Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/2254 E. 2022/1771 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2254
KARAR NO: 2022/1771
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 11/10/2022
NUMARASI: 2022/699 Esas
DAVA: Menfi Tespit
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında ara karada yazılı nedenlerle ihtiyati tedbir kararı verildiği, davalı … vekili tarafından ihtiyati tedbirin kaldırılması için istinaf yoluna başvurulması üzerine dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşılmakla dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı … ile müvekkili şirket arasında 31/12/2019 tarihinde Acentalık Portföy Devir Sözleşmesi imzalandığını, anılan sözleşmenin TEMİNAT başlıklı 6. maddesi ile “devreden müvekkilin sözleşmeden doğan yükümlülüklerini tam ve zamanında yerine getirmemesi halinde, devralanın kaybının ve zararının karşılanması amacıyla 500.000,00-TL bedelli senedin devreden müvekkil tarafından devralana verileceği ve bu senedin devredenin tüm yükümlülükleri sona erdiğinde devredene iade edileceği” nin belirlendiğini ve bu doğrultuda davalı …’ ne 500.000,00₺ bedelli teminat senedi verildiğini icra takibine konu senedin ön yüzüne “TEMİNAT SENEDİDİR” şeklinde yazıldığını ancak senedin vade tarihinin boş bırakıldığını ve müvekkili tarafından imzalanarak teslim edildiğini, müvekkilinin sözleşmeden doğan tüm edimlerinin yerine getirdiğini ancak devir bedelinden kalan 28.000,00-USD tutarındaki borcun davalı tarafça ödenmediğini, bu hususla ilgili olarak hukuki sürecin devam ettiğini, Davalı … Sigorta Anonim Şirketi’ nin kendisine sözleşmenin teminatı olarak verilen 500.000,00₺ tutarındaki ”malen” kayıtlı ve vade tarihi içermeyen senedi taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı olarak ve söz konusu anlaşmanın tarihinden önceki bir tarihi vade günü yazarak, Şirket Yönetim Kurulu Başkanı ve Münferit Yetkilisi diğer davalı …’e ciro ettiğini, …’ in de bu senedi diğer davalı …’a ciro ettiğini, davalı … tarafından tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, takip dayanağının 500.000,00₺ bedelli teminat senedi olduğunu, müvekkili tarafından İstanbul 16. İcra Hukuk Mahkemesi’ nde 2022/717E. sayılı dosya ile borca itiraz davası açıldığını, İstanbul 16. İcra Hukuk Mahkemesi’ nin 30/05/2022 tarihli Tensip Tutanağı’nın 11. maddesi ile “%100 teminat mukabili olmak şartı ile tedbir talebi kabul edildiğini” ve bu hususta İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasına müvekkili tarafından sunulan ve dosya borcunun tamamını kapsar nitelikteki kesin ve süresiz Banka Teminat Mektubu ile söz konusu takibin durdurulmasına karar verildiğini ancak İstanbul 16. İcra Hukuk Mahkemesince söz konusu itirazlar irdelenmeksizin dosyanın 06/10/2022 günü karara çıkarıldığını ve itirazların reddedildiğini, mahkemece tedbir kararının kaldırılmasına ve takibin devamına karar verildiğini, senet lehtarı … Sigorta A.Ş.’nin söz konusu teminat senedi ile kambiyo hukuku yönünden müvekkili aleyhine takip yapması halinde senedin teminat olduğunu gösterir taraflar arasındaki protokol sebebiyle bu takibi devam ettiremeyeceğini bildiğinden söz konusu senedi ciro etme yoluna gittiğini, üçüncü bir şahıs gibi görünen ancak yine tüm hususlara muttali olan diğer davalı …’a ciro edildiğini, müvekkili firmanın senet lehtarına hiçbir borcu bulunmadığını belirterek öncelikle icra veznesine yatırılacak paranın davalı alacaklıya ödenmemesi hususunda İİK 72 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesini, senedin teminat senedi olması nedeni ile borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline, davalının icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, icra veznesine yatırılan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilmesi talebinde bulunmuştur. İhtiyati tedbir talebinin dayanağı İİK 72 ve HMK 389 vd. maddesidir. İİK 72/3 maddesinde “İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez ancak borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yolu ile icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Diğer yandan HMK 389. maddesinde hangi hallerde tedbir kararı verilebileceği açıklanmış olup, ihtiyati tedbir kararı verilmesi için yaklaşık ispat kuralı geçerli olup, davacı vekili tarafından dilekçe ekinde sunulan deliller tedbir talebinin kabulü yönünde kanaat oluşturmak için yeterli görülmüş olup İhtiyati tedbir talebinin HMK 389 vd. maddeleri uyarınca dava değerinin taktiren %15’i oranında teminat karşılığında kabulüne…” karar verilmiştir. Bu karara karşı, aleyhine ihtiyati tedbir verilen davalı … vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbire itiraz eden davalı … vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacının, dava konusu senedi hiçbir hukuki – fiili irtibatı bulunmayan bir sözleşmeyle ilişkilendirerek borçtan kurtulmaya çalıştığını, davacının dosyaya sunduğu acentalık portföy devir sözleşmesinin davacı ile diğer davalı … Ltd. Şti. arasında 31.12.2019 tarihinde imzalandığı görüldüğünü, müvekkilinin alacaklısı olduğu senedin düzenleme tarihi ve vade tarihi gibi unsurları davacının dayandığı sözleşmede yazmadığına, yani dava konusu senede atıf olmadığını, ayrıca sözleşmenin tarihi 31.12.2019’ken senedin düzenleme tarihi 20.12.2019 olduğunu, bu haliyle dava konusu senedin sözleşmenin teminatı olmadığının belli olduğunu, zaten bu iddianın iyiniyetli müvekkili bakımından hukuki sonuç doğurması mümkün olmadığını, Ayrıca, sözleşmenin tarafı olmayan, 3. iyiniyetli kişi konumundaki müvekkilinin, söz konusu sözleşme dolayısıyla alacağına kavuşmasına engel olunması da doğru olmadığını, hiç bir şekilde davacı iddialarını kabul etmemekle birlikte, 3. iyiniyetli kişi konumundaki müvekkili bakımından, davacı ile diğer davalılar arasındaki ilişkinin hiçbir önemi bulunmadığını, yargılama sonunda menfi tespit isteminin reddedileceğinin açık olduğunu, bu manada, dosyadan verilen tedbir kararının müvekkili mağduriyetine neden olacağını, Davacı borçlunun bir başka davada takibin durdurulması için sunmuş olduğu teminat mektubunun, bu dava için teminat teşkil etmediğini, İİK madde 72/3 açıkça borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir demekte iken sadece takip çıkışı alacağın %15’i oranında teminatın yatırılması ile tedbir kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bu teminat müvekkilinin gecikmeden doğan zararlarını karşılamaya yeterli olmadığını, dolayısıyla, icra takibi hakkında verilen tedbir kararının kaldırılması gerektiğini, Öte yandan, İstanbul 16. İcra Hukuk Mahkemesi 2022/717 ESAS sayılı dosyasında verilen 06.10.2022 tarihli kararla alacağın %20’si oranında tazminata hükmedilmesi neticesinde dosya borcu artmışken, mahkemenin davacının beyanını esas alarak yalnızca 669.037,67.-TL üzerinden %15 teminat hesaplaması da eksik ve hatalı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, ilk derece mahkemesinde esas hakkında görülmekte olan dava içinde İİK’nın 72/3 maddesi uyarınca verilen ihtiyati tedbir kararının istinafına ilişkindir. Davacı vekili, takip konusu bononun keşideci ve lehtar arasındaki sözleşmenin teminatı olduğunu, senet metnin de de teminat senedi olduğunun yazılı olduğunu, ayrıca bononun anlaşmaya aykırı şekilde sonradan doldurulduğunu, lehtardan sonraki ciranta ile takip alacaklısı hamilin de bononun teminat bonosu olduğunu bildiğini, takipte kötü niyetli olundğunu ileri sürerek, icra takibi kapsamında ödenecek tutarın İİK’nın 72/3 maddesi uyarınca takip alacaklısına ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı talep etmiş, mahkemece tarafların yokluğunda tedbir talebinin kabulüne karar verilmiş; bu ara karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İlk derece mahkemesince 11.10.2022 tarihli tensip tutanağının 10 nolu ara kararı ile İİK’nın 72/3 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmiş, akabinde aynı ara karar doğrultusunda 11.10.2022 tarihli gerekçeli ara karar ile istinafa konu ihtiyati tedbire ilişkin ara kararının dosya üzerinden ve tarafların yokluğunda verildiği anlaşılmıştır. Davalı vekili söz konusu ara karara karşı doğrudan istinaf başvurusunda bulunmuştur. HMK’nın 341/1. maddesinde istinafa tabi kararlar açıkça sayılmıştır. İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararlarıyla, bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Ayrıca, yüze karşı verilen ihtiyati tedbir kararlarına karşı da doğrudan istinaf kanun yoluna başvurulabilir. Karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir kararlarına karşı doğrudan istinaf kanun yoluna başvurulamaz. Aleyhine tedbir kararı verilen tarafın, HMK’nın 394/1. maddesi uyarınca öncelikle kararı veren mahkeme nezdinde itiraz yoluna başvurulması gerekir. Somut olayda istinaf başvurusuna konu ara kararı, dosya üzerinden, yani karşı tarafın yokluğunda verildiğinden, davalının öncelikle itiraz yoluna başvurması, mahkemece sunulan istinaf başvuru dilekçesinin itiraz olarak kabulü ile bir karar verilmesi gerekir. Bu gerekçelerle, istinafa konu edilen ihtiyati tedbir verilmesine dair ara kararına karşı istinaf yolunun açık olmadığı anlaşıldığından, HMK’nın 352. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan ön inceleme sonucunda, caiz olmayan istinaf başvurusunun usulden reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- HMK’nın 352. maddesi uyarınca, caiz olmadığı anlaşılan istinaf başvurusunun USULDEN REDDİNE, 2-İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine, 3-İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 22.12.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f maddesi uyarınca karar kesindir.