Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/2242 E. 2022/1748 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2242
KARAR NO: 2022/1748
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/03/2022
NUMARASI: 2021/273 E. – 2022/221 K.
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
Taraflar arasında görülen şirketin ihyası davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hükme karşı davacı vekili ile davalı … tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilince İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/259 Esas sayılı dosyası ile … Ticaret Limited Şirketi aleyhine itirazın iptali davası açıldığını, ancak bu şirketin sicilden terkin edildiğini, bu nedenle taraf teşkilinin sağlanması için mahkemece verilen yetkiye istinaden adı geçen şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmek zorunluluğu doğduğunu, tasfiye işlemleri tamamlanmadan şirketin terkininin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, … Ticaret Limited Şirketi’nin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili, savunmasında özetle; dava konusu şirketin usul ve yasaya uygun bir şeklinde tasfiye edildiğini, gerekli kararlar alınmak ve gerekli prosedürler izlenmek suretiyle tasfiye edildiğini, davacının haksız ve kötü niyetli olduğunu, gerekli ilan yapılmasına rağmen davacının alacağını yazdırmak için müracaatta bulunmadığını, ihya kararı verilse dahi şirketin mal varlığı kalmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ” … Getirtilerek incelenen sicil kayıtlarından, ihyası istenen Tasfiye Halinde … Tic. Ltd. Şti.’nin, 05/02/2020 tarihinde tasfiye kararı aldığı, kararın 11/02/2020 tarihinde sicile tescil edildiği, şirket müdürü …’nın tasfiye memuru olarak atandığı, 28/10/2020 tarihli genel kurul kararı ile tasfiyenin sonlandırıldığı, tasfiyenin sona ermesi nedeniyle şirketin 05/11/2020 tarihinde sicilden terkin edildiği anlaşılmıştır. Getirtilerek incelenen İstanbul 1 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/259 esas sayılı dosyası kapsamından, davacı tarafından, ihyası istenen şirket ile … ve … aleyhine 05/06/2020 tarihinde, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibine yapılan itirazın iptali davası açıldığı, mahkemece yargılama sırasında tasfiyesi sona eren ve terkin edilen şirketin ihyası amacı ile dava açmak üzere davacı vekiline yetki ve süre verildiği, davanın derdest olduğu anlaşılmıştır.Getirtilerek incelenen İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası kapsamından; davacı tarafından ihyası talep edilen şirket ve diğer takip borçluları … ve … aleyhine 09/01/2020 tarihinde genel kredi sözleşmesine dayalı ilamsız takip başlatıldığı, takibe borçlular tarafından yapılan itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.Tüzel kişiliği olan bir şirketinin ticaret Sicilinden terkin işlemi yapıldıktan sonra, ortaklığın tüzel kişiliği sona erer. Bu terkinden sonra ortaklığın alacakları, borçları yada ortaklığın sorumluluğunu gerektiren bir durum ortaya çıkarsa, tasfiye memurları, ortaklığın pay sahipleri veya alacaklılar sicildeki terkin kaydının kaldırılmasını isteyebilirler. Celbedilen icra ve dava dosyaları incelendiğinde, ihyası istenen şirketin takip borçlusu ve davalı olduğu, icra takibinin ve davanın tasfiye nedeniyle terkin işleminden önce başlatıldığı, ihyası istenen şirketin takipten ve davadan haberdar olduğu, tasfiyenin tamamlanmamış olduğu anlaşılmıştır. Yukarıda açıklanan nedenlerle tasfiyenin tamamlanması nedeniyle tüzel kişiliği sona erdirilen şirket hakkında devam eden davanın yürütülebilmesi ve tasfiyenin tamamlanabilmesi için şirketin tüzel kişiliğinin yeniden ihyası ve şirkete tasfiye memuru atanması gerekmektedir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca davanın kabulü gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış ve aşağıdaki biçimde hüküm kurulmuştur. Görülmekte olan davada, İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nun yasal hasım konumunda bulunduğu, davanın açılmasına sebebiyet vermediği anlaşıldığından yargılama giderleri ile sorumlu tutulmaması gerekmektedir. Öte yandan derdest takip bulunmasına rağmen tasfiyenin tamamlanmasına neden olan davalı tasfiye memuru, tasfiye işlemlerini eksik bıraktığından dava açılmasına sebep olmuştur. Bu nedenle yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerekir… ” gerekçesiyle, davanın kabulü ile Tasfiye Halinde … Tic. Ltd. Şti.’nin terkin kaydının iptali ile İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/259 Esas sayılı davasının yürütülebilmesi amacıyla ticaret siciline tescil ve ilanına, tasfiye memuru olarak davalı …nın atanmasına karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili ve davalı … vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; tasfiye halindeki şirketin usulüne uygun olarak üç defa alacaklılarını haberdar etmek amacıyla tasfiyesinin ilan edildiğini, davacı tarafın bu süre zarfında herhangi bir müracaatının bulunmadığını, davacının şirketin ihyası neticesinde herhangi bir menfaati söz konusu v olmadığını, davacının ihya edilecek şirkette herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığını, sadece kötü niyetli olarak ve müvekkilini uğraştırmak için söz konusu davayı ikame ettiğini, kaldı ki müvekkilinin talep edilen alacak yönünden kefil olarak göründüğünü, şirket ihya olsa dahi söz konusu şirketin herhangi bir mal varlığı bulunmadığını, bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili, katılma yoluyla sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; davalı …’nın usulsüz olarak şirketin tasfiyesini gerçekleştirmesi sebebiyle onun yerine bir başka kişinin tasfiye memuru olarak atanması gerektiğini, bu nedenlerle, yeni bir tasfiye memuru atanmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, TTK’nın 547. maddesi gereğince, tasfiyesine karar verilmiş bulunan şirketin ek tasfiye işlemlerinin yerine getirilmesi için sicil kaydının ihyası talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda şirketin ihyasına karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili ve davalı … vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Tasfiye ile terkin olunan Tasfiye Halinde … Tic. Ltd. Şti. İle diğer iki borçlu aleyhine davacı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için 09.01.2020 tartihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçluların itirazı üzerine takibin durduğu, İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/259 Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığı görülmektedir. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden gönderilen sicil kayıtları incelendiğinde; … sicil nosunda kayıtlı Tasfiye Halinde … Tic. Ltd. Şti.’nin 05.11.2020 tarihinde tasfiyesinin sona erdiği ve bu tarihte şirketin sicil kaydının terkin edildiği, tasfiye memurunun ise davalı … olduğu anlaşılmaktadır. Davalı … vekilinin istinaf istemi yönünden yapılan incelemede; TTK’nın 547. maddesi, ek tasfiye başlığı altında; “(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu  anlaşılırsa, son tasfiye memurları,  yönetim kurulu  üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret  mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir” düzenlemesi getirilmiş olup bu düzenleme ile ticaret sicilinden tasfiye sürecine girerek tasfiye sonunda sicilden terkin edilen şirketlerin tasfiye işlemlerinde eksiklik olması halinde sicilden terkin edilen şirketin tekrar sicile kaydedilmesi mümkündür. Örneğin şirkete ait bir malvarlığının bulunması veya devam eden bir dava bulunması bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Somut olayda, davacı tarafından tasfiye halindeki şirket aleyhine İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/259 Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığı, yargılamada taraf teşkilinin sağlanması bakımından tasfiye sonucu terkin olan şirketin ihyasını talep etmekte davacının hukuki yararının bulunduğu anlaşıldığından davacının bu davayı açmakta menfaati bulunmadığı yönündeki istinaf sebebi yerinde değildir. Her ne kadar tasfiyenin usul ve yasaya uygun yapıldığı ileri sürülmüş ise de; davacı tarafındna tasfiyesi istenen şirket aleyhine tasfiyeden önce ilamsız icra takibi yapıldığı ve bu dosyaya yapılan itiraz nedeniyle itirazın iptali davası açıldığı, bu sırada şirketin sicilden terkin edildiği, bu durumda şirketin tasfiye işlemlerinde eksiklik olduğu anlaşıldığından aksi yöndeki istinaf sebepleri de yerinde değildir. Ayrıca, tasfiyenin kapatılması için tüm tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması, tasfiye halindeki şirketin taraf olduğu tüm uyuşmazlıkların neticelenmiş olması gerekir. Somut olayda, ihyası istenen şirket aleyhine açılmış itirazın iptali davası sonuçlanmadan şirketin terkin edildiği, bu nedenle tasfiyenin eksiksiz yapılmadığı görüldüğünden tasfiyenin eksiksiz yapıldığı yönündeki istinaf sebebi de yerinde değildir. Davalı … vekilince, davacının hak ve alacağı kalmadığı, kötü niyetli olduğu, şirketin mal varlığı bulunmadığı da istinaf sebebi olarak ileri sürülmüş ise de, bu hususlar eldeki ihya davasında değerlendirilebilecek hususlar olmayıp davacı tarafından açılmış ve halen derdest olan itirazın iptali davasında nazara alınabileceğinden bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle, davalı … vekilinin istinaf isteminin reddi gerekmiştir. Davacı vekilinin, katılma yoluyla yapmış olduğu istinaf istemi yönünden yapılan incelemede; Davacı vekilince, davalı …’nın usulsüz olarak şirketin tasfiyesini gerçekleştirmesi sebebiyle onun yerine bir başka kişinin tasfiye memuru olarak atanması gerektiği ileri sürülerek, karar katılma yoluyla istinaf edilmiştir. TTK’nın 547. maddesi uyarınca, tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olması nedeniyle şirketin yeniden tesciline karar verilmesi halinde tasfiye memurları veya yeni bir veya birkaç tasfiye memuru atayarak şirketin tescil ve ilanına karar verilecektir. Somut olayda mahkemece, yasal şartların oluşması nedeniyle şirketin ihyasına ve hem davalı şirketin tek ortağı olan hem de son tasfiye memuru olan davalı …nın şirketin ihyası ile birlikte tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf istemi de yerinde görülmemiştir. Ancak tasfiye sonucu terkin edilen şirketin ihyasına karar verilen mahkemece, karar verilirken itirazın iptali dava dosyası ile sınırlı şekilde ihya kararı verilmesi eksik olup, bu dosya ile bağlantılı olan icra takip dosyası ile ilgili de ihya kararı verilmesi gerekirken ”İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/259 Esas sayılı davasının yürütülebilmesi amacıyla ticaret siciline tescil ve ilanına ” şeklinde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Bu nedenlerle İlk derece mahkemesi kararında belirlenen bu eksikliğin HMK’nın 33 ve 355.maddeleri gereğince kamu düzeninden olması nedeniyle re’sen düzeltilmesi gerektiğinden ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, davacı ve davalı … vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemekle birlikte, kararın HMK’nın 33, 355. maddesi gereğince resen düzeltilmesi gerektiğinden, HMK’nın 353.1.b.2 maddesi gereğince kararın düzeltilmek üzere kaldırılmasına ve davanın esası hakkında Dairemizce aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; Davacı vekili ile davalı … vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmemekle birlikte, HMK’nın 33, 355 ve 353/1.b.2.maddeleri uyarınca, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının resen düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın kabulüne, 2-İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nun … sicil numarasında kayıtlı iken tasfiye sonucu sicil kaydı terkin edilen Tasfiye Halinde … Tic. Ltd. Şti.’nin sicil kaydının, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/259 Esas sayılı ve bu dosya ile bağlantılı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının yürütülmesi, sonuçlandırılması ve bu uyuşmazlık kapsamında ortaya çıkacak hukuki ihtilafların görülmesi ve infazı işlemleriyle sınırlı olarak ihyasına, kararın Ticaret Sicilinde tescil ve ilanına, 3-Tasfiye Memuru olarak davalı …’nın atanmasına,4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından 59,30 TL peşin alınan harcın mahsubuna, bakiye 21,40 TL nispi karar ve ilam harcının davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine, 6-Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü yasal hasım olup davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesine yer olmadığına, 7- Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvuru harcı, 59,30 TL peşin harç, 95,00 TL posta ve tebligat gideri toplamı 213,60 TL yargılama giderlerinin davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine, 8-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından geriye kalan gider avansının hüküm kesinleştiğinde davacıya iadesine,9-Davalılar tarafından dosya üzerinde yapılan yargılama gideri bulunmadığından ve yatırılan gider avansı olmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,10-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden;a)Alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,b)Davacı ve davalı … tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harçlarının Hazineye gelir kaydına,c)Davacı ve davalı … tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,11-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,12-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 33, 355 ve 353/1.b.2. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 22.12.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.