Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/2244 E. 2022/1764 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2244
KARAR NO: 2022/1764
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/04/2022
NUMARASI: 2019/121 E.- 2022/376 K.
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
Taraflar arasındaki şirketin ihyası davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, alacaklarına istinaden … Ticareti AŞ’ye (Sicil No: …) karşı 28.05.2001 tarihinde Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde alacak davası açtığını, söz konusu dava neticesinde müvekkilinin … Tic. AŞ’den o günün tedavüldeki parasıyla yasal faizleriyle birlikte 1.000.000.000.000 TL, günümüz parasıyla 1.000.000 TL (Birmilyontürklirası) alacağı olduğu yönünde karar verildiğini, söz konusu dava neticesinde Hendek İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla davalı şirket aleyhinde takip başlatıldığını, icra takibi sırasında İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 07.11.2018 tarihli yazısında, borçlu şirket hakkında 20.11.2007 tarihinde tasfiye kararı verildiği ve 23.12.2009 tarihinde şirket tasfiyesinin sona erdiği, 17.09.2013 tarihinde tescil edilerek ticaret sicil kaydının terkin edildiğini, bu tasfiye işlemi sebebiyle müvekkili aleyhinde telafisi güç zararlar meydana geldiğini, şirketin ihyasında müvekkilinin hukuki yararı olduğunu ileri sürerek, … Ticareti AŞ isimli şirketin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Müdürlüğü vekili, savunmasında özetle; müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirket tasfiye memurunda olduğunu, müvekkilinin sadece yasal hasım olduğunu, müvekkilince TTK’nın 32.maddesi ve Ticaret Sicil Tüzüğünün 34.maddesi hükümleri çerçevesinde işlem yapıldığını, tasfiye memurunun iddia edilen eksik işlemlerinin, müvekkilince tespit edilemeyeceğini, tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olmasının tasfiye memurun sorumluluğunu gerektirdiğini, davaya sebebiyet vermeyen müvekkili aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini savunarak, müvekkili yönünden davanın reddini istemiştir. Davalı … vekili, cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirdiğini, Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/141 Esas, 2002/90 Karar sayılı kararında verilmiş olan zamanaşımı sebebiyle red kararının, davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/236 Esas, 2020/3841 Karar numaralı kararı ile onanması akabinde davacı vekilince yargılamanın yenilenmesi adına dosyanın temyiz edildiğini, işbu talep Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 09.02.2022 tarih, 2021/2138 Esas, 2022/945 Karar sayılı ilamı ile reddedilerek karara bağlandığını, işbu karar akabinde Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/204 Esas, 2019/296 Karar numaralı kararının 25.03.2022 tarihinde kesinleşme şerhi düzenlenerek kesinleştiğini, davacının hukuki yararı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Celp edilen Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2001/414 Esas 2002/90 karar sayılı ilamında, davacı … tarafından, davalılar …, …, … ve … A.Ş. Aleyhine alacak talepli dava açıldığı, mahkemece 14/02/2002 tarihinde verilen karar ile; davanın kabulüne karar verildiği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2018/132 esas, 2019/2618 karar sayılı ilamı ile Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2001/414 Esas sayılı dosyasında verilen kararın zamanaşımına uğradığı nazara alınarak bozulduğu, bozma sonrası 2019/204 Esas sayılı dosya numarasını aldığı ve mahkemece 26/09/2019 tarihli karar ile Davanın zaman aşımı nedeni ile reddine karar verildiği, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 06/10/2020 tarih 2020/236 Esas 2020/3841 Karar sayılı ilamıyla hükmün onanmasına karar verildiği, davacı vekili tarafından karar düzeltme yoluna gidildiği, bu kez Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 09/02/2022 tarih 2021/2138 Esas 2022/945 karar sayılı ilamıyla karar düzeltme isteğinin reddine karar verilerek hükmün 09/02/2022 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Davacı vekili tarafından sunulan 01/04/2022 tarihli dilekçede, borca konu ilamın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından reddedildiğinden ve karar kesinleştiğinden alacak konusu ortadan kalktığından işbu davanın konusuz kaldığını beyan etmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, celp edilen tüm bilgi ve belgeler ile tüm dosya kapsamına binaen; işbu davaya konu edilen Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/204 esas (eski esas 2001/414 ) sayılı dosyasında verilen hükmün Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2018/132 esas, 2019/2618 karar sayılı ilamı ile zamanaşımına uğradığı nazara alınarak bozulduğu, Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/204 Esas sayılı dosyasında verilen 26/09/2019 tarihli kararın 09/02/2022 tarihinde kesinleştiği dikkate alınarak alacak konusunun ortadan kalktığı … ” gerekçesiyle, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davalılar lehine maktu vekalet ücreti takdirine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; karara vekalet ücreti yönünden itiraz ettiklerini, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilirken davalı taraf lehine vekalet ücretine hükmedildiğini, davalı … Müdürlüğü lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, talebin şirketin ihyası niteliğinde olduğunu, Hendek İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki borçlu şirketin tasfiye olmuş olması sebebiyle işlem yapılamadığından şirketin ihya edilerek temsil edilebilmesi ve işlem yapılabilmesi amacıyla yapıldığını, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün hukuki olarak etkilendiği bir husus bulunmadığını, bu nedenle de lehine veya aleyhine vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın vekalet ücretine ilişkin kısım yönünden kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 547. maddesi gereğince, tasfiyesine karar verilmiş bulunan şirketin ek tasfiye işlemlerinin yerine getirilmesi için sicil kaydının ihyası talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda şirketin ihyasına karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Tasfiye ile terkin olunan Tasfiye Halinde … Ticareti AŞ’nin aleyhine davacı tarafından Sakarya 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/204 Esas (Eski Esas; 2001/414) sayılı dosyası ile alacak talebiyle dava açıldığı, davanın kabulüne dair ilamın davacı tarafından 05.12.2017 tarihinde Hendek İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamlı icra takibine konu edildiği, takip sırasında şirketin terkin olması sebebiyle ihya davası açmak üzere 12.12.2018 tarihinde icra müdürlüğünce davacıya yetki verildiği, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden gönderilen sicil kayıtları incelendiğinde; … sicil nosunda kayıtlı Tasfiye Halinde … AŞ’nin 17.09.2013 tarihinde tasfiyesinin sona erdiği ve bu tarihte şirketin sicil kaydının terkin edildiği, tasfiye memurunun ise davalı … olduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamının incelenmesinde; davacı tarafça, ihyasını istediği Tasfiye Halinde … Ticareti AŞ aleyhine Sakarya 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/204 Esas (Eski Esas; 2001/414) sayılı dosyası ile alacak davası açıldığı, mahkemenin 14.02.2002 tarihli ve 2001/414 Esas, 2002/90 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verildiği, bu ilamın davacıya 23.10.2017 tarihinde tebliğ edildiği, ayrıca ilamın davacı tarafından 05.12.2017 tarihinde Hendek İcra Müdürlüğünün 2018/111 Esas sayılı dosyası ile ilamlı icra takibine konu edildiği, davalılarca mahkeme kararının temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 03.04.2019 tarihli ilamı ile 818 sayılı BK’nın 135/2 maddesi uyarınca hükmün verildiği tarihten itibaren 10 yıl geçmekle ilamın zamanaşımına uğradığı nazara alınarak yeniden hüküm kurulması gerektiği belirtilerek mahkeme kararının bozulması üzerine mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda 26.09.2019 tarih ve 2019/204 Esas, 2019/296 Karar sayılı kararı ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verildiği, bu kararın Yargıtay incelemesinden de geçerek 09.02.2022 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. TTK’nın 547. maddesi, ek tasfiye başlığı altında; “(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu  anlaşılırsa, son tasfiye memurları,  yönetim kurulu  üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret  mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir” düzenlemesi getirilmiş olup bu düzenleme ile ticaret sicilinden tasfiye sürecine girerek tasfiye sonunda sicilden terkin edilen şirketlerin tasfiye işlemlerinde eksiklik olması halinde sicilden terkin edilen şirketin tekrar sicile kaydedilmesi mümkündür. Somut olayda, davacı, tasfiye halindeki şirket aleyhine açtığı dava sonunda verilen hükmün icrası için ilamlı icra takibi başlatmış taraf teşkilinin sağlanması bakımından tasfiye sonucu terkin olan şirketin ihyasını talep etmiştir. Ancak davacının icra takibine dayanak olan Sakarya 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.02.2002 tarihli ve 2001/414 Esas, 2002/90 Karar sayılı kararı Yargıtayca bozularak ortadan kaldırılmış, mahkemece verilen yeni kararla davacının davasının zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, bu karar kesinleşmiştir. Eldeki davada da mahkemece bu hususlar nazara alınarak, karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Ayrıca davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmiş, davacı vekili bu kararı, davalı … Müdürlüğü lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini ileri sürerek istinaf etmiştir. Öncelikle belirmek gerekir ki dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olgu nedeniyle artık dava konusu ortadan kalkmışsa, bu durumda dava konusuz kalır. Böyle bir durum söz konusu olduğunda mahkemenin yargılamaya devam etmesine gerek yoktur. Bu durumda mahkemenin bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerekir. Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun veya Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle dava konusuz kalabilir. Eldeki davada mahkemece, davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de, somut olayda davanın konusuz kaldığından bahsedilemez. Çünkü, sicil kaydı terkin edilen şirketin hukuki durumunda her hangi bir değişiklik olmamıştır. Davanın konusu ortadan kalkmamıştır. Ancak, ihya talep etmekte hukuki yararının devam edip etmediğinin değerlendirilmesi gerekir. Somut olayda davacı, ihyasını istediği Tasfiye Halinde … Ticareti AŞ’ye karşı açtığı alacak davasının lehine sonuçlanması üzerine alacağının tahsili için başlattığı icra takibinde taraf teşkilini sağlayarak takibin yürütülmesi ve devamında alacağının tahsil edilmesi amacıyla terkin edilen şirketin ihyasını istediği, ancak yargılama sırasında davacının adı geçen şirketten olan alacağına ilişkin mahkeme kararının Yargıtay kararıyla bozulması ve akabinde alacak davasının zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilip bu kararın kesinleşmesi üzerine somut olay bakımından ihyasını istediği şirketin ihyasına karar verilmesinde hukuki yararı kalmamıştır. Hukuki yarar ise HMK’nın 114/1-h maddesi uyarınca dava şartı niteliğinde olup resen nazara alınması gerektiğinden, mahkemece davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.Yukarıda açıklanan sebeplerle; davacı vekili, davalı … Müdürlüğü lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararı istinaf etmiş ise de ihya davalarında Ticaret Sicil Müdürlüğü yasal hasım konumunda olup lehine vekalet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde yerinde görülmemekle birlikte; mahkeme kararının HMK’nın 33 ve 355. maddeleri uyarınca resen gözetilen sebeplerle düzletilmek üzere kaldırılarak davanın usulden reddine dair Dairemizce yeniden hüküm kurulması gerekmiştir. Yeniden hüküm kurulurken istinaf konusu edilmeyen vekalet ücreti miktarı ilk derece mahkemesinde belirtildiği şekilde aynen tekrar edilmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 33, 355 ve 353/1.b.2. maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemekle birlikte kararın resen düzeltilmesi gerektiğinden, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının düzeltilmek üzere kaldırılmasına ve davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı tasfiye memuru tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde görülmemekle birlikte, HMK’nın 33, 353/1.b.2 ve 355. maddeleri uyarınca kararın re’sen düzeltilmesi gerektiğinden, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda; 1- HMK’nın 114/1-h ve 115/1 maddeleri uyarınca hukuki yarara ilişkin dava şartı bulunmadığından, davanın usulden reddine, 2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile eksik 36,30 TL harcın davacıdan tahsiline, hazineye irad kaydına, 3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden, AAÜT uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine, 6-Kullanılmayan gider avanslarının, yatıran taraflara iadesine, 7-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden: a-Davacı tarafça yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının Hazineye gelir kaydına; 80,70 TL istinaf karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, b-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 8-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 9-Kararın kesinleşmesinden sonra dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 22.12.2022 tarihinde, oy birliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.