Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/2361 E. 2023/722 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2361
KARAR NO: 2023/722
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04.10.2022
NUMARASI: 2015/119 E. – 2022/661 K.
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari işletme devrinden kaynaklı)
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın usulden reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … ile davalı …,ın … Tic. Ltd.Şti. ortakları iken halen davalı tarafta bulunan bila tarihli Ticari İşletme Hisse Devir Sözleşmesi yapıldığını ve daha sonra da yine taraflarca ek olarak 15.10.2012 tarihli ve 19.12.2012 tarihli olmak üzere iki kez Ticari İşletme Hissi Devir Ek Sözleşmesi yapıldığını, taraflar arasında yapılan 15.10.2012 tarihli Ticari İşletme Hisse Devir Ek Sözleşmesine istinaden 16.10.2012 tarihinde Beyoğlu … Noterliğinin … Yevmiye nolu limited şirket hisse devir sözleşmesi yapıldığı aşamada sözleşmenin 3/b maddesinde belirtilen borçların davacı tarafından ödeneceğinin teminatı olacak şekilde ve üzerinde sadece tediye tarihi 16.10.2012 (iken paraf imzası ile 16.11.2012 olacak şekilde düzeltilerek) olan 50.000.-TL. bedelli sadece davacının imzası bulunan ve diğer kısımları ve özellikle tanzim tarihi boş olan senet verildiğini, ancak 16.11.2012 tarihinde Noterde limited şirket hisse devrinden sonra taraflar arasında ikinci bir kez 15.10.2012 tarihli Ticari İşletme Hisse Devir Ek Sözleşmesinden sonra 19.10.2012 tarihli Ticari İşletme Hisse Devir Ek Sözleşmesinin de tanzim edildiğini, 19.10.2012 tarihli Ticari İşletme Hisse Devir Ek Sözleşmesi ile davacı tarafından sözleşmenin 3/b maddesinde açıklanan edimine yerine getirmesi halinde davacıya iade edilmek üzere 50.000.-TLlik teminat senedinin davalıya verildiğini, 19.10.2012 tarihli Ticari İşletme Hisse Devir Ek Sözleşmesinin 3/b maddesinde senedin açıkça niçin verildiğinin belirtildiğini, müvekkiline davalı tarafından 19.10.2012 tarihli Ticari İşletme Hisse Devir Ek Sözleşmesinin 3/b maddesinde belirtilen borç miktarı beyan edilmediğini, davalı tarafın sözleşmenin 3/b maddesinin son cümlesinde beyan edilen 50.000.-TL bedelli senedin boş kısımlarının doldurulmuş ve aynı zamanda tanzim tarihini de 5.10.2012 tarihi yazılmak sureti ile adeta senedin 5.10.2012 tarihinde mal satılmış gibi bedeli “Malen” yazılmak sureti ile İstanbul … İcra Dairesi Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, müvekkilinin takibe konulan senedin Ticari İşletme Hisse Devir Ek Sözleşmesindeki edimini yerine getirdikten sonra geri iade edilmek üzere teminat olarak verildiğini beyan ederek İstanbul 22. İcra Hukuk Mahkemesi Hakimliğinin 2013/97 Esas sayılı dosyası ile dava açmış ise de mahkemenin dar yetkili olması nedeniyle tanık beyanı, yemin ve bilirkişi incelemesi yapılmadan davanın reddine karar verildiğini, davalı tarafın icra takibi sonucunda, müvekkilinin taşınır ve taşınmaz mallarına konulan hacizler nedeniyle 66.953,00.-TL nin icra tehditi altında davacıdan tahsil edildiğini, davalı tarafın İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi Hakimliğinin 2014/512 Esas sayılı dosyası ile 19.10.2012 tarihli Ticari İşletme Hisse Devir Ek Sözleşmesinin 3/b maddesinde bahsedilen edimini yerine getirmediği gerekçesi ile dava açtığını, bilirkişi incelemesi sonucunda verilen 09.06.2014 tarihli bilirkişi raporu sonucunda davacını müvekkilinin edimini yerine getirmediği için davalının iddia edilen toplam zararının; 1.593,00.-TL + 1.759.-TL + 479,00.-TL. + 31.528.-TL. =35.359.-TL. olduğunun tespit edildiğini, ayrıca davacı edimine karşılık olmak üzere ödemiş olduğu toplam 5.800.-TL. bahsedilen hesaptan mahsup edildiğini, zararın 29.559.-TL. davalının alacaklı olduğunun ortaya çıktığını, davalının ise davacı müvekkilinden 66.953,00.-TL. yi icra zoru ile tahsil etmiş bulunduğunu, dolayısı ile davalı tarafın davacı müvekkilinden 66.953,00.-TL.- 29.559,00.-TL = 37.394-TL. Fazla para tahsil etmiş bulunduğunu, davacının açmış olduğu İstanbul 22. İcra Hukuk Mahkemesi Hakimliğinin 2013/97 Esas sayılı dosyasına davalı tarafın vermiş olduğu cevap dilekçesinde dava konusu edilen 50.000.-TL. bedelli senedin şahsi alacaktan kaynaklanan senet olduğunu ve 15.10.2012 tarihli ve 19.10.2012 tarihli Ticari İşletme Hisse Devir Ek Sözleşmesinin 3/b maddesinde bahsedilen senetle bir ilgisi olmadığını beyan etmiş ise de 19.10.2012 tarihli Ticari İşletme Hisse Devir Ek Sözleşmesinin 3/b maddesinde bahsedilen senedin bu zamana kadar hiç bir yere ibraz edilmediğini ve davalı tarafın senedi ortaya çıkarmadığını, İstanbul … İcra Dairesi Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takibe konulan senedin farklı bir senet ise de 19.10.2012 tarihli Ticari İşletme Hisse Devir Ek Sözleşmesinin 3/b maddesinde bahsedilen senedi davalı tarafın ortaya çıkarması gerektiğini. İstanbul … İcra Dairesi Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takibe konulan senedin tanzim tarihi olan “5.10.2012” tarihi ile senetteki “Malen” yazısının davacı tarafından yazılmadığı gibi senet verildikten sonra rızası hilafına ve başkaca bir senet süsü vermek amacı ile yazıldığını, müvekkilinin senedi verdiği zaman senetteki tediye tarihi “16.10.2012 düzeltilmiş hali olan (16.11.2012)” tarihi ile “50.000.” ve senetteki “İmza” haricindeki tüm kısımların sonradan doldurulduğunu, davalı tarafın her ne kadar senedin 5.10.2012 tarihinde şahsi alacak için verildiğini beyan etmiş ise de bedeli malen yazılı olduğuna göre davalı tarafın davacıya ne verdiğini veya sattığın ispat etmesi veya neyin karşılığında senedi aldığını açıklaması gerektiğini, ayrıca özellikle 19.10.2012 tarihli Ticari İşletme Hisse Devir Ek Sözleşmesinin 3/b maddesinde bahsedilen 50.000.-TL. bedelli senedin nerede ve ne olduğunu açıklaması gerektiğini, bahsedilen senedi davalı tarafın ibraz edemediği takdirde; İstanbul … İcra Dairesi Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takibe konulan senedin 19.10.2012 tarihli Ticari İşletme Hisse Devir Ek Sözleşmesinin 3/b maddesinde bahsedilen senet olduğu sonucuna varılması gerektiğini , davalının bahsedilen dava ile istemiş olduğu bedeli İstanbul … İcra Dairesi Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takibe koymuş olduğu 50.000.-TL bedelli senetle tahsil etmiş bulunduğunu, bu nedenle İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi Hakimliğinin 2014/512 Esas sayılı dosyası ile 19.10.2012 tarihli Ticari İşletme Hisse Devir Ek Sözleşmesinin 3/b maddesinde bahsedilen edimini yerine getirmediği gerekçesi ile zararlarını tahsil etmek istemiş olması halinde 50.000.-TL bedelli senedin fazladan tahsil edilmiş olduğunu iddia ederek, İstanbul … İcra Dairesi Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile tahsil edilen 66.953,00.-TL.nin istirdatına veya birleştirilmesini talep etmiş oldukları İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi Hakimliğinin 2014/512 Esas sayılı dosyası ile yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda hesaplanan 1.593,00.-TL + 1.759.-TL + 479,00.-TL. + 31.528.-TL. =35.359.-TL. den takipten önce ödenen ve bilirkişi raporu ile de tespit edilen 5.000.-TL. + 800.-TL= 5.800.-TL nin mahsubu ile bakiye 37.394-TL.nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; 19.10.2012 tarihli Ticari işletme Hisse devir Ek sözleşmesi ile müvekkiline 50.000,00 TL’ lik teminat senedi verildiğini ifade edilmiş ise de, iş bu senedin teminat senedi olmayıp, müvekkilinin şahsi alacağına istinaden verildiğiı, taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmenin 3. maddesindeki 50.000,00 TL teminat senedinin müvekkiline teslim edilmediğini, müvekkiline 250.000,00 TL’ lik teminat senedi verilmiş olduğundan bahse konu olan 50.000,00 TL’ lik senedin müvekkiline teslim edilmediğini, 250.000,00 TL’lik teminat senedinin tüm cezai hükümleri kapsadığını, kabul anlamına gelmemek üzere, 50.000,00 TL senedin müvekkiline verilmiş olsaydı davacı asilin öncelikle sözleşme edimlerinin tamamını yerine getirmesi sonrasında ise söz konusu teminat senedinin iadesinin talep edilmesi gerekeceğini, zira aynı sözleşmenin 3. maddesinde f bendinde, 4. maddesinde ve 6. maddesinde davacının şartlarını yerine getirmemesi durumunda müvekkiline 250.000,00-TL’ lik teminat senedi verileceğinin belirtmiş olduğunu, buna istinaden davacı tarafından sözleşme tarihi ile aynı diğer bir deyişle 19.10.2012 tarihli ve 250.000,00 TL bedelli müvekkil … adına ve senet üzerine teminat olarak verildiği ayrıca senedin arka yüzüne bu teminat senedinin hisse devir sözleşmesine teminat olarak verildiği ve 3. Kişilere devir ve temlik edilemeyeceği yazılarak müvekkile teslim edildiğini, müvekkiline davacı … tarafından ,sözleşme şartlarının ihlaline istinaden ayrıntılı bilgi içeren 250.000,00 TL’ lik teminat senedi verilmiş olduğu için ayrıca başkaca teminat senedi olarak 50.000,00 TL’ lik teminat senedi düzenleyip vermediğin, tüm bu hususların İstanbul 22.İcra Mahkemesinin 2013/97 Esas sayılı dosyasında tartışıldığını ve mahkemece davacının bu iddialarına itibar edilmeden karar verildiğini, ayrıca senede bakıldığında düzenleme tarihinin 05.10.2012 olup, bu tarihin sözleşmenin imzalanmış olduğu tarihten çok daha önceki bir tarih içerdiğini, davaya konu olan senede bakıldığında ilgili senedin 50.000,00 TL bedelli 05.10.2012 düzenleme tarihli ve 16.11.2012 vade tarihli olduğunun açıkça belli olduğunu, ancak senedin üst kısmındaki vade tarihini işaret eden tediye tarihinin ise önce 16.10.2012 şeklinde yazılmış iken daha sonra taraflarca paraf yapılarak bu tarihin ay kısmının 11. Ay olarak düzeltildiğinin görüldüğünü, tarafların senedin düzenlemesinde oldukça hassas ve bilinçli hareket ettiklerini ve en ufak hatayı dahi düzelterek birlikte imza altına aldıklarını, davacının söz konusu senedin teminat senedi olması halinde bunu mutlaka senet üzerine yazacağını, davacının senedin kaynağı ile ilgili yer vermiş olduğu beyanlarının gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Yargılamaya konu davada, davacı 09.02.2015 tarihli dava dilekçesi ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası kapsamında davalıya ödemiş olduğu 66.953,50 TL’nin istirdadını talep etmiştir. Davacının dosya borcunu 09.09.2013 tarihinde ödediği anlaşılmaktadır. Yukarıda ayrıntılı şekilde paylaşıldığı üzere, yasal mevzuata göre takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir. Somut olayda, dosya borcunun 09.09.2013 tarihinde ödendiği, istirdat davasının 09.02.2015 tarihinde ikame edildiği, 1 yıllık hak düşürücü süre içinde davanın açılmadığı ve bu hususun mahkemece resen gözetilecek hususlardan olduğu anlaşıldığından…” gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının … Tic. Ltd şirketinin ortakları iken halen davalı tarafta bulunan ticari işletme hisse devri sözleşmesi yapıldığını ve yine daha sonra 15.10.2012 tarihli ve 19.10.2012 tarihli olmak üzere ek sözleşme yapıldığını, 50.000,00 TL bedelli sadece davacının imzası bulunan borç senedinin verildiğini, 50.000,00 TL senedin davalıya verildiğini, daha sonra davacı olan müvekkilinin edimini yerine getirmediği gerekçesiyle davalının elinde bulunan senedin boş kısımlarını doldurarak icra takibi başlattığını, icra hukuk mahkemesine açılan davanın reddedildiğini, böylece davalı tarafın hacizler sonucunda 66.953,00 TL’yi icra tehdidi ile tahsil ettiğini ve daha sonra davalının İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/512 Esas sayılı dosyası ile ticari işletme hisse devir ek sözleşmesinin ediminin yerine getirilmediği gerekçesiyle dava açtığını, yapılan inceleme sonucunda 09.06.2014 tarihli bilirkişi raporu ile müvekkilinin edimini yerine getirmediği için davalının iddia ettiği toplam zararının 35.359,00 TL olduğunun tespit edildiğini, davalı tarafın icra tehdidi altında müvekkilinden para tahsil etmiş ise de tahsil edilen ve istirdada konu olan yani iade edilmesi gereken paranın ne kadar olduğunun 09.06.2014 tarihinde belli olduğunu, bu sebeple istirdat davasının paranın tahsil tarihi olarak kabul edilse de asıl önemli olanın istirdada konu edilecek olan paranın miktarının belli olduğu tarihten itibaren açılması gerektiğini, taraflar arasında aynı hukuki ilişki nedeniyle davalının müvekkili hakkında açmış olduğu İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/512 Esas sayılı dosyası ile gerçekleştirilen bilirkişi raporu neticesinde istirdat davasının açılmış olduğunun dikkate alındığı zaman İİK’nın 72. maddesinin davada uygulanmasının mümkün olmadığını, zira davalının tahsil etmiş olduğu paranın istirdada konu olması gerektiği andan itibaren bir yıllık sürenin işlemesi gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 72. maddesi gereğince istirdat veya davalının açmış olduğu ve birleştirilmesi talep edilen dosyada davalının alacaklı olduğuna karar verilmesi halinde icra dosyasında tahsil edilen bedelden bilirkişi raporu ile davalının alacaklı olduğu tespit edilen bedelin mahsubu ile bakiye kısmın istirdadı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın hak düşürücü büre geçmiş olduğundan usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosya kapsamından, taraflar arasında ticari işletme hisse devri sözleşmesi ve ek sözleşmeleri gerçekleştirildiği, sözleşmede, davacının devralan davalının devreden olarak yer aldığı, devredilen şirket hisselerinin dava dışı … Ltd şirketine ait hisseler olduğu, davacı tarafça 05.10.2012 tarihinde 16.11.2012 vade tarihli 50.000,00 TL bedelli malen ibareli bononun davalı adına düzenlendiği, davalı tarafça İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 21.01.2013 tarihinde 50.000,00 TLbedelli bono ve ferileri olmak üzere toplam 51.494,52 TL alacağın tahsili amacıyla kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığı, davacının icra takibine karşı itirazda bulunduğu, İstanbul 22. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/97 Esas 2013/538 Karar sayılı dosyada, davacının icra takibine karşı yapmış olduğu itirazının 21.05.2013 tarihinde reddedildiği, icra dosya borcunun 09.09.2013 tarihinde ödendiği, davalı tarafça davacı hakkında aynı sözleşmelere istinaden tazminat davası açıldığı, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/512 Esas 2015/44 Krar 02.05.2015 günlü kararı ile davanın kabulüne dair hüküm tesis edildiği, davacının iş bu davayı 31.01.2015 tarihinde açmış olduğu, dava dilekçesinde terditli olarak İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/512 Esas sayılı dosyası ile ilgili olarak davanın kabulü halinde söz konusu dosyada tespit edilen rakamın mahsubu ile bakiyenin istirdatını talep ettiği, ancak davacının birleştirme talebine konu ettiği İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/512 Esas sayılı dosyasının mahkemece bekletici mesele yapıldığı Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/8730 Esas, 2016/3427 Karar ve 28.03.2016 günlü kararı ile dava tarihi itibariyle davalıdan tahsili gereken miktarı davacının belirleyebilecek durumda olduğu HMK’nın 107 maddesinde belirtilen belirsiz alacak davası açma koşullarının oluşmadığı, dava tarihi itibariyle HMK 109/2 maddesine göre kısmi dava açılması imkanı dahi bulunmadığı gerekçesiyle bozulduğu, mahkemece 2018/734 Esas, 2019/96 Karar ve 12.02.2019 tarihli karar ile davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verildiği anlaşılmıştır. İstinaf incelemesi bakımından uyuşmazlık, iş bu davada hak düşürücü sürenin hangi tarih itibariyle başlaması gerektiğine yöneliktir. İİK’nın 72/7. maddesi uyarınca takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir. Bu açıklama ışığında davacının davasının İİK’nın 72/7. maddesi uyarınca açılan istirdat davası olduğu; davacı-borçlu tarafından, 2013/938 Esas sayılı icra dosyasında takibe konulan borcun 09.03.2013 tarihinde ödendiği, davacının eldeki davayı 01.02.2015 tarihinde açtığı ve bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı vekili tarafından dava dilekçesinde terditli olarak İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinde davalı tarafça aleyhine açılan davanın kabulü halinde o dosyada alınan bilirkişi raporunda tespit edilen bedelin ödenen bedelden mahsubu sonucunda bakiyesinin istirdadını da talep etmiş ise de bu talep bakımından da hak düşürücü süre geçmiş olduğundan, davanın reddi kararı isabetlidir. İİK’nın 72. maddesinde açıkça ödenen tarihten itibaren bir sene içerisinde paranın geriye alınmasının istenebileceği düzenlenmiştir. İstirdat davasını açmak için iadesi talep edilen bedelin tamamının bilinir hale gelmesine dair bir düzenleme mevcut değildir. Ödemenin tamamının yapıldığı tarihi izleyen bir yıl içinde istirdat davasının açılması gerekmektedir. Bir yıllık süre zamanaşımı süresi değil hak düşürücü süredir. Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararı isabetli olup aksi yöndeki davacının istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 99,20 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline,3-Davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 27.04.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.