarına açmış olduğu davadan vazgeçmeden işlem yapmaya çalıştığı gözetilerek davanın ara kararla hukuki yarar kalmadığından reddini veya kararlardan dönülmesini talep etmiştir. Mahkemece davalılar vekilinin ara kararlardan rücu talebinin reddine, ayrıca ihtiyati tedbire dair ara karara yönelik yapılan itirazlarının da reddine ve tanık beyanları ile bilirkişi raporları dikkate alınarak teminat alınmamasına ilişkin mahkemenin kararına itirazlarının reddine karar verilmiştir. Davalılar ve hisseyi devralarak davaya dahil olan davalı tarafça ara kararlar istinaf edilmiştir. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında davacı ve davalıların dava dışı şirketin hissedarı ve kardeş oldukları, davacıların hisse devir protokolü başlığı altında düzenlenen adi yazılı belge ile ayrı ayrı dava dışı şirketteki hisselerinin tamamını davalılara devrettikleri, devir protokolünde devir bedelini ve ödeme takvimine yer verildiği, dava tarihinden sonra davacıların hisselerini devretmiş olduğu davalılar tarafından hisselerin dava dışı kişilere devredildiği konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, mahkemenin ara kararından rücu talebinin reddine dair ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulup başvurulamayacağı, ihtiyati tedbir şartlarının oluşup oluşmadığı ile teminat alınmaksızın ihtiyati tedbir kararına hükmedilmiş olması, teminat alınmasına yönelik itiraza karşılık itirazın tanık beyanları ve bilirkişi raporları dayanak gösterilerek reddedilmiş olması ile dava dışı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 06.05.2022 tarihli cevabı yazılarında söz konusu şirketin çok pay sahipli şirket olduğu anlaşıldığından ihtiyati tedbir ile ilgili olarak herhangi bir işlem yapılamadığı cevabı karşısında ihtiyati tedbir kararının verilmesinin isabetli olup olmayacağına ilişkindir. HMK’nın 341/1. maddesinde istinafı kabil kararlar açıkça sayılmıştır. Nihai kararlar, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararlarıyla, bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Ayrıca, yüze karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı da doğrudan istinaf kanun yoluna başvurulabilir. Somut olayda mahkemenin davadan elini çekmediği, 06.10.2022 tarihli celsede alınan ara kararlardan rücu talebinin reddine dair 13.10.2022 tarihli ara karar yasal düzenleme gereğince tek başına istinaf edilemeyen ara karardır. Bu ara kararlar ancak asıl hükümle birlikte istinaf edilebilecektir. Bu nedenle davalılardan … ve … vekilinin mahkemenin 13.10.2022 tarihli ara kararına karşı yapmış oldukları istinaf başvurusunun aynı yasanın 352/1-ç. Bendi gereğince reddedilmesi gerekmiştir.Davalılar ve davalı …’nın ihtiyati tedbir kararına ilişkin olarak itirazlarının reddine dair 10.10.2022 tarihli ara karar yönünden ise; HMK’nın 389. maddesi uyarınca; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir “. Aynı Yasa’nın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Somut olayda İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün yukarıda yer verilen cevabı yazılarına istinaden dava dışı şirketin çok pay sahipli şirket olduğu, ihtiyati tedbirle ilgili olarak herhangi bir işlem yapılamadığı belirtilmiştir. Mahkemenin 07.04.2022 tarihli ara kararı ile tesis edilen tedbir kararında dava konusu edilen ve davalılar adına kayıtlı bulunan hisselerin üçüncü kişilere devrinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir konulmasına dair karar verilmiştir. Söz konusu ara karar, HMK’nın 391. maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbir kararı ile ilgili düzenlemeye uygun düşmemektedir. Şöyle ki HMK’nın 391. maddenin 2.fıkrasının b.bendinde, tedbirin açık ve somut olarak hangi sebebe ve delillere dayandığı, c bendinde tereddüte yer vermeyecek şekilde neyin üzerinde ve ne tür bir tedbire karar verildiğinin gösterileceği belirtilmiştir. İşbu davada HMK’nın 390/3 fıkrasında belirtildiği şekilde davacıların ihtiyati tedbir kararı verilmesi için yaklaşık olarak ispat şartının yerine gelip gelmediği de gerekçeli olarak ortaya konulmamış, tedbir kararının yasada öngörülen zorunlu unsurlara yer verilmemiş, tedbirin uygulanabilir nitelikte olup olmadığına dair bir değerlendirme de yapılmamıştır. Diğer taraftan, aynı yasanın 392. maddesinde, ihtiyati tedbir talep edenin haksız çıktığı taktirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorunda olduğu düzenlenmiştir. Yasanın söz konusu kısmı emredici niteliktedir. Devamında ise talebin resmi bir belgeye başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa mahkemenin gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verebileceği belirtilmiştir. Somut olayda mahkemece davalıların teminat alınmamasına yönelik itirazları, tanık beyanları ve bilirkişi raporları gösterilerek reddedilmiştir. Gerek tanık beyanlarının ve gerekse bilirkişi raporlarının yasada belirtilen resmi belge veya kesin delil olmadığı aşikardır. Durum ve koşulların gerekleri ise gerekçede ortaya konulmamıştır. Bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin 10.10.2022 tarihli ara kararının HMK’nın 353/1.a.6 hükmü uyarınca kaldırılması gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, davalılar … ve … vekilinin mahkemenin 13.10.2022 tarihli ara kararına ilişkin istinaf talebinin HMK’nın 352/1.ç bendi gereğince reddine, davalıların 10.10.2022 tarihli ara karara yönelik istinaf başvuruları yönünden ise ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının istinaf incelemesine elverişli olmaması nedeniyle HMK’nın 353/1.a.6. maddesi gereğince kaldırılmasına dair karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; A- Davalılar … ve … vekilinin, ilk derece mahkemesinin 13.10.2022 tarihli ara kararına ilişkin istinaf başvurusunun, bu arar kararının istinafı kabil bir ara karar olmaması nedeniyle HMK’nın 352/1.b bendi gereğince usulden reddine, B- Davalılar vekillerinin ihtiyati tedbire itirazın reddine dair 10.10.2022 tarihli ara kararına yönelik istinaf başvurusu bakımından: 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbire itirazın reddine dair, istinafa konu 10.10.2022 tarihli ara kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında, davalıların ihtiyati tedbire ve teminata yönelik itirazlarının yeniden değerlendirilip karara bağlanması için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Taraflarca yatırılan istinaf peşin karar harçlarının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 26.01.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.